PİRHA-HDP Mamak İlçe Örgütü Tuzluçayır Beyaz Köşk Düğün salonunda Halepçe‘den Roboski‘ye, Beyazıt’tan Gazi’ye başlıklı panel etkinliği düzenledi.
HDP Mamak İlçe Örgütü Tuzluçayır Beyaz Köşk Düğün salonunda Halepçe‘den Roboski‘ye, Beyazıt’tan Gazi’ye başlıklı panel etkinliği düzenledi. Etkinliğe HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, Ankara İl Eş Başkanı Vezir Coşkun Parlak ve yönetim kurulu üyeleri, Çankaya ilçe örgütü YK üyeleri ve Tuzluçayır’da örgütlü bulunan Aka-Der Alınteri, DAD Mamak Şube Ana Fatma Cemevi üyeleri katıldı.
“HALEPÇE BİR SOYKIRIMDIR”
Halepçe Kürt halkına ve dünya insanlığına karşı yapılan bir soykırım olduğunu vurgulayan HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, “Dünya nezdinde, evrensel hukuk nezdinde, Birleşmiş Milletler nezdinde ve uluslararası sözleşmelere, insan hak ve özgürlüklerini denetleyen kurum ve kuruluşlar nezdinde ne yazık ki bugüne kadar soykırım olduğu kabul edilmiş ve açıklanmış değildir. Birincisi, bunun soykırım olduğu ifade edilir ve kabul edilir ise bunun hukuksal karşılığı, bunun siyasal karşılığı, bunun tarihi karşılığı farklı olacak. O nedenle hemen her yerde Halepçe‘den söz ederken bir soykırım olduğunu ifade etmek lazım.
1986- 1890 arasında Enfal hareketi adı altında bir siyasi askeri hareket başlatıldığını söyleyen Bülbül, “Dönemin Irak hükümeti ve dönemin Irak diktatörü Saddam Hüseyin bu Enfal kavramı Kur’an‘da bir sure olup ganimet anlamına geliyor. Yani dönemin iktidarı, dönemin diktatörü Kürt halkının Irak‘taki mazlumların bir ganimet olduğunu, onların malının mülkünün yerini yurdunun ve kendi cismani varlıklarının bir ganimet olduğunu ve dolayısıyla bir ganimet hareketli yaptıklarını söylüyor. Peki, bunu söyleyen kişi hangi siyasal hareketi temsil ediyor. 7 Nisan 1947’de Şam’da Baas Partisi kurulur, sözcük anlamı Arapçada yeniden var olmak, diriliş anlamında. Türkiye’deki bir siyasal hareket birbirine çok benziyor. İttihat ve Terakki ile aynı kuruluş amacı kapsamı açısından bire bir aynısı. İttihat ve Terakki ’yi kuranlar arasında bir tane Türk yoktur. Baas’ı kuranlar arasında da bir tane Arap yoktur. İtaat ve Terakki’yi kuranlar Pan Türkizm orta asya başlayarak bütün dünya türkülerini birleştirmek Adriyatik’ten Çin denizine kadar Türk yurdu yapmak bire bir ırkçı tahammüllü hareket ederler Baas rejimi de tüm Arapları buluşturmak ve Pan Arabizm bir devlet oluşturmak gayesiyle kurulmuştur” diye konuştu.
“HALEPÇE KATLİAMI BUGÜN ŞEKİL DEĞİŞTİREREK DEVAM EDİYOR”
Ama işin ilginç yanı Türkçülük yapanların içinde Türk yok, Arapçılık yapanların içerisinde Arap yok diyen Kemal Bülbül, “Bu nedenle aslında milliyetçi, ırkçı, tekçi bir siyasal yapıdır. Baas’ın soganı da şudur vahdet, hürriyet sosyalizm, birlik özgürlük sosyalizim kuruluş sloganı da budur. Baas rejiminin en iyi temsilcilerinden birisi Mısır’da Cemal Abdulnasır Irak’ta Saddam Hüseyin Suriye’de Esad ailesi bunların rejimlerine baktığınız zaman tekçi bir rejim söz konusudur. Bir aile eliyle yönetim vardır, demokrasi yoktur, çoğulculuk yoktur, farklı kültürler yoktur, farklı kültürlere inançlara saygı ve kabul yoktur bu farklı kültür ve inançlar yok edilmek için bunlara hedef halinde gelmiştir. Bunun içerisinde de coğrafik olarak en çok yoğunluğu teşkil eden Kürt halkı tamamının hedefine oturtuldu. Bir sistem var bu sistem aslında Kürt halkının yaşadığı tüm coğrafyadaki ulus devletlerle, tekçi devletlerle irtibat halinde. Halepçe katliamı aslında dönemin Türkiye Hükümeti’nin bilgisi dışında olmamıştır bu mümkün değildir. Ve Halepçe katliamında amaç sadece insanı yok etmek değildir. İnsana dair, doğaya dair, yaşama dair her şeyi birlikte yok etmektir. Aslında Halepçe katliamı bugün biraz şekil değiştirerek devam ediyor nerede devam ediyor her yerde devam ediyor” dedi.
“BU KATLİAMLAR ASLA AKILDAN ÇIKMAYACAK”
Ardından söz alan Demokratik Alevi dernekleri Mamak Şubesi Ana Fatma Cemevi Eş başkanı Hasan Altun Mart ayında yaşanan katliamlara ilişkin yaptığı konuşmada şunları ifade etti:
Mart ayı katliamlarına dair kimliklere ve inançlara yönelik katliamları konuşmak belleğimizi canlı tutmak zorundayız. 6 Mart 1921 Koçgiri katliamı, 12 Mart 1970 Askeri darbesi, 12 Mart 1995 Gazi ve Ümraniye Katliamı, 12 Mart 2004 Qamişlo (Kamışlı) Katliamı, 16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı, 16 Mart 1988 Halepçe katliamı, 31 Mart 1970 Kızıldere Katliamı. Mart ayının yıllar içerisinde bizlere yaşattığı bu darbe ve katliamlar egemenlerin nasıl egemenliklerini sürdürdükleri zulmünü nasıl katmerleştirerek arttırdığını bu katliamların asla akıldan çıkmayacak kapanmayan yaralarımız olduğunu yüzleşmek adına unutmamamız gerekir. 6 Mart 1921, Koçgiri Halk hareketi üç buçuk ay sürenin sonunda bastırıldı. On binlerce insan öldürüldü, kurtulanlar sürgüne gönderildi. Reya Hakk kutsalları olan Ocakları, ziyaretleri, kutsal mekanları yerle bir edildi.. Köyler yağmalandı, yakıldı, canlı cansız varlıklara el konuldu. On binlercesi sürgün edildi, geride kalanlar açlığa, ölüme, sefalete mahkum edildi. Toplumun varlığı, birliği, kimliği, doğası tüm maddi ve manevî, kültürel değerleri yok edilmeye çalışıldı. Bu katliamlarından bir tanesi de 12 Mart 1995’te İstanbul/ Gazi ‘de başlayıp, 12-15 Mart’a kadar İstanbul/ Ümraniye’de devam eden, İstanbul/Gazi-Ümraniye katliamıdır. Kuşkusuz tarihteki tüm Alevi katliamları, hangi dönemde ve hangi devletin egemenliğinde gerçekleşmiş olursa olsun, bir zincirin halkaları olarak, aynı mantık ve amaç ile yapılmıştır. Bir de iftira, saldırı, taciz, kapı işaretleme ve sindirme gibi temel insan hakları ihlalleri vardır ki, bunları da unutmamak gerekiyor” dedi.
“KATLİAM DEVLETİN KONTROLÜNDEKİ GÜÇLER TARAFINDAN YAPILMIŞTIR”
Diğer Alevi katliamlarındaki uygulama burada da aynen tekrarlandığını vurgulayan Hasan Altun, “Katliam devletin kontrolündeki güçler tarafından, başta Aleviler olmak üzere sisteme muhalif kesimlere yönelik yapılmıştır. 4-5 gün devam eden ve 17 can’ın katledilmesi ve onlarca can’ın yaralanmasıyla sonuçlanan Gazi ve Ümraniye katliamları sonucunda “Diyarbakır BDP Milletvekili Gültan Kışanak ve 19 BDP milletvekili, 1995’te meydana gelen İstanbul Gazi Mahallesi saldırılarının araştırılması amacıyla 12 Mart 2008 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na önerge verdiler.”(6) Diğer Alevi katliamlarda (Maraş-Çorum-Sivas) olduğu gibi, sorumlular yargılamak yerine, ödüllendirilerek daha etkin görevlere getirildiler. Kimileri vekil, kimileri bakan, kimileri ise parti başkanı oldur. Kimileri de birileri tarafından “siyasal ittifak” adı altında aklandılar” diye konuştu.
Ardından Yoldaşca Türkülerin söylediği ezgilerle etkinlik sonlandırıldı.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.