PİRHA-Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormaya devam ediyor. Cumartesi Anneleri, 700’üncü hafta eyleminde Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldikleri sırada gözaltına alınan ve haklarında dava açılmasına tepki gösterildi. Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sordukları için haklarında dava açılan Cumartesi Anneleri, “Bizi değil, sevdiklerimizi kaybeden ve bu iklimi yaratanları yargılayın” dedi.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılmasını talep etmek amacıyla her hafta düzenledikleri eylemlerinin 851’incisini koronavirüs (Kovid-19) salgını gerekçesiyle online olarak gerçekleştirdi. Bu haftaki açıklamada, 700’üncü hafta eyleminde Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldikleri sırada gözaltına alınan ve haklarında dava açılmasına tepki gösterildi.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sordukları için haklarında dava açılan Cumartesi Anneleri, “Bizi değil, sevdiklerimizi kaybeden ve bu iklimi yaratanları yargılayın” dedi.
“AÇILAN DAVAYI UTANÇ DAVASI OLARAK GÖRÜYORUM”
Mahkeme başkanının duruşmada ki tutumu bizde ve müvekkillerde hâkime güvenmeme duygusu yarattığını dile getiren Avukat Metin İris, “Ayrıca mahkeme hâkiminin gergin tutumu özellikle müvekkillere yönelik yüksek sesle konuşması, soru sorması taraflı olduğu konusunda ki düşüncemizi pekiştirmiştir. Mahkeme hâkiminin bu tutumunun baskı altında olduğu yönünde bizde kanaat oluşturmuştur. Nitekim 699 hafta herhangi bir müdahale olmadan Cumartesi Annelerinin bu etkinliğine müdahale edilmemesine rağmen 700. Haftada İçişleri Bakanlığı’nın yasakladım demesiyle kolluk güçlerinin Cumartesi Annelerini gözaltına almasını mahkeme üzerinde de İçişleri Bakanı’nın bir baskı oluşturduğu izlenimi oluştu bizde” dedi.
Bu ülkede son 40 yılda zorla kaybettirmelere yönelik vermiş olduğunuz bu onurlu mücadelede Diyarbakır Barosu olarak yanınızda olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak isterim diyen Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, “699 hafta boyunca barışçıl bir şekilde sadece adalet talebiyle yürütmüş olduğunuz etkinliğin siyasal iktidar tarafından demokratik hukuk devletinde asla kabul edilmeyecek gerekçelerle yasaklanmış olmasını bir kez daha kınıyorum. 700. Hafta etkinliğinden dolayı başlatılan soruşturmayı ve açılan davayı bir utanç davası olarak görmekteyim” diye konuştu.
“ELLERİMİZDEKİ KARANFİLLER BİLE SUÇ UNSURU SAYILDI”
Bu haftaki basın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Besna Tosun okudu. Bizi değil, sevdiklerimizi gözaltında kaybedenleri ve kaybetme iklimini yaratanları yargılayın diyen Tosun, “Gözaltında kaybetme suçuyla yüzleşilmesi, hesaplaşılması ve adaletin sağlanması için yürüttüğümüz mücadele 851. haftasında. Bu mücadeleyi yürütürken devletin ağır baskısı, engelleri ve şiddeti ile karşı karşıya kaldığımız zamanlar oldu. Yalnız biz değil, yeri geldi ellerimizdeki karanfillerimiz bile suç unsuru sayılarak gözaltına alındı. Ancak 18 Kasım 2020 tarihine kadar hakkımızda bir dava açılmadı. Bilindiği gibi 700. haftamızda “Beni Bul Anne” diyerek her zamanki rutinimizde yaptığımız Galatasaray’daki buluşmamız İçişleri Bakanı’nın talimatı ve Beyoğlu Kaymakamlığı’nın kararı ile engellendi” dedi.
“KÖTÜ MUAMELE VE İŞKENCEYE MARUZ KALDIK”
Belgelenmiş kötü muamele ve işkenceye maruz kaldık diyen Tosun, “O günden sonra kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray bize yasaklandı. Yetmedi 700. haftamızda “Beni Bul Anne” demek 2,5 yıl sonra suç sayılarak hakkımızda dava açıldı. Tam 699 hafta boyunca süren, anayasal bir hak olan, herkesin kulak vermesi gereken Galatasaray’daki barışçıl buluşmalarımız, şimdi yargılanıyor. Mahkemede de söyledik söylemeye devam edeceğiz: Kaç yıl geçerse geçsin; kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 152 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.