Alevi Haber Ajansi

Dünya Çocuk Hakları Günü: Hakları var hayatları yok

PİRHA – Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Ama haklar bildirgelerde, hayatlar sokaklarda ve fabrikalarda sürünüyor. Savaşlar çocukları öldürüyor. Yoksulluk onları aç bırakıyor. İstismar ve cezasızlık, gözleri bağlı bir dünyanın içinde sürüklüyor. Göçmen karşıtlığı, umutlarını sınırda bırakıyor.

Türkiye’de her üç çocuktan biri yoksulluk içinde. Bir yanda özel okullarda teknolojiyle buluşan çocuklar; öte yanda servis parasını karşılayamadığı için kilometrelerce yürüyenler. Tarikat ve cemaat yurtlarında kaybolan, istismara uğrayan, davalarda cezasızlığa terk edilen çocuklar var. Sistem korumuyor.

1,5 milyon mülteci çocuk eğitim hakkından yoksun. Kayıt dışı işlerde çalışıyor, merdiven altı atölyelerde 12–14 saat ter döküyor, sokaklarda mendil satıyor. Hayatlarını kazanmaya çalışırken, Dünya Çocuk Hakları Günü’ne uzaktan bakıyorlar.

MÜHÜRLENMİŞ HAKLAR: ALEVİ VE KÜRT ÇOCUKLAR

Alevi çocuklar, hem ekonomik hem kültürel ayrımcılıkla büyüyor. Yurt ve okul sistemlerinde marjinalize edilen bu çocuklar, eğitim ve güvenlik haklarından eşit biçimde yararlanamıyor. Cemaat ve tarikat yurtları, bazı bölgelerde Alevi çocukların sistem tarafından korunmadığını gösteriyor. Zorunlu din dersleri Alevi çocukların inançlarını özgürce yaşamalarını engelliyor. Maddi imkânsızlıklar, dil ve inanç temelli ayrımcılık, çocukların kendilerini ifade etmesini ve topluma güvenle katılmasını engelliyor. Her kayıp ve istismar vakası, “çocuk hakları” söyleminin boş bir retorik olduğunu hatırlatıyor.

Özellikle çatışma bölgelerinde büyüyen Kürt çocukları ise güvenlik, eğitim ve sağlık haklarına erişimleri ciddi biçimde kısıtlı. Anadilinde eğitim hakkına erişim eksikliği öğrenme ve toplumsal katılımı engelliyor. Göç ve zorunlu yer değiştirmeler, onları erken yaşta iş gücüne ve tehlikeli yaşam koşullarına itiyor. Devlet ve yerel politikaların yetersizliği, hem güvenlik hem de eğitim hakkını ellerinden alıyor.

Dünya genelinde tablo daha da ağır. Gazze, Yemen, Sudan… Bombardıman, kuşatma, kıtlık. Okullar hedef alınıyor, sağlık hizmetine erişim engelleniyor, yiyecek yok. Afrika’da kobalt, altın ve koltan madenlerinde çocuklar birkaç dolara ağır işlerde çalışıyor. Teknoloji devleri, çocuk emeğinin ölüm gölgesinde yükseliyor.

Avrupa’da sığınma merkezlerinde kaybolan çocuklar. Akdeniz’de batan teknelerde cesetleri kıyıya vuruyor. “Avrupa değerleri” sadece söylem.

ÇOCUK İŞÇİLER

Türkiye’de çocuk işçilerin durumu da dehşet verici. İSİG verilerine göre 2013–2025 arasında en az 770 çocuk işçi iş kazasında öldü. Yılda 60–70 çocuk, güvenli olmayan koşullarda hayatını kaybediyor. Göçmen çocuklar daha riskli; hem ekonomik hem sosyal olarak savunmasız. Ölümler resmi istatistiklerde görünmüyor; sadece aileler ve yerel kaynaklar rapor ediyor.

İSİG, bu ölümlerin tesadüf olmadığını söylüyor. Neoliberal politikalar, yoksulluk ve denetimsizlik, çocukların hayatını sömürüye teslim ediyor. Her kayıp bir istatistik değil; sistemin, cezasızlığın ve ihmalkârlığın kurbanı.

Bugün 20 Kasım… Ama bu çocuk hakları günü değil. Ölüme terk edilmiş çocuk işçilerin, kaybolan mülteci çocukların, ayrımcılık ve yoksulluk altında ezilen Alevi-Kürt çocukların günüdür.

Çocukların haklarını savunmak, sadece onların değil, toplumun ve geleceğin sorumluluğudur ve bu sorumluluk, artık sadece sözcüklerde değil, hesap sorulacak politikalar ve fiili önlemlerde somutlaşmalıdır.

HABER MERKEZİ

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.