PİRHA- Avukat İbrahim Karslı, 35 insanı yakmaktan hükümlü Sivas Katliamı sanığı Ahmet Turan Kılıç’ın Cumhurbaşkanı tarafından affedilmesini Anayasa Mahkemesine taşıyor. Karslı, “İnsanlığa karşı suç kapsamında olan durumlarda uluslararası hukukun uygulanması gerekir. Avrupa İnsan hakları Mahkemesi kararları bu yöndedir. Demokratik hukuk devletine inanan tüm hukukçuları desteğe çağırıyorum” dedi.
Sivas’ta Madımak Oteli’nde 2 Temmuz 1993 yılında ikisi otel çalışanı 35 insanı yakarak öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan ve 27 yıldır Sivas E Tipi Kapalı Cezaevi’nde olan Ahmet Turan Kılıç’ın (86) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla affedilmesine yönelik tepkiler sürüyor.
Hukukçular, kararın 31 Ocak 2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmasının ardından, Sivas Katliamı sanığının insanlık suçu işlediğini belirterek, affedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ifade ediyorlar.
Kocaeli’de avukatlık yapan İbrahim Karslı, Sivas Katliamı sanığı Ahmet Turan Kılıç hakkında Cumhurbaşkanı’nın Anayasadaki yetkisini kullanmak suretiyle verdiği af kararını Anayasa Mahkemesine taşımaya karar verdiğini duyurdu.
Facebook hesabında bir açıklama yapan Avukat Karslı, “Normal şartlarda Cumhurbaşkanı kararları Anayasa 125/4 maddesi gereğince yargı denetimi dışındadır. Fakat insanlığa karşı suç kapsamında olan durumlarda uluslararası hukukun uygulanması gerekir. Avrupa İnsan hakları Mahkemesi kararları bu yöndedir. Bu kararımın hukuki gerekçelerini ileride açıklayacağım. Demokratik hukuk devletine inanan tüm hukukçuları da desteğe çağırıyorum” dedi.
“CUMHURBAŞKANI ULUSLARARASI HUKUKUN KENDİSİNE YÜKLEDİĞİ TÜM NORMLARA UYMAK ZORUNDA”
Karslı şunları kaydetti:
“Devletin başı sıfatıyla sayın Cumhurbaşkanı başta Anayasanın başlangıç ilkelerine ve uluslararası hukukun kendisine yüklediği tüm normlara uymak zorundadır. Toplumun tamamını temsil eden bir makamın milletin tümünün hakkı ve hukuku, adalet duyguları hususunda hassasiyetle davranması gereklidir. Yaşam hakkı bireylerin devlete olan güveni ve yüksek adalet kavramını savunmak her hukukçunun ödevidir. Ülkemizde bu tür katliamlatın tekerrür etmemesi adına teşebbüste bulunanların cesaretlenmemesi adına bireysel olarak Anayasa Mahkemesine başvuracağım. Bu başvuru yargımızın bağımsızlığı hususunda turnusol kağıdı görevi görecektir. İnsan haklarının temelinde herkesin doğuştan getirdiğine inanılan temel hak ve hürriyetleri olduğu savı vardır.
“SANIK AHMET’İN NE KADAR YAŞAM HAKKI VARSA, 33 İNSANIN DA YAŞAMA HAKKI VARDI”
Sanık Ahmet’in ne kadar yaşam hakkı varsa 33 aydının da o kadar yaşama hakkı vardı. Tarafsızlık bir maharet değil bizzat Anayasal görevdir.
Sivas Katliamı bir insanlık suçudur.
İnsanlığa karşı suç kavramı ilk kez uluslararası bir platformda Nürenberg Mahkemesi’nde ifade edilmiştir. Bir suçun bu kapsama girebilmesi için sağlanması gereken şartlar şöyledir:
“İNSANLIĞA KARŞI SUÇLAR, SIRADAN SUÇLARDAN ÜÇ BİÇİMDE AYRILIR”
İnsanlığa karşı suçlar, sıradan suçlardan sahip olduğu yargılama yetkisinden dolayı üç biçimde ayrılır.
Birincisi, cinayet gibi suç oluşturan eylemler, “Geniş ölçekli ve sistematik bir saldırının parçası olarak işlenmiş” olmak zorundadır. Dava dosyası bunun en büyük kanıtıdır.
İkincisi, eylemler “Sivil bir nüfusa karşı yöneltilmek” zorundadır. İnsanlığa karşı suç düzeyine yükselmeyen tek başına, izole, ayrı ya da rasgele eylemler bu sıfatla kovuşturulamaz.
Üçüncüsü, eylemler “Bir devlet ya da organizasyonla ilgili politikaya” uygun bir şekilde gerçekleştirilmiş olmak zorundadır. Bu yüzden, suçlar devlet görevlileri ya da kişilerin teşvik ettiği eylemler yoluyla ya da onların ittifakı veya rızasıyla işlenebilir, katliam sonrası devlet görevlilerinin açıklamaları, askeri bir birliğin olaya müdahale etmemesi örnektir.
İnsanlığa karşı suçlar, aynı zamanda hükümetle hiçbir bağlantısı bulunmayan, asi gruplar gibi organizasyonların politikalarına uygun olarak işlenebilir.
Sivas Katliamı insanlığa karşı suçtur. Bu suçlar uluslarası hukuka göre zaman aşımına uğramaz ve affa uğratılmaz.
Birleşmiş Milletler (BM) Savaş Suçları Ve İnsanlığa Karşı Suçlar Bakımından Kanuni Sınırlamaların Uygulanmayacağına Dair Sözleşmedir.[2] Bu sözleşmenin 1. Maddesinde, “işlendiği ülkenin iç hukukuna göre ihlal oluşturmayan fiiller olarak kabul edilseler bile, ister savaş zamanında, isterse barış zamanında işlenmiş olsun, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları, soykırım ve apartheid gibi gayriinsani eylemler bakımından, zamanaşımı süresinin uygulanmayacağı” belirtilmiştir.”
GERİCİ HAKİMİ ETEKLE PROTESTO ETMİŞTİ
Avukat İbrahim Karslı, 31 Mayıs 2019’da İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesi’nde görülen bir duruşmada avukat Tuğçe Çetin’in etek boyunun kısa olduğunu iddia ederek tutanak tutan ve eteğin fotoğrafının çekilerek baroya gönderilmesini isteyen hakim Mehmet Yoylu’yu etek giyinerek protesto etmişti. Karslı, “Çok şükür adliyede tacize uğramadan bugün de eve ulaşabildik. Adaleti etek boyuna indirenleri, kadını aşağılayanları protesto ediyorum. Etekle değil etikle” demişti.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.