Alevi Haber Ajansi

‘Alevi kurumları, yalnızca taleplerini ileten değil, süreçte mücadele eden aktör olmalı!’

PİRHA – Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Eşit Başkanı Nevin Kamilağaoğlu, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın, Alevi toplumu açısından “umut verici” olduğunu ifade etti. Kamilağaoğlu, “Alevi kurumları, bu süreçte yalnızca taleplerini ileten değil, aynı zamanda anayasa tartışma sürecinin içerisinde toplumsal demokratik dönüşüm için mücadele eden bir aktör olmalıdır” diye de ekledi.

Abdullah Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ ardından PKK’nin silah bırakma kararı, ülkede yeni bir siyasi atmosfer oluşturdu. İktidar partisi de muhalefet de Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü konusunda fikirlerini sundu ancak hükümet nezdinde henüz somut bir adım atılmadı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulması önerilen komisyona dair de henüz net bir açıklama yapılmadı.

Sürecin bir diğer merakla beklenen başlığı ise yeni anayasa çalışmaları konusu. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından çalışmalara başlandığı ifade edilse de anayasa hazırlıklarında hangi evreye varıldığı da bilinmeyenler arasında.

“DEMOKRATİK DÖNÜŞÜMÜN BAŞLANGICI”

Sürecin öznelerinden olarak gösterilen Alevi toplumu da Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı olumlu yorumladı. AABK Eşit Başkanı Nevin Kamilağaoğlu da sürece dair Pir Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı.

“Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, Alevi toplumu nezdinde nasıl okundu?” sorusuna Kamilağaoğlu şu yanıtı verdi:

“Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, Alevi toplumu açısından umut verici ve çok değerli olmakla birlikte temkinli bir şekilde karşılanıyor. Aleviler, tarihsel olarak katliamlardan geçmiş, dışlanmış, inançları görmezden gelinmiş yok sayılmış bir topluluk. Bu nedenle her çağrı, Alevi toplumu tarafından önceki yaşadıkları tecrübelerin süzgecinden geçirilerek değerlendiriliyor. Bizim için barış, sadece silahların susması değil, toplumsal adaletin tesisi, eşit yurttaşlık, ana dil ve inanç özgürlüğünün tanınmasıdır. Aleviler bu çağrıyı, inançlarının tanındığı, eşit yurttaşlık temelinde bir demokratik dönüşümün başlangıcı olarak görmek istiyor. Ama, bugüne kadarki devletin uygulamaları ve devlete karşı duydukları güvensizlikten dolayı son dönemki gelişmelere temkinli yaklaşıyor.”

“ALEVİLİK, ANAYASAL DÜZEYDE İNANÇ OLARAK TANINSIN!”

Nevin Kamilağaoğlu yeni anayasa çalışmalarına dair de görüş belirtti. Alevi toplumunun, yeni anayasada görmek istediği başlıklara değinen Kamilağaoğlu, şunları söyledi:

“Yeni bir anayasa, geçmişin ayrımcı, baskıcı, inkarcı uygulamalarını tekrar etmeyecek demokratik ve çoğulcu toplumsal bir sözleşme olmalıdır. Bizler, yeni anayasada laikliğin gerçek anlamda uygulanmasını, tüm inanç gruplarına, farklı kimliklere eşit mesafede olmasını görmek istiyoruz. Zorunlu din derslerinin kaldırılmasını, inançlara eşit yaklaşmayan, yok sayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını tüm inançlara eşit yaklaşan yeni bir yapının kurulmasını istiyoruz. Aleviler, Aleviliğin anayasal düzeyde bir inanç olarak tanınması, cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşturulmasını en temel hakkımız olarak görüyoruz.”

“İKTİDARIN SAMİMİYETİNE DAİR CİDDİ ŞÜPHELERİMİZ VAR”

AKP-MHP Hükümetinin, yeni anayasa taslağı için kendisine yakın kimi Alevi şahsiyetlerle görüştüğü iddiaları ise kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Nevin Kamilağaoğlu da “ihanet içinde olan çevrelerin, devletle Aleviler adına kurdukları ilişkileri bizim için yok hükmündedir” dedi.

Kamilağaoğlu, “Mevcut iktidar, Anayasa Mahkemesi’nin Alevilik hakkında lehte kararlarını uygulanmayıp, AİHM’in kararlarını da tanımayan bir pozisyondayken şimdi nasıl bir anayasa taslağı öngörüyor dersiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bu soru, çok haklı bir toplumsal sorgulamayı yansıtıyor. Evet, AYM ve AİHM kararları açıkça Aleviliğin bir inanç olarak tanınması gerektiğini ortaya koymasına rağmen bu kararlar hayata geçirilmiyor. Çünkü ulus devlet projesinde devletin dini tekçilik ve Aleviliğin inkarı üzerine kurulmuştur. Bu durum yüz yıldır devam ediyor. İktidara kim gelirse gelsin durum değişmiyor. Şu anda yine iktidarda olan siyasi iradenin samimiyetine dair çok ciddi şüphelerimiz ve güvensizliklerimiz var.

Alevi toplumu olarak şunu söylüyoruz: İktidar gerçek bir demokratik anayasa hazırlamak istiyorsa önce mevcut hukuk kararlarına uymalı, uygulamalı ve eşit yurttaşlık ilkesini pratiğe geçirmelidir. Alevilik, herhangi bir pazarlığın ya da temsil iddialarının asla söz konusu olamaz. Bizler şeffaf, katılımcı ve hak temelli bir anayasa sürecinin ancak tüm inanç ve kimliklerin tam temsiliyle mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Kimi ihanet içinde olan çevrelerin devletle Aleviler adına kurdukları ilişkiler bizim için yok hükmündedir.”

“DEMOKRASİ, ALEVİLER İÇİN HAYATİ BİR MESELE”

“Aleviler için demokratikleşme, sadece oy verme, sandığa gitme hakkı değil” diyen Kamilağaoğlu, cümlelerine şöyle devam etti:

“Gerçek demokratikleşme, inanç özgürlüğünün ve ana dilin güvence altına alınması, kültürel hakların tanınması ve devletin tüm yurttaşlara eşit yaklaşmasıyla mümkündür. Gerçek demokratikleşme halkın yönetime katılma hakkıdır, örgütlenme hakkıdır, sendikalaşma hakkıdır; özgür medya, bağımsız yargı, bağımsız üniversitelerdir.

Aleviler, artık kamusal alanda var olabilmek, ibadetlerini özgürce yerine getirebilmek, eğitimde ve kamu hizmetlerinde ayrımcılığa uğramak istemiyor. Demokratikleşme, toplumun her kesiminin kendisini özgürce ifade edebileceği bir yapının kurulmasıdır. Bu nedenle demokrasi, bir bütün olarak insan hakları; kadın, çocuk, doğa, hayvan hakları, Aleviler için doğrudan hayati bir meseledir.”

“ALEVİ KURUMLARI, TOPLUMU DOĞRU BİLGİLENDİRMELİ”

AABK Eşit Başkanı Nevin Kamilağaoğlu, Alevi kurumlarının mevcut süreçte nasıl rol alması gerektiğinin de altını çizerek, “Alevi örgütleri, somut olarak ne yapmalı?” sorusunu şu cümlelerle yanıtladı:

“Alevi kurumlarının, kurum yöneticilerinin bugünkü en önemli görevi, toplumu doğru bilgilendirmek, talepleri ortaklaştırıp birlikte hareket etmektir. Bu süreçte kurumsal ayrışmaları bir kenara bırakarak, eşit yurttaşlık temelinde birleşik bir duruş sergilemek gerekir. Somut olarak, anayasa çalışmaları ile ilgili kendi taleplerini bir belge haline getirilerek kamuoyu ile paylaşılmalı. Ayrıca Alevi kurumları, ulusal ve uluslararası düzeyde insan hakkı temelli faaliyetlerini artırılmalı, her hukuk mücadelesinde gençler başta olmak üzere kadınların sürece aktif katılımı sağlanmalıdır. Sonuç olarak, Alevi kurumları, bu süreçte yalnızca taleplerini ileten değil, aynı zamanda anayasa tartışma sürecinin içerisinde toplumsal demokratik dönüşüm için mücadele eden bir aktör olmalıdır.”

Eren GÜVEN/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.