Alevi Haber Ajansi

Çevreciler protesto etti, jandarma müdahale etti: Doğa şirketlere peşkeş çekiliyor-VİDEO

PİRHA- Mersin’in Arslanköy Mahallesi’nde yapılması planlanan maden ocağına karşı çıkan Mersin Çevre Platformu üyeleri, ÇED toplantısında jandarmanın müdahalesiyle salondan çıkarıldı ve darp edildi. Platform bileşenleri Veyis Yiğit ve Kenan Semen, toplantıdaki müdahale için “Halkın sesini duymak yerine, jandarmanın müdahalesiyle sesimizi kısmaya çalıştılar. Tüm bunlar doğanın şirketlere peşkeş çekilmesi için yapıldı” diyerek tepkilerini dile getirdi.

Mersin’in Toroslar ilçesine bağlı Arslanköy Mahallesi’nde, Berus Maden İşletmeleri A.Ş. tarafından boksit ocağı kapasite artışı ve kırma-eleme tesisi kurulması için yapılan ÇED toplantısında söz almak isteyen Mersin Çevre Platformu üyeleri, jandarma tarafından salondan çıkarıldı. Platform üyeleri, kendilerine fiziki müdahalede bulunulduğunu ifade etti.

ÇED toplantısında darp edilen Mersin Çevre Platformu bileşenlerinden Yeşil Sol Parti Mersin İl Sekreteri Veyis Yiğit ve Yeşil Sol Parti Toroslar İlçe Eş Sözcüsü Kenan Semen yaşananları PİRHA’ya anlattı.

“HALKIN BİLGİLENDİRİLME HAKKI JANDARMAYLA ENGELLENDİ”

Veyis Yiğit, ÇED toplantısında yaşananları şöyle aktardı:

“Arslanköy’de yapılmak istenen maden ocağının bilgilendirme toplantısına Mersin Çevre Platformu olarak TEMA Vakfı ile birlikte katıldık. Orada maden alanının genişletilmesini istemediğimizi ifade ettik. Bilgilendirme için maden şirketi salona geldiğinde, onları alkışlarımızla, düdüklerimizle ve sloganlarımızla protesto ettik. Protestomuz bir süre devam etti ve toplantı yaklaşık 45 dakika boyunca başlatılamayınca jandarma kuvvetleri çağrıldı. Jandarma tarafından itilip kakılarak toplantı salonundan dışarı çıkarıldık. Arslanköy muhtarı şirket temsilcileriyle daha önce konuşulmuş ve uzlaşılmış gibi ‘Bu maden Arslanköy’e kaç kilometre uzaklıkta?’ şeklinde bir ‘çanak soru’ sordu. Hemen ardından 25 kilometre yanıtı verilerek, “Uzak, ses, gürültü, patlama duyulmayacak” denildi. Muhtarların tutumu nedeniyle dışarı atılmamız ve jandarmanın müdahalesi, bunun meşru ve yasal bir ÇED toplantısı olmadığını; halkın bilgilendirilme hakkının jandarma eliyle engellendiğini söyleyerek toplantıyı protesto edip salonu terk ettik.

Doğanın uluslararası sermaye eliyle şirketlere peşkeş çekildiğini dile getiren Yiğit, “Daha dün İliç’te yaşanan olaya “doğa felaketi” denildi ama o bir doğa felaketi değildi; insan eliyle yapılan bir faciaydı. Sivas’ın Kangal ilçesinde Alacahan’da altın bulunmuş, köylüler seviniyor köyümüzde altın çıkacak, zengin olacağız diye… Oysa gerçekte durum böyle değil. Orada çıkarılan altından devletin aldığı pay sadece yüzde 2 halka ise siyanür gölleri ve kimyasal atıklar kalacak. Uluslararası yabancı şirketler, yerli işbirlikçileriyle bizim yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi sömürerek bunu yurt dışına taşıyacak. Biz bu doğayı ve çevreyi çocuklarımıza en az hasarla devretmekle yükümlüyüz” şeklinde konuştu.”

“ANAYASAL HAKKIMIZ İHLAL EDİLDİ”

Kenan Semen ise ÇED toplantısında Arslanköylülerden bazılarının kendilerine “Ne için buradasınız? Gidin kendi yerleşkenizi koruyun, burayı niye koruyorsunuz?” diye tepki gösterdiğini belirterek, “Biz arkadaşlara şunu anlattık; bu maden ocakları yalnızca Arslanköy özelinde bir mesele değil. Çok yakın bir tarihte İliç maden faciası yaşandı. Orada ölümlü bir kaza oldu ve daha vahimi, siyanürün nehre aktığı bilindiği halde toplumun büyük bir kısmı bu tür olaylardan habersiz bir şekilde yaşamaya devam etti. Bizim, canlı yaşamının sürdüğü her yerdeki olumsuzluklara karşı tepki göstermemiz ve bunlara ilişkin cevap vermemiz kaçınılmaz bir zorunluluktur” dedi.

ÇED toplantısında yaşananların Anayasa’ya aykırı olduğunu vurgulayan Semen, “Anayasa’nın 56. maddesi de bize bu hakkı ve yetkiyi tanır. Anayasa hiçe sayılarak bu müdahaleler gerçekleştiriliyor. Halkla birlikte biz bu sermaye sınıfına karşı mutlaka cevabımızı vereceğiz. Bu ülkenin sahibi sermaye sınıfları değildir. Bu ülkenin gerçek sahipleri üretenlerdir” ifadelerini kullandı.
Semen, mücadeleyi sürdüreceklerinin altını çizerek, “Bu ülkenin gerçek sahipleri, üretenlerin kendisinin yönettiği bir dünyayı tasarlayanlardır. Bu nedenle bizler ses yükseltmeye devam edeceğiz. Her türlü olumsuz koşul içinde de varlığımızı sürdürmeyi sürdüreceğiz” dedi.

Fatoş SARIKAYA/ MERSİN

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.