PİRHA – Cumartesi Anneleri’nin 1018. hafta eyleminde, 1993 yılında Ankara’da ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından kaçırılıp kaybedilen Abdülmecit Baskın için adalet istendi. Babası Mecit Baskın’ı kaybettiğinde 9 yaşında olduğunu dile getiren Melek Baskın, “Babamın otopsi raporunu okudum. Bu benim için çok büyük travmaydı. Bugün buraya oğlumla beraber geldim. Biz çocuklarımızın saçının teline kıyamazken, onları her şeyden korurken ben babamın otopsi raporunu okuyarak büyüdüm. Babam gibi katledilen bütün insanlar için adalet istiyorum” dedi.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle başlatılan Türkiye’nin en uzun soluklu eylemi olan Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi, 1018. haftada devam etti.
Galatasaray Meydanı’nda yapılan basın açıklamasında, 1993’te Ankara Altındağ’da Nüfus Müdürü iken Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından kaçırılıp kaybedilen Abdülmecit Baskın için adalet istendi.
- hafta buluşmasının basın açıklamasını, gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu.
“AYHAN ÇARKIN’IN İTİRAFLARI SONRASI DAVA AÇILDI”
Tosun, 41 yaşındaki 3 çocuk babası Abdülmecit Baskın’ın Ankara Altındağ Nüfus Müdürüyken 30 Eylül 1993’te, makamından çıktıktan sonra özel harekat polisleri tarafından gözaltına alındığını ifade ederek şöyle devam etti:
“Gözaltına alındığı inkar edilen Baskın’ın, 3 Ekim 1993 tarihinde sorgulandıktan sonra ateşli silahla öldürülmüş, elleri arkadan bağlı cansız bedeni bir çiftçi tarafından Gölbaşı mevkiinde bulundu. Ailenin başvurusu üzerine başlatılan soruşturma etkin bir biçimde yürütülmedi.
Dosya sürüncemede bırakıldı. Ancak, olaydan 18 yıl sonra, 26.03.2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede, 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’in emriyle Abdülmecit Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın, özel harekat polisleri Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça tarafından öldürüldüğünü detaylarıyla açıkladı. Çarkın’ın emniyet, savcılık ve mahkeme nezdindeki beyanlarının, olay yerindeki yer ve mekan tarifleri ile birebir örtüştüğü, savcılık ve mahkeme kayıtlarına geçti. Çarkın’ın basına da yansıyan bu itiraflarının ardından, Abdülmecit Baskın ve Çarkın’ın beyanlarında isimleri geçen 18 kişiye ilişkin yeni bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmanın sonucunda, 2014 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde aralarında Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken’in de bulunduğu 19 kişi hakkında, “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı örgütün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan dava açıldı.
“MAHKEME, SANIKLARIN BERAATIYLA SONUÇLANDI”
Mahkemede, dönemin üst düzey kamu görevlileri, söz konusu öldürmelerin devletin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini beyan ederek detaylı açıklamalarda bulundular. Ayrıca, suçların kimler tarafından, hangi talimatlar doğrultusunda ve nasıl işlendiği mahkeme kayıtlarına geçti. Ancak kamuoyunda Ankara JİTEM davası olarak bilinen dava, 13 Aralık 2019 tarihinde tüm sanıkların beraatıyla sonuçlandı.
“DAVA ZAMANAŞIMIYLA SONUÇLANDI”
Yerel mahkeme tarafından verilen karara karşı aileler istinaf başvurusunda bulundu. 5 Nisan 2021 tarihinde, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi beraat kararını bozarak dosyayı Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Yeniden görülen davanın, 26 Mayıs 2023 tarihinde yapılan son duruşmada, istinaf mahkemesinin bozma kararına rağmen sanıklar tekrar beraat ettirildi. Mahkeme, gerekçeli kararı 14 Eylül 2023 tarihinde yazarak adeta dosyada zamanaşımı süresinin dolmasını bekledi. 10 yıllık yargılama sürecinde 41 hakimin ve 8 savcının değiştiği dava, zamanaşımıyla sonuçlandırıldı.
Bir kısmına Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası düzenlemeler ve içtihada dayanarak söylüyoruz: Devletin dahil olduğu gözaltında kaybetme suçuyla ilgili yargılamalarda zamanaşımı uygulanamaz. Adli makamlar, siyasi etkilerden bağımsız bir biçimde Abdülmecit Baskın dosyasında adaleti sağlama görevini yerine getirmelidir. Kaç yıl geçerse geçsin; Abdülmecit Baskın için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten ve devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
MELEK BASKIN: BABAMIN OTOPSİ RAPORUNU OKUYARAK BÜYÜDÜM
Babası Mecit Baskın’ı kaybettiğinde 9 yaşında olduğunu dile getiren Melek Baskın, “Babamın otopsi raporunu okudum. Bu benim için çok büyük travmaydı. Bugün buraya oğlumla beraber geldim. Biz çocuklarımızın saçının teline kıyamazken, onları her şeyden korurken ben babamın otopsi raporunu okuyarak büyüdüm. Babam gibi katledilen bütün insanlar için adalet istiyorum” dedi.
Cumartesi Anneleri’nin eylemi, Galatasaray Meydanı’na bırakılan karanfillerle son buldu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.