Alevi Haber Ajansi

TMMOB, Dersim’de deprem paneli düzenlendi: Afetlerden etkilenmeyen dirençli kentler inşa edebiliriz-VİDEO

PİRHA-TMMOB, Dersim’de deprem paneli düzenlendi. Dersim’in deprem riskinin yüksek olduğu yerlerden bir tanesi olduğunu vurgulayan Jeofizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Kart, “Tunceli’nin kuzeyinde Kuzeydoğu Fay Hattı, güneyinde Doğu Anadolu Fay Hattı, yine Güney cephesinde yakın mesafelerde bulunan Ovacık, Malatya ve Nazimiye fay zonları da yakın zamanda işte deprem oluşum periyotlarını tamamlamış ve her an bir deprem yaşayacakmış gibi hazırda bekleyen faylarımız” dedi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Dersim’de Hüseyin Güntaş Konferans Salonu’nda “Dersim dört fay içinde. Depreme dirençli kentler” başlıklı panel düzenledi. Panele konuşmacı olarak Jeofizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Kart, Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2. Başkanı Selçuk Uluata, Şehir Planlamacıları Odası Dersim Temsilcisi Umut Kork, Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği Temsilcisi Hasan Basri Yorulmaz katıldı.

Panelden önce TMMOB Dersim İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Uğur Beycan, TMMOB Bölge İl Koordinasyon Kurulları Eş Sözcüsü Dıyar Kut ve TMMOB eski Genel Sekreteri Dersim Gül açılış konuşması yaptı.

“2 YIL GEÇMESİNE RAĞMEN DEPREMİN YARALARI SARILAMADI”

6 Şubat depremlerinde yitirdikleri on binlerce insanın acı yükünü omuzlarında taşıdıklarını ifade eden TMMOB Dersim İKK  Sekreteri Uğur Beycan, “Depremle ilgili herhangi bir yüzleşme, hesaplaşma ve bilimi, tekniği, rasyonaliteyi, akıl esas alan bir iktidar yaklaşımı ile kentlerimizi depreme dirençli hale getirme yaklaşımını daha geliştirilmedi. Olası bir afet anında iktidar sadece kendi itibarını koruma gerçekliği üzerinden şekillendiriyor” diye belirtti.

Depremin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen yaraların halen sarılmadığını belirten  TMMOB Bölge İl Koordinasyon Kurulları Eş Sözcüsü Dıyar Kut, “Halkımız konteynerlerde yaşamaya mahkum bırakılmıştır. Birçok meslektaşımız soruşturma geçirip tutuklanırken müteahhitler, ilgili kurum yetkilileri herhangi bir yaptırıma tabi tutulmamıştır. Depremin faturası meslektaşlarımıza kesilmiştir. Yıkılan kentlerin yerine yenileri inşa edilmemiştir. Bu AKP hükümetinin yürüttüğü politikaların sonucudur. Deprem bölgesinde yaşayan halkımızın sorunlarının unutulmaması ve sorunların çözümü için çaba gösterilmesi gerektiğini hükümete iletiyoruz” dedi.

Eğer yaşadıkları ülkenin deprem gerçekliği varsa ülkeyi yönetenlerden de ona göre çalışma beklediklerini söyleyen TMMOB eski Genel Sekreteri Dersim Gül, “Elbette yurttaş olarak bizlerin de yani toplumun da tabii ki görevleri vardır. Ama öncelikli olarak biz kamudan bu beklentiyi görmek isteriz. Kamu kurumlarında, yerel idarelerde, meslek kuruluşlarında bu düzenlemenin hayata geçirilmesi ile ilgili bir uygulama bütünlüğü bekleriz ama bu uygulama bütünlüğünü göremiyoruz. Meslek kuruluşları yok sayılıyor. Ülkeyi yöneten bu aklın depreme Dersim’i ve Türkiye’yi hazırlayamayacağını, deprem gerçekliğine uygun olarak dönüştüremeyeceği açıktır” diye konuştu.

“DEPREM İLE İLGİLİ TEDBİRLERİ KARARLILIKLA UYGULAYAN BİR SİYASET SÖZ KONUSU DEĞİL”

Panelde ilk sözü alan Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, “Türkiye diri fay haritasına bakıldığında 5 ve üzeri deprem üretme potansiyeline sahip çok sayıda fay söz konusu. 24 kentimiz doğrudan fay zonu üzerine oturuyor. 110 ilçe 500’ü aşkın mahalle veya köy yerleşim birimi de fay üzerinde oturuyor. Deprem risk azaltma yasası 1976’da,  fay yasası 1972 yılında çıkmış. Afet Acil Durum ve Planlama Yasası 1977’de çıkmış. Güçlü bir kurumsal altyapımız söz konusu değil. İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir başkanlıkla bizim Türkiye’deki afet gerçekliğini yönetebilme şansımız yok. Tedbirleri kararlılıkla uygulayan bir siyaset söz konusu değil. Yani rantı görünce hemen yamulan bir siyaset anlayışımız söz konusu” dedi.

“EN BÜYÜK RİSKLERDEN BİR TANESİ KUZEY ANADOLU FAY ZONU”

Dersim’in deprem riskinin yüksek olduğu yerlerden bir tanesi olduğunu vurgulayan Jeofizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Kart, “Tunceli’nin kuzeyinde Kuzeydoğu Fay Hattı, güneyinde Doğu Anadolu Fay Hattı, yine Güney cephesinde yakın mesafelerde bulunan Ovacık, Malatya ve Nazimiye fay zonları da yakın zamanda işte deprem oluşum periyotlarını tamamlamış ve her an bir deprem yaşayacakmış gibi hazırda bekleyen faylarımız. En büyük risklerden bir tanesi Kuzey Anadolu fay zonu. Bu fay zonunun yaklaşık 1200 km uzunluğunda sağ yana öteleme sahip. Genel olarak birkaç yüz metre ile 10 km arasında değişen genişlikte bir zon şeklinde gelişmiş doğrultu atımlı bir fay sistemidir. Kuzey Anadolu fayı geçmişte çok sayıda yıkıcı depremler üretmiştir. Bunların en büyüklerinden bir tanesi 1939 Büyük Erzincan depremi. Deprem dinamik bir harekettir. Bu dinamik hareketlere dayanıklı yapı tasarımı ve dirençli kentler inşa etmek istiyorsak mutlaka her yapının oturacağı yerin dinamik parametreleri jeofizik araştırmalar ile belirlenmelidir. Yapılaşma jeofiziği ve yapı jeofiziği çalışmalarındaki gelişmeler dikkate alınarak ilgili yönetmeliklere bu çalışmaların daha ayrıntılı olarak dahil edilmesi gerekmektedir. Ancak bu çalışmalar dahil edilerek depreme dayanıklı yapı tasarımı sağlanır ve doğa kaynaklı afetlerden etkilenmeyen dirençli kentler inşa edebiliriz” diye belirtti.

“DEPREMLERDEN HİÇBİR ŞEKİLDE DERS ALINMIYOR”

Depremden hiçbir şekilde ders alınmadığını ifade eden İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2. Başkanı Selçuk Uluata, “Bunlarla hepimizin yüzleşmesi gerekiyor. En son Maraş depremi oldu, ne ders aldık? 30 yıllık tespitimiz var zaten. Bizde tespitte ve bilimsel olarak bir sorun yok. Yasa yönetmeliklerimizde de bakarsanız da sorun yok. Bu bir beka sorunu değil. Bu bir devlet sorunu. Kaymakamın ve belediye meclis üyelerinin görevi orada yaşayan insanlara yoldaşlık etmek ve sorunlarına çözüm üretmektir. TMMOB’un görevi devlete, kurumlara destek olmak, yardımda bulunmak. Ama biz bunu görmedik hiçbir afette bu süreci yaşamadık” diye vurguladı.

“RİSKİ AZALTICI ŞEHİR PLANLARI GELİŞTİRİLMELİDİR”

Şehir Planlamacıları Odası Dersim Temsilcisi Umut Kork, “Dersim’in dağlık ve engebeli bir araziye sahip oluşu hem deprem öncesinde planlamayı zorlaştırmakta hem de deprem sonrasında afet yönetimini ve koordinasyonuyla birlikte tahliye ve müdahaleyi de zorlaştırmaktadır. Yeni deprem yönetmeliğine uygun dayanıklı konut projelerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Tabii burada rantı önceleyen değil de insan yaşamını ve doğayı öne çıkaran dönüşümler gereklidir. Yine alternatif tahliye yolları şehir içinde ve kırsalda acil durumda kullanılabilecek ek güzergahların planlanması gerekmektedir. Sağlık alanında da sağlık ve acil müdahale altyapısının geliştirilmesi hastane kapasitesinin arttırılması gerekmektedir. Toplumun afet bilincinin arttırılması gerekmektedir. Bunun için de halka yönelik deprem tatbikatları ve eğitim programları yaygınlaştırılmalıdır. Doğa ile uyumlu planlama dağlık coğrafyaya uygun riski azaltıcı şehir planları geliştirilmelidir” diye konuştu.

“HALKI BİLİNÇLENDİRMEMİZ LAZIM”

Deprem konusunda kanıksama olayının yaşanmaması gerektiğini söyleyen Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği Temsilcisi Hasan Basri Yorulmaz, konuşmasının devamında şunları dile getirdi:

“Nereden başlamalı sorusu burada çok önemli. Biz yerel düzeyde faaliyet gösteren siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları toplumun bilinçlendirilmesinde öncülük rolü oynamalıyız. Halkı bilinçlendirmemiz lazım. Risk yönetiminde hazırlık, bir zarar azaltma, ikinci hazırlık, kriz yönetiminde ise müdahale ve sonrasında bir iyileştirme dönemi var. Burada risk yönetimi koruma mantığını barındırıyor. Kriz yönetimi düzeltme, biz korumayı gerçekleştirmediğimiz zaman zaten düzeltmeyi de bir türlü gerçekleştiremiyoruz. Aradan geçen bunca zamana rağmen Adıyaman sanki enkaz kent, binalar yükseliyor ama yeraltı yapısıyla o çevresiyle hala 2023’ün izlerini canlı canlı olarak görmekteyiz.”

Panel, soru-cevap bölümüyle devam etti.

PİRHA/DERSİM

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.