PİRHA-İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun danışmanı Ali Arif Zeybek’in Türkiye’nin birçok kentinde Alevi kurumlarına ziyaret gerçekleştirmesini değerlendiren Demokratik Alevi Dernekleri Genel Sekreteri Pir Zeynel Kete, “Biz buna asla ve asla rızalık göstermiyoruz. Eğer Alevilere yönelik bir çalışma yapılacaksa Alevi ocak pirleri esas alınmalı, ocaklarla bir bütün olarak Aleviliğin hakikatini dile getiren bütün canlarla beraber devlet resmi düzeyinde çalışmalar yürütebilir” dedi. Kete, tarihte Alevi katliamları öncesinde de benzer raporlamalar yapıldığına dikkat çekti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun danışmanı Ali Arif Zeybek, Türkiye’nin birçok kentinde Alevi kurumlarına ziyaret gerçekleştiriyor. Alevi toplumu, haklarının, somut taleplerinin hükümet tarafından kabul edilmesini beklerken, bu tarz ziyaretlerin iyi niyetli olmadığını belirtiyor.
“Acaba bu ziyaret devlet adına mı yapıldı? Hangi Alevi kurumları ziyaret edildi? Bu ziyarette amaçlanan nedir?” sorularını soran Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Sekreteri Zeynel Kete, “Kamuoyununa yansıyan yönüyle bakıldığında Alevilerin sorunları konuşuluyormuş. Fakat yöntem ve tarz olarak ikrar ve rızalığı esas alan cemal cemale konuları konuşan, Aleviliği esas alan bir toplumun sorunlarını adeta yangından mal kaçırırcasına gizli bir şekilde görüşmek neyin nesidir” diyerek cemevlerine yapılan ziyaretleri eleştirdi.
“BÜTÜN ALEVİ KATLİAMLARI ÖNCESİNDE HAZIRLANAN RAPORLAMALAR VAR”
Yeni bir siyaset belgesi hazırlandığını vurgulayan Kete, “Tarihsel sürece baktığımızda doğal olarak aklımıza Dersim Katliamı ve Koçgiri Katliamı öncesi, yakın zamana kadar da bütün Alevi katliamları öncesinde hazırlanan raporlamalar vardır. Bu raporlamalar sonrasında Alevi toplumuna nasıl yöneleceğini, nasıl kontrol ve denetim altına alınacağını kültürel ve toplum kırım politikalarının nasıl uygulanacağı ile ilgili alan araştırılması yapılıyor, antropolojik ve sosyolojik araştırmalar yapılıyor, konuyla ilgili detaylı bilgi ve raporlar hazırlanıyor. Ayrıca Alevilerin devletle olan ilişkilerini temsiliyet bir danışman düzeyinde midir? Bu toplumun neresinden bakarsanız %25’ni oluşturan bir Alevi süreyi, Alevi toplumu bakanın danışmanı düzeyinde mi temsil edilecek?” diye sordu.
“RAPORLAR KAMUOYUYLA PAYLAŞILACAK MI?”
Kete şu sorularla devam etti:
“Hangi sorular soruldu? Gezildiği söylenen kurumların genel merkezleri ile görüşüldü mü? Bu toplantıdan önce genel merkezlerde mi yapıldı? Yereldeki kurumlar genel merkezlerden habersiz mi bu toplantıları yaptı veya bu görüşmeleri yaptı? Bu ziyaretlerde yapılan raporlamalar gizli mi kalacak? Ziyaret eden danışman grubu madem devleti temsil ediyorsa kendi yurttaşı ile vatandaşı ile ilgili raporları kamuoyuyla paylaşacak mı? Bu raporlamalarda masa başı işlem yapılıp gizli bir hafızamı oluşturulacak, Alevi hakikati esas alınacak mı?”
“ALEVİLİKTE HALA CİDDİ BİR KÜLTÜREL DİRENİŞ DAMARI VAR”
Aklıma rıza toplumu sürecine geçiş döneminde rahip, şef, asker üçlüsünün nasıl rıza toplumu ve demokratik toplumu kontrol ve denetim altına aldıysa adeta yeni bir süreçle karşı karşıya olduklarını belirten Zeynel Kete, “Benzer bir süreç işleniyor. Alevi inancında güçlü bir kültürel damar, davranış vardır acaba bu kültürel damara mı yönelik bir çalışmamı vardır? Aleviler Alevi inancı iktidarcı zihniyetle asla ve asla kabul edilmez bir rıza toplumu sürecidir inancıdır. Bu bir rıza toplumudur. Buna ahlaki politik toplum denir, demokratik toplum denir, rıza toplumu denir. Rıza toplumunda bilgi gizliliği asla ve asla kabul edilmez” diye konuştu.
Kete, şunları kaydetti:
“İttihat ve terakki ile beraber başlayan bir raporlaşma sürecini düşündüğümüzde bu raporlamayla beraber bütün Alevi toplumunun A’dan Z’ye incelenmiş hatta ocaklardan aşiretlere varıncaya kadar Alevi toplumu hakkında detaylı bilgi sahibi olunmuş, daha sonra bu bilgiler masa başı üzerinden raporlaştırılarak Koçgiri, Dersim olmak üzere Alevi toplumuna yönelik bir girişimde bulunulmuştur. Ben tahminen diyorum ki Alevilikte hala ciddi bir kültürel direniş damarı vardır. Bu kültürel direniş damarı iktidarcı anlayışlar için tehlikelidir, bir hakikattir. Bu damar kendisini yeniden var edecektir. Bir nevi nasıl ki İslamiyet’teki kültürel damarı Türk-İslam anlayışı çerçevesinde getirdilerse Alevilikteki kültürel damarın da Türk-İslam Aleviliği çerçevesine, zimmetine getirmek için bir çalışma yapılıyor. Buna asla ve asla biz rıza göstermiyoruz. Eğer Alevilere yönelik bir çalışma yapılacaksa Alevi ocak pirleri esas alınmalı, ocaklarla bir bütün olarak Aleviliğin hakikatini dile getiren bütün canlarla beraber devlet resmi düzeyinde çalışmalar yürütebilir. İkrar ve rızalık esası üzerine, Alevi hakikatini esas almak üzerine uluslararası sözleşmeler ve anayasal garanti altına almak şartıyla bu tür çalışmalar yapılabilir.”
Diren KESER/MERSİN
Yoruma kapalı.