Alevi Haber Ajansi

Avukat Aytaç Ünsal: Ebru Timtik yüreklerimize her koşulda hakkını isteme ruhu üfledi!

PİRHA- Avukat Ebru Timtik’in, adil yargılanma talebiyle girdiği ölüm orucunun 238’inci gününde yaşamını yitirmesinin üzerinden 5 yıl geçti. Meslektaşı Ebru Timtik’i anlatan Aytaç Ünsal, “Her geçen yıl Ebru’nun etkisi büyüyor. Çünkü adaletsizlik büyüyor, adalet arayışı artıyor. Adalet talebi varsa orada Ebru vardır. Ebrumuza, adalet sözümüzü tutacağız” dedi.

Dersim’de 6 kişilik bir ailenin en büyük çocuğu olarak dünyaya gelen avukat Ebru Timtik’in, adil yargılanma talebiyle girdiği ölüm orucunun 238’inci gününde yaşamını yitirmesinin üzerinden 5 yıl geçti. 2018 yılında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyelerine dönük operasyon sonucunda tutuklanan Timtik’e, “Örgüt kurma ve yönetme”, “Örgüt üyeliği” iddiasıyla 13 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti.

Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde 5 Ocak 2020 tarihinde adil yargılanma talebiyle açlık grevine giren Timtik, meslektaşı Aytaç Ünsal ile birlikte 5 Nisan’da eylemini ölüm orucuna dönüştürdü. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) cezaevinde kalmalarının sakıncalı olduğuna dair raporuna rağmen tahliye edilmeyen Timtik ve Ünsal, 30 Temmuz’da hastaneye kaldırıldı. 10 Ağustos 2020’de Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) Timtik ve Ünsal için yapılan tahliye talepli “tedbir” başvurusu da reddedildi. Adil yargılanma talebi karşılanmayan Timtik, eyleminin 238’inci gününde 27 Ağustos 2020’de yaşamını yitirdi.

Avrupa ülkelerinden hukuk örgütleri ve barolar, Timtik anısına 14 Haziran’ı “Uluslararası Adil Yargılanma Hakkı Günü” ilan etti. Eylül 2020’de ise insan hakları için mücadele eden avukatlara verilen Ludovic Trarieux Uluslararası İnsan Hakları Ödülü, Ebru Timtik’e layık görüldü. Yine 2020 yılının Kasım ayında Avrupa Barolar Birliği Konseyi’nin (CCBE) İnsan Hakları Ödülü Timtik’e verildi.

Edirne F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Avukat Aytaç Ünsal, Ebru Timtik’i PİRHA’ya anlattı.

“EBRU, ADALETSİZLİK VARSA ADALET OLUR”

-Ebru Timtik, nasıl biriydi?

Ebrumuzu kendi sözleriyle anlatalım. Dünyanın ilk kadın ölüm orucu şehidi Ayçe İdil Erkmen’i direnişi sırasında şöyle anlatıyordu: Akışkan bir nehirdi İdil. Hangi topraktan geçse sular yeşertirdi. Ebrumuzda öyleydi. Vatanı Dersim’in nehirleri ve ırmakları gibi sade ve dupduruydu. Avukat Ebru Timtik, bir süper insan veya şeyh değildi. Halktan, bizden biriydi. Annesi Fatma gibiydi. Anadolumuzdaki milyonlarca Ebru, Fatma gibi. Yerleri temizleyen, ekmek yapan, elbise diken, güzellikler yaratan, emekleri yok sayılan ama sevgileriyle dünyaları değiştirebilen milyonlardan biri. Diğer türlü onu kendimizden uzaklaştırmış oluruz. Oysa Ebru bu halkın yetiştirdiği çocuğuydu. Çok seven, çok ilgilenen, inanan, umut eden, sevdiklerini korumak için her bedeli göze alabilen bir insandı. Onu daha yakından tanımak isteyenler Çağlayan Adliyesi’nde ‘Özgürlük’ diye haykırdığı eylemin videosunu internetten izleyebilir. Ebru budur. Adaletsizlik varsa adalet olur, oradadır.

“HER GEÇEN YIL EBRUNUN ETKİSİ BÜYÜYOR ÇÜNKÜ ADALETSİZLİK BÜYÜYOR”

-Ebru Timtik, gelecekte nasıl hatırlanacak?

Ebrumuz ile ilgili uygulanan sansürün hepimiz farkındayız. Çünkü bu adaletsiz düzen onu yok saymaktan başka hiçbir şey yapamaz. Böyle yaparak onu unutturabileceklerini sanırlar. Gerçekte ise dünyanın 110 ülkesindeki 2 milyon meslektaşı her yıl iki kez onun için toplanıyorlar. Adını barolara, sokaklara koydular. 14 Haziran’da Avukat Ebru Timtik ödülü veriyorlar. Daha önemlisi halkımız çocuklarının adını Heval, Ebru koydu. Ebrumuzla avukatlık yapma kararı alan yüzlerce genç oldu. Ne kadar uğraşsalar da Ebrumuzun adını halkın yüreğinden alamadılar.

Her geçen yıl Ebrunun etkisi büyüyor. İlerleyen senelerde ise daha da çok anılacaktır. Çünkü adaletsizlik büyüyor, adalet arayışı artıyor. Adalet talebi varsa orada Ebru vardır. Tabi bu kendiliğinden de olmaz. Bir değer, onu hayata geçiren ne kadar fazlaysa o kadar hayatta karşılık bulur. Sizler gibi duyarlı basın emekçileri, avukatlar, sanatçılar, öğrenciler, işçiler, köylüler ne kadar çok insanımız bedelleri göze alarak Ebruyu anarsa o kadar kalıcılaşacaktır. Egemenler Pir Sultan’ın, Şeyh Bedreddin’in ve nice halk kahramanının mezarını gizledi, anılmasını yasakladı. Ama bugün yasaklayanlar değil, bu değerler yaşıyor. Ebru ne kadar çok hatırlanırsa bu adalet bilincinin, adalet özleminin o kadar yayıldığı anlamına gelecektir. Onu her biçimde yaşatmaya devam edeceğiz. Ta ki adını vatanımızın büyük meydanlarına koyduğumuz özgür bir vatan kurana kadar.

“EBRUMUZA, ADALET SÖZÜMÜZÜ TUTACAĞIZ”

-Türkiye’de adil yargılanma hakkıyla ilgili bir şey değişti mi? Nelerin yapılması gerekiyor?

Avukat Ebru Timtik gibi müvekkilimiz olan Mustafa Koçak da adil yargılanma hakkı için canını verdi. Hiçbir zaman canımızı verdiğimizde kişisel bedeller ödediğimizde Türkiye’ye adalet geleceği saflığı içinde olmadık. Direniş yaşadığımız adaletsizliğin yayılacağı ve süreklileşeceği öngörüsünü taşıyordu. Yaşadığımız dünyayı görüyoruz.

ABD emperyalizmi, dünya halklarına azgınca saldırıyor. AB emperyalistleri, Almanya devlet başkanı Merz, ‘İsrail bizim kirli işlerimizi yapıyor’ diyor. Gazze’de, dünyanın gözü önünde bir halk vahşice katlediliyor, işkencelerden geçiriliyor. Emperyalistler yeni bir düzen kurmaktan bahsediyor. İsrail hukukunu, dünyanın geneline yaydıkları bir düzen istiyorlar. Ülkemizde bağımsız değildir. Her halükarda yargı faşizmin ihtiyaçlarına göre şekillendirilecekti. Direniş, bu süreci hızlandırdı.

Ebrumuz yüreklerimize meydan okuma, her koşulda hakkını isteme ruhu üfledi. Yol, yön gösterdi. Adalet ve devrim şehitleri deniz fenerleridir, yıldızlardır. Karanlıkta yürünmesi gereken yolu gösterirler, güç olurlar. Önemli olan adaletsizliğe maruz kalmamak değildir. Adaletsizliğe karşı direnme gücü bulabilmektir. Bugün gözaltı, tutuklama ve her türlü saldırıya rağmen halkımız bu düzeni kabul etmiyorsa, başaramamışlar demektir. Yaşadığımız dünya ve ülke koşulları bundan sonra böyle devam edecek. Kendiliğinden değişmeyecek. Adaletsizliği sadece ellerimizle, adalet olarak yok edebiliriz. Gazze’de direnen Filistin halkından Ebrumuza direnenler bunu gösteriyor.

Bedelleri göze almazsak, daha büyük ödemeyi göze almış oluruz. Örgütlenmeliyiz, sahte ve boş umutlarla kolay yoldan kurtuluşun gelmeyeceğini bilmeliyiz. Gücümüz kadar, her yerde ve her koşulda Ebru gibi sevmeli, korumalı, direnmeliyiz. Halktan kopmuş Osmanlı’yı yeniden canlandırmaya kalkanlar çok güçsüzdür. Halklar olarak bizler güçlüyüz, bu gücü hayata geçirdiğimizde mutlaka kazanacağız. Bu 27 Ağustos’ta 5. yılda da aynı heyecan ve coşkuyla haykırıyoruz. Ebrumuza, adalet sözümüzü tutacağız.

Cihan BERK/PİRHA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.