PİRHA- Ankara’da bir araya gelen sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler 15-16 Haziran İşçi Direnişi’ni andı ve ortaya çıkan mafya siyaset ilişkisine tepki gösterdi. Yapılan açıklamada, “İktidarın politik tercihleri adaletsizliği büyütüyor. Mafya, siyasetçi, bürokrat, sözde gazetecilerin kurduğu çıkar ilişkileri halkın ekmeğini çalıyor, nefes almasını engelliyor. Emekçiler eşit, özgür, demokratik ve insanca yaşayabilecekleri bir dünyayı mutlaka kendi elleri ile kuracaktır”denildi.
Ankara’da Ulus Meydanı’nda bir araya gelen sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler 15-16 Haziran İşçi Direnişi’ni anmak ve ortaya çıkan mafya siyaset ilişkisine tepki göstermek için eylem yaptı.
Disk İç Anadolu Bölge Temsilciliği, Kesk Ankara Şubeler Platformu, TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, Ankara Tabip Odası, Ankara Serbest Muhasebeci Ve Mali Müşavirler Odası’nın ortak yaptığı eylemde ‘Özgür ve eşit bir geleceği emekçiler kuracak!’ pankartı açılırken eylemcilerin açtığı ‘Mafya sömürü düzenine son!’ pankartı ise polis tarafından engellendi. Yapılan görüşmeler üzerine pankart kaldırılarak yerine ‘DİSK’ yazılı pankart açıldı.
‘Parasız eğitim, parasız sağlık’, ‘Sermayeye değil emekçiye bütçe’ sloganlarının atıldığı eylem 15-16 Haziran İşçi Direnişi’nde yaşamını yitirenlerin anısına 1 dakikalık saygı duruşuyla başladı.
Saygı duruşunun ardından örgütler adına açıklamayı Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün okudu.
“BİR YANDAN YOKSULLUK, DİĞER YANDAN SERVETLER ARTIYOR”
‘Sağlıklı güvenceli ve insanca bir yaşam için bildiğimiz yoldan yürüyoruz’ diyerek sözlerine başlayan Görgün şunları dile getirdi:
“Sürmekte olan ekonomik kriz ve salgın ile beraber işçiler başta olmak üzere geniş halk kesimleri ağır bedeller ödüyor. Hızla artan işsizlik, iğneden ipliğe gelen zamlar, eriyen ücretler ekmeğimizi küçültüyor, yaşamımızı çileye dönüştürüyor. Bir yandan yoksulluk, diğer yandan servetler artıyor. İktidarın politik tercihleri adaletsizliği büyütüyor. Başta işçi sınıfı olmak üzere halkımız yaşam mücadelesi verirken az sayıda para ve iktidar sahibi servetlerinin, lükslerinin, ihalelerinin, karlarının, rantlarının bir kısmından bile vazgeçemiyorlar. Asgari ücretten tıkır tıkır vergi kesilirken, üç beş şirketin milyonluk vergileri sıfırlanıyor, devlet bankalarından geri ödemesiz krediler akıtılıyor.”
“ÇARESİZ DEĞİLİZ”
‘Belli başlı birkaç şirketin payına ballı ihaleler, işçilerin payına ise Kod-29 ile tazminatsız işten atılmak, ücretsiz izin, asgari ücretin altında kalan ‘Kısa Çalışma Ödeneği’, işçinin, köylünün, öğrencinin, dar gelirlinin payına da banka hacizleri düşüyor’ diyen Görgün şöyle devam etti:
“Ülkeyi yönetenlerin tercihleri ve öncelikleri bizlere hizmet etmiyor, milyonlar için sağlıklı, güvenceli ve insanca bir yaşam vadetmiyor. Fakat çaresiz değiliz. Bu durumda işçiler ve emekçiler başta olmak üzere bu ülkenin tüm değer ve güzelliklerini üretenlerin, emeklilerin, işsizlerin omuz omuza yeni bir yol açması gerekiyor. Sağlıklı, güvenceli ve insanca bir yaşam için, haklarımızı almamız için bir olmamız, birliğimizin gücüyle haklarımızı savunmamız, engelleri kol kola aşmamız gerekiyor. Haklarımızı, yaşamlarımızı ve memleketimizi nasıl savunacağımızı tarihimizden biliyoruz. Bundan 51 yıl önce, 15-16 Haziran 1970’de ayağa kalkan işçi sınıfından, emekçi direnişinden dersler almamız gerekiyor.”
“15-16 HAZİRAN DİRENİŞİ DİRENİŞİN SEMBOLÜDÜR”
Görgün,15-16 Haziran’ın güdümlü sendikacılığa başkaldırıp, direnen işçi sınıfının gerçek sendikal haklarını savunduğu muazzam bir direniş olduğunu vurguladı.
Görgün şunları kaydetti:
“Sınıf ve kitle sendikacılığını bastırmak isteyen dönemin hükümeti ve patronların isteğine, hilelerine diz çökmeyen, boyun eğmeyen mücadele ve dayanışmanın adıdır. Sendikalar Kanunu’nda değişiklik yaparak DİSK’i fiilen ortadan kaldırmak isteyen dönemin Hükümeti, tüm tepkilere ve uyarılara rağmen Yasayı Meclis’e getirince, DİSK işçi sınıfının üretimden gelen gücünü devreye soktu ve direniş kararı aldı. İki gün boyunca İstanbul ve İzmit’te on binlerce işçinin iş bırakarak katıldığı genel direniş ve yürüyüşler yapıldı.
Ne copları ne panzerler ne de barikatlar… Hiçbir şey durduramadı birleşen işçileri. Üç işçi yaşamını yitirdi, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in de aralarında olduğu yüzlerce kişi tutuklandı, binlerce işçi işten atıldı. Ancak, DİSK’i ve üye sendikalarını yok etmek isteyen ve tek sendika dayatan Yasa, büyük işçi direnişinin etkisiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. 15-16 Haziran 1970’teki onurlu direniş işçi sınıfının birliğinin, dayanışmasının ve mücadelesinin sembolü haline geldi.”
“EMEKÇİLERİN TALEPLERİ YERİNE GETİRİLSİN”
15-16 Haziran’ın yalnızca anılması gereken bir ‘tarih’ değil, işçi sınıfının elini kolunu bağlama girişimine karşı bir itiraz, sendikal hak ve özgürlükleri savunma direnişi olduğunu ifade eden Görgün daha sonra hükümetten yerine getirmesini istedikleri taleplerini aktardı:
-Kod-29 ve ücretsiz izin zulmüne son verilsin!
-Asgari ücret üzerindeki tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın! Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın!
-İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları patronlara değil işçilere ve işsizlere harcansın. İşsizliğe karşı kamu istihdamı artırılsın, çalışma süreleri azaltılsın.
-Kıdem tazminatı başta olmak üzere emeğin seksen yıllık kazanımlarına göz dikmekten vaz geçilsin.
-Doğa katili projelere, Kanal İstanbul’a, betona değil; pandemide işini ve gelirini kaybedenlere kaynak ayrılsın.
-Örgütlenme, özgür toplu sözleşme ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılsın!
-Son günlerde ülkeyi sarsan yolsuzluk, hukuksuzluk, cinayet, yasa ve ahlak dışı karmaşık ilişkiler iddialarının üstü örtülerek değil; açık, şeffaf ve toplumun vicdanını rahatlatacak ölçüde üstüne gidilerek aydınlatılması, suçlulardan hesap sorulması hepimizin sorumluluğu ve görevidir.
-Kısacası emeğin haklarını, demokrasinin genel ilkelerini, halkın iradesini hedef alan baskı ve zorbalıklardan vaz geçilmesi, başta sorumlu kurumlar olmak üzere bu karanlıkların aydınlatılması tüm toplumun boynunun borcudur. Bunun gereğini yerine getirmek için elimizden gelen tüm çabayı sarf edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.”
“İNSANCA YAŞAYACAĞIMIZ DÜNYAYI EMEKÇİLER KURACAK”
Mafya liderlerinin ve suç örgütlerinin gündemi belirlediği, çürümüşlüğün her yanı bir kanser hücresi gibi sardığı zamanlarda olduğumuzu belirten Görgün son olarak şunları söyledi:
“Mafya, siyasetçi, bürokrat, sözde gazetecilerin kurduğu çıkar ilişkileri halkın ekmeğini çalıyor, nefes almasını engelliyor. Toplumun canını, malını, haklarını tehdit ediyor. Mafyaya, suç örgütlerine, çıkar çetelerine teslim edilmiş yaşamları bize dayatmaya kimsenin hakkı da yok, gücü de yetmez. Emekçiler eşit, özgür, demokratik ve insanca yaşayabilecekleri bir dünyayı mutlaka kendi elleri ile kuracaktır.
Sağlıklı, güvenceli, insanca bir yaşam için başta sağlık, eğitim, gelir haklarımız olmak üzere tüm sendikal-demokratik haklarımız için birlik olalım, güçlü olalım, mücadeleyi büyütelim!”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.