PİRHA-DAD İstanbul Şubesi, 5. Olağan kongresini tamamladı. Tek liste sunulan kongrede, DAD İstanbul Şubesi’nin yeni eş başkanları Veli Er ile Mevhibe Akdeniz oldu.
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) İstanbul Şubesi, “Erkanı rızalık, edebi ikrar olan toplum; demokratik toplumdur” şiarıyla 5. Olağan kongresini yaptı. Gazi Cemevi’nde düzenlenen kongreye, Halkların Demokratik Kongresi, Demokratik Bölgeler Partisi, DEM Parti, TİP, Alevi kurum temsilcileri ile yöre derneklerinin yöneticileri katıldı.
Kongrenin yapıldığı salona “İkrar verenler elmaya, ikrarınız, ikrarımızdır” yazılı pankartın yanı sıra Pir Seyit Rıza ile Koçgiri direnişinin simge isimleri Alişer ve Zarife’nin fotoğrafları da asıldı. Kongrenin açılışında Zakirler Bedirhan Rakip ile Ali Demir, nefesler seslendirdi. Saygı duruşu ardından Pir İbrahim Erdoğan’ın okuduğu gülbeng ile çerağlar uyandırıldı.
Kongre başkanlığını Ergin Doğru yaparken, Mevlüt Aydoğan, Sevda Güneş ve Türkan Kaplan da divan üyeleri olarak seçildi.
Ergin Doğru, yaptığı konuşmada hassas bir süreçten geçildiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Barış ve Demokratik toplum sürecinden geçilirken bir yandan da Yol’a ikrar verenlerle yürütmüş olduğumuz mücadelenin yanında, asimilasyonalist, tekçi kafayla da sık sık karşılaştık. Hakikat mücadelesinin zorlu bir mücadele olduğunu bir kez daha yaşayarak görüyoruz. Bu mücadelenin daha büyütülerek geliştirilmesi gerektiği de aşikardır. Bu noktada DAD Kongresi’nin de buna hizmet edeceğine inanıyorum.
“KENDİMİZİ DARA TUTMAKTAN VAZGEÇMEMELİYİZ”
Bu yaşanan süreçte Alevilerin de söz kurabilmesi, yer alabilmesinin yegane yolu güçlü örgütlülükten geçiyor. Bu anlamda DAD önemli bir renktir. Alevi hareketinin içerisinde DAD’ın güçlenmesi, Alevi hareketinin de güçlenmesi anlamına gelir. Temel düsturumuzun şu olması gerekiyor; her bireyin önce kendini dara çekip sonrasında pir-talip ilişkisinin bir benzerini bu demokratik kurumlarda göreceğimizi; üye-yönetici ilişkisinin güçlendirilmesi gerekiyor. Artık dönün kırılmaları üstünden söz kurmak yerine önümüze bakmamız, geleceği kurmamız gerekiyor. Bu süreç hassas bir süreç. Güçlü olup el ele vermek gerekir. Kendimizi dara tutmaktan da vazgeçmemeliyiz. Bunu yapmazsak arınamaz, doğru yol yürüyemeyiz.
Moralimizi güçlü tutmalıyız.”
“İNCELTİLMİŞ BİR ASİMİLASYON POLİTİKASI YÜRÜTÜLÜYOR”
DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan ise konuşmasında, derneklerinin büyüdüğüne değinerek şunları söyledi:
“Demokratik Toplum ve Barış Süreci içerisinden geçiyoruz. Elbette ki Türkiye’nin demokratikleşmesi, halkların özgürleşmesi, kadınların özgür eş yaşam mücadelesine ortaklaşması, ekoloji mücadelesinde ortaklanması, Türkiye’nin demokratikleşmesine verilen mücadeleye ortaklanarak DAD da Alevi toplumunda böyle bir hat oluşturarak, bu mücadeleyi büyütme görevini üstleniyor.
İkinci bir sorumluluk ise uzun yıllardır Cumhuriyetten önce ve cumhuriyet tarihi boyunca Aleviler, yok sayılmış ve elbette ki eğer yok sayılıyorsan zulmün en büyüğünü yaşıyorsun demektir. Bunca zamandır katliamlara uğramış ve kendi özünden epeyce uzaklaşmış bir hal var. Çok inceltilmiş bir asimilasyon politikasıyla karşı karşıyayız. Devlet, Alevi toplumunu Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinden uzak tutmak için Aleviliği ya İslam içerisinde ya da Türklük üzerinden tanıtma politikaları yürütüyor. Bunların son aşaması da Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ve zorunlu din derslerindeki ÇEDES programlarını örnek verebiliriz.”
“BİRLİKTE YOL YÜRÜMEYE ÇAĞIRIYORUM”
27 Şubat çağrısından bu yana Aleviler her alanda bulunmuştur. Yarınki TJA’nın yapacağı yürüyüşe de cevap olacağımızı buradan beyan ediyoruz. Evet, birlikte güçlenelim ve mücadeleyi büyütelim. Alevi toplumu olarak her ne kadar örgütlü olsak da belki de örgütlülüğü geliştirme noktasında en zayıf olan noktada olduğumuzu da kabul etmek lazım. Hepinizi birlikte yol yürümeye çağırıyorum.”
“BUGÜNLERDE DAD’I DAHA İYİ ANLIYORUZ”
HDK EŞ Sözcüsü Ali Kenanoğlu da Alevi örgütlülüğü içerisinde DAD’ın özgünlüğüne değindi. Kenanoğlu, şunları dile getirdi:
“DAD’ın varlığını bugünlerde daha iyi anlayabiliyoruz. Çünkü DAD, bir toplumun bakış açısını, inançsal değerlerini savunarak, yok sayılan bir toplumun kendi varlığını ortaya koyarak ‘Biz hem Kürdüz hem de Aleviyiz’ diyerek bu meseleden yaptı. Cemevlerinde ‘Kürt’ten Alevi olmaz’ politikası çok yapılıyordu. Esasında ‘Bunlar Türklerdir ama sonradan Kürtleşmişlerdir’ diye çok yoğun politikalar yapılıyordu. O süreçte Demokratik Alevi Dernekleri ortaya çıkarak ‘Hayır biz hem Kürdüz hem de Aleviyiz’ dedi. Bugün DAD’ın varlığını daha iyi anlıyoruz. O anlamda emeği geçen bütün arkadaşlara minnet duyduğumuzu ifade etmek isterim. Bir dile, kimliğe, cinsiyete bağlı yol almak Aleviliği yok etmektir. ‘Yol bir sürek bin bir’ halini korumak zorundayız.
“SÜRECİN TAM ORTASINDA OLMAK İSTİYORUZ”
İçerisinde dahil olmadığımız bir cumhuriyette 100 yıl boyunca eşit yurttaş olmak için mücadele ettik. Şimdi gelinen noktada eşit yurttaşlık talebi geri bir taleptir. Artık bizim talebimiz kurucu toplum olmaktır. Biz bundan sonra cumhuriyetin 2. yüzyılında cumhuriyetin kurucusu olmak istemeliyiz ve talepleri buradan yükseltmeliyiz. Biz bu topraklarda yaşayan halkız ve bu topraklarda yaşamaya devam edeceğiz. O halde buradaki kuralların belirlenmesinde bizim de söz hakkımız olacak. Bundan sonra bunun mücadelesini yürütmek zorundayız. Dünya Ortadoğu yeniden kuruluyor. Türkiye’de de aynı şekilde yeniden kurulacak birçok şey olacak. Biz de bu sürecin tam ortasında olmak zorundayız. Sürecin seyircisi olamayız. Barış ve Demokratik Toplum Süreci, Aleviler açısından kıymetlidir. Alevi toplumu bu meseleye kamuoyunda yaratılan algıda olduğu gibi bakmıyor. Aleviler, eşit yaşamın oluşması için dikkatli bir şekilde süreci takip ediyorlar. Bizler de bu dostlarımızı, süreci sadece takip etmenin dışında sürece bizzat içerisinde yer alarak koşullarını oluşturmaları gerektiğini ifade ettik.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir Alevi Diyaneti ile karşı karşıyayız. Diyanet İşleri Başkanlığı, Sünnileri kontrol etmek, devletin bir Sünni Müslüman inancını oluşturmak için kuruldu. Şu anda Türkiye’nin siyasetini belirten, aynı zamanda holding gibi bir ekonomik gücüyle de eğitim hayatına da müdahale ediyor. Şimdi cumhuriyetin 2. yüzyılında bu Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığına da karşı durmalıyız. Öbür türlü sürecin arkasından sürüklenmekle meşgul oluruz.”
“BİRLİKTE YOL YÜRÜMELİYİZ”
DEM Parti İstanbul İl Eş Başkanı Arife Çınar ise devletin, tekçi dayatması sonucu inançları karşı karşıya getirdiğini söyledi. Çınar, “Buna rağmen Alevi toplumu, devlet politikasından etkilenmeyerek kendi inancıyla duygusunu bütünleştirerek hep barıştan, demokrasiden, kadın mücadelesinden yana olmuştur. Aleviler, Kürt halkı, ısrarla bu topraklarda inançların yaşaması gerektiğini en zorlu koşullarda dahi savundu. Var olan sistemin kendisi, çoklu bir kriz yaşamakta. Bunun en büyük nedeni ise dünden bugüne tarihsel olarak tekçi bir zihniyetin varlığında ısrar ederek devletin varlığını sürdürmek istemeleridir. Yok etmeye çalışsanız da Alevilerin mücadelesi bu topraklarda sürecektir. Halklar, kendi iradelerini ortaya koyamadıkları sürece demokrasiden bahsedemeyiz. İşte demokratik toplum tam da bu nedenle önemli; Alevi kurumları söz sahibi olmalı, karar verebilmeli. Hepimizin birlikte yol yürümesi gerekiyor. Hepimiz barış için mücadele etmeliyiz.”
Gazi Cemevi Başkanı Hıdır Karataş da konuşma yapan isimler arasındaydı. “Ne yazık ki kendi içimizdeki birliği, dayanışmayı kuramıyoruz” diyen Karataş şöyle devam etti:
“Buralar birileri, bizi tarif edip duruyor. Alevileri ancak Aleviler tarifleyebilir. Bizim adımıza gidip masa kuruyor, adımıza konuşuyorlar. İnancımızdan taviz vermeden herkesle müzakere edebiliriz. Şimdi tutup Yaresanlara, Araplara Türkçe’yi mi dayatacağız? Bugün Mecliste Barış ve Demokrasi çalışması var. Mecliste Aleviler de olmalıydı. Kurucu anayasa oluşturulmalı. Çünkü Anayasa dediğimiz toplumsal mutabakattır.”
“İSLAM’IN BASKISINDAN KURTULAMIYORUZ”
Pir İbrahim Erdoğan ise konuşmasında dar kültürünün önemine değinerek şunları söyledi:
“Aleviler olarak İslamiyetin baskısını halen yaşıyoruz. Bu baskı sebebiyle Alevilik kendi gerçeğini bir türlü yaşayamadı. Devletin Anayasasında da Türk-İslam sistemi içerisindesin. Bu madde kaldırılmalıdır. Reya Hakk üzerindeki sis kalkmadığı sürece barış olmaz. Gerçek Alevi inancını hayata geçirmeyi amaçlıyoruz. Bugün cemevlerinde dahi İslam’ın baskısından kurtulamıyoruz. Cemevlerindeki pirler, maaş için cemevi yönetimi ne diyorsa onu yapıyor. Bugüne kadar hangi yöneticimiz dara kaldırılıp hesap sorulmuş? Başkanlar pir olmuş, pirler talip olmuş!”
DAD İstanbul Şube Eş Başkanı Berna Güzel de yaptığı konuşmada Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin önemine değinerek “Barış, hiç kimseye altın tepside sunulmaz. Süreç, her canlının özünü dara alma sürecidir. Başta Demokratik Alevi Dernekleri olarak bizler, diğer müsahip kurumlarımızla güçlü ilişkiler geliştirip kendi aramızda birliği sağlamamız tarihsel sorumluluğumuzun gereğidir” diye belirtti.
Konuşmalar ardından kongre, faaliyet raporunun okunmasıyla devam etti.
Yeni dönem için oluşturulan tek liste, oybirliği ile kabul edildi.
DAD İstanbul Şubenin yeni eşbaşkanları Veli Er ile Mevhibe Akdeniz olurken, Safiye Doğan Ergin, Gülsüm Özer, Veysel Doğan, Fırat İnan Sarıçiçek, Şerefnaz Altınsoy da yönetim kurulunda yer alan diğer isimler oldu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.