Alevi Haber Ajansi

Dersim’de ‘Madencilik, Doğa Talanı ve Ekolojik Tahribat’ paneli yapıldı- VİDEO

PİRHA- 23. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin 4. gününde ‘Madencilik, Doğa Talanı ve Ekolojik Tahribat’ paneli yapıldı. İlk oturumda madencilik yasası, Dersim coğrafyasındaki ekolojik tahribat ve İliç’teki maden faciası konuşuldu.

23. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin son günü iki oturumlu ekoloji paneliyle başladı.

1. oturum ‘Madencilik, Doğa Talanı ve Ekolojik Tahribat’ başlığıyla yapıldı. Sanat Sokağı’nda yapılan panelin 1. oturumunun moderatörlüğünü Hasan Şen yaparken; Munzur Çevre Derneği’nden Hatun Esen, Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak ve İliç Çevre Felaketi Avukatı Ümit Altaş konuşmacı olarak yer aldı.

“İLİÇ, ADIM ADIM GELİYORUM DİYEN BİR FELAKETTİ”

İliç Çevre Felaketi Avukatı Ümit Altaş, İliç’teki maden faciasının tarihsel sürecini anlattı ve madenlerin önlenmemesi halinde nasıl felaketlerin yaşandığına dikkat çekti.

“İliç’teki facianın arka planında adaletsizliklerin sonucunda gelinen çaresizlik var” diyen Altaş, “Erzincan’a bağlı Çöpler Köyüne ‘sizin kaderinizi değiştireceğiz’ diye geldiler. Maden için köyü taşımak isterken arazilere baktılar, pahalı geldi köyü mera alanına taşıdılar. Bu da köydeki hayvancılığı bitirdi ve buradaki insanların tamamını maden ocağına işçi olarak alıp, halk madene bağlı bir hale getirildi. Türkiye Mimar Mühendisler Odası her genişlemeye karşı dava açtı. Çünkü facianın adım adım geldiği çok açıktı. Oraya gidip dava açmak isteyen avukatlara halk, ‘madeni istiyoruz’ diyerek geri gönderdiler. Aynısını Sabırlı köyünde de yaptılar. Sonucunda 9 insanın hayatını kaybettiği, Fırat nehrinin siyanürle dolduğu bir facia yaşandı. Maden kapandı, 9 insan öldü, ölen insanların ailelerine ‘para verelim şikayetçi olmayın’ denildi. İnsanların adalete inancının olmadığı bir yerde de ailelerin çoğu tazminatı kabul etti. Görülecek davanın takipçisi yalnızca 2 aile oldu. İliç halkı çaresizliğe sürüklendirilerek madenlere mecbur bıraktılar. Faciadan sonra da çevre illerdeki madenlere çalışmaya gitti insanların çoğu. Bu adaletsizlikler sonucu hala yargılama devam ediyor. Sonuç belli değil. Altın madeni girişine izin verdikten sonra bazı noktalara engel olamıyorsunuz. Ve bir yerden sonra çaresizlik noktasına geliyorsunuz. Bunun olmaması için başından bu yana bunun önüne geçmek lazım” dedi.

“DERSİM’E KAZMA VURULURSA COĞRAFYAMIZDAN ESER KALMAYACAK”

Munzur Çevre Derneği’nden Hatun Esen, Dersim’in inancı, kültürü, dili sebebiyle uzun yıllardan bu yana yok edilmek istendiğini söyleyerek topraklarının da aynı sebepten dolayı aynı tehlikeyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Dersim topraklarının kendileri için kutsal olduğunu belirten Esen, “Sermaye sahipleri bakkaldan bir şey alır gibi ÇED raporu alıyorlar, artık ona bile gerek duymuyorlar. Coğrafyamızda Munzur bir inanç merkezidir. Neden Munzur yok edilmek isteniyor, neden inanç yerlerine kazma vuruluyor? Dilimiz, kültürümüz, inancımızdan dolayı sürekli yok etme politikasıyla karşı karşıyaydık. Dersimin ormanlarını yakıp yok etmek istediler başaramadılar. İnsanlarımızı soykırıma uğratmaya çalıştılar. Bu halk tüm zorluklara rağmen yönlerini bu topraklara çevirdiler. Bu topraklar bizler için kutsaldır. Buraya madenden dolayı kazma vurulursa coğrafyamızdan eser kalmayacak” diye konuştu.

“MADEN YASASIYLA TÜM ÜLKE MADEN SAHASINA DÖNÜŞTÜRÜLECEK”

Son olarak konuşan Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak, madencilik yasasıyla birlikte bütün ülkenin dev bir maden sahasına dönüştürüldüğünü belirterek, şunları söyledi:

“Bu yasa sadece zeytinlik alanları ile sınırlı değil. Bu yasayla her yerin bütün yaylaları, meraları, ormanları, maden şirketlerinin hizmetine sunmuş oldu. Tüm ülkenin maden sahasına çevrileceği anlamına geliyor bu. Bugünün bir numaralı zengini Koç Holding, servetinin önemli bir kısmını madencilik faaliyetleriyle elde etti. Ama bu madenlerin bulunduğu köylerdeki insanlara içecek su vermiyorlar. Köylüler içme suyu için dava açmış durumda. Zenginler daha zengin olurken halk içme suyunu bile kaybediyor.

Sermaye için her şey maden. Ormanlar, su, rüzgar, güneş, jeotermaller. Sermaye bütün bu madenleri değerlendirirken pek çok şeye ihtiyaç duyuyor. Bu kadar orman yangınından sonra ‘Burayı imara açacaklar’ kaygısı oluyor halkta ama imara açmasalar bile bu ormanlardan para kazanıyorlar. Yanmış ormanların ihalesini alıp, kesimini yapıyorlar ve yurtdışına satıyorlar. Bütün bunlara karşı mücadeleyi tek tek bulunduğumuz yerlerde kendi özgün sorunlarımızı dile getirerek büyütemeyiz. Topyekün bir şekilde, hep beraber ve her yer için mücadele edersek bütün bu saldırıları bertaraf edebiliriz.”

PİRHA/ DERSİM

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.