PİRHA-HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin Meclis Grup toplantısında kadınlarla buluştu. Buldan konuşmasında; “Kadınlar olarak ne zulme eğecek boynumuz, ne de zalime minnetimiz var. Reislerin yönettiği bir suç mahallesine çevirdiğiniz şu karanlık ülke ortamında kadınlar; hakikatin, cesaretin ve eşit bir yaşamın meşalesidir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan Parlamento Kadın Grubu’nda kadınlarla bir araya gelerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
HDP’nin Meclis Grup toplantısına Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş sözcüsü Esengül Demir, Yeşil Sol Parti Eş sözcüsü Ayşe Erdem, Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Burcugül Çubuk, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşim, KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Kadın Sekreteri Selma Atabey, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Kadın Sekreteri Simge Yardım Dağ, Yeni Yaşam Derneği, Demokrat Kadın Hareketinden Kadınlar, Şişli Etfal İnisiyatifinden Kadınlar, Barış Anneleri ve KHK’li Akademisyen Sevilay Çelenk katıldı.
Erkek şiddetine karşı direnen kadınlara selam göndererek konuşmasına başlayan Buldan; “Selam olsun İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı ülkenin dört bir yanında alanları hınca hınç doldurarak mücadele yürüten cesur kadınlara” dedi. Buna karşılık salonda bulunan kadınlar; “Jin Jiyan Azadi” sloganlarıyla karşılık verdi.
“BİZDEN ALDIĞINIZ HER BİR CANIN ADALET ÖNÜNDE HESABINI MUTLAKA SORACAĞIZ”
Buldan konuşmasının devamında şunları dile getirdi:
“30 yıl önce 5 Temmuz 1991’de kaçırılarak katledilen Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’ı anıyorum. Aydın’ı katleden zihniyet İzmir’de karşımıza çıktı. 17 Haziran’da İzmir il binamızda katledilen Deniz’imizi bir kez daha rahmetle, saygıyla ve minnetle anıyorum. Özel olarak eğitilen İzmir tetikçisini hangi nefret siyasetinin yetiştirdiğini gayet iyi biliyoruz, iyi tanıyoruz. Deniz’i katleden zihniyet kadını, Kürdü, muhalifi ‘terörist’ diyerek hedef gösteren faşist zihniyettir. Bizler bu zihniyeti ve katliamlarını tarih boyunca yaşadık, tanıdık, bildik. Fakat onlar da bizi çok iyi bilirler. Baskıyla korkmadığımızı, zulüm uygulamaları ile pes etmediğimizi, tükenmediğimizi, vazgeçmediğimizi iyi bilirler. Bir kez daha bu kürsüden yüzlerine haykırıyorum. İzmir katliamı hak mücadelemizi daha çok perçinlemiştir. Deniz’e ve yoldaşlarına, onların kıymetli anılarına olan bağlılığımızla adalet, eşitlik, barış ve kadın mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Ve bizden aldığınız her bir canın adalet önünde hesabını mutlaka soracağız.”
“DİRENEN KADINLARA SELAM OLSUN”
AKP ve MHP’nin kadınların varlığına, kazanılmış haklarına ve mücadelesine saldırılarda bulunduğunu belirten Buldan şunları dile getirdi:
“Toplumsal muhalefeti kırmak amacıyla her türlü baskı ve zor yöntemini kullanan erkek iktidar şunu gördü ki; kadınlar bütün bu baskılar karşısında asla yılmamaktadır. Yaşamın her alanında örgütlenen, itirazıyla ve mücadelesiyle dimdik duran, alanları doldurarak haklarını haykıran kadınlar onların en büyük korkusu olmaya devam etmektedir. Kadınlar bugün itibariyle sadece cins mücadelesi yürütmüyor, erkek mafya düzenini gönderme mücadelesine gerçek bir öncülük yapmaktadır. Kadınlar ne onların yalanlarına kanmakta, ne onların baskısıyla sinmekte, ne de onların talan ve sömürü düzenine rıza göstermektedir. Bizler de kadın mücadelesinin birer parçası ve kadın siyasetinin temsilcileri olarak ülkenin dört bir yanından yükselen kadın mücadelesi ile çok daha umutluyuz ve başarmaya her zaman olduğundan çok daha yakınız.
Kadın mücadelesinin bayrağını bulunduğu her noktada taşıyan ve yükselten kadınlar selam olsun sizlere. Cezaevlerinde duruşlarıyla direnen yol arkadaşımız, mücadele ortağımız kadınlar selam olsun sizlere. Kadın mücadelesinin yılmayan adanmışları, ortak kadın mücadelemizin yorulmaz yoldaşları, bütün kadın kurumlarının ve örgütlerinin emekçisi kadınlar selam olsun sizlere. Hakikat ve adalet arayışından bir an olsun vazgeçmeyen cumartesi anneleri, Mısra Öz ve dava arkadaşları, Bedriye Doku, Emine Şenyaşar ve adalet mücadelesinden asla vazgeçmeyen bütün kadınlar selam olsun sizlere. Barış mücadelesinde saçlarını ağartmış, bütün baskılara karşı barışı ve yaşamı savunan MEBYA-DER’li kadınlar, barış anneleri selam olsun sizlere. Onca zor aygıtına ve baskıya rağmen hiç tereddüt etmeden bağını, bahçesini, suyunu, yurdunu yağmacılara karşı savunan kadınlar selam olsun sizlere.”
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ YENİDEN YÜRÜRLÜĞE KOYACAĞIZ”
İstanbul Sözleşmesine de değinen Buldan; “Selam olsun İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesine karşı ülkenin dört bir yanında alanları hınca hınç doldurarak mücadele yürüten cesur ve kararlı kadınlara. Biz fesih ederiz onlar da kabullenir gider sananlar çok fena yanıldılar. Kadınlar ne kabul ettiler, ne biat ettiler. Kadınlar alanlarda tekçiliğe, zorbalığa, kadın düşmanı politikalara ve uygulamalara meydan okudu. AKP-MHP erkek iktidarının inşa ettiği faşizme karşı kadınlar barikatları yıkarak dur dedi. Herkes iyi görmelidir ki; yasaklarınız, fesihleriniz, engelleriniz, şiddet politikalarınız değil kadınların direndiği meydanlar kazanacaktır” dedi.
Buldan şunları kaydetti:
“İstanbul Sözleşmesi kadınların haklarını bir bütün olarak ele alan, kadın haklarını geliştiren ve koruyan, kadınlara yönelik suçları önleyen, kadınlar için anayasal nitelikte bir metindir. Aynı zamanda çocuklara yönelik istismarı önleme ve bu istismarlara karşı etkin mücadeleyi gerektiren bir sözleşmedir. Dolayısıyla kadınlar için gereklidir, elzemdir, vazgeçilmezdir. Fakat tek bir adam, erkek ittifakıyla; emekçisinden, işsizine, evlisinden bekarına, gencinden çocuğuna, yaşlısına, mülteci kadından engelli kadına LGBTİ+’lara kadar dini, dili, kimliği fark etmeksizin toplumun tüm kesimlerinden kadınların haklarını teminat altına alan bir sözleşmeyi hedef aldı.
Danıştay, yürütmenin durdurulması için birçok kesimin başvurduğu gibi bizim de yaptığımız başvuruyu reddetti. Böylelikle Danıştay da tek adamın erkek yargısı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Ama biz kadınlar bu tek adam dayatmalarına, bir imzalık hukuksuzluklarına, tek imzayla haklarımızı gasp etmelerine izin vermeyeceğiz. Boyun eğmeyeceğiz. 20 Mart’tan bu yana parlamentodan meydanlara kadar her alanda mücadeledeyiz ve olmaya da devam edeceğiz. Bu iktidarı gönderir göndermez İstanbul Sözleşmesini yeniden yürürlüğe koyacağız ve etkin bir biçimde uygulanmasını sağlayacağız.”
“AKP’Yİ YÜRÜRLÜKTEN KALDIRACAĞIZ”
Kadın katliamlarına ve iktidarın katliamlarda ki rolünde de vurgu yapan Buldan şöyle devam etti:
“AKP Genel Başkanı kalkmış diyor ki; ‘Kadına yönelik şiddetle mücadelemiz bu sözleşme ile başlamadığı gibi bu sözleşmeden çekilme ile de bitmeyecek.’ Kendisine önerimizdir; Bu gerçek dışı sözleri biz kadınlara değil sarayındaki yardakçılarına anlatsın. Belki kendisine inanan birilerini bulabilir. AKP-MHP iktidarı kadına yönelik şiddetle değil, kadınlarla mücadele halindedir. Kendisinin iktidarda olduğu süre içerisinde16 bine yakın kadın katledildi. Kadına yönelik şiddet görülmemiş oranlara yükseldi. Sadece Adalet Bakanlığı verilerine göre 145 bin 939 çocuk istismarı davası açıldı. 2 milyona yakın kadın hayatta kalabilmek için devletten koruma talep etti. Kadın işsizlik oranı sadece resmi rakamlara göre yüzde 45’e ulaştı. Pandemi döneminde işbaşında olmayan kadınların sayısı tam 5 kat arttı. Yaşam güvenliğinden ekonomik güvenceye ve siyasi haklara kadar kadınların bütün hakları direkt olarak AKP hükümeti tarafından tehdit edildi, saldırıya uğradı. Şimdi kısaca özetlediğim bu veriler ışığında soruyorum. Bu mudur sizin kadına yönelik şiddetle mücadeleniz?
AKP’yi yürürlükten kaldıracağız. Bırakın kadına yönelik şiddetle mücadeleyi, yargısından medyasına ve bütün kurumlarına kadar el birliği ile kadını her türlü şiddete mahkum etmek için elinizden geleni yaptınız. Meclis’te yine bizim ısrarlı mücadelemiz sonucu ‘Kadına Yönelik Şiddeti Araştırma Komisyonu’ kuruldu. Ancak bu komisyon bırakın kadına yönelik şiddetle mücadelenin yol ve yöntemlerini tartışmayı, erkek şiddetini ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını meşrulaştırmak üzere çalıştırıldı. Onların bu kirli zihniyetine ortak olmamak adına, iktidarı içine düştüğü bataktan kurtarma amacı taşıyan bu düzmece komisyondan çekildik. Çok açık ve net söylüyorum. AKP bu ülkede kadınların başına gelmiş en büyük felakettir. Kimsenin şüphesi olmasın ki kadınlar bu felaketi yürürlükten kaldıracak, AKP-MHP iktidarını ilk seçimlerde fesih edecektir.”
“KADINLARIN DA GÜÇLÜ EYLEM VE MÜCADELE PLANI VAR”
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Kadına Yönelik Şiddet Eylem Planı’ açıkladığını hatırlatan Buldan şunları ifade etti:
“Bizler bu eylem planı adı altında aslında kadına yönelik şiddeti destekleyen, meşrulaştıran ve örgütleyen kirli planların devreye sokulmak istendiğini çok iyi biliyoruz. Onlara buradan hatırlatmak isterim. Biz sizin eylem planınızı belediyelerimize atanan, Boğaziçi’ne atanan kayyım zorbalığından biliriz. Deniz Poyraz’ın, Taybet Ananın ve binlerce kadının katledilmesinden biliriz. Kadınlara karşı polis şiddetinizden, çıplak aramadan, köpekli işkencenizden biliriz. Kod 29’la, KHK’lerle kadınları işsiz ve yoksul bırakmanızdan biliriz. Kadın siyasetçileri tutuklamalarınızdan biliriz. Şiddetin olduğu her yerde iktidarınız, iktidarınızın olduğu her yerde şiddetiniz var. Ancak şunu da çok iyi bilin ki şiddet politikanızla mücadele için kadınların da en güçlü eylem ve mücadele planı var.
Yargıyı kendi iktidarının hukuk bürosu haline getirenler yeni bir yargı paketi ile yine kadınları ve çocukları hedef almaktadır. Yeni yargı paketinde çocuk istismarında ve kadına yönelik suçlarda suçluya ceza vermek için şart getiriliyor. Suçluyu cezalandırmamak için bin dereden su getirenler, yasama eliyle de faillere yol açmaya çalışmaktadırlar. Bakınız Elmalı davası önümüzde duruyor, çocuklar vahşeti yaşamışlar fakat failler serbesttir. Bitlis’te istismarı haberleştiren basın emekçisi tutuklanıyor fakat failler serbesttir. Diğer taraftan AKP-MHP’ye yakın kişiler ve suça karışan kolluk güçleri yargı eliyle korunmaktadır. Nadira Kadirova cinayetinin dosyasının Yargıtay tarafından sessizliğe terk edilmesi gibi, Yeldana Kaharman, İpek Er cinayetinde, Gülistan Doku’nun kaybedilmesinde şüphelilerin delillere ve itiraflara rağmen tutuklanmaması, korunması gibi.
En son Hakkari Yüksekova’da Surmi İnce’yi katleden uzman çavuşa iyi hal indirimi uygulanması gibi. Daha nice cinayet, şiddet ve suç yargının cezasızlık politikası sonucu temize çekiliyor. İşte bu nedenle mevcut iktidarın reform adı altında yaptıkları sadece malumun ilanıdır diyoruz. Olacaksa gerçek bir reform; bu ancak ve ancak AKP-MHP iktidarının gitmesi ile olur. Bu da olacaktır. Toplum ancak böyle nefes alır, refaha, huzura, hukuka kavuşur. İşte bu reformun mimarı da kadınlar olacaktır.”
“AKP-MHP MAFYA DÜZENİ”
Ağır bir ekonomik çöküş yaşandığını belirten Buldan konuşmasına şunları vurguladı:
“Bu çöküşün sonuçları olan yoksulluğu, işsizliği, güvencesizliği ülke olarak, kadınlar olarak çok ağır bir biçimde yaşıyoruz. Toplumun yüzde 80’i açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Halk artık yoksullukla değil, açlıkla mücadele eder hale gelmiştir. Özellikle kadınlar bu ekonomik buhranın en çok etkilenen kesimi olmuştur. Artan ekonomik adaletsizlik yüzbinlerce kadının işsiz kalmasına, milyonlarcasının kayıt dışı, sigortasız, sosyal güvencesiz çalışarak yoksullaşmasına sebep olmuştur. Erkek iktidar hane içi yoksulluğu kadınların sırtına yüklemiştir. Bugün binlerce kadın yoksulluk ve işsizlikten kaynaklı olarak evlerini, yaşam alanlarını terk ederek başka illere tarım işçiliği yapmak üzere göç etmektedir.
Geçenlerde Bursa’da fasulye tarlasındaydık. Burada çalışan mevsimlik tarım işçisi kadınların ‘Memleketimde iş olsaydı ben niye aylarca burada evimden yurdumdan uzak bir yerde çalışayım ki’ sözleri kadınlara dayatılan yoksulluğun en açık göstergesidir. Yine ev içi emeği yok sayılan kadınların ev içi yükü 4 katından fazla artarken, kadınlar pandemi sürecinde savunmasız bırakılmıştır. Bütün bunlara karşı AKP-MHP iktidarı bütün devlet olanaklarını ve gücünü bir avuç yandaşını zenginleştirmek, çete ve mafya düzenini koruyup güçlendirmek üzere kullanmıştır. Kadınlar çalışmış, kadınlar alın teri dökmüş fakat AKP-MHP mafya düzeni zenginleşmiştir. Çünkü bunların düzeni yolsuzluk düzenidir, soygun, yağma ve talan düzenidir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dedikleri talan düzeni 3’üncü yılındadır. ‘Türkiye’yi uçuracağız’ dediler. 3 yılda ekonomiyi çökerttiler. Halkı, üreticiyi, çiftçiyi, esnafı, emekçiyi çökerttiler. Dün Ekonomi Komisyonumuz 3 yılın karnesini açıkladı. Hükümetin karnesi sıfır. Yandaşın ekonomisini büyüttüler. Yolsuzlukla, talanla, israfla, zam furyasıyla halkın ekonomisini çökerttiler. İşsizlik artı, enflasyon arttı, yoksulluk arttı, yurttaşın borcu arttı. Bu sistem değişmeden, çöküş de sona ermeyecektir. Bakınız, AKP-MHP iktidarı, halkın nerede bir geçim kaynağı varsa ona gözünü dikmiş durumdadır. Şimdiki hedefleri de biliyorsunuz tütün üreticileri. Üreticiyi dinlemeden yasal statüye kavuşturma adı altında tütün satışına yetki belgesi zorunluluğu getirdiler. ÖTV, stopaj, KDV dahil üreticilere toplam yüzde 70’lere varan vergi yükü getirdiler. Yandaş şirketlerine peş peşe vergi affı getiren bu vicdansız iktidar, vergi yüküyle tütün üreticilerinin emeğini gasp etmektedir. Amaç üretimi durdurmak, tütünü ekilemez hale getirmektir.”
“BU ERKEKLİK DÜZENİ GİTMELİ, BU DEVRAN DEĞİŞMELİ”
‘Bu yalan, talan, soygun düzenine karşı bizler kararlı mücadelemizi büyütme ve kadınların birlikteliğini güçlendirme yolundayız’ diyen Buldan son olarak şunları aktardı:
“Kadınların demokratik muhalefetini iktidara taşıma arifesindeyiz. Bu nedenle örgütlüğümüzü büyütüyoruz, safları sıklaştırıyoruz. ‘Kadınlar İçin Adalet’ kampanyamız kapsamında ‘Kadın Yoksulluğuna Hayır’ buluşmaları gerçekleştiriyoruz. Doğu’dan, Güney’e, Ege Bölgesi’nden İç Anadolu’ya, Çukurova’dan Marmara’ya olmak üzere birçok alanda birçok kadınla bir araya geldik. Fabrikalarda, atölyelerde, mahallelerde, tarlalarda, yaylalarda kadınlarla buluştuk. Birbirimizin elini tuttuk, yüreğine dokunduk. Yaşam güçlüklerini, taleplerimizi, neler yapmamız gerektiğini paylaştık. Parası olmadığı için ilaç alamayan, sağlığa erişemeyen MS hastası yakınları çocukları olan kadınlarla buluştuk. Tableti interneti olmadığı için çocuklarının eğitime ulaşamadığını söyleyen kadınlarla konuştuk. Sanat düşmanı bu iktidara karşı isyanını da geçimini de icra ettiği sanatla sürdüren kadınlarla bir araya geldik.
Gördüğümüz, kucaklaştığımız bütün kadınlarla gerçekleştirdiğimiz bu buluşmalardan ortak bir düşünce ile ayrıldık. ‘Bu erkeklik düzeni gitmeli, bu devran değişmeli’ dedik. Değişim bizim kendi öz gücümüzde, bizim ortak mücadelemizde, birlikteliğimizdedir. Bu nedenle ortak kadın mücadelemiz ne kadar önemli ise kadın siyasetini de sahiplenmemiz ve kadın kazanımlarını korumamız da bir o kadar önemlidir.
Buradan hükümete son olarak şunları söylemek istiyorum. Biliyoruz itiraz etmeyen, biat eden bir halk istiyorsunuz. Korkmuş ve sinmiş bir toplum istiyorsunuz. Biliyoruz çaresiz, güvencesiz; şiddete razı, ölüme razı, sömürülmeye razı kadınlar istiyorsunuz. Biliyoruz savaş rantınızı, ölüm siyasetinizi, alkışlayacak şakşakçılar istiyorsunuz. “Beka” deyince arkasına sakladığınız rant ve talanı görmeyen, savaşa akıttığınız milyar dolarları dile getirmeyen bir muhalefet istiyorsunuz. Biliyoruz HDP’siz bir ülke istiyorsunuz. HDP’yi kapatarak kadın siyasetini, demokratik muhalefeti, barış ve çözüm imkânını betona gömmek istiyorsunuz. Aslına bakarsanız bizler ne istediğinizi çok iyi biliyoruz. Fakat biz kadınlar da diyoruz ki tüm bunları ancak rüyanızda görürsünüz.
Kadınlar olarak ne zulme eğecek boynumuz, ne de zalime minnetimiz var. Reislerin yönettiği bir suç mahallesine çevirdiğiniz şu karanlık ülke ortamında kadınlar; hakikatin, cesaretin ve eşit bir yaşamın meşalesidir. Bu meşalenin ateşi milyonlarca kadının inançlı mücadelesi ile yanıyor ve zifiri karanlığınıza ışık tutuyor. İşte milyonlarca kadının kararlı bir yürüyüşle taşıdığı bu ışık, karanlığınıza son verecek. Aydınlık günleri inşa edecek.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.