Harmandalı GGM’de 226 mültecinin sınır dışı edilmesinin ardından mültecilere sahip çıkan avukatların telefonla aranarak tehdit edildiği ortaya çıktı.
Hukuk, insan hakları ve mülteci dernekleri, İzmir Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’nde (GGM) mültecilere uygulanan politikalara ilişkin Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması düzenledi.
“Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin” pankartının açıldığı açıklamada sık sık, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Yaşasın halkların kardeşliği” ve “Yaşasın halkların eşitliği” sloganları atıldı. Basın açıklamasına Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, kentte bulunan siyasi parti ve kurum temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı.
‘GGM’LER CEZAEVİ DEĞİL’
Kurumlar adına ortak basın açıklamasını okuyan avukat Duygu İnegöllü, 23 Haziran gecesi Harmandalı GGM’de yaşananlara değindi. İzmir Valiliği’ne bağlı olan bu kurumun cezaevi olmadığını söyleyen İnegöllü, “İçeride barındırılan yabancı uyruklu kişiler hukuken kesinleşmiş bir mahkumiyet kararına dayalı olarak suçlu sayılan kimseler değildir. Bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti’nin Ceza Yasası yabancılar için de bağlayıcıdır. Geri Gönderme Merkezleri idari gözetim kurumudur ve kamu otoritesi bu kurumda tutulan şahısların can ve mal güvenliğinden sorumludur” dedi.
‘USULSÜZLÜKLER SAKLANMAYA ÇALIŞILIYOR’
GGM yetkililerinin olay akşamı ve sabahında avukatlara bilgi vermediğini kaydeden İnegöllü, “Böylelikle yaptıkları hukuka aykırılıkları saklamaya çalışmışlardır. Geçerli bir hukuki mazeret bildiremeyen idarecilerin bu tutumu karşısında durumu emniyet güçlerine bildirerek avukatlık mesleğini yapmanın hukuka aykırı şekilde engellenmesinin yasada suç sayıldığı hatırlatılmasına rağmen emniyet güçleri de hiçbir şekilde olay yerine intikal etmemişlerdir. Bunun karşısında Geri Gönderme Merkezi bahçesi içinde bekletilen otobüslere göçmenler bindirilmiş, bu kişilerin akıbetinin ne olacağı sorulduğunda hiçbir açıklama yapılmamıştır” diye belirtti.
AVUKATLAR TEHDİT EDİLİYOR
Yaşanan olayın ardından ırkçı ve faşist grupların, avukatlara yönelik türlü hakaretler ve aşağılamaların yanı sıra telefonla tehdit ettiklerini vurgulayan İnegöllü, mültecilerin iktidar ve muhalefet tarafından gündem değiştirme aracı olarak kullanıldığını belirtti. Göçmenleri kazanç kapısı haline getirenlerin avukatlar değil, siyasi otorite olduğunu söyleyen İnegöllü, “Bizleri linç ederek yıldıracaklarını, korkutacaklarını sananlar hatasından vazgeçmeli yasalarının onlara da bir gün lazım olacağını hatırlamalıdırlar. Hukuka aykırı olarak, kanunsuz emri uygulayan ve zorla sınır dışı etme zorbalığına katılan tüm personellerden, avukatların üzerine otobüs sürerek onları ezme emri veren kolluk amirinden, şoför ve güvenlik personellerine kadar bu suça ortak olan herkes hakkında derhal soruşturma başlatılması için tüm sürecin takipçisi olacağız” ifadelerini kullandı.
‘MÜLTECİLERİ SAHİPLENMEK GEREKİYOR’
Ardından söz alan HDP’li Serpil Kemalbay ise, son dönemde mültecilere yönelik nefret söylemi ve saldırıların artığına dikkati çekti. Mültecileri sahiplenmek gerektiğini belirten Kemalbay, “Birlikte yaşamak için mücadele etmek gerek. Güvenceli bir yaşam isteyen insanları kriminalize etmeye çalışıyorlar. Halkları birbirine karşı araçsallaştırıp silah olarak kullanıyorlar. Bu durumu en çok AKP-MHP faşist iktidarı yapıyor. İktidar kimi zaman kapıları açarım, kimi zaman mülteciler kardeşim diyerek mültecileri bir silah olarak kullanıyor” şeklinde konuştu.
PİRHA/İZMİR
Yoruma kapalı.