PİRHA-Çorum Emek ve Demokrasi Güçleri Platformu’nun düzenlediği Çorum Katliamı’nın anması Kadeş Barış Meydanı’nda yapıldı. Birçok Alevi kurum, siyasi parti ve demokratik kitle örgütünün katıldığı anmada Çorum Katliam davasının yeniden açılması ve gerçek faillerin ortaya çıkarılması istendi.
Çorum Emek ve Demokrasi Güçleri Platformu’nun düzenlendiği anmada Hacı Bektaş Veli kültür Vakfı’nda toplanan kitle Çorum Kadeş Barış Meydanı’na yürüdü. Kent meydanında yapılan anmada talepler dile getirildi. Çorum davasının yeniden açılması ve gerçek faillerin ortaya çıkarılması diğer katliamların tüm gerçekliğiyle hukuki olarak ortaya çıkarılması istendi. Kadeş Barış Meydanı’na Çorum Katliamı’nın unutulmaması için katliam anıtı dikilmesi istendi.
Ardından konuşmalara geçildi.
“HER ACI BİZİM İÇİN KERBELA’DIR”
Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şube Başkanı Nurettin Aksoy ‘Her acı bizim için Kerbala’dır’ diyerek; “Bizim amacımız yaşanan acıları unutturmamak ve unutmamaktır. Zorbalık karşısında sessiz kalan herkes içindeki insani duyguları da kaybedecektir. İnsanların öldüğü yerde yeni katliamlara davet çıkar. Toplumsal duyarsızlık, sessizlik ve seyirci kalmak zalimin güçsüzlüğünü vücuduna süren bir örtüdür. İnsan önce hak etmeli. Mücadelesinin, insan kalmasının koşulu olduğunu bilmelidir. Şehitlerimizi yâd etme, unutmama, insanlar için uyarma, gözlerini hakikate açma ve yüzleşmedir. Birlik olup mazlumdan yana tavır almasıdır. Çünkü tarihte yaşanan katliamlar bunun en iyi kanıtıdır. Bu kapsamda bütün acılarla devlet olarak, halk olarak, mazlumlar olarak yüzleşmek; eşit yurttaşlık, demokrasi ve bütün inançların kendisini ifade etmesiyle olacaktır. Bu niyet ve duygularla bizleri yalnız bırakmayıp göz gönül katan canlarımızı saygıyla selamlıyor, hoş geldiniz diyorum” şeklinde konuştu.
“DEVLET KATLİAMLA YÜZLEŞMELİ”
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Eş Başkanı Hüseyin Mat ilk olarak söz aldı. Mat şunları dile getirdi:
“25 yıldır hep aynı şeyleri dile getirdik. Barış, demokrasi, özgürlük istedik, katliamlarla devletin yüzleşmesini istedik. Bu katliamlara sebep olanların yargılanmasını talep ettik. Hiçbir şey değişmedi. Devlet üst aklı halen yaşanan bu katliamların hesabını vermemek konusunda inadını sürdürüyor. Eğer bir devlet kendi vatandaşının mal ve can varlığını korumakla yükümlüyse bu katliamların olmasında da birinci derece suçlu olduğunu kabul etmesi gerekir. Bu durum, devleti küçültmez, prestijini sarsmaz. Aksine bu katliamlarla yüzleşmesi, adaletin yerini bulması bir devleti daha da yüceltir, daha da büyütür, daha da güçlendirir. Devletin üst aklının böyle bir niyeti yoksa biz de taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Bir kişi de kalsak bu talepleri ısrarla dile getireceğiz. Sadece devletin üst aklına kızarak, sadece karşı mahalleye itiraz sunarak bir başarı elde edemeyiz. Kurumsal kimlikleri, alevi kurumlarının bir arada birlikte mücadele etmesinin ne kadar değerli olduğunu konuşmamız lazım. Suçun birazını da kendi mahallemizde görüyorum. Daha kitlesel eylemleri sağlamalıyız.”
“TÜRKİYE’DE BARIŞ VE KARDEŞLİK HAKİM OLSUN DİYE MÜCADELE EDİYORUZ”
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Türkiye’de barış ve kardeşliğin egemen olması için mücadele ettiklerini söyledi. Birlikte yaşamayı, eşit yurttaşlığı ve bir yüzleşmeyi talep ettiklerini kaydeden Geçmez; “Bunun olabilmesi için de demokratik bir parlamentonun oluşmasına inanıyoruz. Bunu kendimiz için değil, Türkiye’nin çoğunluğunu oluşturan sünni yurttaşlarımız için de talep ediyoruz. Onların da kendi inançlarını yaşamaları için, katliamların bir daha yaşanmaması için yapacakları tek kıymetli şey birlikte yaşamaktır. Koca Yunus’un dediği gibi ‘mal da yalan mülk de yalan, gel biraz da sen oyalan.’ Ama arkasından da ‘Kâbe’si insan olmayanın geleceği olmaz’ derdi. Bu topraklarda daha önce bizden önce çok değerli kültürler, birikimler vardı. Kadeş Meydanı, dünyada ilk barış sözleşmesinin adının verildiği meydan. Ne oldu bu topraktaki insanlara? Neden bu meydanda barışı değil de bir katliamı konuşuyoruz? Gelin birlikte yaşamayı hep birlikte savunalım. Türkiye dünyadaki modern insanlarla birlikte yürümek istiyorsa ancak ve ancak bu bir kardeşlikle, anayasal güvence altına alınmış bir kardeşlikle olur. Bunun dünyada örnekleri çoktur. Dünyanın değişik bölgelerinde de katliamlar yaşanmıştır. Bununla yüzleşmeyi becerebilenler oldu. Çorum’u, Sivas’ı, Maraş’ı, Gazi’yi yaşayan canlarımız adına bir kez daha yüzleşmeye davet ediyorum. Biz buraca bir şiddeti, bir kini, bir nefreti kusmak için gelmedik. Kardeşlik için, birlikte yaşamak için geldik. Hacı Bektaş diyarına, Pirbaba diyarına, onların dünyaya yaydığı güzelim düşünceyi bir kez daha onların talipleri olarak söylemeye geldik” dedi.
“ÇORUM’A ANIT YAPILMASI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ”
Söz alan CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal ise şunları dile getirdi:
“İnsanlık suçunda zaman aşımı olamaz. Sıcak bir havada bir aradayız. Hiçbir sıcak Maraş’ta, Sivas’ta, Çorum’da yaşanan o acılardan şiddetli değildir. O yüzden bu katliamların azmettiricileri ve sorumlularının kendisiyle yüzleşmediği sürece acılarımız hep taze kalacak. Bir daha bu topraklarda bir katliam olmasın diyoruz. Bizler 84 milyon, bu topraklarda barış, kardeşlik ve dostluk içinde yaşamak istiyoruz. Çocuklarımıza mutlu ve dayanışma içinde bir Türkiye bırakmak istiyoruz. Bu topraklarda insanca ve kardeşçe yaşayacağız. O yüzden hiçbir zaman unutmayacağız, unutturmayacağız, unutmak demek razı olmak demektir. Unutmak demek kabul etmek demektir. İnsanlık suçunun zaman aşımı olmaz. Hukuk adalet ve vicdan önünde gerçek suçluların yargılanması için, Sivas’ta Madımak Utanç Müzesi ve burada Çorum’da barış anıtının ortaya çıkması için mücadele edeceğiz.”
“İKTİDAR KAOS VE SAVAŞTAN BESLENİYOR”
Söz alan HDP İstanbul Milletvekili Zeynel Özen de;
“Bugün Çorumdayız, dün Sivas’taydık. Bizim tarihimiz katliamlar tarihi Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, Gezi ve Roboski ve en sonda Deniz kardeşimizi katlettiler, katiller. Bu ceberut iktidar halklara, inançlara, emek dünyasına düşman. Her gün nefret suçu işlemektedir, ayrımcı söylemlerde bulunmaktadır, kışkırtıcılık yapmaktadır. Sizler tüm emek ve demokrasi güçleri inadına barış, demokrasi, kardeşlik diyeceğiz. Biliyorsunuz biz onları 7 Haziran 2015 seçimlerinde yendik. Fakat bu yenilgiyi kabul etmediler ve o zaman ne yaptılar barış sürecini bitirdiler, savaşı dayattılar. Diyarbakır, Suruç, Gar katliamı ve bir sürü katliam yaptılar. Çünkü bunlar kaos ve savaştan besleniyorlar. Ve bugün de aynı süreci yaşıyoruz” dedi.
“YEZİT ZİHNİYETİ TEK BAŞIMIZA YENME ŞANSIMIZ YOK”
Ardından konuşan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Onursal Başkanı Turgut Öker ise şunları aktardı:
“Görüyoruz ki yüz yıl değil bin yılda beklesek Koçgiri’yi, Dersim’i, Çorum’u, Maraş‘ı, Gazi’yi, Gezi’yi kana bulayan bu zihniyetin bizim taleplerimize olumlu cevap vermesi, kendisinin fiilen planladığı, uyguladığı katliamlar sonrası vicdana gelmesi, taleplerimize karşılık vermesi gibi saf bir yaklaşım olamaz. Katledenlerden siz ne bekliyorsunuz? Katil insafa gelecek de hak mı verecek sanıyorsunuz? Bu katliamları gerçekleştiren ırkçı, şeriatçı, faşist zihniyet alaşağı edildiğinde ancak bu taleplerimiz karşılık bulur canlar. O kapsamda da bütün Aleviler, bütün sosyalistler tek, tek örgütlensek bile bin yıllardır bu toprakları kana bulayan yezit zihniyeti ile baş etme yenme şansımız yok tek başımıza. Ancak bu topraklarda demokratik güçlerin, devrimcilerin, halktan, hukuktan ve adaletten yana olan güçlerin olduğu bir dönemde ancak bu taleplerimiz yerine gelebilir. O noktada da her koşulda dediğimiz gibi Aleviler, demokratlar, devrimciler, Kürtler bu ülkenin bütün aydınlık yüzleri şunu adımız gibi bilmemiz gerekir ki her koşulda bir araya geleceğiz. Bu yezit zihniyetinden kurtulduğumuz zaman bu ülkede demokrasi ve kardeşlik olacak.”
“72 MİLLETE AYNI NAZARDAN BAKIYORUZ”
Çorum katliamında bir fırında yakılarak katledilen Alevi dedesi Veli Solmaz’ın kızı Naime Solmaz, “Çorum’da yaşanan bu acı olayı, acı katliamı tekrar yâd etmek içir bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bizim ailelerimiz bizi ‘72 millete aynı nazara bakılır’ terbiyesiyle yetiştirdi. Biz 72 millere aynı nazardan baktık ama onla bize bakmadılar” dedi. “Benim babam bir çakı bile taşımazdı” diyen Solmaz, “48 yaşında bu topluma, alevi milletine, insanlığa verecek çok güzel mesajları vardı. Çok güzel birikimleri vardı. Saygısı yerindeydi, sevgisi yerindeydi. Bırakmadılar, tomurcuk gül gibi dalından kopardılar. Hiçbiri bu durumu hak etmedi. Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, Gezi hak etmedi. Kimsenin kimseyi zamanında önce katletmek gibi bir lüksü olamaz. Bunlara insan diye bakılamaz. İnsani değerlere, canlılara, doğaya, bitkiye saygı duymayanlar tabi ki hiçbir inanca da saygı duymaz. Bu güzel mekânda doğduğum, büyüdüğüm bu topraklarda keşke böyle bir katliam için burada olmasaydık” dedi.
“DEMOKRASİ OLSAYDI DEVLET YETKİLİLERİ KATLİAMIN YANINDA YER ALMAZDI”
Çorum Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü Av. Ahmet Özdel, Çorum katliamının insanlığa karşı suç olduğunu belirterek, dosyasının yeniden açılması gerektiğini söyledi. Konuşmasına “Biz belgelerin olduğu bir ülkede yaşıyoruz aslında” diyerek başlayan Özdel, “12 Eylül askeri darbecilerini yargılayan savcılar bir iddianame hazırlamışlar. İddianamede olaylarda somut olarak yargılanan, katliam yapan, katliamın bir parçası olan bir kişi şöyle diyor: ‘Cami bombalandı, sular zehirlendi gibi söylentiler yayıldı. Polis ve asker olaya müdahale etmedi. Firari sanıklar kentte rahatça gezdi. Bazı subaylar kendilerine silah verdi. Alaettin Camii’nin bombalanmasına ilişkin yalan haberin asılız olduğunu camide anlatmaya çalışan Kazım Arık isimli şahsı dar ettiklerini, dövdüklerini’ anlatıyor. Bunlar Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede yer alıyor” dedi.
Şiddetin her ülkede olabileceğini belirten Özdel, “Bir ülkede demokrasi varsa o ülkenin yöneticileri, belediye başkanları, valileri, bakanları katliamı yapanların yanında yer almaz. Onu kınar. Katliamın olduğu yerde Türk Yıldızlarını Çorum semalarında dolandırmaz. Belediye başkanları, valilik yaşanan acılara saygı duyar. Bir kentte toplumsal barış, insanların birbirini anladığı zaman tesis edilir. Yeni Zelanda’da bir katliam oldu. Oradaki Müslümanların yanına ilk olarak o ülkenin başbakanı gidiyor. Onlara sahip çıkıyor. Bizde de valilerin, belediye başkanlarının sahip çıkması gerekir” şeklinde konuştu.
İki temel taleplerinin bulunduğunu anlatan Özdel, “Çorum katliamı insanlığa karşı suçtur, dosyası yeniden açılsın. Alaettin Camii’ne bomba atanlar yalanını ortaya çıkaranlar tespit edilsin. TRT’de bunu saatlerce yayınlayanlar ortaya çıkarılsın. İkinci temel talebimiz şudur; bu topraklarda kadim bir kültürün mirasını taşıyoruz. Eski milletvekili Adnan Türkoğlu’nun dediği gibi bir barış anıtı dikilsin ve bundan sonraki nesiller toplumsal barışı ve kardeşliği yaşatsın” dedi.
Konuşmaların ardından anma sona erdi.
PİRHA / ÇORUM
Yoruma kapalı.