Alevi Haber Ajansi

‘Gezi ve Kobane direnişinde en baş mücadele aktörleri kadınlardı’ – VİDEO

PİRHA – Gezi ve Kobane direnişlerinde iktidarın toplumsal muhalefete yaklaşımını ve kadınların direnişlerdeki rolüne dair konuşan Gültan Kışanak, toplumsal muhalefetin susturulmak istendiğini, bu direnişlerdeki kadınlara yüklenen öncülük misyonunun da güçlü bir şekilde yerine getirileceğini söyledi. Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel ise AKP’nin Kobane direnişini kendi başarısızlığı, Gezi direnişini ise kendine yönelik bir kalkışma olarak gördüğünü belirterek kadınların sadece bu direnişlerde değil her yerde fark yarattığını belirtti. HDK Eş sözcüsü Esengül Demir de en baş mücadele aktörlerinin kadınlar olduğunu kaydetti.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eş Başkanı Gültan Kışanak, Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel ve Halkların Demokratik Kongresi(HDK) Eş sözcüsü Esengül Demir, Gezi ve Kobane Direnişlerinde iktidarın toplumsal muhalefete yaklaşımını PİRHA’ya değerlendirdiler.

KIŞANAK: TOPLUMSAL MUHALEFETİ SUSTURMAK İSTEDİLER

Gezi direnişinin de Kobane direnişinin de iktidar açısından toplumsal muhalefeti bastırmanın sembol davaları haline getirildiğini ifade eden Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin eski Eş Başkanı Gültan Kışanak, “Çünkü her ikisinde de toplumun, iktidarın uygulamalarına karşı bir tepkisi vardı. Asıl bizim şahsımızda bunu cezalandırmak istediler, toplumsal muhalefeti susturmak istediler. Bu anlamda çok ortak ve benzer yönleri var. Bundan sonra önümüzdeki süreçte yürüteceğimiz demokrasi mücadelesi açısından da bizlerin bu iki davayı sembol olarak kabul edip bunun ekseninde Türkiye’deki tüm hukuksuzluklara karşı ortak mücadeleyi, demokratik mücadeleyi güçlendirmemiz gereken bir zemindeyiz diye düşünüyorum” dedi.

“KADINLAR KENDİLERİNE YÜKLENEN ÖNCÜLÜK MİSYONUNU GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE YERİNE GETİRECEKLER”

Kışanak, ayrıca Gezi ve Kobane direnişlerinde kadınların rolüne dair de şu değerlendirmede bulundu:

“Bu ülkede çok çeşitli nedenlerle toplumsal yarılmalar, kutuplaşmalar, kamplaşmalar yaratıldı. Kadınlar bunu aşmayı başarıyorlar. Ortak kadınlık paydasında buluşabiliyorlar. Çünkü kadınların özgürlüğü aslında toplumdaki bütün sorunların çözümüyle çok bağlantılı ve biz kadınlar bunu biliyoruz. Savaşı da militarizmi de cinsiyetçiliği de demokratik haklara yönelik tüm müdahaleyi de. Kadın haklarıyla ilgili bir sorun olduğunun farkındayız. O nedenle kadınlar, çok farklı kimliklerine rağmen ortak payda da buluşup ortak bir mücadele yürütebiliyorlar. Bu da bize Türkiye’de demokratik muhalefetin ortak payda da buluşması konusunda kadınlara bir öncülük misyonu yüklüyor. Ben eminim ki kadınlar bu misyonu da güçlü bir şekilde yerine getirecekler.”

TUNCEL: AKP, KOBANE DİRENİŞİNİ KENDİ BAŞARISIZLIĞI, GEZİ DİRENİŞİNİ İSE KENDİNE YÖNELİK BİR KALKIŞMA OLARAK GÖRDÜ

Gezi direnişi ile Kobane direnişinin bir dönem davası olduğunu dile getiren Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel ise her iki direnişte iktidarın tavrını şu sözlerle değerlendirdi:

“2013 bir yandan Sayın Abdullah Öcalan ile yapılan diyalogla müzakere süreci var. Bir yandan Türkiye’de demokrasi konusunda güçlü bir şey yaşanıyor ama bir yandan İŞİD’in Kobane’ye saldırısı var. O dönem hatırlarsanız Kobane sınırında Türkiye’deki bütün özgürlük, demokrasi güçleri ve Kürtler Kobane halkıyla dayanışmak için oradaydı. Bu çok önemli ve anlamlı. Kobane’nin özgürleşmesini AKP kendi başarısızlığı olarak gördü. Gezi direnişini de kendine yönelik bir kalkışma olarak gördü. Her ikisini de bu süreç içerisinde cezalandırmak istedi. O açıdan Gezi’den Kobane’ye dönemi doğru değerlendirmek lazım. Gezi’ye ve Kobane’ye, Türkiye’de özgürlük, demokrasi, adalet, barış mücadelesi bağlamında, Kürt halkının eşitlik, özgürlük sorunu bağlamında bakmak anlamlı olacaktır. Gezi ile Kobane’yi birleştirmek ancak mücadeleyi birleştirmekle mümkün olur diye düşünüyorum.”

“KADINLAR HER YERDE FARK YARATIYOR”

Tuncel, kadınların sadece bu direnişlerde değil her yerde fark yarattığını ve yaşamı yeniden kurduğunu da kaydetti.

DEMİR: İKTİDARIN GEZİ’YE VE KOBANE’YE YAKLAŞIMINDA ÇOK FAZLA FARK YOKTU

İktidarın Gezi’ye ve Kobane’ye yaklaşımında çok fazla fark olmadığını söyleyen Halkların Demokratik Kongresi(HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir ise “Gezi Direnişi, iktidar açısından korkulu bir rüyaydı. Türkiye’de toplumun hemen hemen her kesiminin sokağa çıktığı, iktidara karşı tepkiyi, özgürlük talebini dile getirdiği bir direnişti. Dolayısıyla Türkiye tarihinde ilk defa örgütlü olmayan kitlelerin sokağa çıkışıydı. Gezi’nin hemen ardından da bir dizi yasaklamalarla toplumun bu taleplerini gerçekleştirmek yerine tam tersine toplumu baskı altına almayı hedeflediler. Kobane Direnişi ise ağırlıklı olarak Kürt özgürlük mücadelesi, Kobane’de direnen Kürt halkının statü mücadelesi ve tabii İŞİD’e karşı verilen bir mücadeleydi. Ve İŞİD dünya için Orta Doğu için son derece tehlikeli, geleceği karartacak bir örgüt olması sebebiyle onun karşısında direnen halklar, direnen savaşçılar vardı. Kobane sürecinde de İŞİD’in bu politikalarına karşı çıkan Kürtlerin yanında, onlarla dayanışma mücadelesi yürütenlerin sergilediği bir direnişti. Buna da tabi iktidar çok ağır tepkiler gösterdi” diye konuştu.

Demir, “Kobane düşmedi, o direniş kazandı” diyerek şöyle devam etti:

“Türkiye halkları da Kobane halkıyla hem maddi hem manevi dayanışma gösterdi. 4 yıl geçtikten sonra HDP’nin MYK’sının attığı dayanışma mesajına ilişkin açılan bir dava oldu. Bu davanın tabii ki bu tweetten kaynaklı olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Dava, bir, Kobane halkının bu direnişinin sonuçlarını cezalandırmak, ikincisi Türkiye sosyalistleri, devrimcileriyle Kürtlerin yan yana gelişine tahammülsüzlük ve dolayısıyla Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesini talep eden Türkiye devrimcileriyle Türkiye’de mücadele eden demokratik siyasetteki Kürtlerin cezalandırıldığı, ağır cezaların verildiği bir dava oldu. Burada da Türkiye Cumhuriyeti devleti, hem Gezi’de hem Kobane’de Türkiye’de demokrasi taleplerine yanıt vermedi, bu taleplerin dile getirilmesine olanak tanımadı ve bunun için mücadele edenlerin de ağır cezalarla yargılanacağının mesajını çok net bir şekilde vermiştir.”

“EN BAŞ MÜCADELE AKTÖRLERİ KADINLARDI”

Her iki mücadelede kadınların yerinin çok önemli olduğunu da söyleyen Demir, “En baş mücadele aktörleri kadınlardı. Dolayısıyla kadın mücadelesi, Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin önünü açan bir mücadeledir. Çünkü kadın sorununda ortak çözüm hattını ören bir bakış açısıyla yaklaştıkları için demokrasi mücadelesine de kadın mücadelesi örnek olmuştur” dedi.

Devrim FINDIK-Dilan MORSÜMBÜL/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak