Alevi Haber Ajansi

Elbistan’ın Axtil köyünde ne su var ne de yol; 60 yıldır hayvanlarla su taşıyorlar-VİDEO

PİRHA- Elbistan’a bağlı Yalıntaş (Axtil) köyünün Serçekuyusu ve Kocapınar mezralarında yaşayan yurttaşlar yıllardır susuz. Belediyenin tankerle getirdiği sınırlı suyun günlük ihtiyaçlarına dahi yetmediğini söyleyen yurttaşlar, ayrıca yolları olmamasından kaynaklı şehre mesafelerinin 70 kilometre uzadığını belirttiler. Köydeki kadınlar, yaşanan sorunlardan en çok kendilerinin etkilendiğini vurguladılar. 

Maraş Elbistan’a bağlı Yalıntaş (Axtil) köyünün Serçekuyusu ve Kocapınar mezralarında yaşayan yurttaşlar hizmet alamadıklarını belirterek su, yol ve internet sorunlarının hala devam etmesine isyan ettiler.

Elbistan’a bağlı Yalıntaş (Axtil) köyünün Serçekuyusu ve Kocapınar mezraları, ilçe merkezine 40 kilometre uzaklıkta. Köyün tarihinde asfalt yol, internet, telefon hattı ve şebeke suyuyla hiç tanışmayan köylüler yaklaşık 1 asıra yakındır sularını eşeklerle getirmiş.

Evlerinde şebeke suyu olmaması sebebiyle çamaşır makinesi, bulaşık makinesi ve güneş enerjisini neredeyse hiç kullanamadıklarını dile getiren köylüler, belediyenin tankerlerle getirdiği suyla günlük ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak noktada olduklarını söyledi. Yollarının toprak ve taş olmasından ötürü şehir merkezine olan mesafenin 70 kilometre arttığını söyleyen köylüler, sorunun çözümü için çağrıda bulundular.

Köylüler yol, su, ve internet sorununu çözmek için topladıkları imzalar ile gitmedikleri kurum bırakmamış. Yerel yönetimler, kaymakamlık ve valilik gibi yetkili kurumlara gönderilen dilekçelere ise hala cevap verilmemiş.

“60 SENEDİR HAYVANLARLA SU ÇEKİYORUZ”

İstanbul’dan dönerek köyüne yerleşen ve 60 yıldır hayvanlarla su taşıdıklarını kaydeden Hüseyin Uruk, “60 sene boyunca suyumuzu hayvanlarla çekiyorduk. Köyümüzde su yok ve belediye tankerle getiriyor. Yolumuz olmadığı için Elbistan’a gidecek vesait yok. Burada vesayeti olmayan yaşamıyor demektir. 40 kilometrelik bir yolu gitmek zorunda kalıyoruz. Oysaki bizi diğer köylere bağlayan 7 kilometrelik bir yolu asfaltlasalar hiçbir sorun kalmayacak. Maaş kartımı arkadaşa veriyorum, maaşımı bile o çekip getiriyor. Belediyenin getirdiği suyu yeme, içme, bulaşık ve çamaşırda kullanıyoruz. Bu su da yetmiyor. İçtiğimiz su temiz su mudur onu bile bilemiyoruz. İkinci sınıf bir vatandaş muamelesi görüyoruz. Yol için sadece kum döktüler. Ondan sonra bir gram bir şey yapmadılar. Bizler de vatandaşız, vergimizi veriyoruz” diye konuştu.

30 SENE SONRA AYNI MANZARAYLA KARŞILAŞTI

Gülşen Uruk da, 30 sene sonra döndüğü köyünde halen su olmadığından yakınarak, “30 yıl sonra İstanbul’dan dönerek köyümüze yerleştik. Tepelerden hayvanlarla, el gücüyle su taşıdık. 30 sene sonra döndük ve köyümüzde yine su yok. Kışın burada kalacağız. Yolumuz yapılır, suyumuz gelirse bizler için iyi olacak” dedi.

“YOL YOK, BELEDİYE İŞ MAKİNESİ GÖNDERMEDİ”

Köy sakinlerinden Ali Bahçıvan, kayısı bahçesi yaptığı tarlasına gidecek yolları olmadığını söyledi. Köyün su kaynakları olmasına rağmen halen bir sondaj vurulmadığı eleştirisinde bulunan Bahçıvan, “Küçüklükten bu yana suyumuzu hep eşeklerle getirirdik ve hala devam ediyor. Yolumuz sözde yapıldı. Altına yumuşak zemin yerine sadece çakıl döküldü. Yumuşak zemin döşenmediği için çökmeler oldu. Kayalar o kadar keskin ki tekerlekleri dahi kesiyor. 4 bin kayısı diktim ama araziye gidebileceğim yol yok. Kendi cebimden vererek yol yapmaya çalıştık onu da beceremediler. Elbistan belediyesinden paletli iş makinesi istedik, belli gerekçelerle göndermediler. Bahçemiz yukarılarda ne yaya, ne de araba ile gidebiliyoruz” ifadelerini kullandı.

TENEKELERDE SU ISITIRAK DUŞ ALINIYOR

Tazyikli suyun ulaşamadığı güneş enerjilerinin çalışmamasından kaynaklı tenekelerde su ısıtarak duş almak zorunda kaldıklarını kaydeden Bahçıvan şöyle konuştu:

“Ayrımcılık olmasaydı bu yol da yapılır, su da getirilirdi. Köyün yukarılarında su kaynakları var ve mühendisler de bunu onayladı. Ama neden bu su çıkartılmıyor? İş makineleri 2 gün çalışsa hem yollar yapılır hem de su çıkartılır. Her gün tarlada çalışıyoruz. İster istemez terliyoruz, toz içinde kalıyoruz. Duş almamız gerekiyor. Sularımız tazyikli akmadığı için güneş enerjisi de kuramıyoruz. Tenekeler ile ateşin üstünde suyu ısıtarak duş almaya çalışıyoruz. Doğru düzgün duş dahi alamıyoruz.”

“HASTENEYE GİDECEK YOL YOK, TELEFON DAHİ ÇEKMİYOR”

Yol ve su sorunun dışında köyde telefon dahi çekmediğini belirten Hatice Bahçıvan, “Ne su var ne de yol. Hasta olursak hastaneye gidecek yol yok. Bu devletin kolu her yere uzanıyor. İstediği zaman bu sorunu çözer. Köyde telefon dahi çekmiyor, çocuklarımızla dahi konuşamıyoruz. Biz de insanız. Eskiden gençtik suları omuzlarda getiriyorduk. Şimdi ise yaşlıyız, gücümüz yok ve yetişemiyoruz. Yeter artık bu sorunu çözsünler” diyerek isyan etti.

“KADINLAR BÜYÜK ZORLUKLAR ÇEKİYOR”

2005 yılında Serçekuyusu mezrasına yerleşen Olcay Ürük de yol, su, internet gibi sorunlarına dair toplayıp gönderdikleri imza ve dilekçelere bir cevap verilmediğini kaydederek, “Suyumuzun olmamasından kaynaklı biz kadınlar çok büyük zorluklar çekiyoruz. Maalesef duyan da ilgilenen de yok. Belediyenin gönderdiği su hiçbir şeye yetmiyor. Su olmadığı için ne bulaşık yıkayabiliriz, ne de çamaşır, Köyde telefon dahi çekmiyor. İnternet yok. Üniversiteye hazırlanan kızım, internet sorunundan kaynaklı sınava hazırlanamıyor. Köylüler olarak imza toplayarak belediyeye, kaymakamlığa ve valiliğe verdiğimiz dilekçelere hale cevap verilmedi” şeklinde konuştu.

“PARA DEĞİL HİZMET İSTİYORUZ”

Uzun yıllar kaldığı İstanbul’dan sonra köyüne yerleşme kararı alan Yusuf Turunç ise, köylerinde yeniden üretmek adına yaptıkları projelerin bu sorunlardan kaynaklı yarım kaldığına vurgu yaparak şunları söyledi:

“Bu sorunun en kısa zamanda çözülmesi lazım. Bu devlet insanlar köyüne dönsün, üretime katılsın diyerek çağrılar yapıyor. Bizler kendi köyümüze dönerek üretime başladık ama hala suyumuz, yolumuz yok. Yapmak istediklerimiz hep böyle yarım bırakılıyor. Para değil, hizmet istiyoruz. Tankerle su getirmekle, yola kum dökmekle hizmet olmuyor.”

“BÜTÜN YÜK BİZ KADINLARIN ÜZERİNDE”

Bir diğer yurttaş Menekşe Turunç ise, yol ve su sorununun bütün yükünün kadınların üzerinde olduğuna değinerek, “Şartlarımız gerçekten zor. Gelen su sağlıklı değil. Erkekler sabah çıkıp gidiyor ve bütün yük bizim üremizde. Sabah 5 gibi kalkıp çamaşır yıkamak zorunda kalıyoruz. 40 sene sonra döndüm ve halen su yok. Köy viran olmuş durumda. Sorunun çözülmesini bekliyoruz” diye konuştu.

Ersin ÖZGÜL/MARAŞ

 

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak