PİRHA- AKP ve MHP’nin ‘dezenformasyonla mücadele’ olarak nitelendirdiği basın kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin verdiği yeni yasa teklifine ilişkin konuşan Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde araştırma görevlisi Ayçin Özoktay, “Bu yasa, sansürün kapsamını genişleterek internet mecralarını da kontrol altına almayı amaçlıyor” dedi. Özoktay, ‘dezenformasyon’ kelimesinin oldukça muğlak bir şekilde tanımladığını ve ifade özgürlüğü ihlaline kapı araladığını da vurguladı.
AKP ve MHP’nin ‘dezenformasyonla mücadele’ olarak nitelendirdiği basın kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin teklif bu hafta Meclis Adalet Komisyonu’nda görüşülmeye devam edecek.
Teklifin birçok maddesine itirazı bulunan muhalefet partileri, özellikle ‘sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse’ için hapis cezası öngören 29. maddesinin çıkarılmasını talep ediyor.
Basın meslek örgütleri ve iletişim uzmanları da teklifin yeni bir sansür yasası olduğunu vurguluyor.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan ve İletişim Emekçileri Dayanışma Ağı’nın kurucularından Ayçin Özoktay söz konusu yasayı PİRHA’ya değerlendirdi.
“İLETİŞİM EMEKÇİLERİNİN, MEDYA PATRONLARININ KARŞISINDA BİR ARAYA GELMESİNİ İSTİYORUZ”
İletişim alanına emek cephesinden bakan çalışmalar ürettiğini belirten Özoktay, iletişim emekçileri olarak bir dayanışma ağı kurma amaçlarını şöyle anlattı:
“Özellikle son yıllarda palazlanan krizde, sermaye sınıfı örgütlü biçimde emekçilerin karşısında kendini sürekli koruyabilirken, örgütsüz işçilere ise işsizlik, düşük ücret ya da muazzam sömürü ortamı kalıyor. İletişim sektörlerinde çalışanlar bu ortamdan en çok etkilenen kesimlerden. Öncelikle İletişim Emekçileri Dayanışma Ağı, medya patronlarının karşısında yalnızlaşan, örgütsüzleşen emekçilerin bir araya gelmesi ve dayanışmasını amaçlıyor. Kabaca basın, yayın ya da genel anlamda medya sektöründe çalışan emekçilerin maruz kaldığı patron baskısı ve zorlu iş koşullarına karşı bir araya gelerek çözümler üretme gibi bir amacımız var.
“HAK GASPLARINA KARŞI YALNIZ DEĞİLİZ”
Çalışmamız sadece gazetecileri değil, medyada çalışan tüm emekçileri kapsıyor. Tutunmanın en zor olduğu iş kollarından biri olduğu bilinen medyada, kendimize bir mücadele alanı yaratmayı ve hak gasplarına karşı yalnız olmadığımızı söylemeyi amaçlıyoruz. Bu bağlamda gönüllü avukatlarımız ile birlikte hareket ediyoruz. Diğer yandan iletişim sektörüne yeni atılan ya da atılacak genç arkadaşlarımız ile dayanışma atölyeleri yürütüyoruz. Dayanışma ağımızda herkesin bir sorumluluğu oluyor. Bir ekip oluşturduk. Bugün röportajda sözcü olarak ben konuşsam da yapılan, edilen, söylenen her şey kolektif işliyor.”
“HABERCİLİK FAALİYETLERİNDE, YASAL VE HUKUKİ SÜREÇLERDE BİR TÜR GRİ ALAN YARATMA ÇABASI VAR”
AKP iktidarının Meclis’e getirdiği yeni basın düzenlemesine ilişkin konuşan Özoktay, bu yasa teklifinde geçen ‘dezenformasyon’ kelimesinin oldukça muğlak bir şekilde tanımladığını ve ifade özgürlüğü ihlaline kapı araladığını vurguladı.
Yasada yapılan ‘dezenformasyon’ tanımının ucunun açık olduğunu ifade eden Özoktay, “Dolayısıyla yasal ve hukuki süreçlerde bir tür gri alan yaratma gayeleri olduğunu görüyoruz. Ayrıca bu yasayla sansürün kapsamı genişletilerek TCK’ya, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu eklenecek ve suçun tanımı oldukça muğlak. ‘Dezenformasyon’ suçunun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve bu ceza, ‘failin kimliğini gizli tutması’ durumunda, yani ismini belirtmek istemeyen kaynaklarla yürütülen habercilik faaliyetinde ağırlaşıyor” diye konuştu.
“‘BASIN KARTI’ MÜJDESİYLE OYALAMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Yasa teklifinin içerisinde internet mecralarına basın kartı verileceği ile ilgili maddenin de yer aldığını dile getiren Özoktay sözlerine şöyle devam etti:
“Danıştay’ın Basın Kartı Yönetmeliği’ne ilişkin yürütmenin durdurulması kararını kaldırdığını; basın kartının kime, hangi koşullarda verileceği ya da nasıl iptal edileceğine ilişkin inisiyatifin İletişim Başkanlığı’na devrolduğu gerçeğini anımsatmak istiyorum. Bu bir ‘mükafat’ değil. 212 gibi bir mesele hala can yakıcı haldeyken süreci ‘basın kartı’ müjdesiyle oyalamaya çalıştıklarını düşünüyoruz.”
“YASA SANSÜRÜN KAPSAMINI GENİŞLETİYOR”
Mevcut iktidarın hali hazırda, gazetecilere ve basına yönelik ağır bir sansür ve baskısının var olduğunu söyleyen Özoktay, söz konusu yasanın sansürü ve baskıyı daha da arttıracağına dikkat çekti.
Özoktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“20 yıllık AKP dönemi, zaten Türkiye’de basının geçirdiği en karanlık dönemlerden biri. Bu yasa, sansürün kapsamını genişleterek internet mecralarını da kontrol altına almayı amaçlıyor. Bizim anladığımız AKP iktidarı, habercilik faaliyetine yeni kurallar koyup eski köye yeni adet getiriyor. Bahsettiğimiz yasa teklifi, mesleğini layıkıyla yapmaya çalışan tüm basın emekçilerine aba altından sopa gösteriyor. İnternet gazetelerinin de resmi ilan alabileceği üzerinde konuşuluyor. Bu bir kesime avantaj gibi görünse de akla Menderes dönemi sansürleri ve ilan paylaşımını getiriyor. Tek tip haberler, şiddetli otosansür ve üstüne hapis cezası…”
“BU YASA TEKLİFİ GEÇERSE, GERİYE ISMARLAMA İŞ YAPAN HABERCİLER KALACAK”
Basın emekçilerinin talebinin öteden beri habercilik faaliyeti üzerindeki baskı mekanizmalarının derhal ve koşulsuz olarak kaldırılması olduğunu aktaran Özoktay, son olarak şunları kaydetti:
“Tehdidin sürekli arttığı, gazeteciliğin bütünüyle iktidarın tekeline sokulmaya çalışıldığı ve ifade hürriyetinin iğdiş edildiği karanlık bir dönemdeyiz. Bu yasa teklifi bize, baskı karşısında sessiz kaldıkça bu iş kolunda geriye sadece ısmarlama iş yapan habercilerin kalacağını anlatıyor. Genel manada medyada çalışan tüm emekçilerin, karşılaştıkları sorunlara çözüm bulabilecekleri ya da en azından kendilerini yalnız hissetmeyecekleri bir örgütlenme alanı oluşturma gayretindeyiz. Burası ‘esnek çalışma’ adı altındaki sömürünün en yoğun olduğu iş kolu ve patronların iki eli boğazımızdayken bir şeyler yapmanın zaruri olduğu kanaatindeyiz. Çalışmalarımızı bu amaçla sürdürmeye ve örgütlenmeye devam edeceğiz.
Bu hafta Adalet Komisyonu’nda tekrar görüşmeler olacak. Özellikle hapis cezası gündemi konusunda tüm meslek örgütleri ellerinden geleni yapmaya çalışıyor. Biz de bu süreçte elimizden geldiğince sesimizi çıkartacak, yasanın gazetecilik mesleğine ne kadar ağır bir darbe olduğunu yorulmadan anlatacağız.”
Melis CİDDİOĞLU/ANKARA
Yoruma kapalı.