PİRHA-Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Şubesi, Hızır Muhabbeti yaparak çerağ uyandırdı. Ana İlkin Yüksel, “Hızır doğanın ta kendisidir” diyerek yöresel kültürlerin gençlere aktarılması gerektiği mesajını verdi.
Alevi inancının en temel değerlerinden olan Hızır ayı, birçok yerde tutulan oruçlar ile devam ediyor.
Her yıl oruçların ardından tutulan cemler bu yıl pandemi sebebiyle yapılamazken, sınırlı sayıda bir araya gelinerek Hızır sohbetleri yapılıyor.
DAD Ankara Şube’sinde düzenlenen sohbette Hızır’ın farklı yörelerde nasıl karşılandığına dair bilgiler paylaşıldı.
DAD Ankara Şube Başkanı Mustafa Karabudak, pandemi sebebiyle kısıtlı katılım üzerinden program oluşturduklarını ifade ederek “Hızır, toplumumuzun inanç ve kültür yaşamında en önemli günlerden biridir; toplumsal değerimizdir” dedi.
Sohbet öncesinde ilk olarak Kureyşan Ocağı mensubu Ana İlkin Yüksel Çağlayan, “Kim ki dardadır, kim ki hastadır, kim ki kimsesizdir sen gel ya Hızır” diyerek çerağ uyandırdı.
“HIZIR, DOĞANIN TA KENDİSİDİR”
Dersim’de Hızır’ın nasıl karşılandığını dair konuşan Ana Çağlayan, “Özümüze dönebilmek için sık sık bir araya gelmeliyiz. Yöresel kültürümüzü gençlerimize öğretmeliyiz” diyerek şunları aktardı:
“Hızır, kış aylarında karşılanır. Çünkü kışın zorlukları vardır ve bizler dağ bölgelerinde yaşayan insanlarız. Oraların yoksulluğu, karı, odunsuzluğu, susuzluğu olur. O günlerde insanların sığınacağı bir gönül gerekir. Öyle olunca da Hızır babamıza sığınılır. Biz Hızır’a sığınınca bereketiniz, huzurumuz oldu. Çünkü Hızır, toprağın, havanın, suyun, ateşin kendisi; yani Hızır, doğanın ta kendisidir. Doğanın insanları olduğumuz için de terk etmedik. Büyüklerimizden ne gördüysek bugüne kadar getirmeye çalıştık. Ne kadar başarılı olduk bu da tartışılır. Çünkü asimile olmaya yenik düştük.
Hızır günlerinde dedelerimiz hazırlıklarını yapar, niyaz ederdi. 4 hafta boyunca oruçlar tutulurdu. Yapılan lokmadan bir parça damın üzerine konulurdu. Bir kuş gelip onu alırdı. Hangi yöne giderse o kuş, o yöne gelin gidilirdi ya da o yönden köyümüze gelin geleceğine inanılırdı. Bu kültür zamanla kayboldu.”
“HER ŞEYE RAĞMEN YİNE YAN YANA DURABİLİYORUZ”
Kantarma Sinemilli Ocağı’ndan Pakize Sinemillioğlu da sohbet de söz alan bir diğer isim oldu. “Osmanlı’dan Kaçmak için hep uçsuz bucaksız bölgelere yerleşmişiz” diyen Pakize Sinemillioğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Aleviler olarak ne yaşadıysak hep insan olduğumuz için yaşadık. Hep darda olanın yanında durduğumuz için çektik. Hep yan yana durduğumuz, haksızlıklara karşı olduğumuz için kötülükler yaşadık. Ama her şeye rağmen bugün burada yine yan yana durabiliyorsak bu çok büyük bir kıymet. Onun için diyorum ki Hızır yardımcımız olsun. Biz bütün kötülüklerin karşısında durmaya devam edeceğiz.”
“HIZIR’IN, MUHAMMED VE ALİ’DEN BİR ADIM ÖNDE OLDUĞU SÖYLENİR”
Sarı Saltuk Ocağı evlatlarından Ankara Dersimliler Derneği Başkanı Yaşar Kılavuz da kendi yöresindeki Hızır kültürünü anlattı.
Kılavuz, “Hızır’ın eve geleceğine inanılırdı” diyerek herkesin oruç tuttuğunu söyledi. Kılavuz, tutulan oruçların son gününde özellikle gençlerin biraz daha susamak için tuz yediğini anlatarak şöyle devam etti:
“İnsanlar, Hızır’ın gelmesini dört gözle beklerlerdi. Perşembe günü orucun son günü olurdu ve o gün cem tutulur, kurbanlar kesilirdi. Daha sonra Hızır’ın olmazsa olmazı kavuttur. Buğdaylar kavrulur, el değirmeninden çekilir diğer gün de misafirlere, yoksullara paylaşılırdı. Dersim yöresinde Hızır inancı daha farklı. Hızır, Hazreti Ali, Hazreti Muhammed’den daha sık kullanılır ve yardıma çağrılır. Yani Hızır’ın, Muhammed ve Ali’den bir adım daha önde olduğu söylenir.”
“TÜM BU DARLIĞA HIZIR YETİŞSİN”
Sohbette söz alan bir diğer isim Hatice Çevik oldu. “Hızır demek insanlık için en büyük değerlerden birisidir” diyen Çevik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hızır’a tanrısal bir kavram yüklenmiştir. Çünkü mazlumun, çaresizin, hasta olanın imdadına yetişendir. Hızır, dün de vardı bugün de var. Bugün belki daha da çok gerekli. Çünkü şehirlerde mazlumların direnişi, darlığı var. Tüm bu darlığa Hızır yetişsin. Hızır evrenseldir. Nerede bir insan, nerede bir canlı darda ise Hızır’ı çağırdığında Hızır onun darına yetişir. Hızır başka inançlarda, farklı isimlerle anılabilir ama özünde aynı değeri, umudu taşır.”
Vartolular Derneği Başkanı Özgür Yetiş Aslan da kendi yöresinde Hızır’ın nasıl karşılandığını anlattı. “Hızır’ın özellikle çocukluğumda çok derin izleri var” diyen Aslan, şunları söyledi:
“Annem ile yaşadığım çok önemli bir dönem var. Hayvanların eritilmiş kuyruk yağından, Amerikan bezinden çerağ yapılır ve dürülür mum haline getirilirdi. O mumlar müsahibimizin mezarında, köyün çeşmesinde, evimizin kapı eşiğinde, hayvan barınağının bir köşesinde ve adak adadığımız, lokmalarımızı dağıttığımız ziyarette niyaz edilerek yakılırdı.”
Yapılan sohbetlerin ardından “Birbirimize Hızır olmalıyız” diyen Ana İlkin Yüksel Çağlayan çerağları sırladı. İlkin Ana, sonrasında yapılan lokmaları canlara pay etti.
Program Zakir Murat Yılmaz ve İmam Bakır’ın seslendirdiği deyişler ile son buldu.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.