Alevi Haber Ajansi

‘Alevi gençlik devşirilmek isteniyor, iktidarın asimilasyon politikasına teslim olmayalım’

PİRHA-AKP hükümetinin, 19-23 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirmeyi planladığı “Hacıbektaş Gençlik Kampı”na ilişkin konuşan DAD Gençlik Meclisi üyesi Asil Benler, gençlik kampının Alevilere yönelik asimilasyon politikasının devamı olduğuna dikkat çekti. Benler, “Bu ‘gösteri’ ile gençlik devşirilmek istenmektedir. Pir Nesimi’nin egemenlerin ‘talim ettiği(öğrettiği) yola minnet eylemeyip’ kendi Yol’unun hakikatini talim ettiğini, tekrar hatırlamak gerekir” dedi.

AKP hükümeti Aleviler üzerinde planladığı projelerini hayata geçirmeye çabalıyor. İçişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı, 19-23 Ağustos 2022 tarihlerinde Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde gençlik kampı düzenliyor. “Bir olalım, iri olalım, diri olalım. Hacıbektaş Gençlik Kampı” ismiyle duyurulan, 400 gencin katılımıyla, 5 gün süreceği planlanan programın ilk günü İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayacak. 7 dakikalık Hacı Bektaş Veli tanıtım filminin ardından ise protokol konuşmalarıyla ilk gün sonlanacak.

Program ikinci gününde Hırka Dağı ziyareti, İstiklal Marşı, protokol konuşmaları, şiir dinletisi, “semah gösterisi”, ağaç dikim etkinliği ile sona erecek. Üçüncü gün Hacı Bektaş Veli Dergahı ve Kadıncık Ana Türbesi ziyaret edilecek. Dördüncü gün Göreme ziyareti yapılacak. Beşinci gün ise kamp tamamlanarak, dönüşe geçilecek.

AKP hükümetinin gençlik kampının düzenlenmesine Alevi gençleri tepki gösterdi.

Konuya ilişkin Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Gençlik Meclisi üyesi Asil Benler, PİRHA’ya konuştu.

“ALEVİLİK, PROJELERLE ERİTİLMEK İSTENİYOR”

PİRHA: İktidarın “Hacıbektaş Gençlik Kampı” çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

ASİL BENLER (DAD): Öncelikle iktidarın daha önce ‘Alevi Açılımı’ adı altında hayata geçirmeye çalıştığı kendi Alevisini yaratma girişimlerinin tutmadığını, Alevi toplumsallığının inançlarına yönelik geliştirilen bu pragmatik istismar etme çabalarını teşhir edip kabul etmeyerek tavır aldığını hepimiz hatırlıyoruz. Bu asimilasyon politikalarının o günden bu yana çeşitli tonlarda devam ettiği de biliniyor.

Güncelde ise geçmiş ‘Alevi Açılımlarında’ düştüğü çıkmazlardan dersler çıkaran iktidarın daha sistematik, daha planlı ve daha kapsamlı bir asimilasyon konsepti ile toplumsallığımıza yöneldiği görülebiliyor. Başta gençlik ve kadınlar olmak üzere Pirlere, Analara ve çocuklara kadar yediden yetmişe tümden Rêya Haq/Hak Yol Alevi toplumsal gerçekliğini hedefleyen bir yönelim içerisinde olunduğunu vurgulamak gerek.

Ülkenin içerisine sürüklendiği çoklu kriz durumunu, demokrasiye duyarlı hale gelerek düzeltme kabiliyetini gösteremeyen ve bunu çoktan yitirerek baskı politikalarını gün geçtikçe artırarak otoriterleşen iktidar bloğu ömrünü uzatmak, nefes almak ve içerisine düştüğü politika üretememe durumunu tersine çevirmek adına; halkların demokratik mücadelelerini zayıflatıp ezilenlerin, emekçilerin, kadınların ve ekolojistlerin özgürlük ve eşitlik taleplerini bastırarak kendine kalıcı bir iktidar alanı yaratmak istiyor. Bu temelde başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere tüm ötekileştirilenlere, ezilenlere karşı asimilasyon politikalarına da hız vermiştir. Toplumsal muhalefetin hemen hemen her kesimi yasaklamalar ve çeşitli baskılarla susturulmaya çalışılmaktadır. Genel hatlarıyla böylesi bir kaotik düzlemde seyreden siyasi sürecin, açığa çıkardığı Alevi asimilasyonunu hedefleyen müdahale ve politikalarını bu anlamda özet olarak hatırlamakta fayda var.

Valiler ve kaymakamlar aracılığı ile ibadet statüsünde kabul edilmeyen cemevlerimize maddi vaatlerle göz boyamak adına ziyaretler yapıldı. Yine ibadethane olarak görmedikleri cemevlerimizin çatısının akmasını, boyasının eskimesini dert edinir gözükmeye çalıştılar. Bu ziyaretlerde Alevilerin ‘cemevlerimizi ibadethane olarak tanımalısınız’ talebini işiten tüm devlet yetkilileri ‘bu konu beni aşar’ diyerek, kendi ajandalarında bulunan asimilasyon hedeflerinin dışında kalan, asıl demokrasi kapsamındaki hak talepleri konularını konuşmaktan dahi kaçındılar.

Daha sonrasında gündemleştiği gibi resmi elektrik faturalarında cemevlerimiz ‘ticarethane’ statüsünde görülmekteymiş. Bu bir inanca yapılabilecek en büyük hakarettir denilebilir. Dini sermaye haline getirip araçsallaştıran muktedirlerin, Alevilik gibi doğal toplumsal özellikler ve özgürlükçü komünal değerler ile karakterize olmuş bir inancı bu şekilde nitelendirmesi, Aleviliği de ‘sermaye’ olarak kullanmak istediklerinin göstergesiydi. Diyanet ve Üniversite işbirliği ile sözümona ‘Gençlik Merkezleri’ açıldığını  gördük. Kullanılmayan camilerden günde beş vakit ezan dinletilmeye başlandı. Yine yangınlar, baraj ve maden projeleri, kadın cinayetleri ve tacizleri, Kürtçe’ye sosyal yaşamın hiçbir alanında tahammül etmeme, kayyum politikaları gibi daha da sıralanabilecek çok kapsamlı yönelimlerin hedefi haline gelmiş Dersim gerçeği söz konusudur.

Tüm bu olan biteni anlatmakta ki kastımız, 300 Alevi Dedesini Kerbela’ya götürme ve Alevi Gençlerine dair bakanlıklar tarafından yapılması planlanan kamp projelerini genel bir asimilasyon hedefiyle tümden bağlantılı olarak işleyen bir yere oturtabilmek içindir. Asimilasyon hedefli bir konseptin yürürlükte olduğunu bu yüzden vurguladık. Tanınmayan bir inançtan, hakaretlere uğrayan bir toplumsallık olan Alevi gerçekliğinden bahsediyoruz. Dolayısıyla egemenlerin, bizleri yok sayma statüsünde tutarak kurmak istediği her ilişki ve diyalog doğal olarak art niyetlidir ve söz konusu biz ezilenlere kaybettirmeyi hedeflemektedir. Alevilerin varlığı kabul edilmiyor, talepleri duyulmak istenmiyor ve özgün tarihsel gerçekliği inkarcı ve tekçi zihniyet kalıpları ile kasıtlı bir şekilde görmezden gelinerek çarpıtılıyor. Alevi varlığı ve hak mücadelesine karşı bu şekilde ‘kör, sağır, dilsizleri’ oynayanlara tavrımız net ve duruşumuz sağlam ve Pir Sultanca, Seyid Rızaca olmalıdır. Bu projelerle Alevilik, iktidar İslamı içerisine çekilerek eritilmek isteniyor. Bu yönelimi olabildiğince teşhir etmeli ve tutum takınmalıyız. Artık Alevilerin hak talepleri mücadelesinde simgeleşen bir slogan haline gelmiş olan “Devletin Alevisi Olmayacağız!” söylemini belki de en gür sesle söylemenin gerekli olduğu bir dönemden geçmekteyiz.

“OLDUKÇA DERİN BİR MANİPÜLASYONLA KARŞI KARŞIYAYIZ”

-Hacıbektaş Gençlik Festivali içeriğinde Alevilik üzerinden eğitimler ve atölyeler düzenlenecek. Üç bakanlığın birleşerek hazırladığı içeriklerin niteliğini nasıl öngörüyorsunuz?

Osmanlı geleneğinden bu yana çok uzunca bir süredir, başta Yol öncülerimizden olan Hace Bektaşi Veli’nin biyografik yaşamını çarpıtmak olmak üzere, daha sonrasında ise Bektaşi dergahının zapt edilmesiyle devam eden oldukça derin bir tarihsel müdahale ve manipülasyon ile karşı karşıyayız. Günümüzde dahi Bektaşi dergahı üzerinde geliştirilmek ve kalıcı kılınmak istenen devlet tahakkümü bilinmekte. Bu açıdan tarih ve değer görülen şahsiyetler çarpıtılarak ve özünden çok farklı karşıt yönlere çekilerek oradan dönem ihtiyaçlarına göre yer yer dincilikler ve yer yer milliyetçilikler üretilmek isteniyor. Fakat çok iyi bilmekteyiz ki “72 millete bir gözle bakmayı” öğütleyen Hace Bektaş Veli’nin yaşamından milliyetçilik çıkartılamayacağı gibi, “Her ne ararsan kendinde ara. Mekke’de Kudüs’te Hac’da değil!” deyişinden anlaşılacağı gibi dinciliklerde çıkarılamaz. Çünkü bu çabalara en büyük cevap, verdiğimiz örneklerde de görüldüğü gibi bizzat Hace Bektaş Veli’nin oldukça berrak ve hümanistce olan felsefesinin ta kendisi olmaktadır.

‘GÖSTERİ’ İLE GENÇLİK DEVŞİRİLMEK İSTENMEKTEDİR’

Bu gerçeklik ulu orta yerde durmasına rağmen, vurguladığımız gibi Osmanlı’dan bu yana büyük çarpıtma ve tarih uydurmaları ile milliyetçilik ve dincilik argümanları tekrardan, sembolleşen isim ve inanç mekanlarımız kullanılarak üretilmeye çalışılıyor. Güncel ‘gençlik kampının’ bu alanda yapılmak istenmesi, bu açıdan önemli görülüyor iktidarca. Kamp programı olarak basına paylaşılan içeriğe baktığımızda tekrar milliyetçilik ve dincilik üretimleri ile derin bir asimilasyonun hedeflediğini çok net görebiliyoruz.

Açıklanan programda ibadet ritüellerimizden olan Semah’ın ‘gösteri’ olarak adlandırılması bu anlamda çok şey ifade etmekte ve artık gizli olmayan amaçları birkez daha ortaya sermektedir. Kampla ve içeriğinde ki eğitim programlarıyla dert edindikleri olay Aleviliği öğretmek veya yaşatmak değil, tam tersine ‘gösteri’ yapmaktır. Bu ‘gösteri’ ile gençlik devşirilmek istenmektedir. Yeniçerilik misyonuna çekilmek istenmektedir.

Bu açıdan, Aleviler için oldukça önemli bir yeri olan bu inanç merkezinin asimilasyon politikaları dahilinde araçsallaştırılmaya çalışılmasına karşı daha güçlü tavır takınılması gerektiğini düşünüyorum. Sonrasında ise gençlik ve gelecek arasındaki toplumsallığı var kılan diri ve canlı bağların koparılmaya çalışıldığını görerek, bu politikaya karşı söz söylenmesi, tutum belirtilmesi ve örgütlenerek demokratik siyaset araç ve yöntemleri ile mücadele edilmesi gerekmektedir.

Alevi toplumsal varoluşunun iktidar geleneği tarafından inkar edildiği yerde, bu kamp eğitimlerinin de ancak inkarı ve inkarla göbekten birbirine bağlı olan iktidarı büyütmek amaçlı yapıldığını görmek gerekiyor. Bu açıdan inkar ve eğitimin yan yana getirilişinde, asıl meselenin inkara ve iktidara kazandırmak olduğunu görebiliyoruz. ‘İnkar olandan kaçalım, inkar birgün parelenir’ demiş Yol öncülerimiz. Asıl niyeti ‘bağcıyı dövmek’ olan bu politikalarla, gençliği kontrol altında tutup, toplumsallığımızın kendini yeniden ve özgür koşullarda üretmesi engellemek isteniyor. Kerbela’ya götürülmek istenen ‘Dedeler’ gerçeği de birbirini tamamlamaya çalışan bir denklemin gerçekleşmesine hizmet ediyor. Alevi toplumsallığının enerjisi, gençliği kontrol altına alınarak eritilmek, hafızası ise bu ‘dedeler’ eliyle ele geçirilip manipüle edilmek isteniyor. Enerji ve hafızası yok edilmiş bir toplumun gerek fiziken gerekse de kültürel olarak varoluşsal temelde yaşayabilmesi söz konusu olamaz.

“ASİMİLASYONUN AĞLARINA DÜŞMEMELİYİZ”

– Çağrı kurumunuza da geldi mi? Çağrıya nasıl yanıt vereceksiniz? Çağrı gelen gençlere nasıl bir tutum almalıdır?

Kurumumuza ve Gençlik Meclisimize herhangi bir çağrı yapılmadı. Açıkçası yapılacağını da düşünmüyoruz. Çünkü Demokratik Alevi Dernekleri ve henüz yeni sayılabilecek Gençlik Meclisimiz kendi perspektifini Rêya Haq/Hak Yol Alevi toplumsallığının tarihsel hakikatine dayandırarak oluşturmuştur. Bu perspektif bizlere gerek tarihi gerekse de günceli okumada Hak ve Nehak olanı ayırt etmemizde oldukça kolaylık sağlamaktadır.

Alevi felsefesinin komünal ruhundan feyz alarak, Rıza toplumsallaşması(ahlaki-politik toplum) inşası temelinde demokrasiyi hedefleyen, ekolojiyle ikrarlı bir yaşam örmeye çalışan ve kadın özgürlüğünü başat ilke olarak kabul edip, tüm bu çıkarsamalardan yola çıkarak kurulmuş ve hali hazırda örgütlenerek mücadele eden bir derneğiz.

Gençlik Meclisimiz de bu açıdan yörüngesini bu komünaliteyi yaşamsal kılmak adına oluşturmuş olan inşa çabasının somut hallerinden biridir. Gençlik, kapitalist modernitenin sömürü düzeni ve toplum karşıtı olan vahşi çarkları içerisinde eritilmeye çalışılan hedef konumunda tutulmakta. Yine muhalif politik örgütlenmeler ve toplumsal dile gelişlerde içerisinde kendi özgün meclisleri ile örgütlenmediği takdirde iradesini tam olarak açığa çıkaramadığı gibi, oluşan içsel iktidar alanlarında enerjisi bastırılıyor. Tüm bu sebep ve hedeflerden yola çıkarak ‘Meclisleşme’ yöntemi ile örgütlenmenin, biz Alevi Gençlerinin kendi potansiyellerini açığa çıkarmasında en uygun yöntem olacağına inandık. Çünkü meclisleşme, gençliğin kendi kararlarını alabildiği, yaşamın her türlü ayrıntısı ve idamesi hakkında politika üretebildiği özgürlük alanlarıdır. Yine tarihsel, kültürel ve toplumsal değerlerimizi koruma ve yaşatmada kendi öz eğitimimizi sağlayabileceğimiz bir örgütlenme modelidir. Herkesin rızalığı ile katıldığı ve özneleşerek söz sahibi olduğu bir gerçeklik bu. Dolayısıyla inancımızın cem-civat kültürü ile tarihsel uyumada sahip bir model aynı zamanda.

Rêya Haq/Hak Yol Alevi gençliği inanç, toplumsallık ve kültürel açıdan varlığını devam ettirebilmek ve özgürlüğünü sağlayabilmek adına bahsettiğimiz meclisleşme yöntemini önüne alarak örgütlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu temelde örgütlenen gençlik, muktedirlerin ayartma ve toplumdan koparma gibi yönelimlerine tenezzül etmeyip, karşı koyabilecek inisiyatifi de açığa çıkarabilecektir. Kendi iradesini örgütleyebilen gençlik, asimilasyon politikalarının ağına düşmeyeceği gibi, tüm dış müdahalelere de kapalı olacaktır.

Tüm bunlar göz önünde ve bilinmekteyken bize davet geleceğini düşünmüyoruz. Davet gelse dahi kabul etmeyeceğimiz çok açık. Tüm Alevi gençlerinin de bu tutuma sahip olması gerektiğine inanıyoruz. Gençliği asimile edilen bir toplumun özgür geleceğini düşünmek ham hayal olur. Gençlik, yönelimi itibariyle geleceğin özgür kılınması veya tersinden tutsak alınması konusunda toplumsallığın kader tayin eden  konumunda durmaktadır. Bunun bilinciyle talibi olduğumuz Yol’un, ikrar-sevgi-rızalık üçgeniyle kurduğu felsefeye bağlı kalarak, itikatinden şaşmamalı ve inkarın ve asimilasyonun ağlarına düşmemeliyiz.

Sonuç olarak; Pir Nesimi’nin egemenlerin ‘talim ettiği(öğrettiği) yola minnet eylemeyip’ kendi Yol’unun hakikatini talim ettiğini, Hace Bektaş Veli’nin aynı hakikat ilimi ile gidilmeyen Yol’un karanlığa çıkacağını vurguladığını, Pir Sultan’ın bugünle benzer politikalara karşı ‘Şaha gidelim’ dediğini ve Pir Seyid Rıza’nın ‘yalan ve hilelere karşı diz çökmediğini’ tekrar tekrar hatırlamak gerekir.

Helin YILMAZ-Diren KESER/PİRHA

 

İLGİLİ HABERLER:

Cemevini tanımayan AKP, Alevi gençleri kampa, dedeleri Kerbala’ya götürüyor!
>Mat’tan AKP’ye tepki: İnancı kabul etmeyen devlet aklı Ana/Dedeleri Hacca götürüyor
>Ocak evlatlarından asimilasyonculara uyarı: Dersim’den ellerinizi çekin!
>Doğan’dan, AKP’nin kampa ve Kerbela’ya götüreceği gençlere, dedelere çağrı: Tevessül etmeyin!
>Bülbül’den, AKP’nin Alevilere yönelik etkinliklerine tepki: Oyunlardan vazgeçin!
>Doğan’dan hükümetin Alevi gençlik kampı ve Kerbela planına tepki: Böyle bir önceliğimiz yok!
>ADFE Başkanı Fırat: Devletin 300 dedeyi Kerbela’ya yollaması kotalı asimilasyondur
>AKD Genel Başkanı Kurt: İçişleri Bakanlığı’nın inancımıza yön vermesi doğru değil
> 7 Alevi çatı örgütünden devlete/hükümete uyarı: Alevilere yönelik iç asimilasyondan vazgeçin!

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak