PİRHA –47 yaıl önce Maraş’ta katledilenler Paris Madımak Anıtı önünde anıldı. Yapılan açıklamada “‘Eski yaraları kaşımayın’ diyenlere karşı şunu söylüyoruz; Bu yara bizimdir ve kanamaya devam etmektedir” denildi.
19-26 Aralık 1978’de Maraş’ta yapılan katliam, Avrupa’da da protesto edildi. Yaşamını yitirenler için yapılan anmaya MARDEF, FEDA, FUAF Arnoville AKM ve Nurhak AKM temsilcileri de katıldı.
Kurumlar adına basın açıklamasını MARDEF Fransa sözcüsü Hatice Uğurlu okudu. Maraş için “devletin bilgisi ve gözetimi altında organize edilen bir katliam” denilen açıklamada şu ifadelere de yer verildi:
“1970’li yılların sonunda yükselen emek ve demokrasi mücadelesiyle birlikte özellikle Kürt halkının ulusal özgürlük ve eşitlik talebi; emperyalist güçleri ve onların yerli işbirlikçilerini ciddi biçimde rahatsız etmekteydi. Bu yükselişi durdurmak, toplumu sindirmek ve yeni baskı rejimlerine zemin hazırlamak amacıyla faşist yöntemler yeniden devreye sokulmuştur. Toplu katliamlar, halk üzerinde korku yaratmanın aracı olarak planlanmıştır.
Bu plan için uygun bir merkez aranmış, Maraş özellikle seçilmiştir. Maraş; Alevi ve Sünni nüfusun, Türkmen ve Kürt halklarının bir arada yaşadığı, toplumsal çeşitliliğin yüksek olduğu stratejik bir bölgeydi. Katliamdan günler önce resmi ve sivil görevlendirmeler yapılmış, sistematik provokasyonlarla hazırlıklar başlatılmıştır. Yüzlerce MIT, JITEM bağlantılı unsur ve sivil faşist Maraş’a sevk edilmiş; mahalle mahalle Alevilerin, Kürtlerin ve ilerici aydınların evleri tespit edilmiştir. Camilerde, okullarda ve resmi kurumlarda yoğun bir nefret dili yayılmış; Alevilere yönelik katliam dini söylemlerle meşrulaştırılmaya çalışılmıştır.”
“HESAPLAŞILMADIKÇA YENİ KATLİAMLARIN ÖNÜ ALINAMAZ”
Hatice Uğurlu, Maraş Katliamında Nazi faşizminden öğrenilen yöntemlerin birebir uygulandığını ifade etti. Katliam hafızasına sahip çıkılması gerektiğini söyleyen Uğurlu, açıklamaya şöyle devam etti:
“Evler basılmış; kadın, çocuk, yaşlı, genç ayrımı gözetilmeden insanlar katledilmiştir. Hamile kadınlar vahşice öldürülmüş, insanlık dışı yöntemler uygulanmıştır. Komşuların ‘iyi insan’ dediği aileler bile hedef alınmış; ‘Sen öldür, Allah ahirette karar verir’ denilerek cinayetler teşvik edilmiştir. Ne emniyet ne asker ne de hükümet ortadaydı. Devlet, planlandığı şekilde ilerleyen katliamı seyretmiştir.
Dört günün sonunda yüzlerce Alevi katledilmiş, yüzlerce ev ve işyeri yakılmıştır. Görev tamamlanmış, ardından devlet ‘kurtarıcı’ rolüyle sahneye çıkmıştır. İstenen ortam yaratılmış; 11 ilde sıkıyönetim ilan edilmiştir. Katliamcılar göstermelik tutuklamalarla koruma altına alınmış, sembolik yargılamalarla kısa süreli cezalar verilmiş ve serbest bırakılmıştır. Bir kısmı daha sonra ödüllendirilmiş, resmi kurumlara hatta Meclis’e kadar taşınmıştır.
‘Eski yaraları kaşımayın’ diyenlere karşı şunu söylüyoruz:
Bu yara bizimdir ve kanamaya devam etmektedir. Maraş’ın hesabı sorulmadığı için Sivas Madımak’ta, Gazi’de, Roboski’de, cezaevlerinde ve başka birçok yerde bu zihniyet, varlığını sürdürmüştür. Hesaplaşılmadıkça yeni katliamların önü alınamaz.
Bu nedenle çağrımız nettir:
Katliam hafızasına sahip çıkmalı, örgütlü olduğumuz her yerde anmalar ve etkinlikler düzenlemeliyiz. Evlerimizde anma köşeleri oluşturmalı, kaybettiklerimizin anısına bir mum yakmalı, yaşananları çocuklarımıza ve gelecek kuşaklara aktarmalıyız.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.