PİRHA- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, kayyımlar ve ekonomik krize karşı miting düzenledi. Ortak açıklamada “Seçme seçilme hakkı saldırı altında. Kadınların şiddet görmeden, öldürülmeden yaşama haklar saldırı altında. Halkların eşit ve barış içinde yaşama iradeleri saldırı altında” denildi.
İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, ‘Kayyımlara, düşük ücretlere, vergi soygunluğuna karşı halk için demokrasi, halk için bütçe” talebi ile miting düzenledi.
Kartal Meydanında yapılan mitingte “Emekçinin asgari ücreti 50 bin TL olmalı. Emekçinin kara kışını durduralım” pankartları açılırken “Kayyımlar gidecek biz kalacağız. Çalışırken ölmek istemiyoruz. Zafer, direnen emekçinin olacak. Jin, jîyan, azadî” sloganları atıldı.
“ENFLASYONUN SEBEBİ, PATRONLARIN DURDURULMAYAN KARLARI”
İstanbul Emek Barış Demokrasi Güçleri adına ortak basın açıklamasını Nilay Kuş ile Saliha Bahadırlı okudu. Ortak metinde şu ifadeler yer aldı:
“İnsanca Yaşam İstiyoruz. Bu Düzeni Değiştireceğiz. Bu ülkede yaşayan herkesin ekonomik, demokratik, sosyal ve siyasal tüm haklarının saldırı altında olduğu bir dönemdeyiz. Emekçilerin işleri, ücretleri saldırı altında. Emeklilerin açlık sınırı üstünde bir aylık alma hakkı saldırı altında. Kamunun sağladığı ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetleri saldırı altında. Seçme seçilme hakkı saldırı altında. Kadınların şiddet görmeden, öldürülmeden yaşama haklar saldırı altında. Halkların eşit ve barış içinde yaşama iradeleri saldırı altında. Her bir yurttaşın hak ettiği ekonomik refah, adalet ve demokrasi saldırı altında. Emeğiyle geçinmek zorunda olanlar yüksek enflasyon altında eziliyor. Ekonomiyi düzeltme vaadiyle atanan Bakan Şimşek’in programı, işçi emekçiyi ezmekten, halkın cebinde kalan üç kuruşu da sermayeye transfer etmekten başka bir şeyi amaçlamıyor. Asgari ücrete yapılması gereken zammı düşük tutmak için ellerinden geleni yapıyorlar ve yapacaklar. Aralık ayında belirlenecek asgari ücret zammını hiçbir yıl tutturamadıkları enflasyon beklentilerine göre yapmayı planlıyorlar. Emeğiyle geçinen daha da ezilsin, çalışıp ürettikleri emekçinin değil patronların cebine girsin diye uğraşıyorlar. Açlık sınırının bile altında olan emekli aylıklarını yükseltmeyi ağızlarına bile almıyorlar. Hesaplar ortada. Enflasyonun sebebi ücretler değil, patronların durdurulamayan karlarıdır. Bütçe açığının sebebi emekli aylıkları değil, zenginlerden alınamayan astronomik orandaki vergilerdir.
İktidara sesleniyoruz, ekonomik gidişatla ilgili yalanlarınız nafile. İşçi emekçiler hak ettiklerini alana kadar mücadelemiz sürecek. Ekonomi bakanı Şimşek ağzını her açtığında vergiyi tabana yaymaktan bahsediyor. Vergiyi tabana yaymak demek, emekçilerin elinde kalan beş kuruşa el konulması; patronların, yandaşların ise bir vergi cennetinde yaşaması demektir. Geçtiğimiz yıl sermayenin 2,1 milyar liralık vergisini almaktan vazgeçenler, bir emekçinin ücretinin ortalama üçte birine vergilerle el koyuyor. Siyasi iktidarın Meclis’e getirdiği 2025 bütçe teklifi, amaçlarını ortaya koyuyor. İşçi emekçinin ödediği vergiler arttırılıyor, patronların ödemesi gerekenler affediliyor. Kamu hizmetlerine ayrılan pay her yıl düşerken faiz ödemelerine, savaş hazırlıklarına ayrılan pay rekorlar kırıyor. Eğitimde ve sağlıkta özelleştirmelerle halkın eğitim ve sağlık hakkının gaspı devam ediyor. Sarayın bütçesi, emekçiye daha çok yükün, zenginlere ise daha çok kıyağın bütçesidir. Tasarruf adı altında çöpleri bile toplanmayan okulların; malzemesiz, doktorsuz hastanelerin bütçesidir. Sarayın bütçesine karşı halkın bütçesi demeye devam edeceğiz. Bir avuç kişinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutanlara karşı mücadelemizi büyüteceğiz.
Siyasi iktidar yerel seçimlerde kaybettiği belediyeleri gasp ederek geri almaya çalışıyor. Kayyımlarla halkın seçme seçilme iradesini tanımıyor, en temel demokratik hakları bile çiğniyor. Hukuksuz soruşturmalar, davalar kayyım atamalarına bahane ediliyor. Belediye meclislerinin işleyişi bile engelleniyor. Atanan kayyımların ilk icraati halka karşı belediyelerin etrafını beton bloklarla kapamak oluyor. Kayyımlar rantın, şaibeli ihaleleri önünü açıyor, emekçileri işten çıkarıyor, kadınlara, gençlere yönelik hizmetleri durduruyor. Buradan tekrar ifade ediyoruz, kayyımlar dahil olmak üzere hiç kimse halk iradesinin karşısında duramaz. Kayyımlar gidecek, biz kalacağız.
“EKMEĞE DEĞİL MERMİYE YATIRIM YAPILMAKTA”
Ortadoğu’da yıllardır dökülen kanın sorumluları yine savaşın ve katliamların önünü açmaya hazırlanıyor. Siyasi iktidar da cihatçı çetelerle bu plana dahil oluyor, Suriye başta olmak üzere tüm bölgede yayılmacı politikalarını uygulamaya koyuyorlar. Ortadoğu halklarının kanı pahasına emperyalizmin çıkarlarının peşinde koşuyorlar, cihatçı çetelere verdikleri destekle katliamların önünü açıyorlar. Daha çok savaş demek, bu ülkenin kaynaklarının ekmeğe değil mermiye gitmesi demektir. Emekçinin hakkının savaş baronlarına yedirilmesi demektir. Bu coğrafyanın halkları huzur ve barış içinde bir geleceği sonuna kadar hak eder.
Savaşları, katliamları durdurmak için, emperyalist kapitalist düzen ve onun işbirlikçilerine yönelik mücadelemizden asla geri adım atmayacağız. Barışta ısrar edeceğiz. Bu topraklarda eşit ve kardeşçe, barış içinde bir geleceği kazanacağız.
Adil bir ülkede, eşit, özgür ve refah içinde yaşamanın önündeki en büyük engel, sömürüden, baskıdan, savaştan beslenen bu düzen ve bu düzenin sürdürücüsü siyasi iktidardır. İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri olarak daha iyi yarınlar için mücadelemizi her alanda sürdüreceğimizi tekrar ifade ediyoruz. Hiçbir baskı bizleri yolumuzdan döndüremeyecek.. Hep birlikte direneceğiz, hep birlikte kazanacağız.
Krizin faturasını emekçiler ödemeyecek. İnsanca bir yaşam için insanca bir ücret herkesin hakkı. Temel ihtiyaçlardan alınan dolaylı vergiler kaldırılmalı, zenginlere servet vergisi ve artan oranlı gelir vergisi uygulanmalıdır. OVP gibi halk düşmanı uygulamalara son. Halk düşmanı programlar yerine halkın çıkarlarını esas alan emekçi ve halkçı program tek çıkar yolumuzdur. Savaşa, sömürüye, yoksulluğa karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.”
POLONEZ İŞÇİLERİNDEN ÖLÜM ORUCU KARARI!
TEKGIDA-İŞ üyeleri Polonez işçileri de kürsüden taleplerini dile getirdi. Aylardır direnen işçiler, “Artık kefenlerimizi giyindik, bugün itibariyle ölüm orucuna başladık. Çatalca’da Adalet Sarayı önünde olacağız. Tüm emek cephesini de desteğe bekliyoruz” açıklamasını yaptı.
“SEÇİMLE ALAMADIKLARI BELEDİYELERE ÇÖKTÜLER”
CHP Esenyurt Belediyesi Meclis Üyesi Sadettin Yıldırım da konuşmasında kayyım politikalarına değindi. “Her yer direniş, her yer Esenyurt” sözleriyle konuşmasına başlayan Yıldırım, şunları dile getirdi:
“Ahmet Özer, ilçemizdeki her iki kişiden birinin oyunu almış birisidir. Hiçbir hukuki yanı olmayan gerekçelerle başkanımızı tutukladılar. Seçimle alamadıkları belediyeleri kayyımla alıyorlar. Bu kararı şiddetle protesto ediyoruz. Esenyurt, yoksulların ilçesidir. AKP, halkın belediyesine çöktü. Esenyurt’ta rant için çöktüler. Kayyumlar gidene kadar mücadelemiz sürecek.
Yerine kayyım atanan Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül de alanı selamlayarak “Bir belediye başkanı, yaşadığı coğrafyayı korur. Biz de Dersim’de kültürümüzü, inancımızı, dilimizi koruduk. Ranta izin vermedik. Bundan sonra da zalimin politikalarına talim etmeyeceğiz” dedi.
“KAYYUMLAR CUMHURİYETİ!”
Kayyım atanan Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Karayılan da mitingde konuşma yaparak şunları söyledi:
“‘Kürtlere özgürlük, Ortadoğuya barış’ pankartını alana almayan, yasaklayan akıl, barış yapamaz. 12 Eylül’ün ruhu bu hükümet tarafından yaşatılıyor. İktidar, kayyumlar cumhuriyeti yaratmak istiyor. Demokrasi katlediliyor. Belediyelerimiz gaspedildi. Hakkımızı almak için bizler de dirayetliyiz, bu da onlara dert olsun. Alnımız ak, başımız dik. Kayyım atandıktan sonra belediyeleri karakollara çevrildi. Beton bariyerlerle çevirdiler.”
Konuşmalar ardından Koma Hewra’nın müzikleri ile miting son buldu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.