PİRHA- Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Kültür Sanat Kurulu, sanatçı Sebahat Akkiraz’ın Talat Paşa’yı öven sözlerine tepki göstererek, “Talât Paşa gibi tarihsel bir sorumluluğu olan figürü övmek, bu sahiplenilmeyi tesadüf olmaktan çıkarır. Bu yönelim, Alevi değerlerinden bilinçli bir uzaklaşma ve yeni saflara yönelme işaretidir. Başta Ermeni halkı olmak üzere tüm duyarlı kamuoyundan özür dileyiniz” açıklamasında bulundu.
Ermeni Soykırımı’nın baş sorumlularından Talat Paşa’yı “kahraman” olarak niteleyen Sabahat Akkiraz’ın sözleri, Alevi sanatçıları, aydınları ve toplumun farklı kesimleri tarafından da tepkiyle karşılandı.
AABF Kültür Sanat Kurulu yaptığı açıklamada, “Zalim kim olursa olsun karşısında olmayı ilke edinen Alevilik anlayışıyla, bu tür söylemlerin hiçbir ilgisi olamaz” diyerek Sabahat Akkiraz’a, Talât Paşa’yı öven sözlerini geri alması ve halklardan özür dilenmesi çağrısında bulundu.
“TALAT PAŞAYI KAHAMAN OLARAK NİTELEMESİ ALEVİ TOPLUMUNDA AĞIR KIRILMA YARATMIŞTIR”
AABF Kültür Sanat Kurulu’nun kamuoyuna yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:
“Kendisini uzun yıllar Alevi kimliğiyle tanıtan, Alevi halkının inanç ve kültürel değerleriyle tanınan Sabahat Akkiraz’ın, tarihin en karanlık sayfalarından biri olan 1915 Ermeni Soykırımı’nın baş mimarlarından Talât Paşa’yı “kahraman” olarak nitelemesi, yalnızca Alevi toplumu nezdinde değil, insanlık vicdanında da ağır bir kırılma yaratmıştır.
Biz, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Kültür Sanat Kurulu olarak, bu açıklamayı kesin bir dille reddediyor, bu tür söylemleri Aleviliğin öğretilerine, ahlaki temellerine ve tarihsel duruşuna bütünüyle aykırı bulduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyoruz.
“ACILARIN İNKARINA ORTAK OLMAKTIR”
Alevilik, tarih boyunca zulmün karşısında, ezilenin yanında olmayı kendine ilke edinmiş bir inançtır. “Zulme rıza, zulümdür” sözü yalnızca bir öğreti değil, bir yaşam rehberidir. Talât Paşa, İttihat ve Terakki yönetimi içinde 1915 Ermeni, Süryani, Keldani ve Pontus Rum halklarına yönelik tehcir ve imha politikalarının sorumlularından biridir.
Yüz binlerce insanın hayatına mal olan bu karanlık sürecin baş aktörlerinden birini “kahraman” olarak tanımlamak, tarihi çarpıtmak değil; aynı zamanda o acıların inkârına ortak olmaktır. Aleviliğin, mazlumun dini, dili, kimliği ne olursa olsun yanında duran evrensel duruşuyla bu açıklamanın hiçbir ilgisi yoktur.
“ALEVİ TOPLUMUNUN VİCDANINDA BAĞLARI ZEDELEMİŞTİR”
Sanat; vicdanın, hakikatin ve adaletin dilidir. Hele ki kendisini “Alevi sanatçısı” olarak tanımlayan bir kişinin, her şeyden önce tarihle yüzleşen, hakikati savunan ve halkların acısına saygı duyan bir çizgide durması gerekir. Ne yazık ki Sabahat Akkiraz’ın bu açıklaması, bu çizginin çok ötesine düşmüş, Alevi kimliğiyle büyümüş kuşaklarda derin bir kırgınlık yaratmıştır.
Sanatçının sesi yalnızca notalara değil, toplumun vicdanına da dokunmak zorundadır. Bu açıklamayla birlikte, Sabahat Akkiraz artık Alevi toplumunun vicdanında bu bağları zedelemiştir.
“AKKİRAZ’IN, MİLLİYETÇİ ÇEVRELERCE ÖVÜLMESİ DİKKAT ÇEKİCİDİR”
Son dönemde Sayın Sabahat Akkiraz’ın milliyetçi ve inkârcı çevreler tarafından övülüyor, yüceltiliyor ve sahipleniliyor olması dikkat çekicidir. Kendisi doğrudan bu çevrelerle açık bir bağ kurmamış olsa da, sözlerinin kimlerde karşılık bulduğu ve kimlerce alkışlandığı, durduğu yeri ortaya koymaktadır.
Talât Paşa gibi tarihsel bir sorumluluğu olan figürü övmek, bu sahiplenilmeyi tesadüf olmaktan çıkarır. Bu yönelim, Alevi değerlerinden bilinçli bir uzaklaşma ve yeni saflara yönelme işaretidir.
Alevilik; tekçiliğin, ırkçılığın, inkâr siyasetinin karşısında durur. Alevi kimliğiyle tanınan bir sanatçının, bu çevrelerin onayına mazhar olması; Alevi halkı adına asla kabul edilemez bir durumdur.
AKKİRAZ’A ÇAĞRI!
Biz, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Kültür Sanat Kurulu olarak, Sabahat Akkiraz’a açık ve net biçimde çağrıda bulunuyoruz:
1- Talât Paşa’yı öven sözlerinizi derhâl geri alınız.
2- Bu açıklamanızın neden olduğu kırılmadan ötürü, başta Ermeni halkı olmak üzere tüm duyarlı kamuoyundan özür dileyiniz.
3- Alevilikten beslenen bir sanatçı olarak, halkların acısını paylaşan onurlu bir duruş sergileyiniz.
Bu yapılmadığı sürece, sanatınızın da, kimliğinizin de Alevi toplumu nezdinde bir karşılığı kalmayacaktır.
Sonuç olarak Alevilik; geçmişle yüzleşmekten korkmayan, mazlumun yanında olan, zalimin karşısında duran bir hakikat yoludur. Alevi sanatçılığı; popülizmin, siyasal hesapların değil, halkların sesi olmayı gerektirir.
Bizler, Talât Paşa’ya övgüler düzenlerin değil; Dersim’de, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta yitirilenlerin sesini taşıyan sanatçıların yanındayız.”
PİRHA/ALMANYA
Yoruma kapalı.