PİRHA- Mersin’de düzenlenen ‘Orta Doğu’da Barışa Giden Yol’ panelinde konuşan Faik Bulut, bölgedeki dış dinamiklerin etkisini vurgularken, Dr. Metin Bakkalcı ise “Geçiş Dönemi Adaleti”nin önemine dikkat çekti. Konuşmalar, Kürt meselesi ve barışın toplumsal temelleri üzerine derinlemesine bir değerlendirme sundu.
Mersin Emek ve Demokrasi Platformu, Orta Doğu’daki güncel gelişmeleri ve barış sürecini tartışmak amacıyla “Orta Doğu’da Barışa Giden Yol” başlıklı bir panel düzenledi. Yenişehir Belediyesi Akademi Salonu’nda gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü Özge Göncü üstlendi. Panelde konuşmacı olarak yer alan araştırmacı gazeteci Faik Bulut ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Dr. Metin Bakkalcı, Orta Doğu’daki barış süreci üzerine önemli değerlendirmelerde bulundular.
Faik Bulut, “Güncel Gelişmelerle Orta Doğu’da Barış” başlıklı konuşmasında, bölgedeki çatışmaların arka planındaki dengelerden ve barış sürecinin sebeplerine değindi. Dr. Metin Bakkalcı ise, “İnsan Hakları Perspektifinde Geçiş Dönemi Adaleti” başlıklı konuşmasında, barış süreçlerinde adaletin sağlanmasının ne denli önemli olduğuna dikkat çekti.
“DEVLET, ÖCALAN’LA MASAYA OTURMAK ZORUNDA KALDI”
Panelde ilk olarak konuşan Faik Bulut, İngiltere ve Amerika’nın Orta Doğu’daki bütün silahlı örgütlerin ortadan kaldırılma kararı aldığını ve buradan doğru Türkiye’de sürecin başlamasında dış dinamiklerin etkisi olduğuna dikkat çekti. Bulut, barış süreci denklemine dair şunları söyledi:
“Türkiye’de sürecin başlamasında dış dinamiklerin etkisi oldu. ‘Kürt meselesini çözmezseniz ülke oldukça karışacak’ denmesi üzerine süreç başladı. Bölgedeki silahlı örgütlerin tamamını silahsızlandırmak istediler. Hizbullah’ta başarılı oldular. Gazze’de barış olsa da olmasa da Hamas’ı silahsızlandırıp devre dışı bırakacaklar. Kürtlere gelince ise; Kürtlerin kitlesi fazla olduğu için silahsızlandırıp devre dışı bırakamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Türkiye’ye ‘bunun çaresine bakmanız lazım. Bu işi çözün bölgedeki Kürtlerin tamamının himayesini size veririz’ dedi Amerika. Bunu MİT Başkanı İbrahim Kalın 4 ay önce bir gazeteci ile sohbetinde ‘biz Kürtlerin hamiliğine soyunacağız’ diyerek destekledi. Dış şartlar ve iç şartlar mevcut iktidarı Öcalan’la oturmaya mecbur etti. Öcalan da öbür türlü olmayacağını bildiği için masaya oturdu.
Burada Abdullah Öcalan ilginç bir şey yaptı; Türkiye’de başka bir devlet istemenin mümkün olmayacağını kavradı. ‘Özerklik, federalizm, kültüralizm de istemiyoruz, radikal demokrasi istiyoruz’ dedi. 2 sene önce Rojava’da toplumsal sözleşme hayata geçti. Bu sözleşme, toplumun renkleri olan insanların demokrasi, özgürlük, eşitlik temelinde yeni bir toplum inşa etmeyi savunuyor. Öcalan’ın da talebi bu yönde oldu aslında.”
AKP’nin barışın toplumsallaşması adına hiçbir adım atmadığını ve bu sürece dair samimi olmadığını söyleyen Bulut, DEM Parti’nin ise bunu yapmaya çalıştığını ancak kendi çeperinde yapmasının eksiklik doğurduğunu kaydetti. Bulut, son olarak bu süreçte DEM Parti’nin daha aktif olması gerektiğinin altını çizdi.
“GEÇMİŞ ACILARLA YÜZLEŞİLMELİ”
Metin Bakkalcı ise, Barış ve Demokratik Toplum sürecinde ‘Geçiş Dönemi Adaleti’nin önemine vurgu yapan bir sunum yaptı. Bu kavramın geçmişle yüzleşmeyi ve travmatik belleğin onarılmasını odağına aldığını belirtti. Bakkalcı, Numan Kurtulmuş’un, komisyondaki “Amaç geçmişin tartışmalarını tekrar etmek değildir, ortak geleceği kurabilmek için kararlılığımızı artırmaktır. Bu iki hususun acılarımızı yarıştırmamak ve geçmişte olanları bugüne taşımamak lazım” sözlerini hatırlatan Bakkalcı, “Geçiş dönemi adaleti çatışma sırasında veya baskıcı bir rejim tarafından işlenen geçmiş suçlarla yüzleşilmesi ve adaletin tesis edilmesini kapsar. Geçiş dönemi adaleti insan hakları temelli bir sorun çözüm yöntemi olarak ele almalı. Bütün acıları, suçları ve travmatik belleği sıfırlamaya çalışıyorlar. Oysa ki travmanın yaralarının onarılması gerekiyor. Ve bu onarma da ötekiyle yapılacak empati ile başlar” dedi.
PKK’nin silah bırakmasının kendi başına çok önemli olduğunun altını çizen Bakkalcı, “Silah bırakma kendi başına çok önemli. Buranın özgürleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun güvence altına alınması gerekiyor. Bu noktada hepimize görevler düşüyor. Kürt meselesinin diyalog ve müzakareye dayalı olarak şiddeti dışlayan yöntemlerle çözümü doğrultusunda ilerlemeli. Bu noktada Kürtlerin temel haklarının teminata alınması gereken programlar yapılması gerekiyor” diye konuştu.
Panel, soru ve cevapların ardından sona erdi.
PİRHA/ MERSİN
Yoruma kapalı.