Alevi Haber Ajansi

Sezai Temelli: İmralı’yla görüşmeniz bu süreç açısından en kritik belirleyicidir!-VİDEO

PİRHA – DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis’te yaptığı basın toplantısında yeni yasama yılına dair yapılması gerekenleri sıralayarak, “İnfaz Kanunu’ndaki düzenlemeler, siyasi tutsaklıkların sona ermesi başta olmak üzere tüm siyasi tutsakların bir an önce özgürlüğüne kavuşması bizim öncelikli talebimizdir” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme dair gelişmeleri yorumladı.

Temelli, Barış ve Demokratik Toplum Sürecine işaret ederek “Meclis açılıyor. Yeni yasama dönemi önümüzde ama bu yasama dönemi başka bir yasama dönemi olmak zorunda” diye konuştu. Türkiye siyasi tarihinde önemli gelişmeler yaşadığını söyleyen Temelli’nin konuşmalarından başlıklar şöyle:

“Geçen sene 1 Ekim’de Sayın Devlet Bahçeli’nin uzattığı el, önümüzdeki dönemde Meclis’in nasıl çalışması gerektiğine dair hepimizi bir zemine davet etti. Biz bu elin önemli ve kıymetli olduğunu düşündük. Bugüne kadar gerilimden ve çatışmadan beslenen bir siyasetin artık son bulması gerektiğine inanarak o eli kabul ettik ve o konuda inisiyatif aldık. Çok daha önemli bir gelişme 27 Şubat’ta yaşandı. Sayın Öcalan Barış ve Demokratik Toplum Manifestosunu yayınladı. Bu çok önemli ve tarihi bir andı. Adeta tarihin yörüngesini değiştirdi. Türkiye siyaseti açısından bir önemli gelişme de PKK’nin yapmış olduğu kongreydi. PKK bu kongreyle manifestoya sahip çıktı ve manifestonun gereklerini hayata geçirmek için önemli bir adım da attı. Sonrasında 11 Temmuz’da silah yakma töreniyle yine tarihi bir adım atıldı. Beraberinde bir komisyon oluşumu gerçekleşti ve 5 Ağustos’tan itibaren de komisyon çalışmalarını sürdürüyor.

TEKÇİ ANLAYIŞINDAN KURTULMA ZAMANI

Geride bıraktığımız yıl, önümüzdeki bir yılı ve önümüzdeki dönemleri şekillendirmek açısından çok önemlidir. Bu yasama yılı artık geçmişin hastalıklarından kurtulmak zorundadır. Demokratik teamülleri merkezine alan önemli bir yılı bize anlatıyor. Evet, önümüzdeki dönem başka bir yasama yılı olmak zorunda. Kuvvetler ayrılığı ilkesine sahip çıkan ve denge denetleme mekanizmasını içselleştiren bir meclise hasret duyuyoruz. İnanıyoruz ki önümüzdeki dönem bu hasret son bulacaktır. Muhalefetiyle ve iktidarıyla birbirini anlayan, müzakere edebilen; toplumun, insanların, emekçilerin, halkların beklentilerini karşılayan bir yasama yılının hayata geçmesi en büyük arzumuz.

Muhalefetten gelen yapıcı eleştirilere kulağını kapatan değil, muhalefetle beraber demokratik teamüller çerçevesinde bir yasamanın gerçekleştirilmesi için bir çabaya iktidarı da davet ediyoruz. Artık geçmişin o iktidar anlayışından, o tekçi anlayışından kurtulma zamanı gelmiştir.

KÜRT MESELESİNİN ÇÖZÜMÜNE DAİR ADIMLARI MUTLAKA ATMALIYIZ

Demokrasinin önünü açabilecek yasaları hayata geçirebiliriz. Bakın, Sayın Öcalan’ın barış ve demokratik toplum davetinde bu iki kavram tesadüfen yan yana gelmiş değildir. O iki kavram birlikteliği, biraradalığı, ancak ve ancak barış ve demokratik toplum arzusunun biraradalığını bize anlatır. Ve tam da bu iki yaklaşımın, yani barış ve demokrasi yaklaşımının merkezinde Kürt meselesinin demokratik çözümü vardır. Evet, bu yasama yılında Kürt meselesinin demokratik çözümüne dair adımları mutlaka atmak zorundayız. Bu konuda önemli gelişmeler yaşandı. Tabii ki eksiklikleri, yetersizlikleri vardır ama bunları acilen tamamlamak ve bu yasama yılı içinde gerçek anlamda çözümü var edebilecek adımları atmak Meclis’in sorumluluğundadır. Meclis yeni yasama yılına girerken önceliği bu olmak zorundadır. Komisyon çalışmaları önümüzdeki süreçte Meclis’in çalışmalarına yol gösterecek ama çok daha sağlıklı bir şekilde yapılabilirdi. Evet, eksiklikleri vardır. Biz de eleştirilerimizi ortaya koyduk. Özellikle dinleme sürecinin uzaması ya da yöntem olarak bu yöntemin seçilmiş olması önemli eksiklikleri beraberinde getirdi. Ama yine de çok önemli bir adım attı komisyon. Türkiye’de bu meseleye müdahil olan çok geniş bir kesimi dinledi. Daha da dinlemesi gereken kesimler var. Keşke Türkiye’nin her yerine de ulaşabilseydi. Fakat yöntem olarak bunu alt komisyonlar eliyle, farklı komisyonlar eliyle yapabilseydi çok daha etkin ve verimli bir çalışma ortaya koyabilirdi.

Bir mutabakat ortaya çıktı, o da şu: Kürt meselesi demokratik yöntemle çözülmeli. Yani 27 Şubat çağrısının ne denli önemli olduğu kendisini bir kez daha gelen bütün kesimlerle teyit etmiştir. Kürt meselesi demokratik çözüme muhtaçtır. Bunun da adresi Meclis’tir. Bunun siyasi muhataplığı doğru bir şekilde kurulmak zorundadır.

DEMOKRATİK ENTEGRASYON YASALARI HAYATA GEÇMELİDİR

Bu yasaların adlandırılmasıyla ilgili farklı yaklaşımlar söz konusu. ‘Çözüm Yasası’ diyen var, ‘Geçiş Süreci Yasası’ diyen var. ‘Demokratik Entegrasyon Yasaları’ diyoruz biz ama adı ne olursa olsun beklenen yasalar bir an önce hayata geçmelidir. Komisyonun bu iki aylık çalışması bunu net ortaya koymuştur. Artık Türkiye toplumu, emekçileri, herkes çözüm bekliyor. Çünkü herkes biliyor ki bu çatışma sona ermeden soframızdaki ekmeğin azalması devam edecek. Herkes biliyor ki bu çatışma sona ermeden işsizliğin son bulması mümkün değil. Herkes biliyor ki bu çatışma sona ermeden Türkiye’de aslında huzurun tesis edilmesi, demokrasinin hayata geçmesi mümkün değil. O zaman buna son vermenin yolu da ilgili adımların Meclis’te atılmasını sağlamaktır.

Tabii ki bunun kadar önemli olan bir başka konu da Türk Ceza Kanunu’nda, Terörle Mücadele Kanunu’nda, İnfaz Kanunu’nda yapılması gereken değişikliklerdir. Cezaevleri sorunu çok ciddi boyutlarda. Siyasi tutsaklar hala cezaevlerinde, hasta tutsaklar hala cezaevlerinde. Bu kanunda yapılması gereken değişiklikler, aslında geçen dönem yargı paketi kapsamında belli tartışmalarla gündeme geldi. Şimdi beklentimiz bir an önce bu adaletsizliği ortadan kaldıracak TCK’daki düzenlemeleri, TMK’daki düzenlemeleri hayata geçirecek bir yargı paketinin Meclis’e gelmesidir. Cezaevinde olanlara, cezaevinde olanların ailelerine ve bugüne kadar aslında milyonlarca insana sirayet etmiş bir adaletsizliğin son bulması için bu yargı paketi düzenlemesinin, belki birden fazla paketin geç kalmaksızın peşi sıra Meclis’e gelmesi de bu dönem için beklentilerimiz arasındadır.

MECLİS, ÖCALAN İLE GÖRÜŞME ZEMİNİNİ YARATMALIDIR

Özellikle önümüzdeki 3 ay içinde, bir yanıyla hukuki düzenlemelerin yapılması, silah bırakanların hukuki güvencesi, siyasi hakları ve buna bağlı çatışma süreci boyunca yaşanmış olan mağduriyetlerin ortadan kalkması; diğer yanıyla da İnfaz Kanunu’ndaki düzenlemeler, siyasi tutsaklıkların sona ermesi, Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere tüm siyasi tutsakların bir an önce özgürlüğüne kavuşması bizim öncelikli talebimizdir. Tabii bütün bunların kavşağında, merkezinde duran en önemli muhataplık da kuşkusuz İmralı’dır. Sayın Öcalan’ın başmüzakereci olduğunu ve bu süreçteki rolünü unutmadan bu muhataplığın bir an önce sağlanmasının sürecin hızlanması açısından ne denli önemli olduğunu bilerek hareket etmek gerekiyor. Biz komisyona ısrarla dedik ki İmralı’yla görüşmeniz bu süreç açısından en kritik belirleyicidir. Bunu sağlamanız gerekiyor. Fakat nedense komisyon bunu hala gündemine almış değil. Bakın, bundan kaçınmayalım. Bu aslında bugüne kadar altını çizdiğimiz sorunların çözümü için atılabilecek en güçlü adımdır. Bu inisiyatifi alın, bu cesareti gösterin. Bugüne kadar güvenlikçi politikalara sığınmış, adeta Meclis’i zapturapt altına almış, bir vesayet sistemi yaratmış zihniyetten kurtulun. Meclis bu konuda özellikle müzakere aklıyla hareket etmelidir ve başmüzakereci ile de bir an önce müzakere zeminini yaratmalıdır.

BARIŞ İÇİN BÜTÇE İSTİYORUZ

Evet, kuşkusuz önümüzdeki üç ayda en önemli konulardan biri de bütçe olacak. Tabii önümüze bir bütçe gelecek. Nasıl ki farklı bir yasama yılı bekliyorsak farklı bir bütçe de bekliyoruz. Başka bir bütçe olmalı. Yoksulluğu üreten değil, yoksulluğu yöneten değil; yoksullukla mücadele eden bir bütçenin zamanı gelmiştir. Barış için bunca çaba varsa, toplumsal barış için de bir çabayı ortaya koymak zorundayız. Adeta toplumsal barışı dinamitlemiş, ortadan kaldırmış bir bütçe anlayışıyla bugüne kadar geldik. Bütçeler adeta toplumu paramparça etmiş, toplumun tutunacak bütün dallarını kırmış. Ne için? Sermayeye daha fazla rant sağlamak için. Ne için? Savaş sanayisi için. Ne için? İnşaat sektörü için. Kimseye hayrı olmayan yollar, otobanlar, şehir hastaneleri; kimseye hayrı olmayan İHA’lar, SİHA’lar, motorunun bile aslında nerede üretildiği ortaya çıkan uçaklar için, savaş için. Savaşa bütçe ayrılmasını artık istemiyoruz. Biz bütçenin halka ayrılmasını istiyoruz. Halk için bütçe istiyoruz. Barış için bütçe istiyoruz.

FİLİSTİN HALKI MUHATAP ALINMALIDIR

Biliyorsunuz Gazze’de bir barış programı, bir barış anlaşması söz konusu. Bir an önce silahların susması, İsrail’in bu soykırıma, bu katliama son vermesi en büyük önceliğimiz. Gazze halkının, Filistin halkının bir an önce bu şiddet girdabından kurtulmasını, bu katliamdan ve soykırımdan kurtulmasını istiyoruz. İnsani yardımın bir an önce ulaşması, bu koridorun açılması çok önemli. Bu barış anlaşması her şeyiyle mükemmel, yeterli bir anlaşma değildir. Sadece çatışmanın sonlanması açısından önemlidir. Fakat sonrasında Filistin halkının kendi kaderini belirleyeceği çözümlerin üretilmesi, ancak ve ancak oradaki Filistin halkının gerçek anlamda muhatap olmasıyla mümkündür.”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.