Alevi Haber Ajansi

ÇHD ve HHB üyesi avukatların yargılandığı duruşma 3. gününde

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi 17’si tutuklu 18 avukatın yargılanmasına üçüncü gününde devam ediliyor.

Tutuklu avukatlardan Barkın Timtik, Oya Aslan ve Özgür Yılmaz’ın “örgüt yöneticiliği” 17 avukatın ise “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davanın üçüncü duruşması İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Bakırköy Adliyesi’ndeki Konferans Salonunda görülüyor.

Tutuklu avukatlar, Ahmet Mandacı, Aycan Çiçek, Ayşegül Çağatay, Aytaç Ünsal, Barkın Timtik, Behiç Aşçı, Didem Baydar Ünsal, Ebru Timtik, Engin Gökoğlu, Naciye Demir, Özgür Yılmaz, Selçuk Kozağaçlı, Süleyman Gökten, Şükriye Erden, Yağmur Ererken, Yaprak Türkmen, Zehra Özdemir ve tutuksuz avukat Ezgi Çakır duruşmada hazır bulundu.

Duruşmayı aralarında HDP Milletvekilleri Erkan Baş ve Barış Atay ile CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın da bulunduğu çok sayıda kişi izliyor.

“SAVCI TARAFGİR, HIRSLI VE BİLGİSİZ”

ÇHD ve HHB üyesi avukatların yargılandığı davanın üçüncü günü, tutuklu avukat Naciye Demir’in savunmasıyla başladı. Çocukluğundan beri haksızlığa karşı direndiğini söyleyen Demir, ilk tutuklandığında 15 yaşında olduğunu belirtti. 1 senedir tutuklu kalmasına sebep olan iddianameye ilişkin söyleyebileceği bir şey olmadığını ifade eden Demir, “İddianamede bana ilişkin hiçbir şey yok. Sadece bir tanık varmış. Neymiş, müvekkillerimi ziyarete gitmişim. Gideceğim tabii benim mesleğim bu. 1 yıldır hiçbir şey olmamasına rağmen tutukluyum. Buna üzüldüm mü, hayır. Tek üzüldüğüm şey evladımdan ayrı kalmak” dedi. Demir iddianameyi hazırlayan savcıyı ise, “tarafgir, hırslı ve bilgisiz” olarak tanımladı. Demir, “Bu belge, iddianameden başka her şey. Ağaç israfı. Hukuk fakültesi mezunu olan birinin hazırlayacağı bir şey değil bu iddianame. Bu kadar cahilce hazırlanmış. Örgüt üyesi olduğuma dair bir bilgi, belge, kanıt var mı? Yok. Tanık diyor ki ‘davalara giriyor, müvekkilleri ziyaret ediyor’. E doğru. Ben avukatım. Peki buradan benim örgüt üyesi olduğuma dair kanıt ne?” diye konuştu. Beraat ya da tahliye talebi olmadığını belirten Demir mahkemeye şöyle seslendi:

“Devletin size dediğini mi yaparsınız vicdanınızı mı dinlersiniz o size kalmış.”

“GARDİYANLARIN KIRDIĞI KOLUM SAKAT KALDI”

Demir’in ardından tutuklu avukatlardan Engin Gökoğlu’nun savunmasına geçildi. 2008’den bu yana avukatlık yaptığını kaydeden Gökoğlu, mesleki faaliyetleri sebebiyle daha önce de birçok kez gözaltına alındığını, gözaltında işkenceye maruz bırakıldığını, işkence uygulayan polislerce kolunun kırıldığını anlattı:

“12 Eylül’de gözaltına alınıp İstanbul’a getirildik. Gözaltındaki işkence sırasında kaburgam kırıldı, gözüm morardı. Aynı polisler muayeneye götürdüğünde, yılmadığımız için bize saygı duyduklarını söylediler. Arkadaşlarımız işkenceye dair suç duyurusunda bulundu ancak 1 senedir hâlâ açılan bir soruşturma yok.”

Tutuklu bulunduğu Tekirdağ T Tipi Cezaevi’nde de gardiyanlar tarafından maruz bırakıldığı işkence sonucu kolunun kırıldığını anlatan Gökoğlu, “Hapishanede kolumu kırdılar, kolum kırıldıktan sonra yerlerde sürüklediler, çıplak soydular, tekmelediler, kafamdan kan iç çamaşırıma damlıyor. Saatler sonra hastaneye götürüldüm. Kolum alçıya alındı. 1 buçuk ay alçıda kaldı. Alçı açılmadığı için kolum sakat kaldı. İlla işkence yapan tekme atan değildir. İşkence, organize bir iştir. Adı faşizmdir. Bunu yapan sizlersiniz. Sizin gibi düşünmediğimiz için bize bunları yapıyorlar. Aylarca tedavim engellendi suçlular değil, ben ve arkadaşlarım suçlu ilan edildi.” dedi.

“HALKIN AVUKATLARINA TERÖRİST DİYEMEZSİNİZ”

Yargı sistemini eleştiren Gökoğlu, hukukun iktidardaki egemen sınıfın çıkarını koruduğunu söyledi. Gökoğlu, “Milletvekililerinin ve avukatların tutuklanması demokrasi değil kurumsallaşmış faşizm demektir. Bugün devlet muhalefet yapan herkese terörist gözüyle bakıyor. Çoluk çocuk katlettiniz, doğayı katlettiniz, halkı açlığa mahkum ettiniz. Asıl terörist bu tabloyu yaratanlardır. Bize, halkın avukatlarına terörist diyemezsiniz. Tarihsel ve siyasal olarak gerçek budur.” diye konuştu.

Gökoğlu, mahkemede Tekirdağ T Tipi Cezaevi yönetimi hakkında da suç duyurusunda bulunarak, hapishaneye uyuşturucu girdiği bilgisini verdi. Gökoğlu şöyle konuştu:

“Hapishaneye kitap girmiyor uyuşturucu giriyor, buradan ihbar ediyorum. Müdüre söyledim, ‘valla olmuştur’ dedi. Böyle bir ülkede yaşıyoruz. Ben Selçuk Bey’in stajyeriyim. Ayşegül benim stajyerim. İkimizi de yargılıyorsunuz şimdi. Ayşegül’ün görevi çıkıp devrimci avukatlar yetiştirmek. Neden? Bizim içimizde mecbur kurdu var. Nedir bu kurt? Biz İnce Memed’iz, haksızlığa dayanamayız.”

Duruşma devam ediyor…

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak