PİRHA-“Alevilerin ibadethanesi cemevidir” başlıklı bir yazı kaleme alan Baba Mansur Ocağı’ndan Eren Yıldırım dede, “Bir devletin veya kurumun bizlerin ibadetini/ibadethanesini belirlemeye hakkı yoktur. Bir inancın ibadethanesini o inanca gönül vermiş olanlar belirler. Bizim ibadetimiz cem, ibadethanemiz cemevidir” dedi.
Baba Mansur Ocağı dedelerinden Eren Yıldırım, “Alevilerin ibadethanesi cemevidir” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazısında, bir devletin ya da kurumun Alevilerin ibadethanesini belirlemeye hakkının olmadığını belirten Yıldırım, AKP tarafından ‘açılım’ adı altında yürütülen çalışmalara tepki gösterdi.
“KADIN İLE İBADET EDİLMEYEN BİR MEKAN İBADETHANEMİZ OLAMAZ”
Yıldırım tarafından yayımlanan açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Bir devletin veya kurumun bizlerin ibadetini/ibadethanesini belirlemeye hakkı yoktur. Bir inancın ibadethanesini o inanca gönül vermiş olanlar belirler. Kabul etseniz de, etmeseniz de (çok da önemli değil) bizim ibadetimiz cem, ibadethanemiz cemevidir. Kadimden beri var olan bu yolun, erkanın özüyle yaşayıp, yaşatılması yönünde yol hizmeti yapan biri olarak kendime Nesimi’nin; “Ey Nesimi Can Nesimi bil ki halk aynındadır. Onca insanın vebali ulemanın boynundadır” sözlerini referans alarak geçmişte Diyanet İşleri Başkanı’nın Aleviler de camiye gelebilir/geliyor sözünden, Cumhurbaşkanının müslümanların ibadet yeri camidir Aleviler cemevlerinde kültür işleri ile ilgilensinler ibadetleri için camiye gelsinler göndermelerinden de yola çıkarak, Alevilere ve bizlerin inancını tarif etmeye çalışanlara şu cevabı vermeliyiz: Alevi inancında kadın erkek ayrımı yoktur. Kadın-erkek bir ve eşittir. Kadın ile ibadet edilmeyen bir mekan bizim ibadethanemiz olamaz. Bizim cemlerimizde, darda zorda kaldığımızda imdadımıza yetişsin diye Bozatlı Hızır’ı çağırmak vardır. Canı gönülden “Yetiş Ya Hızır” diye, Bozatlı Hızır’ın çağırılmadığı bir mekan bizim ibadethanemiz olamaz.
“CEM OLMAK, ÖLMEDEN EVVEL ÖLMENİN MEYDANIDIR”
Bizim cemlerimizde, karanlıktan aydınlığa kavuşmak ve mum gibi Hak aşkına eriyip insanlığa ışık saçmamız adına çerağlar uyandırırız. Çerağ uyandırılmayan bir mekan bizim ibadethanemiz olamaz. Cemevi erenler meydanıdır, zira bu meydanın doğusu batısı da yoktur. Nereye dönersek dönelim orada hep Hakk’ın Cemal’i vardır. “Kabesi insan” olmayan bir mekan bizim ibadethanemiz olamaz. Cemevinin üst eşiği Hz. Muhammedi temsil eder. Alt eşik, Fatıma Tül Zehrayı. Bir sövesi İmam Hasan‘ı bir sövesi İmam Hüseyin‘i kanatları Cebrail‘i, Kilidi Şah’ı Merdan Ali’dir, anahtarı İkrar‘dır. Bunlar da ehlibeyttir. Ehlibeyt’in olmadığı bir mekan bizim ibadethanemiz olamaz.
Bir ahenk içinde kendi ekseni ve de varlığın ekseni etrafında dönülen, her adımı Hakk’a doğru atılmış bir adım olarak kabul ederek aşk ile Hakk’a semah dönmek vardır. Semah dönülmeyen bir mekan bizim ibadethanemiz olamaz. Cem olmak, dar ve didar olmak, divana durmak, huzura çıkmaktır. Ölmeden evvel ölmenin meydanıdır. Bu meydanda senlik benlik sır olur, büyük küçük, güzel çirkin bir olur. Ayrıştırmanın olduğu bir mekan bizim ibadethanemiz olamaz. Bizi tarif eden kendini bilmezlere Nesimi’nin şu güzel sözleri ile sesleniyorum: Sofular secde ederler mescidin mihrabına, Pir eşiği kıblegahım yüz sürerim kime ne! Kadıdan, hacıdan, hocadan fetva almayız; rehberlerimiz, pirimiz, mürşidimiz vardır. Bizim ibadetimiz cem, ibadethanemiz cemevidir.”
PİRHA / İSTANBUL
Yoruma kapalı.