PİRHA – HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Meclis grup toplantısındaki konuşmasında AKP’nin açıklamış olduğu ‘Yeni yüzyıl’ propagandasını eleştirdi. Buldan, “Gelecek yüzyılın sahibi faşizme karşı onurlu direnişin sahipleridir. Kürtlerdir, Alevilerdir, Ermenilerdir, Süryanilerdir, bu kadim topraklarda yaşayan ve yok sayılan, dışlanan tüm halklardır” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, haftalık Meclis grup toplantısında konuştu.
Cumhuriyetin 99’uncu yıl dönümünde “inkâra dayalı tekçilik sisteminin” devam ettiğini söyleyen Pervin Buldan “Yönetimler değişse de zihniyet hiçbir dönem değişmedi” dedi. Buldan, “Kuruluşundaki âdemi merkeziyetçilik ve demokrasi fikrinin terk edilerek, yerine Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere tüm farklılıkların ret ve inkârına dayalı tekçilik sisteminin devreye sokulmasıyla yaşanan yüz yıllık bir yıkım sürecinden söz ediyoruz. Yönetimler değişse de zihniyet hiçbir dönem değişmedi, üstelik bu dönemde aynı zihniyetin devam ettiğini görüyoruz ve toplum olarak bunu ağır bir biçimde yaşamaya devam ediyoruz. Şark Islahat Planı’nın, Umumi Müfettişliğin yerini kayyım gaspı aldı. 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 2 Mart darbe mantığının yerini AKP-MHP ittifakının HDP’ye yönelik 4 Kasım ve 19 Ağustos kayyım darbeleri aldı. Kürtçe anadil hala yasak. Vesayet sistemi el değiştirdi ama kendisi hiçbir zaman değişmedi. Bugün Saray ve yargı vesayeti olarak devam ettirilmektedir” ifadelerini kullandı.
“ŞEBNEM HOCANIN DURDUĞU YER HAKİKATİN TAM YANIDIR”
Pervin Buldan, TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanma kararını da kınayarak şunları söyledi:
“Hakikatin üzerini örtebilmek için her gün baskı ve şiddet politikasına, yalan propagandasına yöneliyorlar. Şebnem Hocayı tutukladılar hakikati cesaretle dile getirdiği için. Şebnem Hocanın durduğu yer tam da hakikatin yanıdır, demokrasinin yanıdır, barışın ve birlikte yaşamın yanıdır. Kısacası savaş karşıtlığının yanıdır. Demokrasiden ve toplumsal barıştan yana olan herkesin duracağı yer de Şebnem Hocamızın yanıdır. Buradan kendisine selam ve sevgilerimizi gönderiyor ve kucaklıyorum.
“TUTUKLANAN GAZETECİLER DEMOKRASİNİN ONURUDUR”
Yine tam da bu süreçte Mezopotamya Ajansı ve Jin News çalışanı gazetecileri, kadın muhabirler ağırlıklı olmak üzere tutukladılar. Hakikati yazdıkları için. Bu tutuklama, halkın haber alma özgürlüğüne doğrudan bir saldırıdır. Bu ülkenin ihtiyacı, hakikatin gereğini yerine getiren gerçek gazetecilerdir, Saray’ın talimatının gereğini yerine getiren bağımlı kalemler değil. Tutuklanan gazeteciler özgür basının onurudur, demokrasinin onurudur. Buradan hepsine kucak dolusu selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Sizin değerli kaleminiz tarihin onurlu sayfasını yazmaya devam edecektir. Kaleminize kelepçe vuranlar ise tarihin karanlık sayfasında anılmaya devam edecektir. Ve bugün görüyoruz ki, Apê Musa’yı katleden zihniyetin fikriyatı iktidardadır. Ama bu zihniyet de bilsin ki, Musa Anterlerin, Mehmet Sincarların, Vedat Aydınların fikriyatı ve mücadele mirası da bizim haritamızdır, rehberimizdir. Onlar, baş eğmedi, geri adım atmadı. Biz de asla geri adım atmayacağız. Zulmünüz karşısında asla boyun eğmeyeceğiz!
“YENİ YÜZYILDA RET VE İNKARI DEVAM ETTİRMEK İSTİYORLAR”
Şebnem Hocanın ve özgür basın çalışanlarının tutuklanması tam da Cumhuriyetin 99’uncu kuruluş yıl dönümüne denk getirildi. Bu bir tesadüf değil. Verilen mesaj çok açık ve net; ret ve inkâra devam edeceklerinin sinyalini veriyorlar. Yani bir yüzyıl daha böyle sürdürmek istiyorlar. Ama bunu bir takım demokrasi söylemleriyle ambalajlayarak topluma sunuyorlar.
AKP Genel Başkanı ‘Türkiye yüzyılı’ adı altında seçim propagandası içeren bir konuşma yaptı. Hukukun üstünlüğünden, çoğulculuktan, hakkaniyetten; inkâr ve kutuplaştırma yerine kucaklama, nefret yerine sevgi siyasetinden söz etti. Sormak istiyoruz; acaba bu söylediklerine kendisi inanıyor mu gerçekten? Mesela herkesi eşit vatandaş olarak görüyor mu? Mesela hukuka inanıyor mu? Hukukun üstünlüğüne inanıyor mu? İnkârı bitirmek mi istiyorsunuz, buyurun hemen tecridi sonlandırarak buradan başlayabilirsiniz. Madem özgürlüklerden yanasınız, haksız hukuksuz tutuklanan ve rehin alınan binlerce insanın özgürlüğünden başlayalım. Hakkaniyetten ve çoğulculuktan yanaysanız, buyurun önce tekçiliğe bir son verin. Tüm ayrımcılıkları kaldıralım, tüm kimlik ve inançlar arasındaki eşitliği sağlayalım. Var mısınız?
Bunları söylerken, gazeteciler cezaevinde tutuklu kalmaya devam ediyor. Binlerce siyasetçi, seçilmiş cezaevinde rehin. Yaptıklarınız ortada, zihniyetiniz meydanda. Sizin zihniyetiniz geçen yüzyılın zihniyetidir.
“İKTİDARIN YÜZYILINDA KÜRTLER, ALEVİLER, EMEKÇİLER, KADINLAR YOK”
Yeni yüzyıldan söz edenlerin önce yüzünün olması gerekir! Kırmadık, dökmedik, tahrip etmedik bir şey bırakmadılar. Kendine ve yandaşlarına yeni bir yüzyıl hayali kuruyorlar, buna da 85 milyonu inandırmaya çalışıyor. Buradan söylüyorum: AKP-MHP ikilisinin tahayyül ettiği yüzyılda Kürtler, Aleviler, inanç ve kimlikler, ezilenler, yoksullar, kadınlar, gençler, emekçiler yok; demokrasi, özgürlük, adalet ve toplumsal barış yok.
Acı ve yıkımdan başka bir şey getirmediniz. Şimdi kalkmış ‘ikinci yüzyıl’ diye 85 milyonu kandırmaya çalışıyorsunuz. Bir yüzyıl daha böyle devam etmeyecek, buradan topluma söz veriyoruz. Çünkü ne toplum eski toplumdur ne Kürtler eski Kürtlerdir ne bu coğrafya eski coğrafyadır ne de dünya eski dünyadır. Bu gidişat değişecek ama Türkiye halklarının mücadelesi ile değişecek. İkinci yüzyılın aktörü siz değilsiniz, Türkiye halkları olacak. Asıl kurucu ve belirleyici güç halklardır. Gelecek yüzyılın sahibi faşizme karşı onurlu direnişin sahipleridir. Kürtlerdir, Alevilerdir, Ermenilerdir, Süryanilerdir, bu kadim topraklarda yaşayan ve yok sayılan, dışlanan tüm halklardır. Kadınlardır, gençlerdir, emekçilerdir, ezilenlerdir.
“ROJAVA’DA ORTAK DEMOKRATİK BİR YAŞAM ŞEKİLLENİYOR”
Bakın Rojava’da halkların demokratik birliği ve dayanışması büyük demokratik kazanımları beraberinde getirdi. Orada ortak bir demokratik gelecek şekilleniyor. Bu gün aynı zamanda 1 Kasım Dünya Kobanî Günü. Buradan tüm direnen Rojava halklarını, ‘Jin, Jiyan, Azadi’ diyen tüm kadınları selamlıyor ve 1 Kasım Kobanî Gününü kutluyorum. Bu dayanışma ruhu tüm halkların mücadelesine ışık tutmaya devam edecektir. Yine Jina Emini için İran başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde büyüyen kadın direnişi, kadınların ve halkların kendi geleceğini belirleyecek temel güç olduğunu bizlere göstermektedir.”
“DİYALOG VE MÜZAKERE YENİ BİR YÜZYILI TAÇLANDIRIR”
“Buradan bir kez daha vurguluyorum; içinde Kürt sorununun çözümünün olmadığı bir yüzyıl geriye gitmekten asla kurtulamaz. O yüzden ileriye gitmenin yolu bu meseleyi demokratik siyasetle, diyalog ve müzakereyle çözüme kavuşturmaktan geçer. Çatışmacı siyaset ve ağır tecrit geriye götürür hem de yüz yıl geriye. Diyalog ve müzakere ise yeni bir yüzyılı taçlandırır. Demokrasi güçleriyle, özgürlük talep eden kadın mücadelesiyle, onurlu ve adil bir yaşam isteyen emekçilerle ve adalet talep eden milyonlarla bunu başarma konusunda sonuna kadar kararlı olduğumuzu belirtmek isterim. Ama önce bu çözümsüzlük zihniyetini göndererek işe başlayacağız. HDP işte bu onurlu mücadele koalisyonundan, yüzyıllık soruna karşı yüzyıllık yeni bir yaşam tasavvurundan güç almaktadır.
Demokratik cumhuriyet için büyük koalisyonu tam da oluşturma zamanıdır. Faşizmin ve sömürünün hegemonyasına karşı güçlü demokrasi hamlesini hep birlikte gerçekleştirme zamanıdır. Ne mevcut talan düzeni, ne de bunun restore edilmiş yamalı hali. Bunların hiçbiri halklarımızın ihtiyacını asla karşılamaz. İçi demokrasiyle, barışla, adaletle, eşitlikle, hak temelli yeni bir toplumsal sözleşmeyle, güçlü yerel demokrasiyle, sivil, demokratik yeni bir anayasayla başta anadil hakkı olmak üzere evrensel eşit yurttaşlık haklarının tanınmasıyla doldurulan yeni bir demokratik sistemden, eşitlikçi yeni bir düzenden söz ediyoruz.”
“EŞİT YURTTAŞLIK ÜLKESİNİ İNŞA EDECEĞİZ”
Emekçiler, ezilenler, yoksullar, işsizler için bir sömürü cehennemine dönüşen bu sistemden mutlaka kurtulacağız. Yeni bir çalışma yaşamını hep birlikte inşa edeceğiz. Kadınlar için tehdit olan sokakları özgürleştirecek, onların şiddete karşı savunmasının yasal dayanaklarını güçlendireceğiz. Gençlerin sadece geleceklerini değil bugünlerini de mutlu ve umutlu yapmak en önemli önceliğimiz. Onlarla omuz omuza bunu inşa edeceğiz. Gençlere sözümüz olsun. Başta Aleviler olmak üzere tüm inanç gruplarının haklarının anayasal güvenceye kavuşturulduğu eşit yurttaşlık ülkesini inşa edeceğiz. Doğa katliamlarına, ranta, talana karşı yaşam alanlarımızı koruduğumuz bir ülkede yaşamak hepimizin hakkı. Bunu birlikte başaracağız.”
“HDP’NİN AÇTIĞI ÜÇÜNCÜ YOLDA BİRLEŞELİM”
Buradan tüm topluma çağrıyı sorumluluk olarak yerine getirmek istiyorum. Gelin hep birlikte bu ortak ilke ve hedeflerde gücümüzü birleştirelim. Birlikte yürüyelim. Zoru birlikte başaralım. Ülkeyi gerçek bir demokratik cumhuriyet ortamına hep birlikte taşıyalım. Bir dönemi kapatalım ve yeni aydınlık bir dönemi hep birlikte başlatalım. Çok sesli bu ülkenin çok renkli kimlikleri ve halkları olarak tekçiliği tarihe gömelim. Ve dünde kalmak istemeyen, dünü bir daha yaşamak istemeyen, yeni bir geleceğe adım atmak isteyen her bir yurttaşımıza diyorum ki; yeni, güzel ve umut dolu bir yarını, yarınları hep birlikte oluşturabiliriz. Gelin HDP’nin açtığı Üçüncü Yolda birleşelim. HDP’de güç birliğini en kısa zamanda oluşturalım. Yarınların birliğini, umudun birliğini HDP’yle sağlayalım. Hepimizin yolu açık olsun. Hızır hepimizin yoldaşı olsun. Allah yardımcımız olsun.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.