PİRHA-KESK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde TİS görüşmelerini protesto etti. Yapılan açıklamada, ” KESK olarak bu mücadeleyi daha da büyütmek için, tarafları belli, tek ayaklı masaların değil emekçilerin gerçek taleplerini kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz” denildi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Toplu İş Sözleşmesi (TİS) taleplerini dile getirmek amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması düzenledi.
KESK’in, bugün başlayan 8. Dönem TİS görüşmelerini protesto etmek amacıyla yaptığı basını açıklamasında TİS sürecine ve taleplere ilişkin basın metnini KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak okudu.
“İKTİDAR-HAKEM-YANDAŞ YAPIDAN OLUŞAN BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİN İÇİNE HAPSEDİLMEK İSTENİYORUZ”
Ayfer Koçak, “Yıllardır yaptığı her yasal düzenlemede, mevzuat değişikliğinde bizlerin taleplerini yok sayan, tüm bunları tek taraflı olarak belirleyen, “ben yaptım oldu” diyen bir iktidarla karşı karşıyayız” diyerek şunları ekledi:
“Başta derin bir yoksulluk, sefalet, güvencesizlik, angarya çalışma, vergi yükü, kamuya girme ve görevde yükselmede mülakat, torpil ve ayrımcılık gibi yüzlerce sorun ile karşı karşıyayız. Tüm bunlara rağmen çalışanı ve emeklisi ile 6,5 milyonluk devasa bir kitle olarak ‘toplu sözleşme’ adı altında bir kez daha ‘İktidar-Hakem-Yandaş’ yapıdan oluşan ‘Bermuda Şeytan Üçgeni’nin içine hapsedilmek isteniyoruz.
Dolayısıyla bir kez daha altını çiziyoruz. Gerçek, evrensel, bir toplu pazarlıkla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan, tüm haklarımızın işverene ve onun konfederasyonuna-sendikalarına teslim edildiği, bizlerin yok sayıldığı bu oyun devam ettiği sürece yaşadığımız sorunların çözülmesi mümkün değildir. “
“İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK BİR ÜCRET İSTİYORUZ!”
Gerçek bir toplu sözleşme düzeninin grev hakkı olmadan düşünülemeyeceğini belirten Koçak, taleplerini söyle sıraladı:
“İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz! Bunun için maaşlarımıza altışar aylık zam, enflasyon farkı, seyyanen zam veya kümülatif yalanlar değil, gayet net bir talepte bulunuyoruz. Hiçbir kamu emekçisinin maaşı yoksulluk sınırı altında kalmasın, en düşük maaşı yoksulluk sınırının üzerine çıkarın diyoruz. Bunun için kamu emekçilerinin maaş artışlarına ilişkin talebimizi Temmuz 2025 ve Ocak 2026 olmak üzere ikili sunuyoruz. Buna göre en düşük kamu emekçisi maaşı Temmuz 2025 itibari ile 85 bin TL olan yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı yani %94 artırılmalıdır. Bu artış oransal olarak tüm kamu emekçilerinin Temmuz 2025 maaşlarına yansıtılmalıdır. İşin özü tüm kamu emekçilerinin Haziran’da aldıkları maaşlarının Temmuz 2025 itibari ile %94 artırılmasını talep ediyoruz.
“GÜVENCELİ İSTİHDAM, GÜVENLİ GELECEK İSTİYORUZ!”
İkinci teklifimiz ise 6 ay sonrası için yani Ocak 2026 içindir. Temmuz 2025 itibari ile 50 bin 460 TL olan en düşük kamu emekçisi maaşı Ocak 2026 itibari ile en az 100 bin TL olacağını tahmin ettiğimiz yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. Yani %98 artırılmalıdır. Bu artış oransal olarak tüm kamu emekçilerinin Ocak 2026 maaşlarına yansıtılmalıdır. Kısacası tüm kamu emekçilerinin Temmuz 2025 itibari ile aldıkları maaşlarının Ocak 2026 itibari ile %98 artırılmasını talep ediyoruz. Her iki durumda da talep ettiğimiz bu tutarların her üç ayda bir yoksulluk sınırındaki artış oranında güncellenmesini istiyoruz. Bunun için 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na tabi kamu emeklileriyle, 2008 sonrası işe girerek 5510 sayılı Kanun kapsamına alınan kamu çalışanları arasındaki emeklilik yaşı, maaş bağlanma oranı ve emekli aylıkları arasındaki uçurum derhal giderilmelidir. Güvenceli istihdam, güvenli gelecek istiyoruz! Demokratik, adil bir çalışma yaşamı istiyoruz! Bizler halkımıza nitelikli, ulaşılabilir, parasız ve anadilinde kamusal hizmet vermek istiyoruz.”
“TEK AYAKLI MASALARIN DEĞİL EMEKÇİLERİN GERÇEK TALEPLERİNİ KARARLILIKLA SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Tüm kamu emekçilerine seslenen Koçak, şu ifadeleri kullandı:
“Yıllardır devam eden garabet sistemin bir aparatı olanların çözümün adresi olması mümkün değildir. Sendikacılık sadece talep etmek değildir. Talebin arkasında durmaktır. Yöntemi de bellidir. Emekçiye yüzünü dönmek, üretimden gelen gücün örgütlenmesidir. Talepler kabul edilmediğinde mücadele etmeden bir kenara çekilmek pratiği yetkili konfederasyonun alışkanlığı haline gelmişse, taleplerin arkasında durmuyorsa talepleri de sözde yetkisi de emekçiler açısından hükümsüzdür. Tek çare vardır. O da emek karşıtı bu düzende hangi sendikanın üyesi olursa olsun yıllardır kaybedenlerin yan yana gelmesi, omuz omuza vermesinden geçmektedir. Biz KESK olarak bu mücadeleyi daha da büyütmek için, tarafları belli, tek ayaklı masaların değil emekçilerin gerçek taleplerini kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.”
Açıklamanın ardından kitle bakanlığın önünde oturma eylemi yaptı.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.