PİRHA – İnsan Hakları Derneği’nin, 39. kuruluş yıldönümü sebebiyle basın açıklaması yapıldı. Eylemde, ’39 Yıldır homofobinin, transfobinin karşısında’ yazılı dövizin açılmasına izin verilmezken gökkuşağı renkleri de polis engeline takıldı.
İnsan Hakları Derneği, 39. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle Sultanahmet Meydanı’nda basın açıklaması yaptı.
Yapılan eylemde “39 Yıldır insan haklarının hafızası ve savunucusuyuz” pankartı açılırken “Tecrit öldürür, dayanışma yaşatır. İnsan haklarıyla insandır. Hasta mahpuslar serbest bırakılsın. İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz. 39 Yıldır homofobinin, transfobinin karşısında” dövizleri de hazırlandı. Ancak kolluk güçleri, homofobi, transfobi içerikli dövizlerin yasak olduğunu iddia etti.
İHD Yöneticileri, polisin yasaklama kararına karşılık tüm dövizleri ters çevirdi.
39. YILDA YASAK VE ENGELLEME
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, polis engelini kınayarak şu konuşmayı yaptı:
“Derneğimiz, darbe koşullarında kuruldu, ‘idam cinayettir’ diye başladık ve halen devam ediyoruz. Darbe anlayışı bu coğrafyada hiç bitmedi. Beyaz Toroslar denilen dönemin en ağır ihlallerini belgeleyen tek örgütüz. Vedat Aydın olmak üzere birçok yönetici ve üyemiz katledildi. Her zaman yargılandık ve bu yargılamalar halen devam ediyor. Ancak biz vazgeçmedik. Bugün yeni bir süreç var. İHD olarak kendi temel ilkelerimize göre yaklaşımlarımızı mücadelemizi devam ettiriyoruz. Biz o nedenle ne kayıpları aramaktan, ne faili meçhul cinayetlerin faillerini sormaktan, ne kadın cinayetlerine karşı, erkek egemen devlete karşı tavrımızdan vazgeçmeyiz. Bugün yeni bir yasaklamayla karşılaştık. Homofobi, transfobiden bahsetmenin yasaklandığı bir günü yaşıyoruz. Bugün bu dövizlerimizi açmamıza yasakladılar. O nedenle elimizdeki dövizleri ters çeviriyoruz.”
İHD İstanbul Şube yöneticilerinden Cüneyt Yılmaz da polis yasağını kınayarak, “Eylem başlamadan önce bir pankartın açılamayacağını söylediler. Bu pankartta ‘İnsan Hakları Derneği 39 yıldır homafobi ve transforminin karşısında’ yazıyordu. Bu dövizi açamayacağımızı söylediler. Derneğimizin tüzüğünde bununla ilgili maddeler olduğunu kendilerine söyledik. İHD olarak çalışmalarımızı ve bu yönlü sürdürüyoruz. Yaptığımız görüşmede pankartı ters tutacağımızı söyledik ancak ‘Onu da yapamazsınız’ dediler. Biz de bu durumu protesto ettik. Homofobi ve transfobi, bu coğrafyada can alıyor. Hastalık olarak nitelendiriliyor. Dövizlerimizi gösteremedik ama ben buradayım, yüzüm açık, kimliğim açık ve burada mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
“KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMELİ, KAYYIM POLİTİKALARINA SON VERİLMELİ”
Ardından basın metni okundu. Metnin Kürtçesini Hasan Yaviç, Türkçesini ise Jiyan Tosun okudu.
“İnsan hak ve özgürlüklerini savunmaya devam ediyoruz!” denilen metinde şu ifadelere yer verildi:
“İnsan Hakları Derneği, 17 Temmuz 1986 tarihinde aralarında mahpus aileleri, aydınlar, yazarlar, gazeteciler, akademisyenler, avukatlar, hekimler, mimar ve mühendisler, öğretmenlerin olduğu 98 insan hakları savunucusunun imzasıyla ‘İnsan hak ve özgürlükleri konusunda çalışmalar yapmak’ amacıyla kuruldu. Kuruluşundan bu yana 23 İHD üye ve yöneticisi faili meçhul cinayetler sonucu yaşamını yitirirken, yüzlercesi fiili saldırılar sonucu yaralandı. Tüm bu baskılar İHD’yi insan hak ve özgürlüklerini savunma kararlılığından alıkoymadı.
Coğrafyamızın en önemli demokrasi ve insan hakları sorunlarının başında Kürt meselesinin çözümü gelmektedir. Kürt meselesinin çözümü konusunda devlet ve siyasal iktidar halen güvenlikçi politikalarda, ret ve inkâr siyasetinde ısrar etmektedir. Bu politikalarda ısrar bir yandan demokrasi ve insan hakları ortamının kötüleşmesine ve toplumsal barışın yara almasına neden olurken; öte yandan da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ekonomisinde derin tahribatlara yol açmaktadır. Seçilmiş Kürt belediye eş başkanlarının görevden alınması ve yerlerine kayyım atanması politikası devam ettirilmektedir. 2024 yılı 31 Mart’ta yapılan yerel seçimler sonrası 10’u Dem Partili, 3’ü CHP li olmak üzere 13 belediyeye kayyım atanmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve onlarca CHP’li belediye başkanı siyasi operasyonlarla gözaltına alınmış, tutuklanmış ve görevden alınmışlardır. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ve önceki genel sekreterlerimizden Nazmi Gür’ün de aralarında bulunduğu 108 kişinin yargılandığı Kobani Davasında verilen ve toplamı 400 yılı geçen hapis cezalarıyla Coğrafyamızda yargının bir kez daha, muhaliflere karşı susturma ve cezalandırma aracı olarak kullandığını göstermektedir. Son aylarda aynı anlayışla CHP’li belediye başkanları ve siyasetçileri siyasallaşmış yargının hedefi olmaktadır.
“DEVLET BARIŞ İÇİN SOMUT ADIM ATMALI”
Türkiye’nin, Kürt meselesini kabulü ile yeni bir barış sürecine ihtiyacı bulunmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin demokratikleşebilmesi için demokrasi ve insan hakları sorunlarını gerçek bir çatışma çözüm süreci ile çözmesi ve geçmişi ile yüzleşmesi gerekmektedir. Başta Kürt Halkının Barış talebi ve Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı talepleri olmak üzere ötekileştirilen tüm toplum kesimlerinin insan haklarına dayalı taleplerini kabul edecek siyasi iradeye ihtiyaç vardır. 1 Ekim 2024 tarihinde başlayan Kürt Meselesinin barışçıl yollarla çözümü konusunda önemli gelişmelere tanıklık etmekteyiz. 30 PKK militanı silahlarını yakarak imha etmiş ve barışa hazır olduklarını beyan etmişlerdir. Silah bırakan militanların sivil siyasete ve demokratik yaşama katılmaları için siyasal ve hukuksal adımların ivedilikle atılması gerektiğini bir kez daha devlete hatırlatıyoruz. Silahlarını imha eden grubun kimlik bilgileri ve yakılan silahların envanteri (İnsan Hakları Derneği- İHD), (Özgürlükçü Hukukçular Derneği-ÖHD) ve (Türkiye İnsan Hakları Vakfı-TİHV) temsilcilerine teslim edilmiştir. Sivil Toplum Örgütlerinin barış süreçlerine aktif katılımı konusunda bu envanter teslimini oldukça önemsediğimizi ve süreç içerisinde daha fazla sivil toplum örgütünün yasal dayanaklarla sürece üçüncü göz olarak dahil olmaları gerektiğini belirtiyoruz.
Tüm bu gelişmelere karşın devlet henüz barış ve süreç konusunda söylem düzeyini aşan somut bir adım atmamıştır.
“İNSAN HAKLARI MÜCADELEMİZ SÜRECEK”
Ortaya konulacak yeni toplumsal sözleşme; Türkiye’nin temel sorunlarından olan Kürt Meselesi, Alevilerin talepleri, toplumsal cinsiyet eşitliği, yerinden yönetime dayalı yönetim modeli, anadilinde eğitim-öğretim ve anayasal vatandaşlık gibi somut önermeleri içerecek şekilde hazırlanmalıdır. Demokrasiye giden yolun açılabilmesi için ifade özgürlüğünün mutlaka sağlanması gerekmektedir.
İnsan hakları savunucularının İHD çatısı altındaki 39 yıllık mücadelesi insan onuruna dayanan özgürlük, eşitlik, adalet ve barış talebi ile artarak devam edecek ve Türkiye’nin insan haklarına dayalı demokratik bir rejime kavuşması mücadelesi ısrarla sürdürülecektir. İHD’nin kuruluşunun 39. Yılında ısrarla insan hak ve özgürlüklerini ve barış hakkını savunmaya devam ediyoruz; iyi ki İHD var diyoruz.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.