Alevi Haber Ajansi

Tuncer Bakırhan: Devletin önderlik ettiği toplum işte Tavşantepe köyüdür!

PİRHA – DEM Parti 1. Merkezi Örgütlenme Konferansı’nda konuşan Tuncer Bakırhan, Narin Güran cinayetinin arka planına değindi. Bakırhan, “Devletin önderlik ettiği toplum işte Tavşantepe köyüdür. Bizim olmadığımız, toplumu savunmak şiarıyla örgütlü olmadığımız yerde devlet işte böyle çürümeyi, kirliliği, kendisini örgütler” diye konuştu.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) “Özgürlük için Örgütleniyoruz” başlığıyla düzenlediği iki günlük konferansın açılışı yapıldı.

İnşaat Mühendisleri Odasında gerçekleştirilen DEM Parti 1. Merkezi Örgütlenme Konferansının açılış konuşmalarını Eş Genel Başkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan yaptı.

“HERKESİN SÖZÜ ÖRGÜTÜ KADARDIR”

Tuncer Bakırhan, konferansta alınacak kararların, gelecekte partilerinin yol hattını belirleyeceğinin altını çizdi. Bakırhan, “Konferanslarımızla yetersiz olarak gördüğümüz örgütlenmemizi büyüteceğiz” diyerek şu konuşmayı yaptı:

“Örgütlenmesi güçlü olmayan bir parti parti değildir. Herkesin sözü örgütü kadardır. Örgütü güçlü olan partinin sözü de sesi de karşılık bulur. Onun için örgütlenme konferansları önemlidir. Onun için yerellerde günlerce toplantılar yaptık, yerel konferanslar yaptık. Oralarda başta yereller olmak üzere hem yerel hem de genel sorunlarımızı tartıştık, açığa çıkardık. Şimdi bu sorunları ortak bir akılla doğru iyi bir şekilde tartışarak bu sorunların çözüm yolunu ve yöntemini hep birlikte bulacağız.

Bizim için milletvekili sayısı, almış olduğumuz belediyeler ve seçilmiş zeminler tek başına başarının göstergesi değildir. Başarı halk ile hangi düzeyde bir araya geldiğimiz sorusunu sormakla başlar. İstediğimiz örgütlü toplumu kurabildik mi sorusuyla devam eder. Yine halkın toplumsal taleplerini yerine getirecek mekanizmaları zamanında kurduk mu, ona uygun mekanizmalar oluşturduk mu sorusunu sormakla devam eder. Yine halka hizmet eden bir vekil profilimiz var mı? Halkımızın mücadelesine layık belediye eş başkan duruşu var mı? Halka layık olacak bir örgütsel duruşmuz var mı gibi soruları çoğaltabiliriz. Bu soruların tamamına verilecek bir cevabımız var. Buna uygun duruşumuz, mücadelemiz ve örgütlenmemiz vardır. Ama yeterli mi değil mi? Değildir.

“ÖRGÜTSÜZ KALAN BİR YERDE DEVLET, ÇÜRÜMEYİ ÖRGÜTLER”

Partimiz ilk günden beri Narin cinayetini bütün yönleriyle takip ediyor. Narin cinayetinin altını neden özellikle çizmeye çalışıyorum? Çünkü Narin cinayeti en çok bizi, bu delegasyonu, bu salonu ilgilendiriyor. Narin cinayeti aslında örgütleme konferansı yaptığımız bugünlerde bizlere çok büyük dersler, ödevler ve görevler veriyor. Biz nasıl başladık mücadelemize, örgütlenmemize. Her platformda toplumu savunma şiarını dile getirdik. İşte Narin cinayetinde toplumu savunmanın ne anlama geldiğini bir kez daha gördük. Narin’in katledildiği köyde tam bir devlet projesi, devlet prototipi hayata geçiriliyor. Örgütsüz kalan bir toplumda böylesine bir cinayetin nasıl işlendiğini izledik. Devletin örgütlendiği bir toplumda böylesine kirli, çürümeye başlamış cinayetler işleniyor. Devletin önderlik ettiği toplum işte Tavşantepe köyüdür. Bizim olmadığımız, toplumu savunmak şiarıyla örgütlü olmadığımız yerde devlet işte böyle çürümeyi, kirliliği, kendisini örgütler.

“TAVŞANTEPE’DEKİ KÖTÜ ÖRGÜTLÜLÜK NARİN CİNAYETİNİ İŞLEDİ”

Değerli arkadaşlar biz ahlaki politik toplumu savunuyoruz. Bizi karşımızda bu sistem, bu devlet, toplumu çürütmeye çalışıyor. İşte Tavşantepe köyündeki devletin pratiği bunun en iyi göstergesidir. Bizim olmadığımız, bizim örgütlü olmadığımız zeminde işte toplumun inancını, dinini istismar eden yapılar büyür ve gelişir. Ve devletle birlikte ahlaki politik toplumu örgütlememek için elinden gelen bütün çabayı ortaya koyar. Açık söylüyorum o köy elbirliği ile Narin cinayetini işledi. O köy elbirliği ile örgütlüdür, o örgütlülük, Narin cinayetini işledi. Oranın örgütlülüğü bizim bahsettiğimiz örgütlülük değil, kötü örgütlülük dediğimiz örgütlenmelerden biridir. İşte devletin örgütlülüğü tam da böyledir, ahlaki politik toplumu savunan, toplumun taleplerini gerçekleştirmek için örgütlenmek isteyen bizleri oradan çekerek o karanlık yapıların orada örgütlenmesini sağlıyor. Onun için diyorum Narin cinayeti bizi ilgilendiriyor. Bir çocuk cinayeti işlendi ama devlet, iktidar mensupları, iktidarın milletvekilleri, bürokrasi, taşeron güçler, oradaki karanlık odaklar tamamıyla bu cinayetin altında kaldı. Narin’i katlettiler, gizlediler, gömdüler şimdi yetmiyor cinayetin açığa çıkmasını sağlayacak bilgileri, belgeleri manipüle etmeye çalışıyorlar. Devletin kolluğu, istihbaratı, jandarmasıyla, uzman kriminal ekipleriyle günlerdir çalıştığı bu köyde faillerin açığa çıkarılmaması neyi gizliyor, neyi örtüyor?

“PARTİMİZ 3’ÜNCÜ YOL SİYASETİNİN MERKEZİDİR”

Partimiz Kürt özgürlük mücadelesinin ve Türkiye sosyalist hareketinin damıtılmış halidir. Partimiz 3’üncü Yol siyasetinin merkezidir, kendisidir. Birkaç olay üzerinden 3’üncü Yol siyasetinin neden önemli olduğunu ve değerli olduğunu, bunu örgütlenmenin toplumumuz ve halklarımız için ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışacağım. Siz de takip ediyorsunuz, Narin cinayeti ile birlikte Türkiye’de bir tarafta Mustafa Kemal’in askerleri diye kılıç çekenleri görüyoruz, öte yandan da Erdoğan’ın askerleriyiz diyen iki tarafın da kılıç çektiği bir süreci görüyoruz. Türkiye halklarının ne askerin kılıcına ne Erdoğan’ın savaş kılıcına ihtiyacı yok. Bunu defalarca dile getirdik. Bu halkın barışa, demokrasiye, insanca yaşama ve özgürlüğe ihtiyacı var. 3’üncü Yol’a ihtiyacı var yani bize ihtiyacı var. Asker kılıcından rahatsız olan bir Erdoğan görüyoruz. Madem asker kılıcından rahatsızsın o zaman 22 yıldır kılıcın keskin ucunu niye Türkiye halklarına gösteriyorsun sorusunu Erdoğan’a soruyoruz. Yine muhalif olana, itiraz edene kılıç sallayan, kılıç gösteren sizler değil misiniz?

Açık bir şekilde ifade etmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yeterince kılıç gördük. Kılıç sahipleri yeteri kadar bu ülkeyi yönettiler. Kılıçların ülkeyi yönettiği dönemlerde Türkiye halkları büyük zulüm gördü, yoksulluk gördü, büyük işkence gördü. Şimdi o kılıçlardan dersler çıkarmak yerine tekrar o kılıçlar çekilmiş, Türkiye gündemi manipüle edilerek o kılıçlarla bizi uğraştırmaya çalışıyorlar. Buradan bir kez daha çağrı yapıyoruz. Herkes kendi işini yapsın. Herkes görev ve sorumluluklarını yerine getirsin. Kılıç çürümenin, yoksulluğun göstergesidir.

“ANA MUHALEFET PARTİSİNE SESLENİYORUZ”

Buradan ana muhalefet partisine sesleniyoruz. Ana muhalefet partisi belli ki tarihten geçmişten hiç ders almamış. Ana muhalefet partisi defalarca yenildiği o mindere AKP tarafından çekilmek isteniyor. Ana muhalefet partisinin görevi kılıçları savunmak değil, temel görevi Türkiye’de bir an önce demokrasinin, özgürlüklerin, insanca yaşamın olacağı bir ülkenin nasıl yaratılacağının mücadelesini vermek ve bunun reçetesini Türkiye halklarına sunmaktır. Bunun için 3’üncü Yol diyoruz, üçüncü kutup diyoruz. Türkiye halkına büyük acılar yaşattılar, hem siyasal İslamcı anlayış hem de ulusalcı anlayış. Bunların yerine 3’üncü Yol’u örgütleyebilirsek, bunların bulunduğu her zeminde haklarımızı örgütleyebilirsek bu kılıç tehditlerinden de toplumumuzu korumuş oluruz.

“YENİ TASFİYE POLİTİKALARINI BOŞA ÇIKARARAK BAŞARABİLİRİZ”

Değerli arkadaşlar devlet bir türlü bizden elini çekmedi. Bizden korkuyorlar. Burada oturan bileşen, burada oturan çoğulculuk, burada oturan renklilik, buradaki mozaik hiçbir partide yok. Türkiye’yi, Türkiye’deki zemini aslında bu salon temsil ediyor bütün renkleriyle. Onun için buradan korkuyorlar. Bu gücün örgütlenmesinin önünü kesmek istiyorlar. Bakın en son Kürde, halaya, türküye karşı bir kampanya başlattılar. Neredeyse düğün yapacak ailelerimiz gidip izin alabilecek hale getirdiler. Ama şunu bilmiyorlar, bizler dilimizi konuşmak için elde ettiğimiz hakları kazanmak için çok bedeller ödedik, arkamızda büyük bedeller tarihi var. Bu bedeller tarihini yasakçı, retçi, bizi kabul etmeyen, tasfiye etmeye çalışan güçlere bir kez daha hatırlatmak isteriz. Biz her şeyden vazgeçeriz ama geçmişimizden, emeklerimizle yarattığımız ve mücadelesini verdiğimiz değerlerimizden, mücadelemizden, kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyiz.

Önümüzdeki dönem Kürdü kendi evine, mahallesine hapsetmek isteyen, kadını kendi zeminine hapsetmek isteyen, Türkiye sosyalist hareketi Kürt hareketi arasına büyük duvarlar örmeye çalışan, her bir örgütlenme alanını kendi başına bölük pörçük mücadele etmesi için bütün araç ve gereçleri kullanan bu sisteme karşı durarak en geniş demokrasi ittifakını sağlamak gibi bir sorumluluğumuz var. Bir an önce bulunduğumuz en küçük yerden her yere kadar bütün kurumlarla, siyasi hareketlerle, örgütlerle birlikte yerellerden başlayarak genele kadar bu oyunu boşa çıkaracak, demokrasi ittifakını geliştirmek bizim boynumuzun borcudur. Bizler toplumun taleplerinin öncüsü olmak zorundayız. Bizler bugün süren tecrit politikalarına karşı, halkımızın dilini kimliğini inkar eden bu sisteme karşı toplumun öncüsü olarak en önce mücadele edecek arkadaşlar topluluğu olduğunu belirtmek istiyorum.”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak