PİRHA- 3. Mersin Edebiyat Sanat Kampı etkinlikleri kapsamında ‘Toroslar’dan Marmara’ya Tahtacı Kültürü ve Doğası’ konulu panel gerçekleşti. Panelde Tahtacı kültürü, tarihsel yolculukları ve doğa ile ilişkileri konuşuldu.
Bu yıl 3’ncüsü düzenlenen Mersin Edebiyat Sanat Kampı, Kızılkaya köyünde yapıldı. Sanat kampında söyleşi, panel, sergi, dans gösterimi ve konserler başta olmak üzere birçok etkinlik Mersinlilerle buluştu.
Kampın kapanışı ise ‘Toroslar’dan Marmara’ya Tahtacı Kültürü ve Doğası’ konulu panel ile yapıldı. Panelden önce Çamalanlı köylüler mengi oynadı.
Moderatörlüğünü Zeliha Aydın Kelekçi’nin yaptığı panelde Yazar Celal Necati Üçyıldız, Tahtacılar Derneği Genel Başkanı Sami Akgün, Araştırmacı-Yazar Ali Aksüt ve Yazar Hüseyin Gümüş konuşmacı olarak yer aldı.
“TAHTACILARDA KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ VAR”
Panelde; Tahtacıların kültürü, yerleşim yerleri, halk oyunları, Tahtacılıkta kadının yeri ve önemi, Tahtacıların doğa ile ilişkisi, ozan geleneği başlıkları konuşuldu.
Zeliha Aydın Kelekçi, Tahtacı kültüründe kadınların önemine değinerek, “Tahtacı kadınlar güçlüdür. Tahtacı kültürünü var eden, onu farklı kılan kadınların erkeklerle eşit alanda hem ormanda çalışması, hem de kültürü ayakta tutmasıdır” dedi.
Tahtacılar Derneği Genel Başkanı Sami Akgün, bu derneği kurmaktaki amaçlarını anlatarak, “Bu dernek üzerinden Türkiye’deki bütün Tahtacıları örgütlemek gibi bir hedefimiz var. Bu vesileyle ülkenin birçok yerinde benzer dernekler kuruldu. Onlarla iyi ilişkiler içerisindeyiz” diye konuştu.
Yazar Celal Necati Üçyıldız ise Tahtacıların yerleşim sistemini, Tahtacı adının nereden geldiği hakkında bilgi verdi.
“TAHTACILAR KENDİNE HAS BİR TOPLUM”
Yazar Hüseyin Gümüş, yapılan birçok araştırma sonucunda Tahtacıların kendine has bir toplum olduğunu belirterek, “Tahtacıların kendine has inancı ve kültürü olan bir topluluktur. Kavga etseler dahi silah kullanmazlar, kaba kuvvetten hoşlanmazlar. Doğa ile iç içeler ve geçimlerini ormandaki ağaçlardan sağlarlar. Ağaçları keserken onlardan özür dileyen, oldukça kendine has bir topluluktur” ifadelerini kullandı.
“MANİ DİNİNİN İÇİNDEN GELDİLER”
Tahtacıların yerleşim yerleri ve tarihi hakkında bilgi veren Araştırmacı-Yazar Ali Aksüt ise onların Uygur ve Göktürklerin bakiyeleri olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Uygur coğrafyasındaki mani dininin içinden geldiler. Semahlarıyla, mengileriyle, folklora aşırı düşkünlükleriyle geldiler. O insanlar ibadetlerini sonbaharda kadınlı erkekli yapıyorlar. Ve ibadetlerinde saz çalıp raks ediyorlar.”
Sabri Meral
Yoruma kapalı.