PİRHA – CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Suriye’de yaşananlara değinen Özel “Erdoğan ‘Suriye’yi HTŞ’ye emanet edeceğiz” diyorsa biz yokuz’ diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Özel konuşmasına Balıkesir’in merkez Karesi ilçesinde patlayıcı üretilen fabrikada yaşanan patlamada ölenlere taziye dileklerini ileterek başladı.
Özel, “Devletin iş güvenliği konusunda almış olması gereken önlemler var. Gelişmiş ülkelerde böyle kazalar olmuyor, ölümler olmuyor. 22 yıldır sendikalar burada işçi güvenliği istiyor. Çok tehlikeli işkollarıyla ilgili önlemler alınıyor. Türkiye’nin başka coğrafyasındaki patlamalarla yine üzülüyor” diye konuştu.
Açıklamasında Suriye’de Kaide bağlantılı Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) başını çektiği cihatçıların Beşar Esad yönetimini devirmesi sonrası yaşananlara değinen Özel “Güçlü anayasa, demokrasi, toprak bütünlüğü ve serbest seçimleri savunuyoruz” ifadelerini kullandı. Özel “Erdoğan, burayı Trump bize, biz HTŞ’ye emanet edeceğiz diyorsa biz orada yokuz” dedi.
Asgari ücret için 30 bin olmalı çağrısını yineleyen Özel emeklilere de en az asgari ücret kadar maaş verilmesi gerektiğini belirtti.
“İKTİDARI DEĞİŞTİRECEĞİZ”
Konuşmasında iktidarı hedef alan Özel “22 yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz. 22 yılda 34 bin kişi iş kazasından hayatını kaybetti. Bu iktidara bir şey yaptırma imkanı yoktur. İktidar patronun biraz daha para kazanacağı yöntemi tercih ediyor. Yapacağımız iş bu iktidarı değiştireceğiz işçiden emekten yana bir iktidar gelecek kardan önce iş güvenliği sağlanacak” dedi.
Dün Muğla’da hastaneye çarparak düşen helikopterle ilgili olarak da konuşan Özel, “Ne için kalktığı belli değil, takipçisi olacağız” dedi.
ERDOĞAN’A SIĞINMACI ÇAĞRISI
Açıklamalarına Suriye’de yaşanan gelişmelerle devam eden Özel Erdoğan’a seslendi:
Suriye’nin istikrara kavuşması ve oranın yaşanabilir hale getirilmesi ve sığınmacıların döneceği bir planın takvimlendirilmesi gerekiyor. Gitmek isteyen gider, kalmak isteyen kalır yaklaşımını reddediyorum. O kalanlar senin başın üstünde değil, Türkiye’deki insanların aşının, işinin üstünde oturuyor. bunu dini yaklaşıma alet ederek muacir ilişkisini hatırlatarak başka bir planı vatandaşa dini duygularını sömürerek kabul ettirmeye çalışıyor. Geçici sığınma statüsüyle ilgili gereklilik ortadan kalkmıştır. Senin başının üstünde oturanlar bizim aşımızın üstünde oturamaz. Nokta!” ifadelerini kullandı.
“ASGARİ ÜCRET İÇİN 21-22 BİN LİRAYI KONUŞACAK KADAR ŞUURLARINI KAYBETMİŞLER”
İktidarın asgari ücrete 3 kez zam sözü verdiğini hatırlatan Özel, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“2024 yılında bir kere zam yapılmadı. Asgari ücretlinin kirası, kırtasiye, giyim ve gıda giderlerinde yüzde 78 artış var. 17 bin 2 lirayı geçen seneki noktada verecekseniz bile yüzde 78 zam yapmanız lazım. bunlar 21-22 bin lirayı konuşacak kadar şuurlarını kaybetmişler. CHP olarak en az 30 altında yokuz demeye devam ediyoruz. Aklınızı başınıza alın emekliye bir asgari ücreti verin. Emekçilerle 20 bin lira yaparsanız. Bu Türkiye’yi meydanları size dar eden CHP olacaktır. O koltukları size dar edeceğiz. Hodri meydan.
“ZAM VERMEYEREK YENİ EMEKLİLERİN MAAŞINI MEVCUT EMEKLİLERE ÖDETTİRİYOR”
Özel, partisinin ekonomi takımının 13 il gezisi yaptığını belirterek, “Zonguldak’ta bir balıkçı ‘hamsiyi eskiden kasayla satardık. Şimdi gramla satıyoruz’ diyor. Bartın’da bir emeklimiz ’12 bin 500 lira aylık alıyorum. 7 bin 500 lira kira ödüyorum. Mutlaka artık sandık istiyorum. Bu iktidarı değiştirmek istiyorum’ diyor. TÜİK’in SGK istatistiklerine göre 2019’da emekliye gayrisafi milli hasılanın yüzde 6.1’i ödeniyordu. Bugün emekliye yüzde 4.3’ü ödeniyor. Oran dünyada yüzde 8. En fakir ülkelerin dahil olduğu dünyada yüzde 8. Doğu Avrupa’da yüzde 9.3. Avrupa ülkelerinde yüzde 11 buçuk. Türkiye’de yüzde 4.3. Ülkemizde en yoksul yüzde 10’luk nüfusun üçte birinin 65 yaş üstünde olduğu gerçeğince yüzleşmek lazım” diye konuştu.
“HEM O BİBERİ ALABİLECEĞİNİZ HEM O BİBER GAZI SIKANDAN HESAP SORACAĞINIZ GÜNLER GELİYOR”
Özel, geçen hafta cuma günü TBMM önünde sesini duyurmak isteyen emeklilere müdahale edildiğini belirterek, “Saraydan talimatla emekliye cop vuruyorlar. Emekliye biber gazı sıkıyorlar. Biber alamayan emekliye biber gazı sıkıyor devletin parasıyla. Orayı bir özgürlük alanı, özgürlük parkı, özgürlük anıtı yapalım. Demokrasi meydanı yapalım. Orayı Meclis güvencesine alalım. Emeklilere şunu söylüyorum; hiç merak etmeyin hem o biberi alabileceğiniz hem o biber gazı sıkandan hesap soracağınız günler çok yakında geliyor. Hep birlikte yapacağız bunu” ifadesini kullandı.
“85 BİN ÜCRETLİ ÖĞRETMENE MAAŞI ÖDENMEZKEN MAAŞ ALMAYA UTANMAYAN BİR MİLLİ EĞİTİM BAKANI VAR”
Özel, 1 milyon atanmayan öğretmen bulunduğunu belirterek, “85 bini ücretli öğretmen olarak çalıştırılıyor. Aralık başında almaları gereken kasım maaşını ödememişler. Neden? Ödenek bitti. Bu yapılan küstahlık, iş bilmezlik, boş vermişlik. Geçen yılki bütçe kanununda yüzde 2 yedek ödenek var. Ayrıca fasıllar arası aktarma yetkisi Cumhurbaşkanında. Bu ülkenin herhangi bir ödeneğinde para varsa onu önce yedek ödeneğe aktarıp oradan ilgili bakanlığa aktarmak bir imza. Ama bunu yapmayacak iş bilmezlikte olanlar kendi işi dışında her işe karışan, yılbaşı kutlamasına karışacak kadar vasatlaşan Milli Eğitim Bakanı maaşını çekmiş… Sen öğretmenlere maaş ödeyemiyorken 85 bin ücretli öğretmene yılbaşı üzeri maaşını ödemiyorken gidip maaş almaya utanmayan bir Milli Eğitim Bakanı var. Erdoğan’a sesleniyorum; yarından tezi yok yüzde 2 yedek ödenek zaten duruyordur. Durmuyorsa da nerede para varsa çekilsin. Bu arkadaşların bu yok zamandaki çilelerine son verilsin. Bu paranın ödenmemesinin hiçbir şekilde izah edilebilecek bir tarafı yok” diye konuştu.
“ESAD İLE ERDOĞAN EL ELE TATİL YAPARKEN DE DİKTATÖRDÜ”
İktidardan kendisine ve partisine yönelik Suriye eleştirileri geldiğini anımsatan Özel şunları söyledi:
Dün çıkmış, ‘Suriye’deki gelişmeleri doğru okuduk’ diyor. Suriye’deki gelişmeleri doğru okuduğunu söyleyen Erdoğan’ın bu gelişmeler olurken ne konuştuğunu ben size okuyayım. Halep HTŞ’nin kontrolüne geçmiş, 5 Aralık akşamı. Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplanmış. Bildiri yayımlanmışlar. Üçüncü maddesi diyor ki Suriye’de yaşanan son gelişmelerin sivil halkın can ve mal güvenliğine zarar vermemesi için gerekli tedbirlerin alınmasının önemli olduğunu ve rejimin kendi halkıyla ve meşru muhalefetle uzlaşması gerektiğini ifade ediyor. Bakın, o anda Halep HTŞ’nin kontrolünde. Bana diyor ya ‘Halep düşmüş. Bu çağrı yapıyor, Esad ile görüşün.’ MGK üçüncü madde. Komutanlar, bakanlar başlarında da Cumhurbaşkanı var. Yetmiyor Ankara, HTŞ’nin Halep’i aldığı gün, Esad’a destek verdiği Suriye Milli Ordusu ile uzlaşma çağrısı yapıp HTŞ’yi değil, Suriye Milli Ordusu’nu meşru muhalefet gördüğü vurgusunu yapıyor. Erdoğan’ın imzasıyla terörist ilan edilen HTŞ ertesi gün, 6 Aralık sabahı Hama’ya giriyor ve Hama’yı alıp Şam’a doğru yürüyüşe geçiyor. Erdoğan 6 Aralık Cuma günü, namaz çıkışında şunu söylüyor: ‘Terör örgütleriyle birlikte oradaki bu direniş devam ederken bizim de hatırlarsınız, Esed’e bir çağrımız olmuştu: ‘Gel, görüşelim ve Suriye’nin geleceğini birlikte belirleyelim, tayin edecelim’ demiştik. Ne yazık ki Esed’den bu işe şu ana kadar olumlu bir yanıt alamadık. Şu an itibarıyla İdlib’den sonra, İdlib zaten tamam ama Humus yine muhaliflerin elinde ve Şam’a doğru bir ilerleyiş söz konusu. Bütünüyle bölgede devam eden bu sıkıntılı yürüyüşler, arzu ettiğimiz şekilde değil. Gönlümüz bunları istemiyor. Maalesef bölge sıkıntıda.’ Şam’ın düşmesine saatler kala…
“BİZ, ERDOĞAN GİBİ CİHATÇI TERÖR ÖRGÜTLERİNİ KENDİMİZE PARTNER YAPIP HERHANGİ BİR İŞ YAPMADIK”
Dönmüş, “Biz doğru okuduk. CHP doğru okuyamadı.’ CHP, ilk günden son güne kadar Esad’a hep Esad dedi. Esad derken el ele tutuşup eşli tatile çıkmadık. Sonra da bir anda tek adam olduğunu öğrenip ona Esed demeye başlamadık. Esad dediğimiz her süreçte, Suriye için demokrasi, Suriye için toprak bütünlüğü, Suriye’deki tüm kesimlerin temsil edildiği bir demokrasi… Esad ile yapılan bütün telkinler ‘Ülkende demokrasiye geç, ülkende özgürlükleri arttır.’ Ama Erdoğan, el ele tatil yaparken de eşleriyle birlikte Esed bir diktatördü, bir tek adamdı; ona küfrederken de öyleydi; son bir yılda pişman olup ‘Gel, görüşelim’ dediğinde de öyleydi. Ne ben ne benden önceki genel başkanımız ne süreç boyunca görev yapan herhangi bir grup başkanvekilimiz, parti sözcümüz, milletvekilimiz ne Esad’ı güzelledik ne Esad’ın bu rejiminin iyi olduğunu söyledik ne de Erdoğan gibi Türkiye’yi 4,5 milyon sığınmacıya muhatap edecek şekilde orada iç savaş kışkırtıcılığı, ‘eğitelim-donatalım-yollayalım, savaşsınlar’ yapıp ya da cihatçı terör örgütlerini kendimize partner yapıp herhangi bir iş yapmadık.
“ERDOĞAN ÇARESİZLİKTEN YALANIN YAN DALLARINA TUTUNUYOR”
O yüzden yaptığı şeyi abartmak, yapmadığı şeyle övünüp göğsünü kapatmak hep yalanın yan dalları, türevleri. Sayın Erdoğan çaresizlikten bu dallara tutunuyor. Yanlış kararlar verdiğini, hamasi nutuklarla örtmeye çalışıyor. Oysa Mısır Devlet Başkanı Sisi’ye ‘katil’ diyordu, şimdi ‘kardeşim’ diyor. 15 Temmuz’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) sorumlu tutuyordu, şimdi kardeşine sarıldığından daha fazla onlara sarılıyor. Suudi Arabistan’a ‘katil’ diyordu, şimdi Suudi Arabistan ile canciğer kuzu sarması oldu. Ama CHP, tüm bu süreçlerde hep durduğu doğru yerde durdu, doğru uyarılarda bulundu. Halen daha da onlar trol ordularıyla fetih hikayeleri yazmaya çalışırken CHP, muhalefetin verdiği sorumluluk ve gelecekte iktidara yürüyen bir partinin taşıması gereken sorumlulukla davranmaya devam ediyor.
“HERKESİN TEMSİL EDİLDİĞİ YÖNETİM’ DERSEN SENİNLEYİZ. ORADA BİRLEŞEBİLİRİZ”
Ama şundan rahatsızsa biz orada yokuz: ‘Suriye’de rejim değişti. Biz düne kadar ‘terör örgütü’ dediklerimizle kol kola gireceğiz. Trump burayı bize, biz HTŞ’ye emanet edeceğiz. HTŞ de orada kendine göre bir rejim kuracak.’ Biz orada yokuz. Biz orada Kürtlerin de Arapların da Türkmenlerin de Dürzilerin de; tüm dinlerin, tüm mezheplerin, tüm etnik kökenlerin vatandaşlık bağıyla bağlı olduğu güçlü bir anayasa, serbest seçimler ve hepsinin temsil edildiği bir yönetimi savunuyoruz. Biz toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Biz Afganistan’daki gibi, bugün takım elbise, kravat; yavaş yavaş, iki yıl sonra radyoda kadın sesi de yasak… Böyle bir sürecin olmaması için müteyakkız davranmak gerektiğini ifade ediyoruz. ‘Toprak bütünlüğü’ dersen seninleyiz, ‘Demokratik seçim dersen’ seninleyiz. Eğer Suriye’de ‘Herkesin temsil edildiği yönetim’ dersen seninleyiz. Niye? Çünkü bu dediğin yerde, yıllardır bizim söylediğimiz Türkiye’nin menfaatleri var. Orada birleşebiliriz. Ama senin peşinden HTŞ’nin peşine takılıp 6 yıl önce o kafa kesme görüntülerini görüp asla ve asla durmayız.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.