PİRHA- 23. Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında yapılan Kadınlar Gündemi Tartışıyor’ başlıklı panelde demokratik toplum inşası ve kadınların rolü, kadın hakları, aile yılı, kadın emeğinin sömürülmesi, kadın mücadelesinin yönü konuşuldu. Panelde kadınlara yönelik bütünlüklü saldırılara karşı mücadele ve örgütlenme çağrısı yapıldı.
23. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin 3. gününde ‘Kadınlar gündemi tartışıyor’ paneli yapıldı. Yerine kayyım atanan Dersim Eş Başkanı Birsen Orhan’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde TJA Aktivisti Ayla Akat, DEDEF üyesi hukukçu Gamze Yentür, SKM Sözcüsü Tanya Kara ve EMEP GYK Üyesi Sema Barbaros konuşmacı olarak yer aldı.
Sanat Sokağında yapılan panele Dersim Milletvekili Ayten Kordu, Milletvekili Sevda Karaca, DEDEF Kadın Meclisi, Dersim Kadın Platformu ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Panel başlangıcında Birsen Orhan, festivale dönük sosyal medyada bir ‘linç kampanyası’nın başlatıldığını söyleyerek, “Bu festival, başladığı günden bugüne yasakçı zihniyete karşı 23 yıldır dimdik bir şekilde ayakta. Bilinçli bir şekilde sanal medyada festival tertip komitesine ve Dersim’in dinamiklerine yönelik saldırılar var. Bu saldırıların bilinçli, politik bir şekilde yapıldığının farkındayız. Elbette ki her eleştiri kıymetlidir ancak ortaya çıkan saldırılar tamamen Dersim’in kültürüne, kimliğine ve tertip komitesine ideolojik bir saldırı var. Bu saldırılar karşısında festivali her geçen yıl daha güçlü bir şekilde yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
AİLE YILI İLANINA KARŞI ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ÇAĞRISI
Panelde ilk olarak konuşan SKM Sözcüsü Tanya Kara, iktidarın 2025 yılını ‘Aile Yılı’ ilan etmesinin altında yatan tehlikelere dikkat çekti. AKP-MHP’nin aile politikalarıyla toplumu İslamcı bir rejim düzleminde örgütlemeyi istediğine vurgu yapan Kara, “Aile yılının ilanında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı olmak üzere iki kurul kuruldu ve sonrasında doğrudan Diyanet göreve çağırıldı. Bu kurumlar rejimin önümüzdeki dönemde nasıl bir yol haritası belirlediklerini gösteriyor. Kadınları birey olarak görmeyen, kadınları sadece anne, eş olarak gören bir yaklaşımla karşı karşıyayız ve aynı zamanda LGBTİ+’ların varlığını kabul etmeyen ve nefret örgütleyen bir anlayış var. Aslında uzun süredir kadınlara yönelik bütünlüklü bir saldırı var. Kadın cinayetlerindeki artış, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi, Kürdistan’daki kadın dernekleri kapatılması, eş başkanlığa dönük doğrudan saldırılar, kadınların yasal güvencelerine saldırılar artarak devam etti” dedi.
Tanya Kara, aile yılıyla birlikte hem kültürel hem siyasi açıdan çok katmanlı bir sorunun oluştuğunu ancak bu sorunların karşısında kadınların örgütlü mücadele ile durabileceğinin altını çizdi.
“KADINLAR DİRENÇ NOKTALARI OLUŞTURMALI”
EMEP GYK Üyesi Sema Barbaros da aile yılı üzerinde durarak, “Aile Yılı ilanı, AKP iktidarının bitmek bilmeyen bir süreci, yeni bir durum değil aslında. AKP’nin iktidar olduğu dönemden beri bir sermaye-devlet içerisinde aile politikalarının, aile ve evlilik birliğinin iktidar için çok özel bir anlamı olduğunu söylemek mümkün. AKP iktidarı aslında kadınların canı pahasına aileyi savunuyor çünkü sonuçta sermaye için hem ucuz işçi gücü hem üretimin devam etmesi hem de güvencesiz çalıştırmanın bir yöntemi. Sermaye kadını ucuz iş gücü olarak görmek istiyor, çocuk işçiliğini arttırmak istiyor. AKP aileye teşvik adı altında maddi destek, evlilik danışmanlığı, doğum izinleri, esnek ve uzaktan çalışma, yarı zamanlı çalışma gibi politikaları izliyor. Önümüzdeki yıllarda iktidarın yürüteceği süreçlerde kadın ve çocuktan yana politikalar izlemeyeceğini ve sermaye ne diyorsa onu yapacağını bir kez daha görüyoruz” şeklinde konuştu.
“Sermaye ve iktidar örgütlü mücadele yürütüyor” diyen Barbaros, tüm yapılan saldırılara karşı başta kadınların direnç noktası oluşturması gerektiğini kaydetti.
“6284 ETKİN UYGULANMIYOR”
DEDEF üyesi hukukçu Gamze Yentür, kadın haklarının hukuki boyutuna dair konuşarak, “Bugün 6284 sayılı yasa çok iyi bir kanundur. Kadınlar için çok ciddi bir güvence ancak bugün toplumsal süreç içerisinde bu kanunun etkili şekilde uygulanmadığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Anayasamızda herkese eşittir, kimse dil, din, ırk, cinsiyet olarak ayırt edilmez ancak gerçekte böyle değil. Demek ki bunun toplumsal koşullarının oluşması gerekiyor. Buradaki önemli olan gerçeklikle bilimselliğin arasındaki bağı kurmaktır. Afaki tartışmalar yerine biraz daha bilimsel göstergelere başvurmak gerek” dedi.
Yentür, kadınlara çağrıda bulunarak şiddete uğramaları halinde baroların kadın hakları merkezlerine, kadın örgütlerine başvurmalarını dile getirdi.
“KADINLAR BARIŞ SÜRECİNİN HER AŞAMASINDA YER ALMALI”
TJA Aktivisti Ayla Akat, geçmişten bugüne Kürt kadın hareketinin karşılaştığı sorunlara değindi. Ardından ‘Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde kadınların etkin rol oynaması gerektiğine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Analar ağlamasin deniliyor ama anaların gözyaşları henüz kurumadı. Öyle sadece sarılmakla gözyaşları durmuyor. Risk almakla, cesaretle inşa etmek gerekiyor. Bunu bilmek, bununla mücadele etmek gerekiyor. Kadınlar kurulacak her mekanizmada yer almalı ve alacaktır da. İster Meclis içerisinde olsun ister Meclis dışında olsun. İnsan hakları örgütlerimiz uzun yılların deneyim birikimine sahipler. Tüm bu kurumlar, çatışmalı sürecin ve barışın kaydını tutacak kurumlardır. Ne zaman ki biz gerçekten cesaretle kararlılık üretmeye başlarsak onun yarattığı çekim herkesi bunun içine dahil edecektir. Kimseyi beklememize gerek yok. Eğer demokratik bir sistem ve barış için mücadele iddiamız ortaksa bizi bir araya getiren nedenlerimiz çok. O yüzden bizi bir araya getiremeyecek nedenlere dönüp bakmayalım, onları azaltmanın peşine düşelim. Tek bir çözüm var; sonuna kadar örgütlenmek, tek bir gerçek var kendimizi eğitmek. Kim olduğumuzu bilmek, kim olduğumuzu doğru bir şekilde anlatabilmek. Hangi kimliğe sahip olursak olalım… Ben bugün Sünni Kürt bir kadın olarak buradayım, yanıbaşımda Alevi kadın arkadaşlarım var. Tüm farklılıklarımızla örgütlülük içinde olan kadınlarız, o yüzden sesimiz gür çıkıyor.”
Panel, soru ve cevapların ardından sona erdi.
PİRHA/ DERSİM
Yoruma kapalı.