Alevi Haber Ajansi

Eğitim Sen’den MEB önünde açıklama: MESEM ve ÇEDES projeleri durdurulsun-VİDEO

PİRHA- Eğitim Sen, okullarda öğrencilerin maruz kaldığı MESEM ve ÇEDES uygulamalarına tepki gösterdi. Eğitim Sen Ankara Şubeleri, MEB önünde toplanarak, açıklama yaptı. Açıklamada, “Türkiye’de uzun süredir eğitim sisteminde ve okullarda iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda piyasacı ve dinci bir kuşatmanın yaşandığı bilinmektedir. MESEM ve ÇEDES dayatmasına karşı bütün gücümüzle mücadele etmeyi sürdüreceğiz” denildi.

Eğitim Sen, birçok kentte Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) eski adıyla Çıraklık Eğitim Merkezi uygulaması ve okullardaki ÇEDES adı altında okullardaki dincileştirme faaliyetlerini protesto etti.

Eğitim Sen Ankara Şubeleri, “Öğrencilerimizi MESEM ile patronların sömürüsüne, ÇEDES’le karanlığa teslim etmeyeceğiz” diyerek Milli Eğitim Bakanlığı önünde açıklama yaptı. Açıklamayı Eğitim Sen 3 No’lu Şube Başkanı Melek Aşır okudu.

“ÇOCUKLARIMIZ TEHLİKELİ BİR KUŞATMA ALTINDA”

Eğitim Sen 3 No’lu Şube Başkanı Melek Aşır, “Türkiye’de uzun süredir eğitim sisteminde ve okullarda iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda piyasacı ve dinci bir kuşatmanın yaşandığı bilinmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın patronlara ucuz iş gücü sağlamak için gündeme getirdiği Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ve eğitim sistemini büyük ölçüde dinselleştirmeyi hedefleyen ÇEDES projesinin sonuçları, öğrencilerimizin ve çocuklarımızın nasıl tehlikeli bir kuşatmayla karşı karşıya olduğunu göstermektedir” dedi.

“MESEM, PATRONLARA KAYNAK OLUŞTURMAK İÇİN OLUŞTURULMUŞTUR”

Melek Aşır ‘ın okuduğu açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“‘Bir gün okul, dört gün iş’ sloganıyla hayata geçirilen (MESEM) uygulaması öğrencilerin patronlara ucuz iş gücü olarak sunulmasının önünü açmıştır. MESEM projesiyle 300 bini çocuk olmak üzere, 1 buçuk milyonun üzerinde insanın emeği patronların hizmetine sunulurken, yüzbinlerce çocuk ve gencimiz MESEM’in çarkları arasında acımasızca öğütülmektedir. Yüzbinlerce çocuk ve gencimiz ‘çırak’ ya da ‘stajyer’ kimliğiyle işçi gibi çalıştırılıp emek sömürüsünün sınırları zorlanmaktadır.

“YOKSUL AİLELERİN ÇOCUKLARI OKUMAK YERİNE ZORUNLU OLARAK ÇALIŞMAYA ZORLANIYOR”

Son yıllarda iktidar eliyle derinleştirilen ağır ekonomik ve toplumsal sorunlar MESEM’leri bir tercih olmaktan çok, yüzbinlerce çocuk ve genç için adeta bir zorunluluk haline getirilmiştir. Ülkede en düşük emekli aylığının 10 bin lira olduğu koşullarda MESEM kapsamında çalıştırılan yoksul ailelerin çocukları, okumak yerine zorunlu olarak çalışmaya zorlanmaktadır. Ekonomik sorunlarla ve ağır borç yüküyle boğuşan yoksul emekçi aileleri, asgari ücretin yüzde 30’u ila yüzde 50’si arasında ücret ödenmesi nedeniyle MESEM gibi uygulamalara mecbur bırakılmıştır.
Çocukların yasal olarak tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalıştırılması yasak olmasına rağmen, MESEM bünyesinde çalıştırılan çocuklar/gençler iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. Çocuk işçiliğinin devlet eliyle meşrulaştırılması anlamı taşıyan MESEM uygulaması nedeniyle sadece son bir yıl içinde en az 8 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir.
MESEM öğrencilere mesleki eğitim verilen ya da iddia edildiği gibi staj üzerinden beceri kazandıran bir uygulama değil, patronlara kaynak aktarmak amacıyla oluşturulmuş bir teşvik sistemidir. 12 yıllık zorunlu eğitim süresini fiilen 8 yıla indiren ve devlet eliyle ucuz işçiliği özendiren MESEM uygulaması daha fazla can almadan durdurulmalı, patronları değil öğrencileri merkeze alan nitelikli bir mesleki eğitim politikası hayata geçirilmelidir.

“ÇEDES PROJESİ LAİK EĞİTİME VE LAİK YAŞAMA AÇIKTAN MEYDAN OKUMAKTIR”

İktidarın kendi dünya görüşüne uygun nesiller yetiştirme hedefi tüm topluma yönelik fiili bir dayatma haline gelmiş durumdadır. Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğinde yürütülmekte olan ÇEDES Projesi kapsamında atılan adımlar laik eğitim ve laik yaşama açıktan meydan okuma anlamına gelmektedir.
Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı dinselleşme uygulaması olarak karşımıza çıkan ÇEDES Projesi, çocukların zihinsel gelişim süreçlerine ve pedagoji bilimine tamamen aykırı bir içerikte hazırlanmış ve 81 ildeki bütün okullarda uygulanmaya başlamıştır.
Okullarda sadece öğretmenlerin eğitim öğretim hizmeti verebileceği gerçeği ortada dururken, ÇEDES projesi ile okullarımızda imamlar, vaizler ve Diyanet’e bağlı memurlar “manevi danışman” olarak görevlendirilmekte ve yasa dışı bir şekilde fiilen eğitim öğretim hizmeti vermektedir. Okul içinde ve dışında yapılan dini içerikli etkinlikler, özellikle toplu namaz etkinlikleri ve öğrencilere mezarlık temizletilmesi gibi etkinlikler çocukların zihinsel gelişimi açısından sakıncalıdır. Sınıflarda dini içerikli etkinlikler (sınıflarda Kâbe ve mezar maketleriyle yapılan etkinlikler) laik eğitime ve eğitim-öğretimin amaçlarına temelden aykırıdır.

“EĞİTİM KURUMLARI, LAİK, BİLİMSEL EĞİTİMİN MEKANLARI OLMAK ZORUNDADIR”

Devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inanca özgü değerleri tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatma ve ayrımcılık anlamına gelmektedir.
Öğrencilerimizin iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda okul içinde ve dışındaki katılmasına izin verilmesi çocuğun üstün yararı ilkesine aykırıdır ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre doğrudan çocuk istismarı anlamına gelmektedir. Eğitim sisteminin belli bir dinin ve belli bir mezhebin kurallara göre biçimlendirilmek istenmesi, çocuklarımızın dini etkinlikler üzerinden istismar edilmesi kabul edilemez bir durumdur. Bu nedenle eğitim kurumları dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olmak zorundadır.
Hiçbir toplum birbirinin aynı olan, aynı düşünen ve aynı inanç ve düşünceden insanlardan oluşmaz. Laiklik ve laik eğitim, toplumda ve okulda farklılıkların bir arada yaşamasının temel güvencesidir. Laik eğitim, toplumdaki farklı inanç ve mezheplerin bir arada özgürce ve barış içinde yaşayabilmeleri için son derece önemlidir”

“BU UYGULAMALAR ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRIDIR”

Herkesi, MESEM ve ÇEDES uygulamalarına karşı birlikte tutum almaya davet eden Aşır, “Eğitim Sen, toplumun bütün bireylerinin, temel insan hakları ve özgürlükleri doğrultusunda, herkesin kendi anadilinde, cins ayrımcı olmayan, eşit demokratik, laik, bilimsel, parasız ve kamusal nitelikli eğitim görmesini savunmaktadır. MESEM ve ÇEDES projeleri uluslararası sözleşmelerde yer alan çocukların hakları ve eğitimi ile ilgili temel haklar ve özgürlüklere temelden aykırıdır ve derhal durdurulmalıdır. Çocuklarımızın ve öğrencilerimizin siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen MESEM, ÇEDES ve benzeri projelerin parçası haline getirilmesine sessiz ve tepkisiz kalmayacağımız bilinmelidir. Bu konuda eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu MESEM ve ÇEDES uygulamalarına karşı birlikte tutum almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz.
Eğitim Sen olarak okullarımızın piyasa odaklı ve dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün gücümüzle mücadele edecek, iktidar eliyle hayata geçirilen MESEM ve ÇEDES dayatmasına karşı bütün gücümüzle mücadele etmeyi sürdüreceğiz” diye ekledi.

“SORUNLARI GÖRMEYEN, SADECE PENCEREDEN BAKAN BİR BAKAN GÖRÜYORUZ”

Açıklamada konuşan Eğitim Sen Genel Başkan Kemal Irmak da “Bakanlık birçok görüşme talebimizi reddetti. Biz eğitimdeki sorunları görmeyen Bakanı, sadece pencereden bakan bir bakan olarak görüyoruz. Bakan Tekin eğitimi dinsellestirme derdinde. ÇEDES eğitimdeki dinselleştirme kuşatmasının bir parçası ve çok önemli bir projesi. Bu yüzden daha çok da siz sayın veliler bu ÇEDES projesi kapsamında yapılacak, yapılmış olan her türlü etkinlik için mutlaka izin alınması konusunda baskı yapın. Aynı dinin, anı mezhebini dayatmaya çalışıyorlar. Yeni bir müfredat var ancak Bakan detaylarını saklıyor. Dünyanın her yerinde uygulanan evrimi müfredattan kaldırıldı. Bilime karşı açılmış bir savaştır. Bu tür uygulamalardan vazgeçilmesini istiyoruz” dedi.

KESK Genel Başkanı Ahmet Karagöz “MESEM ile verlilerimizi, öğrencilerimizi yoksulluğa alıştırmak istiyorlar. Projenin adı ‘Çevreme Duyarlıyım Çevreme Koruyorum, peki sayın bakan İliç için bir açıklama yaptı mı? Cemaat ve tarikatların bu ülkede yaşattıkları unutmayacağız. Eğitim; bilimsel, laik ve kamusal olmalıdır” diye ekledi.

Açıklamadan sonra Kemal Irmak gazetecilerin sorularını cevapladı.

PİRHA/ANKARA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak