Alevi Haber Ajansi

Koçyiğit: Elektriğin olmadığı yerde online eğitim öğrencilerle dalga geçmektir

PİRHA – HDP Eğitim Politikaları Komisyonu Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, deprem nedeniyle okulların kapatılmasını eleştirerek, “Eğitim savaş koşullarında bile devam ederken -ki bunun en iyi örneği Filistin’dir- ilk afette okulları kapatmanın zihinsel kodlarını çok iyi ifade ettiğini düşünüyoruz” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eğitim Politikaları Komisyonu Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, HDP Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda konuşan Kılıç Koçyiğit, AFAD’ın açıklamasının gerçeği yansıtmadığını belirterek, depremler nedeniyle yüz binden fazla insanın hayatını kaybettiğini söyledi.

Koçyiğit, depremle birlikte 3.5 milyon öğrencinin eğitim hakkı, 200 bin öğretmenin de çalışma hakkının gasp edildiğini ifade etti.

“DEPREMZEDELER YURTLARA DEĞİL OTELLERE YERLEŞTİRİLSİN”

Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, depremzedelerin KYK yurtlarına yerleştirilmesini eleştirerek, şuları ifade etti:

“KYK yurtları gerçekten depremzedelerin barınmaları için uygun mekanlar mıdır? Kesinlikle değildir. Buna karşı çıkan, buna itiraz eden öğrencilerin ve çevrelerin de hızlıca tehdit edildiğini görüyoruz. İstanbul Kadıköy’de KYK yurtlarının boşaltılmasına tepki gösteren 30’a yakın kişi darp edildi. Bu sürecin içerisinde şöyle bir sayı vermek istiyorum. KYK yurtlarının sayı olarak üniversite öğrencilerine bile yetmediği, öğrencilerin barınamıyoruz diye kampanya yaptığı bir coğrafyada -ki en son açıklamada 800 bin kapasiteli KYK yurdu vardı- bunları depremzedelere açan akıl şunu hiç düşünmedi. Sadece Turizm Bakanının oteline 2,5 milyar TL teşvik veren bir hükümetten bahsediyoruz. Ülke genelindeki otellerin kapasitesi de 2 milyon. Yani bu öğrencileri mağdur etmek yerine, eğitim ve öğretim sürecine ara vermek yerine insanlar otellere yerleştirilebilirdi. Ama bu tercih edilmedi.

“EĞİTİM SİSTEMİNİ YOK ETMEK İÇİN!”

Sadece 50 bin depremzede şu anda okullarda misafir ediliyor. Saray’ın bir günlük harcaması 11 milyon lira iken, 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 28 bin liraya dayanmışken, depremzedeler için açıklanan yardım her hane başına taşınmak için 15 bin TL, 2 bin TL kiracılar için ve 5 bin lira da ev sahiplerine kira desteği. Bu rakamların ne kadar komik olduğunu hiper enflasyonun olduğu bu ülkede ifade etmek gerekiyor. Yine Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, 17 Şubat’ta bir açıklama yaparak Nisan ayında hibrit eğitim modeli seçeneğinin değerlendirileceğini söyledi. AKP var olan eğitim sistemini yok etmek için her gün yeni bir uygulamayı hayata geçiriyor. Bu hibrit eğitim dedikleri model de bunlardan birisi.

12 Eylül zihniyetinin bir ürünü olan YÖK’ün şu anda ne yapmak istediğini çok iyi biliyoruz. Örneğin okulları kapatarak ve bütün Türkiye’deki yüksek eğitimde online eğitime geçerek, öğrencilerin depreme yönelik tepkilerini ve enkaz altında bırakılan 100 binlerce canın hesabının sorulmasını istemediklerini, suskun bir Türkiye, muhalefetsiz bir Türkiye yaratmak istediklerini biliyoruz.

“ELEKTRİĞİN OLMADIĞI YERDE ONLİNE EĞİTİM”

Uzaktan eğitim kararı pandemi sürecinde ne yarattı? Liyakatsiz öğrencilerin yetişmesine ve onların meslek hayatına atılmasına yol açtı. O süreçte de kötü bir tercih olduğunu gördük. Birçok kişi okula erişemedi, birçok insan internete erişemedi. Bugün de online eğitim deniliyor. Çadırın bile olmadığı deprem bölgelerinde öğrenciler nasıl online eğitime ulaşacaklar? Günlerce elektriğin ve suyun olmadığı, en temel ihtiyaçların karşılanmadığı kentlerde öğrencilere online eğitim yapın demek aslında insanlarla, öğrencilerle dalga geçmektir.

“TAYİN HAKKI BÜTÜN DEPREMZEDE EĞİTİM EMEKÇİLERİNE VERİLMELİ”

Diğer bir mesele deprem sürecini yaşamış ve çok büyük bir travmaya maruz kalmış eğitim emekçilerinin psikolojik ve duygusal olarak yaşadığı sorunlardır. Bu sorunları da görmezden gelen, bu sorunlara da duyarsız kalan bir iktidar olduğunu görüyoruz. Çünkü sadece ailesini kaybetmiş, sağlık sorunu yaşayan eğitim emekçilerine tayin hakkı tanınıyor. Evleri yıkılan, çadırda yaşamak zorunda kalan eğitim emekçilerinin bölgede kalma zorunluluğu devam ediyor. Bu, kabul edilebilir bir durum değildir. Bu insanların eğitim sürecine katkıları çok sınırlı olur. Bu insanları da depremzede olarak değerlendirdiğimizde, hızlı bir şekilde tayinlerinin yapılması ve bölgeye gönüllü eğitimcilerin gönderilmesi gerekiyor. Ataması yapılmayan öğretmenlerin de hızlıca atamasının yapılarak, bölgedeki eğitim ve öğretim sürecinin hızlıca başlaması en önemli başlıklardan birisidir.

“KONTEYNER OKULLARA GEÇİLMELİ”

Bu deprem sürecinde neler yapılmalı? Deprem bölgesindeki her yerleşim yerinde eğitim yapılabilecek, öğrencilerin kolayca erişebileceği güvenli mekanlar hazırlanmalıdır. Öğrenci nakillerinde depremzede öğrencilerin yararı gözetilmelidir. Depremin yaşandığı kentlerde öğrenciler sağlam mekanlara ve çok hızlı bir şekilde konteyner okullara yerleştirilerek eşitlikçi ve adil bir eğitim öğretim süreci izlenmelidir. Burada sağlam okul diyoruz ama birçok öğrencinin ve eğitimcinin artçılar devam ederken binalara girmek istemediği gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla hızlı bir şekilde konteyner okullara geçilmesi gerektiğinin altını çizmekte fayda var. Deprem bölgesindeki tüm üniversite öğrencilerinin geçici olarak güvenli bölgelerdeki üniversitelere alınmasının koşulları yaratılmalıdır.

“DEPREMZEDELER KYK YURTLARINDA KALMAK İSTEMİYOR”

Bu kadar kıyamet koparan AKP, online eğitime geçti ve yüz yüze eğitimi kapattı. Ankara’dan bir örnek vermek istiyorum. Ankara’daki 37 KYK yurdundan sadece 2 tanesi depremzedelere açıldı. Biri Gölbaşı’ndaki yurt, yaraları tedavi edilen depremzedeler tedavi ediliyor. Diğer ise Çubuk’taki. Burada ise depremzedeler misafir ediliyor. Diğer 35 yurtta kimse yok. Gerekçe talep olmaması. Demek ki insanlar KYK yurtlarında kalmak istemiyor. Bu gerçeklik ortada iken neden yüz yüze eğitime geçmiyor, online eğitimde ısrar ediyorsunuz? Korkunuz nedir? Öğrencilerin eğitim hakkını gasp gederek, stattaki taraftarın maç hakkını gasp ederek, muhalefetin itiraz hakkını gasp ederek, depremzedenin çadır ve gıda hakkını gasp ederek nereye ulaşacağınızı bir kez daha sormak istiyoruz.

“FİLİSTİN’DE BİLE EĞİTİM DEVAM EDİYOR”

Eğitim savaş koşullarında bile devam ederken -ki bunun en iyi örneği Filistin’dir- ilk afette okulları kapatmanın zihinsel kodlarını çok iyi ifade ettiğini düşünüyoruz. Kindar ve dindar bir nesil yaratmanın yolu eğitimden geçmiyor. Üniversitelerin kapısına kilit vuran, en iyi üniversitelere kayyım atayan bir rejim ile karşı karşıyayız. Biz bu faşizme ne öğrenciler ne eğitim emekçileri ne de siyasetçiler olarak razı olamayız. Bütün öğrenciler yüz yüze eğitime geçene kadar dayanışma içinde ve mücadelede olacağımızı ifade etmek istiyorum.”

PİRHA/ANKARA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak