PİRHA – Silvan Belediyesinde müzik eğitmenliği yaptığı dönemde kayyum kararıyla işten çıkarılan Serdar Baysal, hiçbir özlük hakkını alamadı. 24 arkadaşı ile birlikte işten çıkarılan Baysal, “Altı sene çalıştım. Kaymakam ya da kayyım dediğimiz kişi işten atabiliyorsa haklarım, altı sene çalışmışlığım ne olacak?” diye sordu.
15 Temmuz 2016 darbe girişimi ardından binlerce kamu işçisiyle birlikte özel şirket çalışanları da hukuksuzca işlerinden uzaklaştırıldı. İktidar eliyle kapatılan ya da iş sözleşmesi feshedilen kurumlar içerisinde Diyarbakır’ın Silvan ilçe belediyesine iş üreten şirketler de oldu.
Silvan Belediyesine bağlı Zembilfroş Kültür Merkezinde 6 yıl boyunca müzisyen olarak çalışan ve 20 Temmuz 2016 yılında HDP’li belediyelere atanan kayyumlar sonrası iş akdi iptal edilenlerden biri de Serdar Baysal oldu. 40 yaşındaki Baysal, 25 iş arkadaşı ile nasıl işsiz kaldıklarının detaylarını PİRHA’ya anlattı.
Baysal, kayyım atanan Silvan Belediyesi avukatının kendilerinin belediyede çalışmadığına dair gerekçe sunduğunu ve ellerinde bulunan tüm maaş bordrolarına rağmen mahkemenin bu hukuksuzluğa yönelik aleyhlerinde karar verdiğini ifade etti.
bizim orada çalışmadığımıza dair bir gerekçe göstermiş ve buna hâkimler de inanmış ki öyle bir karar vermişler. Çalıştığım yıllara dair maaş bordroları var hepsi de kaşeli. Silvan belediyesi başkanının yazısı var üzerinde. Hiç kimse inkar edemez benim orada çalışmadığımı. Lakin şu an süreç iktidarın güdümünde yürüdüğü için hakimlerin, savcıların tamamı isteğe bağlı hareket ediyorlar.
“NİÇİN İŞTEN ATILDIĞIMIZ HALEN GEREKÇELENDİRİLMEMİŞ”
Silvan ilçe belediyesinde kültür ve sanat bölümünde keman dersleri veren Serdar Baysal, iş feshi ardından karşılaştığı zorluklara işaret etti. Uzun bir süre boşta kaldığını anlatan Baysal, bekar olmasından kaynaklı süreci bir şekilde idare ettiğini ancak evli ve çocuk sahibi arkadaşlarının çok zorlandığını belirtti. “Evine, alacağı maaş dışında başka para girmeyen insanlar vardı. Onlar adeta sudan çıkmış balığa döndüler” diyen Baysal, şunları söyledi:
“Ben her ne kadar etkilenmediğimi söylesem de sonuçta 6 yıl boyunca düzenli bir işte çalışıp maaş alıyordum. Maaşımın kesildiği an tabi ki ben de çok etkilendim. Sonra ne yapabilirim diye arayışlara girdim. Maalesef hiç kimse bize hiçbir konuda yardımcı olmadı, olamadı.
İşten atılmamız 20 Temmuz darbesinden sonra yaşandı. İnanın şu anda bile niçin işten atıldığımız gerekçelendirilmemiştir. Çalıştığımız firmanın işini yürütmediğine dair bir gerekçe sunuyorlar. Ben ise o firmayla son 3 ay çalıştım. Firmadan 6 yıl önce işe alınmıştım. 25 arkadaş çalışıyorduk. Neden bu önceden sorun olmuyor da darbeden sonra sorun oluyor?
Şöylesi bir durum çıkıyor ortaya; Bu tamamıyla siyasi bir mesele. İktidar partisinin onlar gibi düşünmeyen, muhalif olan partilere yönelik saldırısıdır. Nihayetinde kayyumlar, HDP’nin belediyelerine atanmıştı ve bizler de HDP döneminde işe alınmıştık. Dolayısıyla bizim de onlar için HDP’li gibi bir durumumuz söz konusuydu. Evet, direk saldırı bu şekilde olamayacağına göre bir mazeret uydurabilirlerdi. Bu, firmanın işini yürütmediğine dairdi. Mahkemeye gidip bunun doğru olmadığını ve işimizin başında olduğumuzu belirttim. İşimizden atıldığımızda Zembilfroş Kültür Merkezinde 7 dalda sanat eğitimleri veriyorduk. 300’ü aşkın öğrencimiz vardı. Bu 300 öğrencimizin içerisinde güzel sanatlara, devlet konservatuarlarına gidip müzik öğretmenliğini kazanıp, atanan arkadaşlarımız olduğunu da söylemiştik. Yani bizim her şeyimiz ortada iken onların bu denli yaklaşımı tamamen asılsızdır.”
“KİMSEYE MUHTAÇ OLMADAN İNŞAATLARDA ÇALIŞTIM”
Serdar Baysal, işsiz kaldıktan sonra yeni iş arayışında yaşadığı zorlu süreç hakkında da bilgi verdi. Baysal 2018 yılında İzmir’e gittiğini belirterek “CHP belediyesinden bir medet umma durumumuz oldu” dedi ve şunları aktardı:
“Siyasi iktidar nasıl bugün HDP’lileri hedefine almışsa CHP’lileri de hedefine almışlar. HDP’lilerin yerel seçimlerde büyükşehirlerde CHP’yi desteklemesinden ötürü yoğun bir iktidar baskısına onlar da maruz kalmışlardı. Herhalde bizi en çok onlar anlar diye düşünmüştük. Ben de İzmir’de bizatihi belediye başkanının kendisine ‘Biz siyasi bir gerekçeyle işten atıldık. Müzisyenim, müzik yapmak istiyorum. Bu işi İzmir’de de yapabilirim’ diye bir dilekçe sundum ve sonrasında Antalya’ya geldim. 2 ay sonra tekrar aradım, İzmir Büyükşehir Belediye başkanının sekreteriydi telefonu açan. Dilekçenin kaybolduğunu söylediler. Ben bundan şunu çıkardım; sunulan dilekçem kaybolmamıştı, sunduğum gerekçelerde siyasi içerikler vardı ondan dolayı olduğunu düşündüm.
İki senedir Antalya’da müzikle uğraşıyorum. Geçimimi müzik üzerinden sağlamaya çalışıyorum. İlk geldiğimde çok zorlandım. Burada yaşamak kolay değil. Kiralar, yol ücretleri, pazar, her şey pahalı. Ele güne muhtaç olmadan inşaatlarda çalıştım. Dik durabilmek bunu gerektiriyordu biz de bunun bilinciyle yaşıyoruz. Şu anda çok öyle bir kazancım da yok ama müzisyenlik yaparak geçimini sağlamaya çalışıyorum.”
“HAKLARIM NE OLACAK?”
Serdar Baysal, işten çıkarılma gerekçelerinin Kanun Hükmünde Kararnamelere dahil olmadığını belirterek “Böyle bir şey olsa dahi kazanımlarımız, içerideki haklarımız da gasp edildi” dedi. İşe geri dönmek için hukuki mücadele de yürüttüklerini Baysal, şöyle devam etti:
“Bir sorun olur, siz bunu mahkemelere taşırsınız, mahkeme haklı-haksız ortaya çıkarmak zorundadır. Yani sonuçta eğer bizden de kaynaklı bir sorun var ise ya da örneğin bir örgütle ilişkilenme durumumuz var ise bunun cezai boyutunun da bize yansıması gerekirdi. Nihayetinde bizim üzerimizde hiçbir hüküm yok. Tamamıyla keyfi bir muamele yaptılar. Altı sene çalışmışım, beni sevmek zorunda değil, işten atabilir de sonuçta bu idari yetkili, kaymakam ya da kayyım dediğimiz kişi. O zaman haklarım ne olacak? Altı sene çalışmışlığım ne olacak?
Sadece ben değil müzik sektöründe çalışan bütün arkadaşlarımız bundan etkilendi. Takip ettiğim kadarıyla 100’ü aşkın meslektaşımız intihar etmiş. İnsanlar kafelerde, barlarda, restoranlarda canlı müzik yapıyor. Pandemi döneminde düşünün mesela başta 24.00 yasağı geldi sonra 22.00 yasağı oldu bir müzisyenin zorlanacağı her şeyi biz yaşadık. Pandemide de özel müzik dersleri veriyordum. Sonuçta kendimi de korumak zorundaydım. Her ne kadar çalışmak zorunda olduğumu söylesem de bu Covid-19’a yakalanma durumundan kaynaklı 3 öğrenciyi bir araya getiremedik. Çünkü onları da düşünmek zorundayız.
“BİZİM BELEDİYEDE ÇALIŞMADIĞIMIZI GEREKÇELENDİRMİŞLER, MAAŞ BORDROLARIMIZ VAR”
Kültür ve Sanat alanında 24 arkadaş ve diğer iş kollarında çalışan arkadaşlarımız da işten atıldılar. Belediyenin memur ya da asli işçi kadrosunda çalışanlar hariç 100 üzerinde arkadaş işten atıldı.
Avukat arkadaşlarımız evvela işe iadelerimizle ilgili başvuruları yaptılar. Sonra tazminatlarımızla ilgili mahkeme süreçlerini başlattılar. Benim bir hafta önce istinaftan kesin ret kararı ile hiçbir hakkımın verilmeyeceğine dair bir karar gelmiş. Son bir şans, tekrar bunu AYM’ye taşıdık. Ne sonuç çıkacak bilmiyorum. Öyle saçmalık ki yani şimdi belediyenin avukatı bizim orada çalışmadığımıza dair bir gerekçe göstermiş ve buna hâkimler de inanmış ki öyle bir karar vermişler. Çalıştığım yıllara dair maaş bordroları var hepsi de kaşeli. Silvan belediyesi başkanının yazısı var üzerinde. Hiç kimse inkar edemez benim orada çalışmadığımı. Lakin şu an süreç iktidarın güdümünde yürüdüğü için hakimlerin, savcıların tamamı isteğe bağlı hareket ediyorlar. Her türlü hukuki yola başvuracağız, geri adım atmayacağız.
“HİÇBİR AHLAKİ KURALA SIĞMAZ”
Sanatçı kimliğimizle tanınıyoruz ama ister istemez siyasetten besleniyoruz sonuçta. Ülke gündemi ortada. Bir insanın bağımsız düşünmesi var olma gerekçesidir. Kaldık ki mesela bizim bir siyasi görüşümüz de olabilir, bir partiyi de savunabiliriz. Bunun için bir insanın ekmeğine mani olunmaması gerekir. Türkiye’de şu an 100 binlerce insan benim gibi mağdur edilmiş durumda. Benim gibi düşünmüyor diye işsiz, aç bırakma mantığı çok çok yanlış bir mantıktır. Bu hiçbir ahlaki kurala uymaz.
Söylemek istediğim o kadar çok şey var ki sonuç olarak şunu isterdik; bugün muhalif olan sol partiler, gerek kayyımların atanmasında, gerek bu mahkemelerin hukuki olmayan kararları vermesine razı olmadıklarını aleni bir şekilde göstermelerini, bizim yanımızda olmalarını istiyorduk.”
CEBRAİL ARSLAN/ANTALYA
İLGİLİ HABERLER
1-‘Çok acı çektim, olmayan suçun suçluluğunu hissettim’
2-‘Suçluysak neden yargılanmadık, suçsuzsak neden ihraç edildik?
3-‘Bir gün sabaha karşı evimizi bastılar, o zamana kadar geceleri uyuyamıyordum’
4-‘KHK’ler hayatımı alt üst etti ama hayatın altını da üstünü de görmek gerekiyormuş’
5-‘Sivil ölüme terk edildik; listeleri hazırlayan müdürlerin yargılanmasını istiyorum’
6-‘İhraç edileli 5 yılı geçti hala komisyondan cevap bekliyorum’
7-‘OHAL Komisyonu adlı uydurma bir kurum aracılığıyla bizi yıllarca oyaladılar’
8-‘Onlar gidecek biz kalacağız, Tarihe iz bırakanlar, geçmişi gelecekte yaşatanlar olacağız!’
Yoruma kapalı.