Alevi Haber Ajansi

‘Memlekete barış, demokrasi gelecekse kadınların bunda rolü çok büyük olacak’- VİDEO

PİRHA- Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne ilişkin, değerlendirmede bulunan Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Seher Şengüllü Yılmaz, bu memlekete barış gelecekse bunun yolunun sadece Diyarbakır’dan, sadece Ankara’dan geçmeyeceğine dikkat çekerek, “Herkesin elini taşın altına koyması lazım. Çünkü barış sadece bu ülkenin doğusuna ya da batısına gelmeyecek barış bu ülkenin her yerine gelecek ve buradan dünyaya yayılacak” diye belirtti.

Abdullah Öcalan tarafından 27 Şubat’ta yapılan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ardından taraflar arasındaki görüşmeler devam ediyor.

PKK’nin 12 Mayıs’ta silahlı mücadeleyi sonlandırma kararını açıklaması ardından, demokratikleşme yolunda kamuoyunda bir beklenti oluşsa da hükümetten henüz bir adım gelmedi. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, toplumun farklı kesimlerini dinlemeye devam etse de henüz demokratikleşme adına bir adım atılmadı.

40 yıllık çatışmalı süreç ardından taraflar bir araya geldi ancak, sekiz aylık istişare döneminde ne Kürt sorunu ne de Alevi sorununa dair hükümetten bir yol haritası belirmedi

Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Genel Başkanı Seher Şengüllü Yılmaz ile kadınların Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne ilişkin bakışını konuştuk.

“BU BİR SOYKIRIMDIR”

PİRHA – Savaşın etkisinin kadına yansıması nedir?

Yaşanan her savaşta, her katliamda her soykırımda en çok canı yanan kesim kadınlar ve savunmasız çocuklardır. Tüm halklar için bunu söyleyebiliriz. Son günlerde, Suriye’de dünyanın gözünün önünde bir katliam yaşanıyor. Buna katliam demek çok hafif kalır; bu bir soykırımdır.

Türkiye’de bunun örnekleri tabii ki yaşandı. Çorum, Maraş, Sivas ve çok yakın tarihte yaşanmış katliamlar var. Savaş dediğimizde hemen aklımıza ilk gelen katledilmekten öte duygularının bedenlerinin istismar edilmesi geliyor. Bugün Suriye’de maalesef bu yaşanıyor. Suriye’de gerçekten demokrasi inşa edilir gerçekten laik bir düzene geçilir ise buradaki masum halkların gördüğü zulüm son bulur.

“KADIN HAREKETİ DAHA GÜÇLENDİ”

-Yıllardır süren çatışmalı ortamın kadın mücadelesini nasıl etkiledi? Özelde Alevi kadınlar bu süreçte ne yaşadı?

Hak ihlallerinin karşısında duruş sergileme noktasında baktığınızda kadınlar her zaman en öndedir ve en direnen yerdedir. En çok canı yanan, en çok istismara maruz kalan kadınlardır.

Günümüzde kadınlar daha bilinçlendi ve kadın hareketi ciddi bir güç kazanmış durumda. Kadın hareketi dezavantajlı gruplarla genelde bir araya geliyor. Her STK’nin içerisinde mutlaka bir kadın yapılanması söz konusu. Daha büyük, daha devasa kurumlar kurmaya başlıyorlar.

Kadın hareketinin son 5 yılda ben çok daha görünür, çok daha göze çarpan bir noktada olduğunu görebiliyorum. Özellikle ülkede yaşanan kadın cinayetleri, istismarlar, bunların hepsi aslında bizleri bir arada durmaya itiyor. Örneğin Suriye’de yaşanan katliamdaki kız kardeşlerimizin o insanlığa sığmayacak durumda kalmaları karşısında Samandağ’da binlerce kadın bir araya gelerek bir etkinlik ve yürüyüş yapması çok kıymetliydi, çok değerliydi. Bir bütün bakıldığında kadın hareketinin tüm STK’lere yön verecek kadının sesinin yükselişte olduğu bir süreçte olduğumuzu düşünüyorum.

“KADINLAR YİNE BAYRAĞI EN ÖNDE TAŞIYACAK”

-Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin kadınlara etkisi nasıl olacak?

Kadınlar her zaman barışın tarafında ve barıştan yanadır. Annelerin gözyaşının akmadığı bir ülkede, ben inanıyorum ki, demokrasi ve özgürlük için kadınlar yine bayrağı en önde taşıyacak.

Barışın taraflarına baktığınız zaman şunu çok net görebiliyorsunuz. Bütün kadınların tek istediği bir şey var; çocuklarımız ölmesin, kan dökülmesin, annelerin gözünden yaş akmasın. Yani bütün kadınların talebi bu. Dolayısıyla bu memlekete barış demokrasi gelecekse kesinlikle kadınların bunda emeği, rolü çok büyük olacak.

“BARIŞ İÇİN YÜRÜMELİYİZ”

-Alevi kadınlar bu süreci ne tür katkılar sağlayabilir? Buna ilişkin ne gibi önerileriniz olur?

Demokratik kitle örgütlerine baktığınızda Alevi kadınları hep oradalar ve sürece sahip çıkmak adına zaten ellerinden geleni yapıyorlar.

Kalbi soldan, sosyalizmden yana olan, atan, bu alanda emek eyleyen sadece Alevi kadınları değil, bu ülkenin barışı adına kim söz kuruyorsa başımızın tacıdır.

Kadınlar barış adına gidip gerek Meclis önünde gerekse de külliyenin önünde bir oturma eylemi yapabilir. Çünkü göründüğü kadarıyla süreç biraz sanki gerilemeye başladı. Yani başladığı o ilk sürecin heyecanı kalmadı gibi. Sanki biraz komisyonlarla süreç uzatılıyor.

BARIŞ SADECE BİR TARAFIN ÇOK İSTEKLİ OLMASI İLE SAĞLANAMAZ

Bir tarafta süreci çok hevesli yapmaya çalışan ama bir tarafta ise süreci biraz ağırdan alıyor. Bunun önüne geçmek için kadınların, anaların bir el atması gerekiyor.

Kadınların her alanda, her mecrada emek eyleyen kadınların bir araya gelmesi ve birlikte bir ses yükseltmesi, bir yürüyüş yapması, bir oturma eylemi yapması bir görüşme talep etmesi, bunlar çok önemli etkileşimler yaratır.

DEM Parti’nin, Özgür Kadın Hareketi’nin çok başarılı işler yaptığını görmek mümkün. Özellikle Kürt hareketine, Kürt siyasetine, kadınların yön verdiği gibi bir gerçeklik var. Yani oradaki kadın meclislerinin çok iyi işler yaptığı, onların kurduğu sözün akabinde de parti politikalarının ilerlediğini görebiliyoruz.

KÜRT HAREKETİNE KÜRT SİYASETİNE KADINLARIN YÖN VERİYORLAR

Ben Kürt hareketini Kürt hareketi yapan kadınlardır diyorum. Bu konuda biraz iddialı bir cümle olabilir ama gerçekten dışarıdan gözlemlediğim bu. Dolayısıyla zaten bu işte de hani gözü yaşlı olan bir taraf o anneler. Bir çağrıyla bence tüm kadın yapıları bu sürece dahil edebilirler. Böyle bir barış yürüyüşünü metropollerden doğru yapmak bence ses getirir, güzel olur. Böyle bir çağrıda bulunulursa da seve seve bir kadın olarak, bir anne olarak en önde giderim.

“BARIŞIN YOLU SADECE DİYARBAKIR’DAN ANKARA’DAN DEĞİL DERSİM’DEN HACI BEKTAŞ’TAN TOROSLARDAN KAZ DAĞLARINDAN GEÇER”

Bu memlekete barış gelecekse, bu memlekete demokrasi gelecekse bunun yolu sadece Diyarbakır’dan, sadece Ankara’dan geçmez. Bunun yolu Dersim’den geçer, bunun yolu Hacıbektaş’tan geçer, bunun yolu Toroslardan geçer, bunun yolu Kaz Dağları’ndan geçer. Dolayısıyla bu ülkenin yedi bölgesinden herkesin bu işe emek vermesi lazım. Herkesin bu taşın altına elini koyması lazım. Çünkü bu barış sadece bu ülkenin doğusuna ya da batısına gelmeyecek barış bu ülkenin her yerine gelecek. Dilerim dünyaya da buradan yayılır.

Cebrail ARSLAN/ANKARA

İLGİLİ DOSYA

‘Alevi kadınlar barışın kurucu öznesi olmalıdır’
‘Kadınlar savaş sürecinden en çok etkilenen kesim, o yüzden barış sürecini kadınlar sahiplenmeli’
Gazeteci Esra Çiftçi: Alevi kadınların hafızası ve sözü bu sürecin asli unsuru olmalı
‘Alevi kadınlar, Barış Süreci’ne çok güçlü bir şekilde destek olmalı’
Ana Narin Gülçiçeği: Neden barış olmasın?
‘Demokratik toplum inşa edilirse devletin küçüldüğü, toplumun büyüdüğü bir süreç olacak’
Nilgün Mete: Hepimizin ihtiyacı barış; bu nedenle herkese görev düşüyor
Ana Yalıncakoğlu: Bu ülkede insanların haklarını gasp eden bir devlet sorunu var!
Gülten Kaya: İyileşmenin yolunu açacak olan kadınlardır!
Kara: Bu ülkede barış olmazsa ne huzur, ne güven, ne de adalet olur!

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.