Alevi Haber Ajansi

Kocaeli Üniversitesi öğrencileri Zerevet’te buluştu-VİDEO

 PİRHA- Kocaeli Üniversite’sinde okuyan öğrencilerin evine konuk olduk. Yoksulluğun simgesi şimdinin ise ziyafeti olan Dersim bölgesine özgü zerevet yemeği etrafından toplanan gençlerle barınma sorunu, eğitim sistemi hakkında konuştuk. Gelecekten çok da umutlu olmayan gençler, ülkede patlayan bombalardan zorunlu din derslerine, eğitimin gericileşmesinden OHAL ile başlayan kıyımı PİRHA’ya  değerlendirdiler.

HABERİN VİDEOSU

Naki Akyürek Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü 1. Sınıf Öğrencisi. 25 yıldır Kırşehir’de yaşayan Akyürek aslen Hacı Bektaş’lı. Öğrenci yurdunda kalan Akyürek, öğrenciliğin zor olduğunu söylüyor.

Üniversitede zaten OHAL sürecinin yansıttığı bir etki var. Ondan dolayı da bir durgunluk hakim. Hiçbir kulüp etkin değil, çalışmıyorlar” diyen Naki Akyürek, bunun kendilerine de olumsuz yansıdığını ifade ediyor. Üniversitelerinde şimdiye kadar 20’ye yakın akademisyenin hukuksuz bir şekilde işlerinden edildiğini söyleyen Akyürek, Türkiye’de tam bir korku imparatorluğunun kurulduğunu söyleyerek şöyle konuşuyor:

Aslında herkes bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesiyle yaşıyor. Herkes korkuyor. Bir korku imparatorluğu kurulmuş, herkes korkunun egemenliği altında yaşıyor. Türkiye’nin değil dünyanın her yerinde patlayan bombalar insanları etkiliyor yani korkuyoruz, kaygı duyuyoruz, ölmek istemiyoruz, artık ölüm haberleri duymak istemiyoruz, silah görmek istemiyoruz, savaş görmek istemiyoruz. Yani bir üniversite öğrencisiyim ama bir üniversite hayatı yaşadığımı söyleyemem.”

Eğitim sistemini de eleştiren Naki, bilimsellikten uzak eleyici bir sistemde bir yarış içine sokulduklarını ifade ediyor ve  “Türkiye’nin hali hazırdaki eğitim sistemi çok kötü. Eleyici, rekabetçi, neoliberal politikalarla bağlanmış bir eğitim sistemi. Oku, okulunu bitir, ondan sonra git bir fabrikada işçi ol. Bize sürekli işçi olmamızı emrediyorlar. Yani, sanat, felsefe, edebiyat tartışmaları böyle bir şey yok” diyor.

Okuduğu bölüm olan Arkeoloji’nin Türkiye’de büyük bir sorun olduğunu söyleyen Naki Akyürek şöyle devam etti:

“Gerçeği ortaya çıkarırken de senin karşıtlarınla bir sorunun oluyor. Sen tarihe dokunuyorsun aynı zamanda. Arkeoloji bilimi tarihe dokunuyor aynı zamanda. Tabi ki çatıştığı şeyler oluyor, dinle çok rahatlıkla karşı karşıya gelebiliyor. Devletin resmi politikalarıyla, kültür politikalarıyla karşı karşıya gelebiliyor. Biliyoruz kültürel varlıkları koruma adı altında kazılar yapılıyor ama bunlar şirketlere tekellere peşkeş çekiliyor. Birçok kültürel varlıklar tahrip ediliyor. Bunun için herhangi bir çaba harcamıyoruz. Arkeoloji bakıldığında devletin mekaniği için büyük bir sorun.”

“ZORUNLU DİN DAYATMASI OLMAMALI”

Naki Akyürek, Alevi öğrencilere dayatılan zorunlu din dersine de değindi:

Yani bir dinin ne olduğu eğitimi verilmeli fakat zorunlu din dayatmasına karşıyım. Herkesin inanç özgürlüğü olmalı, istediği inancın eğitimini almalı. Zorunlu din dayatması olmamalı ve bunun eğitimi de zorla olmamalı. Eğer böyle bir şey de varsa seçmeli verilmeli. Aleviler bu ülkede hep dışlanmıştır. Mesela ben ortaokulda çok sevdiğim bir arkadaşımla karşı karşıya kalmıştım. Bir mum söndü olayı ya da bir mum söndü suçlaması böyle bir iftirayla karşı karşıya kalmıştık. Keşke herkes bildiği şeyi konuşsa.”

Kocaeli Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği’nde yüksek lisans yapan Azad Toktaş’ta, mesleği üzerindeki baskılarından şikayetçi. Toktaş, “Genel olarak toplumda şuan üstümüzde olan baskıları, mesleğin itibarsızlaşması gibi şeyleri çok yaşıyoruz. Kalifiye eleman yetişmiyor bu alanda. Özellikle meslek anlamında bu konulardan mustaribiz” diyor.

Akademisyenlik yapmayı düşündüğünü ancak son yaşanan OHAL’in ardından çıkarılan KHK’larla yüzlerce insanın ihraç edilmesiyle karşı karşıya kalmasından dolayı korkan Toktaş, “Yavaş yavaş, fikirlerimizden vazgeçiyoruz. Bir hayal olarak kalacak muhtemelen. Yani artık herkes belli şekillerde kadrolaşıyor üniversitelerde. Bunların arasında bizim yer alabileceğimizi düşünmüyoruz” ifadelerini kullanıyor.

ZERFET, BABUKO, BIÇKA, ŞİR, ÖĞRENCİ EVİNDE BULUŞTU

Ev sahibi Ersin Dargın da arkadaşlarına Dersim’e özgü olduğunu söylediği zereveti (zerfet) yoğururken buluyoruz. zerevet (zerfet), babuko, bıçka, şir… Dargın, her bölgede adı farklı lezzeti aynı zereveti (zerfet) iki haftada bir yaptığını söylüyor.

 

Bunun özelliği de öğrencilerin bir arada olması. En güzel yönü o oluyor. Çünkü bu daha çok kalabalıkla yenen bir yemektir. Dersim’de bunu insanlar fakir oldukları dönemde yapmıştır. Bir unları,  bir tereyağları vardır. Böyle olmuştur gelişmiştir. Ama şimdi biz olanaklardan kaynaklı iki haftada bir yapıp yiyoruz” diyen Dargın, hamuru yoğurup fırına atıyor. Ardından fırından çıkarıp hep birlikte küçük parçalara ayırıyorlar. Tepsiye konulan ekmeğin üzerine tereyağ ve sarımsaklı ayran gezdiriliyor.

Dersim’de yoksulluk çekildiği dönemde yenilen zerevet (zerfet) bir ziyafet sofrası gibi öğrencilere… Tokatlı, Kırşehirli, Vanlı, Karakoçanlı arkadaşları ile birlikte  zerfeti yiyorlar.

Sevim Kahraman/İsmet Sefer-KOCAELİ

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak