Alevi Haber Ajansi

DAD Ankara Şubesi kongresinde ‘soykırım siyaseti kaybedecek’ vurgusu-VİDEO

PİRHA – DAD Ankara Şubesi’nin gerçekleştirdiği 4. Olağan Kongresi sonucunda yeni eş başkanlar Mustafa Karabudak ile Melahat Teke oldu.

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Şubesi 4. Olağan Kongresi’ni yaptı. TÜMBEL-SEN konferans salonunda yapılan kongreye çok sayıda sivil toplum örgütünün temsilcileri de katıldı.

Kongrenin yapıldığı salona “ÇEDES projesine rızalık vermiyoruz”, “İnancımızdan, yolumuzdan, ocaklarımızdan elinizi çekin”, “Yolun başı anadır, ana Mürşidi Kamullahtır”, “Zaman sahipsiz, mekan rızasız, mazlum çaresiz değildir” dövizleri açıldı.

“Asimilasyon ve soykırım siyaseti kaybedecek halklar, inançlar kazanacak” mesajının verildiği kongrede ilk olarak çerağ uyandırıldı. Zakir Hıdır Çelebi’nin seslendirdiği deyişler ardından divan oluşturuldu.

Yapılan saygı duruşu ardından divan üyelerinden Hatice Çevik, baskıcı bir rejim altında dernek faaliyetlerinin yürütülmeye çalışıldığını belirterek Alevi inancına yönelik hükümetin baskılarını kınadı.

DEMOKRATİK ANAYASA TALEBİ!

Açılış konuşmasını yapan DAD Ankara Şubesi Eş Genel Başkanı Mustafa Karabudak, Alevi inancına yönelik baskılara dikkat çekti. Karabudak, hükümetin cemevleri ve dedeler üzerinden Alevileri devşirmek istediğini belirterek şunları söyledi:

“Coğrafyamız zor zamanlardan geçmektedir. Halklar, inançlar, doğa, kadın, emek ve bir bütün yaşam alanlarımız tekçi, inkârcı zihniyetin baskısı altındadır. AKP, MHP faşist rejimi teklik politikalarında ısrar ederek halkların inançların inkarına dayalı bir rejim inşa ediyor. Bugün yaşadığımız giderek tüm topluma hissettirilen baskı, asimilasyon kültürel soykırım sarmalı her geçen gün daha da yükseltilmektedir. Kuşkusuz tüm halkalar inançlar gibi biz Aleviler bu nahak politikalardan çokça nasibini alıyoruz. Birkaç bakanlığın bütçesine denk bütçeye sahip Diyanet, yüzbinlerce personeli ile ülke içinde dışında tek görevi asimilasyon politikalarını hayata geçirmektedir. Diyanet bir inanç kurumu değil, inançları  istismar eden bir merkezdir.

“DİYANET İNANÇ KIRIMDIR”

Devlet inançları diyanet üzerinden istismar etmektedir. Bugün diyanet üzerinden İslam dini, iktidar dini haline getirilmiştir. İslam dini iktidar politikalarına hizmet için kullanılmaktadır. Kaç çocuk yapılacağından, kadın özgürlük alanlarına birçok konuda fetvalar vermektedir. Diyanet, Milli Eğitim müfredatı üzerinde tek söz sahibi hegemon bir kurum durumundadır. Diyanetin kurumlar üzerindeki gücü ve yönlendirici konumu dolayısıyla yaşam alanları kamusal alanın bütünü dinselleştirilmiş durumdadır. Diyanet inançları devlete yedekleyen kendini iktidar İslam’ın tüm inanç kırım politikalarını hayata geçirmeye vakfetmiş bir kurumdur. Kamusal alanın bu kadar dinselleştirildiği bir ortamda Diyanetin kapatılması yeterli bir talep olmamaktadır.

“AKP KENDİ ALEVİSİNİ YARATMAK İSTİYOR”

Demokratik eşitlikçi özgürlükçü halkların inançların eşitliğine dayanan yeni bir anayasa demokratik cumhuriyet olmalıdır. Nitekim sadece çocuklarımızın zorunlu din dersleri görmemesi temelli talepte  eksik kalmaktadır. Gümümüzde Eğitim müfredatının bütünü dinselleşmiş durumdadır. Laik anlayış berhava edilmiştir. Her hak süreğinin devletten bağımsız özgürce ibadetini gerçekleştirmesini sağlayacak mekanizmaların yeni bir demokratik anlayışa demokratik cumhuriyete ihtiyaç bulunmaktadır. Biz Aleviler inançların devletten bağımsız olması gerektiğine inanıyoruz ve yıllardır anayasal eşit yurttaşlık mücadelesini bu nedenle yükseltiyoruz. Siyasal iktidar toplumu inançsal bir asimilasyon cenderesine sokmak istemektedir. Yıllardır Alevi toplumunun taleplerine kulak tıkayan hiçbir anayasal yurttaşlık talebini yerine getirmeyen AKP kendi Alevisini yaratma peşindedir.

“ALEVİLİK İNANÇ OLARAK KABUL EDİLMİYOR”

Alevi toplumunun inancını yürüttüğü cemevlerine yasal statü vermeyen AKP, 1600 cemevini gezerek Alevilerin sorunlarını dinledikten sonra Alevi cemevlerine elektrik faturasını ticarethane statüsünde göndermesi ne kadar iki yüzlü siyaset yürüttüklerinin tescillenmiş halidir. Yani Aleviler hala bir inanç olarak kabul edilmiyor. Alevileri kültürel bir obje olarak görmek istiyorlar. Bununla birlikte kültür bakanlığına bağlı Alevi masasıyla devşirme bir Alevilik peşindedir. Ayrıca ÇEDES projesi ile birlikte laik-bilimsel eğitimi ortadan kaldırma gayreti vardır. Bu vesileyle tüm halklar, inançlar olarak nahak zihniyete karşı Kerbela’da Hüseyin, derisi yüzülen Nesimi, Pir Sultan, Serez çarşısında Bedrettin, Dersim’de Seyit Rıza, Ali Şer, Zarife olmalıyız.”

“ASİMİLASYONUN FARKINDAYIZ AMA…”

HDP 27. Dönem Milletvekili Kemal Bülbül ise yaptığı konuşmada eylemselliğin önemini belirterek, “Bugün, ‘Türkten başka Alevi yoktur’ diyenler İttihatçilerdir. Cumhuriyet döneminde cumhuriyete Aleviliği kurban ettiler. Koçgiri’de yapılan katliam cumhuriyetin nasıl olacağının mesajını vermişti. 1935-1938 Dersim Katliamı ile tekçiliğin şekli oluşturulmuştu. Ancak 1965 yılına kadar Alevilerin sesi çıkmamıştır. Artık Aleviliğin dejenere edildiği bir dönem yaşıyoruz. Sürdürülebilir bir program lazım. ÇEDES söz konusu edilerek irili ufaklı basın açıklamaları mitingler yapılmalı. Davalara zaman aşımı kararlar üzerinden gidilmeli. Açık söylüyorum, Alevi sorunu Kürt sorunundan daha ağırdır. Ama Alevilerin siyasete katılımı zayıftır. Aleviler, Kürtler kadar örgütlü değiller malesef. Şimdi dezenerasyon süreciyle karşı karşıyayız. Alevi toplumunun kendi ana dilinde ibadet edemiyorlar. Türkiye’deki Romanların hepsinin özünde Alevi olduğunu, Arap Alevilerinin olduğunu toplum yeni yeni öğreniyor” şeklinde konuştu.

“ALEVİLER YALNIZ DEĞİL”

Bülbül, Alevilerin mücadele içerisinde birçok kurumla sürdürülebilir eylemsellik örgütleyeceğini ifade ederek, “Aleviler yalnız değil. Mücadele müsahipleri vardır. Dolayısıyla bu yalnızlık hissinden kurtulmak gerekir. Sürdürülebilir eylemlerin devamı gelmeli. İzmir’deki mitingin devamı gelmelidir. İstanbul’da kurum yöneticilerine yapılan gözaltılara tepkinin devamı gelmelidir. Şu anda asimilasyonun farkındayız ama durdurulamıyor. Bunun için perspektif verenlerin doğru yürümesi gerekir. Bugün soykırım farklı şekillerde devam ediyor, buna karşı ortak duruş sergilemek gerekiyor” diye konuştu.

“HERŞEYE RAĞMEN ÖRGÜTLENMEK ÖNEMLİ”

19. Dönem Milletvekili Ali İbrahim Tutu ise örgütlenmenin önemine vurgu yaparak, “Kentleşme sonrası derneklerin olması önemli. Örgütlenme çok önemli. Kürtler o korkularını aştılar ama Aleviler de hala korku devam ediyor. Bugün de asimilasyon devam ediyor. Bu bir insanlık suçudur. Buna karşı durmak da insanlık görevidir. Alevi örgütlerinin eksiği vardır ama herşeye rağmen örgütlenmek önemlidir. Bugün zor bir dönemden geçiyoruz. Siyasi seçimler bile bile kaybedildi. Sonrasında Aleviler, Kürtler daha zor duruma geldi. Zaman zaman umutsuzluğa kapılabiliyoruz. Bunu aşmak için de mücadele yöntemlerini doğru tespit etmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

YENİ YÖNETİM SEÇİLDİ

Yapılan konuşmalar ardından rızalık alınarak yeni yönetim belirlendi. Buna göre Melahat Teke ile Mustafa Karabudak DAD Ankara Şubesi’nin yeni eş başkanları olurken, Maral Gökokuş, Kazım Coşkun, Hacı Azgın, Hıdır Çelebi, Abbas Kat da yönetim kurulu asıl listesinde yer aldı.

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak