Alevi Haber Ajansi

‘Birileri bizim Dersim’den gitmemizi istiyor ama biz gitmeyelim’ -VİDEO

PİRHA- 1969 Karakoçan doğumlu bir Dersimli olan Daimi Boz, hem sinema merakından sinema işletmeciliğine uzanan hikayesini hem de Dersim’de yaşama tutunma sebeplerini anlattı. Dersim’de sinemacı olmanın çok güzel olduğunu belirten Boz, artan göçle ilgili ise “Her kime sorarsan ‘ben de gideceğim’ diyor. Ben gitmeyeceğim bu kentten. Bunun için herkesin bu kente sahip çıkmasını istiyorum. Birileri bizim bu kentten gitmemizi istiyor ama biz gitmeyelim” dedi.

Dersim, son dönemlerde yoğun göç vermesiyle gündeme gelse de aynı zamanda en az giden nüfus kadar da göç alıyor. Gidenlerin tamamı yerli nüfus, gelenlerin ise çok azı geriye dönüş yapan Dersimli, çoğu da çevre iller ve başka yerlerden gelenlerden oluşuyor.

Göç veren, sorunlarla boğuşan bir Dersim’in yanısıra aynı zamanda yaşayan bir Dersim de var.

‘Yaşayan Dersim’ dosyasında, kendine özgü sosyal ve inançsal yapısıyla hayatın aktığı Dersim’i, burada yaşayan, burada yaşamakta ısrar edenler üzerinden mercek altına aldık.

‘Yaşayan Dersim’ dosyasının üçüncü bölümünde mikrofonumuzu Dersim’de 2017’den beri sinema salonu işleten Daimi Boz’a uzattık.

1969 Karakoçan doğumlu bir Dersimli olan Daimi Boz, hem sinema merakından sinema işletmeciliğine uzanan sinemacılık hikayesini hem de Dersim’de yaşama tutunma sebeplerini PİRHA’ya anlattı.

“’DERSİM’DE NE YAPABİLİRİZ?’ DEDİM, SİNEMACI OLDUM”

Sinema tutkusuyla birkaç tane filmde, son olarak da Kazım Öz’ün yönettiği Zer filminde oynadığını belirten Daimi Boz, Zer filminden sinema salonu işletmeciliğine giden hikayesini şöyle özetledi:

“Kamuda çalışıyorum. Devlet memuruydum. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işlerimize son verilmişti, işten atılmıştık. Sonra Dersim’de ne yapabiliriz diye düşündüm. Geldik burası kapalıydı, atıl bir durumdaydı. Toparladık, bir şeyler yaptık, sesi düzenledik. Ondan sonra açtık burayı. Zer filmini göstermeye başladık. Zer iyi izlendi. Tabii çok kaliteli bir gösteri yapamadık. Dijital platformumuz yoktu. Projeksiyonla Tunceli halkına bir sinema filmi izlettik. Güzel gitti. Sonra film almaya çalıştık.

Dijital platformunuz olmadığı için size film veremeyiz dediler. Sonra İstanbul’a gittik, sinema çevresiyle tanıştık. O insanlar bize katkıda bulundular. Bir dijital makine verdiler bize. Getirdik buraya kurduk. Onların parasını da çalışarak ödedik bir şekilde ama sonunda Tunceli’ye ve Tunceli’nin çocuklarına güzel bir sinema getirdik. COVID’den önce çok iyi işliyordu, seyircimiz de çoktu. Her kesimden insan geliyordu. Sonuçta burada vizyona giren filmler oynuyordu ama dünyanın başına bela olan o illet çıktıktan sonra da bizim sinemacılık hikayemiz orada tökezledi.”

“35 YIL SİNEMA OLMAYAN BİR KENT TEKRAR SİNEMAYLA TANIŞTI”

COVID sürecindeki iki yıllık kayıptan sonra sinemaların tekrar açıldığını ve kendilerinin de tekrar film oynatmaya başladıklarını vurgulayan Boz, “Derken sinema güzel bir şekilde tanındı. 35 yıl sinema olmayan bir kentte sinema tekrar hareketlendi. Biz de işimize geri döndük. O arada sinema da kendi güzelliğiyle devam etmeye başladı. Sonra biz bir ara tam sinemanın kapanma aşamasına geldik. Çünkü hem kaliteli film çıkmıyordu hem de herkes COVID’den dolayı dijital platformlara, sanal aleme yönlenmişti. Bu da insanları sinemadan uzaklaştırdı. Herkes evinde televizyon izliyordu” diyerek anlattı.

Son aylarda sinemanın kentte yeniden canlandığını ifade eden Boz, salonuyla ilgili olarak, “Burada tek bir salonumuz var. Tabii isterim ki 2-3 tane salonumuz olsun, aynı anda 4-5 tane film oynasın. O da hem insanların istemine hitap eder hem de daha fazla arz talep uyandırır. Kendi çapımızda bir salonumuz var. Mısır makinemiz var, küçük bir büfemiz var. Burada kendi hemşerilerimize, kendi çocuklarımıza hizmet veriyoruz. Bu benim için çok mutluluk verici bir şey. Çok da seviyorum yaptığım işi” dedi.

“SİNEMAYA İYİ FİLMLER GELDİĞİNDE İZLEMEYE GELİYORLAR”

2017’de salonu açtıklarında, sinemaya, sanata, kültüre artık pek ilginin kalmamış olduğunu belirten Boz, Dersimlilerin sinemayla ilişkisini şöyle dile getirdi:

“İnsanlar toplu hallerde kafelerde kahvelerde ya da parkta otururken kendi aralarında şöyle söylenirdi; ‘Ya bir sinema yok, bir tiyatro yok’ diye. İşte gün geldi. Biz bir anda sinemacı olduk. Tabii biraz ilgi vardı ama ilgisizlik de hem ekonomik anlamda hem de kentimizin çok göç vermesiyle alakalı. Bu ekonomik durum insanların sosyal hayatını da elinden aldı. Çok da sosyal yaşama yönelemiyor insanlar. Lise çağlarında olan çocuklarımızın sinemaya pek ilgileri yok ama ilkokul, ortaokul çocuklarımız gerçekten hani animasyon hem normal filmlerimizi seyretmek için sürekli gelirler. Epey seyircimiz var. Yok değil ama bu son bir yılda seyirci potansiyelimiz biraz düştü. Onun da sebebi sinemaya kaliteli film çıkmadığından dolayı, bir de dijital platformların fazla oluşundan kaynaklıydı ama sinemanın yine tekrar oturacağına inanıyorum. İyi filmler geldiği zaman, örneğin biyografi filmleri geldiği zaman insanlarımız gerçekten film izlemeye geliyorlar. Üniversitemizdeki öğrenciler de vizyona giren iyi film olduğu zaman izlemeye geliyorlar.

“DERSİMLİLER ELEŞTİRMEYİ ÇOK SEVEN BİR TOPLUM”

Dersim’de insanlar eleştirebiliyor. Bir filmi seyrederken o filmin ne kadar iyi olup olmadığını sana sorabiliyor. Dersimliler eleştirmeyi çok seven bir toplumdur. Biz toplum olarak şu anda gerçekten çok büyük bir göç verdiğimizden dolayı, yeni yetişen jenerasyonumuzun da artık kültüre, sanata ne kadar bir ilgisinin olduğunu şu anda çok kestiremeyiz ama ileride ben inanıyorum sinemanın güzel bir şekilde devam edeceğine, kültürün ve sanatın yetişecek yeni gençliğimize tekrar hitap edeceğine inanıyorum.”

“SİNEMAYA SAHİP ÇIKMAMIZ LAZIM, BU BİZİM İÇİN BİR KÜLTÜRDÜR”

Dersim’de sinemacı olmanın çok güzel bir şey olduğunu, kendisinin de bu işi severek yaptığını ve sinemayı çok sevdiğini ifade eden Daimi Boz, yaşadığı zorlukları şöyle anlattı:

“Zorluklarımız çok. Doğrusunu söylemek gerekir. Elektrik parası çok geliyor mesela. Döndürebilmek için de kendimiz çalışıyoruz. Çünkü bir iki kişiyi istihdam edemiyoruz burada ama işlerimiz yoğun olsa birkaç insanı istihdam etmeyi de düşünüyoruz. Afiş asamıyoruz mesela. Belediyemiz bize afiş asabilme yerleri vermiyor, verse biz de afişlerimizi asacağız. Afiş astığımız tek yer minibüs durağı. Oraya bir tane afiş asıyoruz, hiç kimseyi rahatsız etmeyecek bir şekilde ama ya birinci ya ikinci saat o afişimiz yırtılıyor. Böyle çok serzenişte bulunmak da istemiyorum ama sinemaya sahip çıkmamız lazım. Bu bizim için bir kültürdür.”

“MEMLEKETİNİZİ ISSIZ BIRAKMAYIN, GERİ GELİN”

Yaşadığı zorluklara rağmen “ama ben kendi memleketimi terk etmek istemiyorum” diyen Boz, kenti terk edip gidenlere ise şöyle seslendi:

“Dışarıya giden hemşerilerime de şunu söyleyeyim. Bence memleketinize sahip çıkın, geri dönün. Bence herkes bir taş koysun köyüne. Memleketinizi ıssız bırakmayın. Tarlanıza, ormanınıza, toprağınıza sahiplik edin, geri gelin. Düşünmesinler, gelsinler, görsünler. Gelsinler tekrar kendi memleketlerine.”

“TOPLUMUN GENEL ŞİKAYETİ: DERSİM ÇOK PAHALI”

Toplumun genel anlamda şikayetinin burada hayatın çok pahalı olması olduğuna dikkat çeken Boz, buna rağmen göçe karşı itirazına ilişkin şunları kaydetti:

“Herkes bunu söylüyor ama ben hiçbir zaman kentten gitmeyi düşünmedim ve her zaman da mücadele ettim. Çünkü bizim ruhumuzda mücadele etme vardı. Biz öyle bir toplumuz. Genlerimizde öyle bir yaşam tarzı vardır. Bundan dolayı kenti terk etmemek için, burada tutunmak için bütün gayretimi, bütün çabamı sarf ediyorum. Kamuda çalışıyordum emekli oldum. 30 bin lira maaş alırken şu anda 12 bin lira alıyorum ama kendi memleketimde yaşamayı, kendi memleketimde gezmeyi, tozmayı çok seviyorum.”

“DERSİM SAKİN, HUZUR DOLU BİR KENT”

Kentin güzelliklerinin sürekli dile getirildiğinde yaşamın daha güzel olacağını belirten Boz, “Buranın eksileri bizim eksiğimizdir, bunları düzeltmek de bizim elimizdedir ama bu kentin çocukları bence kentine sahip çıksınlar. Burada yaşamak güzeldir. Burayı bana güzel kılan şey kültürümdür, doğamdır, ziyaretlerimdir. Şöyle bakmak lazım. Belirli bir saatten sonra trafiğin sesi yok, gürültü yok. Munzur’un kıyısında oturup bir çay demlemek, bir yemek yemek bence çok güzel. Sakin bir kent. Huzur dolu bir kent. Burada yaşamak çok güzel” değerlendirmesinde bulundu.

“BİZ BU KENTTEN GİTMEYELİM”

Dersim’e ekonomik olarak herhangi bir yatırım yapılmadığını ve bundan dolayı sadece kamuda çalışan insanlar için olanaklı olduğunu dillendiren sinemacı Daimi Boz, bu gerçeğe rağmen itirazlarını şöyle sürdürdü:

“Bir şeyi sürekli dile getirirsen, ‘ya ben gideceğim, ben gideceğim’ dersen bu sana bir alışkanlık getirir. Bu da toplumda bir alışkanlık haline geldi. Kime sorarsan ben de gideceğim diyor ama ben gitmeyeceğim bu kentten. Bunun için herkesin bu kente sahip çıkmasını istiyorum. Biz bu kentten gitmeyelim diyorum. Birileri bizim bu kentten gitmemizi istiyor ama biz gitmeyelim. Hemşerilerime tek şunu söylerim: Ne yaparsanız yapın. Hiçbir hemşerinizin eksiğini ya da hatasını konuşmak için bir araya gelmeyin. Kendiniz nasılsanız herkesi öyle bilin. Kentinize sahip çıkın.”

Eyüp HANOĞLU/DERSİM

İLGİLİ HABERLER:

Bir köye dönüş hikayesi: Küsmüş ağaçları sularken keyif alıyorum -VİDEO

-‘Dersim’de Ermeni bir aile olarak Alevileştik, bu kültürün bir parçası olduk’ -VİDEO

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak