PİRHA- İHD Ankara Şube Eş Başkanı Fatin Kanat, Alevi köylerine cami yapımına devam edilmesine tepki gösterdi. Alevi inancına ağır saldırılar olduğunu belirten Kanat, “Binlerce yıllık bir inancı, bir felsefeyi, iki yol yaparak, cami yaparak birdenbire ortadan kaldıramazsınız” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Eş Başkanı Fatin Kanat, Ayasofya’nın ibadete açılması ve Kars Sarıkamış’a bağlı Alevi köyü Aşağısallıpınar’a cami yapılmasını PİRHA’ya değerlendirdi.
Kanat, darbecilerin ve darbelerin, asimilasyonu hem mezhepsel, hem de etnik anlamda tamamlamak, aynı zamanda işçi sınıfından demokrat, devrimci, sosyalist güçlere kadar muhalif odakların hepsini dağıtmak ve onların beslendiği dinamik alanları da ortadan kaldırmayı amaçladığını söyledi.
“DİYANET İŞLERİ BAŞKANI HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK”
Kanat, şunları kaydetti:
“Bugünlerde Diyanet İşleri Başkanı çok tartışılıyor. Ayasofya üzerinden çok tartışılıyor, eşcinselleri salgının gerekçesi sayması üzerinden de çok eleştiriliyor. Biz İHD olarak, Diyanet İşleri Başkanı hakkında üzerine vazife olmayan alanlara giriyor diye suç durusunda bulunduk. 1930’larda devletin tekke ve zaviyeler üzerinden yürüttüğü siyaset sonucu, dini İslam’a, mezhebi de Sünni’liğe dayanan bir Diyanet İşleri Başkanı gibi bir form çıkardı. Anadolu’daki ve sonraki süreçlerdeki sorunların ana kaynaklarından biri bu. Ama bu şekilde görev almış biri örneğin kendisine bu görevi vermiş olan Atatürk’e lanet okudu. Elinde kılıç lanet okudu, bu da bu dönemin ayrı bir garabeti.”
“ALEVİ KÖYLERİNE CAMİ YAPILMASI İSLAMLAŞTIRMA PROJESİDİR”
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Eş Başkanı Fatin Kanat, Alevi köylerine cami yapılmasını ise asimilasyon olarak yorumlayarak şunları dile getirdi:
“Belli ölçüde o köylerde belli konumu olan insanları zorlayarak hatta onlara bazı çıkarlar sağlayarak İslamlaştırma, Sunnileştirme, Türkleştirme misyonunu tamamlama adımları bunlar. Bu uygulamalarını çoğu yerde yapmaya kalktılar. Kars Sarıkamış Aşağısallıpınar köyüne dair duyduğumuz haber de çok tuhaf bir haber. Yine de şaşırtmıyor. Köye kaymakam cami yaptırıyor, muhtarı zorluyor, köyün ileri gelenlerini zorluyor. Hatta köye hizmet götürmesinin şartını buna bağlıyor. Zaten insanların birçok bakımdan ürkütülmüş, korkutulmuş, sindirilmiş ve köyümüze yol gelmez, hastaneye hastamızı götüremeyiz, şöyle olmaz, böyle olmaz gibi kaygılarla hatta devlet takibinde olacağız korkusuyla, bir biçimde kabul ettikleri bir uygulamaya dönüşüyor. İnsanlar rızası alınmadan, insanlar dahil olmadan, atılan bu adımlar son derece yanlış adımlar. Kaldı ki yıllardır Alevi olduğu besbelli olan bir köye cami yapmak, o köyün geleneğini, o köyün geçmişini, o köyün inanç sistemine yönelik ağır bir saygısızlıktır, hakarettir, bir aşağılamadır, son derecede tehlikeli bir gidişattır.”
“BİNLERCE YILLIK İNANCI İKİ YOL YAPARAK ORTADAN KALDIRAMAZSIN”
Mevcut asimilasyonist uygulamalardan vazgeçilmesi gerektiğini belirten Kanat, “Bu coğrafyanın bütün kültürel farklılıklarıyla, bütün renkleriyle, bütün etnik farklılıkları ile, bütün mezhepsel farklılıklarıyla tüm insanlara ait eşit özgür yaşanması gereken bir coğrafya olduğunu unutmasınlar. Binlerce yıllık kültürel formu oluşmuş bir manen ve maddeten yerleşmiş bir inancı, bir felsefeyi, sistemi sen iki adım atarak, iki yol yaparak, cami yaparak birdenbire ortadan kaldıramazsın, bu kolay değil” ifadelerini kullandı.
“DEVLET, BİREYLERİN, TOPLULUKLARIN FARKLILIĞINA SAYGI GÖSTERMEK ZORUNDA”
Kanat, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsanların farklılığına saygı göstermek zorundasın, senin gibi olmak durumunda değiller, sen olmak, senin mezhebine girmek durumunda hiç değiller. Saygı duymak ve onun bütün kültürel formlarıyla, haklarıyla, senin gibi aynı hakka sahip olduğunu eşit ve özgür bir ortamda yaşamak gibi temel bir hakkı olduğunu teslim etmek zorundasın. Bu devletin unuttuğu, sadece unuttuğu değil, bu devletin kasıtlı olarak çarpıttığı, yok etmeye çalıştığı, her şeyi tekleştirmeye çalıştığı bir pratiği var. Bu hem tarihsel, hem de bugün güncel bakımından çok daha yoğun bir biçimde hissettiriyor.
“DEĞİL Kİ YAŞARKEN, ALEVİLERİN ÖLÜSÜNE BİLE SAYGI YOK”
Örneğin Karşıyaka mezarlığında tek bir cami var, tek bir mezhebin camisi. Seni orada kalafata koyuyor, namazını kılıyor ve götürüp gömüyorlar. Ölürken bile aslında Alevinin inancına ağır bir saygısızlık, ağır bir saldırı var. Ölüm anında bile var. Değil ki yaşarken, yaşarken zaten onun haddi hesabı yok, bunun ölçüsü yok maalesef. Sürekli bir içten içe devletçe beslenen bir aşağılama, hakir görme, yok sayma, inkar etme, korkutma, sindirme, yıldırma şekline dönüşmüş genel bir şeyden söz etmek gerekiyor. Bu ders kitaplarına da böyle girmiş, okullara da böyle girmiş, oraya gelen din dersi ve ahlak bilgisi öğretmenlerine de tek bir mezhep öğreticiliği yükümlülüğü verilmiş, farklı ailelerden gelmiş çocukların, farklı dinleri, farklı mezhepleri öğrenebilme şansları da bırakılmamış. Bırakın öğrenmeyi başka mezhepler, başka dinler sadece aşağılamak şeklinde. Onlara, sözüm ona ders bilgisi vermeye çalışmaktadır.”
“İNSAN HAKLARI DERNEĞİ OLARAK ALEVİLERİN SORUNLARI KONUSUNDA YETERLİ ÇALIŞMA YAPMADIK”
Alevilerin ağır sorunlarla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Kanat, “Biz İnsan Hakları Derneği olarak, Aleviler konusunda Aleviliğin sorunları konusunda ülkemizdeki, coğrafyadaki sorunları konusunda çok yeterli bir çalışma yaptığımızı söyleyemeyiz, eksiğimiz çok. Bu konuda çalışma yapmış arkadaşların da derneğimize katkı sunmalarını, bu alandaki çalışmalarını derneğimize taşımalarını istiyoruz. Çünkü sonuçta bu çok ciddi bir hak temelli bir önemli potansiyeli olan büyük bir taleptir. Bu talebi farklı boyutlarıyla dillendirebilecek, şekillendirebilecek arkadaşlarımızın desteğine ihtiyacımız var” dedi.
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.