PİRHA- Bingöl’ün Adaklı ilçesine bağlı Karer bölgesindeki köylerde yaşayan yurttaşların evleri ağır hasarlı olduğu gerekçesiyle yıkılarak Adaklı’da yapılacak TOKİ binalarına taşınmak isteniyor. Köylerinde ev yapmalarına izin verilmediğini söyleyen yurttaşlar, sağlam olan evleri için ağır hasar kaydı tutulduğunu belirterek bu yolla göç ettirilerek köklerinden koparılmak istendiklerine işaret ediyorlar.
14 Haziran 2020 tarihinde başta Bingöl’ü etkisi altına alan, merkez üssü Karlıova olan 5.8 büyüklüğündeki depremde birçok ev yıkılmış ve hasar görmüştü. Karlıova, Yedisu ve Adaklı ilçelerini ve köylerini etkileyen depremde 108 yerleşim yerinde toplam 31 bin 487 yurttaş etkilenmişti.
Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Bingöl Karer’deki köylerde geçen sene gerçekleşen deprem sonrasında hasar tespit komisyonunun, ağır hasar tutanağı tuttuğu onlarca ev yıkılarak Adaklı’da kurulacak TOKİ binalarına taşınmak isteniyor. Köylerinde ev yapmalarına izin verilmeyen yurttaşların bir an önce evlerini boşaltmaları diretiliyor. Çatlaklar oluşan evlerinden ağır hasar gördüğü gerekçesiyle çıkartılmak istenen yurttaşlar ayrıca büyük bir borç altına sokularak topraklarından çıkarılmak istenildiklerine vurgu yapıyorlar.
ÇATLAKLAR İÇİN ‘AĞIR HASAR KAYDI’ TUTULDU İDDİASI
14 Haziran 2020 tarihinde başta Bingöl’ü etkisi altına alan, merkez üssü Karlıova olan 5.8 büyüklüğündeki depremde birçok ev yıkılmış ve hasar görmüştü. Karer bölgesindeki Alevi-Sünni köylerinde yerinde inceleme yapan hasar tespit komisyonunun evlerindeki çatlakları ağır hasar kayıtlı yazarak tutanak tuttuğunu iddia eden köylüler, ayrıca kendilerine yeniden ev yapma sözü verilmediğini ifade ettiler.
AĞIR HASAR KAYDINA RAĞMEN OTURMALARINA İZİN VERİLDİ
Evlerindeki çatlaklar için yetkililerin ağır hasar tutanağı tuttuğunu söyleyen köylüler, “Madem evlerimiz ağır hasarlıydı neden oturmamıza izin verildi? Canımız bu kadar mı değersiz?” diyerek yaşanan çelişkiye tepki gösteriyor.
Aradan geçen bir senelik zamanda tek bir yetkilinin dahi durumlarını sormadığını söyleyen köylüler, yetkililerin kendilerine, ‘Ya çıkarsınız ya da biz evlerinizi jandarma eşliğinde yıkarız. Hazırlıklı olun’ dediklerini kaydederek göçe zorlandıklarını kaydediyorlar.
“YOLUNUZ YOK” DENİLEREK KÖYLERDE EV YAPILMASINA İZİN VERİLMİYOR
Depremden sonra arazileri üzerinde yeni evler inşa etmek isteyen köylülere arsalarının en az 300 metrekare olması şartı konulmuş. Onlarca dönüm arazileri olan köylülerin yer göstermeleri sonrasında İl Afet Müdürlüğü sözde belirtilen arazilere yol gitmemesi ve tarım arazisi olmasından kaynaklı ev yapmalarına izin vermeyeceklerini bildirmişler. İl Afet Müdürlüğü’nün gerekçesinin tam tersine ev yapılması için gösterilen arazilerin tümünün yolu olduğuna işaret eden köylüler, bu yolla İl Afet Müdürlüğü’nün masraftan kaçınmak istendiğine dikkat çekiyor.
“EVLER 70 METREKAREDEN BÜYÜK YAPILAMAYACAK” KOŞULU
Köylülere ayrıca yeni yapmak istedikleri evlerinin 65-70 metrekare olması şartı koşulmuş. Hayvan barınakları, kümes, tandır, samanlık gibi alanların bulunduğu evlerin yeni imar planında 70 metrekareye sığdırılmak istenmesine tepkili olan köylüler çeşitli ölçülerde evi ve arazisi olmalarına rağmen tek tip ve standart büyüklükte evlere hiçbir eşyalarının sığmayacağını ifade ediyor.
İHALE DAVET USULÜ TOKİYE VERİLDİ
Adaklı’ya taşınmak istenen köylüler TOKİ işlemleri gerçekleştirirken hukuk kuralları ve ihale mevzuatı açıkça ihlal edilerek davet usulü ile bu projelerin şirketlere verildiğini belirttiler.
Kimseye duyurulmadan özel olarak davet edilen şirketler arasında, kapalı kapılar arkasında yapılan ihalenin mevzuatı açıkça ihlal ettiğine değinen köylüler saydamlık, rekabet, eşit muamele, güvenilirlik, gizlilik, kamuoyu denetimi, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve kaynakların verimli kullanılması gibi konularda açıkça suç işlendiğine işaret ederek yetkililer hakkında soruşturma başlatılması çağrısında bulunuyor.
ELEKTRİĞİ, ALT YAPISI OLMAYAN KONTEYNERLERDE YAŞAMAK İMKANSIZ HALDE
Yıkım kararının kendilerine iletilmesinin ardından tek gözlü, elektriği ve alt yapısı olmayan konteynerlere taşınmak istenildiklerini belirten köylüler, ‘Eşyalarımız dahi sığmıyor biz nasıl sığalım. Peki ya hayvanlarımızı nereye götüreceğiz’ diye sorarak mağduriyetlerine çözüm bulunulmasını bekliyor. Köylüler yaz aylarının sıcak, kış aylarının ise soğuk geçtiği bu konteynerlerde yaşamanın imkansız olduğunu belirtiyor.
“VATANDAŞ EVİNİ KÖYÜNDE YAPMAK İSTİYOR”
Karer’e bağlı Pîrcan (Kabaçalı) Köyü’nde arıcılık ile uğraşan Şevket Kalındamar, evlerinin önünden yol geçmemesinin gerekçe gösterilerek Adaklı’ya taşınmak istendiklerini söyledi. Çevre köylerdeki bir çok yurttaşın bu duruma tepki gösterdiğini dile getiren Kalındamar, “Geçen seneki depremin ardından alelacele gelip kontrol ettiler. Biz köylüler geçmiş depremler gibi evlerin yerinde yapılacağını düşündük. Son dönemde evleri yakıp konteynerlerde yaşayacağımızı bildirdiler. Bu konteynerlerin alt yapısı, suyu, elektriği dahi yok. Evlerimizin önünden yol geçmemesi gerekçe gösterilerek Adaklı’ya evlerin yapılacağını söylediler. Vatandaş evinin yıkıp yerlerinde yaşamak istiyor. Amaçları birilerine para kazandırmak mıdır ki böylesi aceleye getiriyorlar” diye sordu.
“BİRİLERİNE ÇIKAR SAĞLANMAYA ÇALIŞILIYOR”
Kalındamar, yerleştirilmek istendikleri konteynerlerde tek bir kişinin dahi ihtiyaçlarını karşılayamayacak olduğuna vurguda bulunarak, “Bu insanlar hayvan sahibi, onları nerede saklayacaklar? Yangından mal kaçırırcasına bu işlerin yapılması aklımıza birilerine çıkar sağlanmaya çalışıldığını akla getiriyor. İnsanlar bu konuda çok tepkili ve tutumları net. Barınma sağlanmadan evleri insanların başına yıkmak hiçbir yerde görülmemiştir. Evlerin toplu yapılması hizmet anlamında da devletin hizmetlerini kolaylaştırır. Ama böyle dağınık halde evler yapılması su ve elektrikte de problem yaşanacak. İnsanların bir arada yaşamayasını engelleyecek. Bütün bunlar planlı yapılıyor. Düşmanları arttıracak” diye konuştu.
“BU İNSANLARIN HALİ NE OLACAK?”
Yeni inşa edilecek evlerin yapımı için 210-250 bin TL arasında tutarların istendiğini söyleyen Kalındamar, “Çoğu insan yazları gelip kalıyor. Ekonomik krizden dolayı insanlar önünü göremiyor. Borçlanıp nasıl ödeyecek? Köylerdeki evler deprem sigortası kapsamına alınmıyor. Devlet de destek sunmuyor. Bu insanların hali ne olacak?” diyerek tepki gösterdi.
“KÖKLERİMİZDEN UZAKLAŞTIRMAK İSTİYORLAR”
Kalındamar, alelacele uygulanmak istenen bu projenin bir amacının da insanları topraklarından göç ettirme olduğuna işaret etti. İnsanları mağdur eden bu karardan bir an önce vazgeçilmesini isteyen Kalındamar, şunları kaydetti:
“Bu evlerin manevi değeri var. Herkes geçmişi yad ediyor. Tarihi kökten silerek insanları köksüzleştiriyorsun. Bu hesabın bir amacı da asimilasyonu ilerleterek insanları köklerinden uzaklaştırmaktır. Kenger, nasıl ki kuruduğu zaman rüzgar uçurup götürür ve kökü kurur ise; bizler de köksüzleştirilerek buradan savurulmak isteniyoruz. Bizim geçmişten beri Adaklı ile bir bağımız yok. Orada ne toprağımız, ne de yurdumuz var. TOKİ’lerde bizi dört duvara hapsedecekler. Dedelerimin dişle tırnakla emek verdiği bu toprakları değerlendirmek, üretir hale getirmek istiyorum. Bu karardan vazgeçmeliler. İnsanlar ile ortaklaşmalı, görüşlerini almalılar. Bizler betonlar arasına sıkışmak istemiyoruz. Bu projelerin başarı şansı yoktur” diyerek yetkililere çağrıda bulundu.
“EVİMİZDEKİ ÇATLAKLARA AĞIR HASAR TUTANAĞI TUTULDU”
Pîrcan (Kabaçalı) Köyü’ndeki bir diğer yurttaş Gülsüm Çalgıcı ise 70 metrekarelik evlere hapsedilmek istendiklerini söyleyerek, “Hayvanlarımız, katıklarımız var nereye sığdıracağız?” diye sordu. Evlerindeki çatlakların ağır hasar olmadığı halde yetkililerce ağır hasar tutanağı tutulduğunu kaydeden Çalgıcı şöyle konuştu:
“Bizler yeterli bilgilendirilmedik. İtiraz süreçlerinden haberimiz yoktu. Evlerimizi apar topar yıkmak yerine kredi ile evlerimizi yapardık. Gerekçe olarak buranın deprem bölgesi olmasından kaynaklı Adaklı’ya gönderilmek isteniyoruz. Evimizi yeniden yapmak istersek bayağı zorlanacağız. 70 metrekare bir alana sıkıştırılmak isteniyoruz. Hayvanlarımız, katıklarımız var nereye sığacağız? Bunu bizlere zorla dayatmaya çalışıyorlar. Verdikleri konteynerlere eşyalarımız dahi sığmıyor. Tutturmuşlar, ‘hazırlıklı olun gelip yıkacağız’ diyorlar. Neyin hazırlığını yapacağız? Çatlak olan evlerin hepsi ağır hasarlı yazılmış. Ağır hasarlık bir durum da yok, bu kabul edilemez. İzmir’deki depremde duvarları patlamış evlere oturulabilir raporu verdiler. Bizim evimizdeki çatlaklara ise ağır hasar kaydı yazmışlar. Hasar bile sayılmaz. Bu raporlar nasıl verildi? İnsanlarla konuşunlar, dertlerini dinlesinler.”
“KÖYÜMÜZDE EV YAPMAMIZA İZİN VERMİYORLAR, ADAKLI’YA GİTMEK İSTEMİYORUZ”
Bir diğer Pîrcan (Kabaçalı) köylü Zühriye Bütün adlı yurttaş da, köyde ev yapmaları için şart konulan 300 metrekarelik alanı göstermelerine rağmen yol olmadığı gerekçesiyle ev yapmalarının engellediğini belirtti. Bütün, mağduriyetlerinin giderilmesi için yetkililere çağrı yaparak, “Evlerimizin yıkılması konusunda başta farklı bir açıklama yapılmıştı. Bize barınabilecek bir yer versinler, sonrasında yıkılabilir. Doldurduğumuz formlarda hiçbir açıklama yoktu. Evlerimizi İl Afet Müdürlüğü’nün yapacağı söylendi. Sonrasında TOKİ işin içine dahil edildi. Kimse Adaklı’daki TOKİ’de yaşamak istemiyor. Bize verdikleri konteynerde ne yerleşebilir, ne ısınabilirsin. Ev yapabilmemiz için en az 300 metrekare bir arazi göstermemizi istediler. Köyde geniş bir arazimizi göstermemize rağmen ev yapamayacaklarını söylediler. Kendi arazimizin üzerinde ev yapmak istiyoruz. Köyümüze yol açmamıza rağmen yolumuz olmadığı gerekçesiyle ev yapmak istemiyorlar. Mağduriyetimizin giderilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“BURADA ANILARIMIZ, MEZARLARIMIZ VAR; GÖÇ ETMEK İSTEMİYORUZ”
Antalya’da yaşayan ve yaşlı annesine bakmak için köyde bulunan Yekmal (Dolutekne) Köyü’nden Zeliha Erdem de hiçbir sosyal güvencesi olmayan köylülerin Adaklı’da inşa edilecek TOKİ konutlarına 200-250 bin TL arasında borçlandırılmaya çalışıldığını kaydetti.
Erdem, yaşam alanları olan köylerindeki mezarları, anılarını bırakmak istemediklerini dile getirerek, şöyle devam etti:
“Evimizin yıkılması durumunda yeni bir ev yapılması için gösterilecek bir arsamız yok. Evlerimiz yıkılacak diye kardeşim elma ağaçlarını söküp başka bir yere aldı. Bu alanın ev yapmaya müsait olmadığını söyleyerek gittiler. Yaşayacak, gidecek bir yerimiz yok. Annem 94 yaşında ve evi yıkılması durumunda 70 metrekare bir eve hiçbir şeyi sığamayacak. Devlet evlerimizi yerinde yapsın. İnsanları 70 metrekare eve sığdırmak sosyal devletin işi olamaz. İnsanlar çalışmıyor, herhangi bir sosyal güvenceleri yok. İnsanlar hem yerinden yurdundan edilecek hem de borçlandırılacak. Sonrada ev yaptık diye propaganda yapacaklar. Burada mezarlarımız, anılarımız var. İnsanlar bırakmak istemiyor. Köyümüzden göç etmek etmek istiyoruz.”
Ersin ÖZGÜL/BİNGÖL
Yoruma kapalı.