PİRHA- Seyit Rıza ve yoldaşlarının idam edilişlerinin 82. yılına ilişkin konuşan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği İstanbul Ataşehir Şube Başkanı Hasan Gülüm, “Seyit Rıza bir inancın bir kültürün yok sayılmasını ve bu inanca mensup kişilere bu işin sonucunun böyle olacağını göstermek için asıldı” dedi.
Haberin Videosu
4 Mayıs 1937’de Bakanlar Kurulu imzası ile başlatılan harekat sonrası binlerce Kürt-Alevi yurttaş, Dersim’de katledildi. Katliamının üzerinden 82 yıl geçmesine rağmen henüz sorumluluğu olan tek bir isim dahi yargılanmadı.
Resmi rakamlara göre 13 bin kişinin öldürüldüğü Dersim’de, yerel kaynaklarca 50 binin üzerinde insanın katledildiği, on binlercesinin de yurtlarından sürüldüğü biliniyor. Bugün halen Dersim’e dair tüm arşivler açılmadı, hakikatler tam olarak açığa çıkarılmadı.
15 Kasım 1937 yılında Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edilen Seyit Rıza, oğlu ve yoldaşlarının idam edilişinin 82. yılında da bu talepler yinelenecek.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Şube Başkanı Hasan Gülüm de Seyit Rıza’nın idam edildiği ve tertelelerin olduğu dönemin Türkiye’de ulusal kurtuluş mücadelesi olarak değerlendirilen döneme denk geldiğini belirtti. Gülüm, Alevilerin aslında sadece Dersim’de değil Koçgiri ve benzeri yerlerde de benzeri sonuçlarla ve davranışlarla karşılaştığını vurguladı.
“DERSİM’DE BİR TERTELE SÜRECİ YAŞANDI”
Dersim Katliamı’nın ve Seyit Rızaların idam edilişlerinin resmi tarih kaynaklarında ‘isyan’ olarak verildiğini hatırlatan Gülüm, “Herkes aslında biliyor Dersim’de bir tertele süreci yaşandı. Onbinlerce insanımızın öldürüldüğü ve onbinlerce insanımızın başka yerlere gönderildiğini. Bugün biz de hem araştırmalarımızla hem gittiğimiz her coğrafi bölgede Dersim’de gelen insanlarımızın göç ettirildiğine tanıklı etmişizdir. Şimdi burası ile yüzleşmek aslında Türkiye’nin 1930’lardaki iktidarı ile yüzleşmek anlamına geliyor” dedi.
“DERSİM’DE ASLA BİR ‘İSYAN’ YOKTU”
Gülüm sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dersim’de eğer bir isyan olmuş olsaydı herkes bilirdi ki bu kadar sürgün olmazdı. En azından tarihte gördüğümüz, öğrendiğimiz itibari ile söylenenlerin önemli bir kısmı hem bir yalan hem bir aklın başka bir yerde işletilmesine yönelik yapılan bir toplam faaliyettir. Bugünün alt zemini oluşturuldu. Seyit Rıza’da dahil olmak üzere kendisi gidiyor teslim oluyor. Bu sürecin artık bitirilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bunun üzerinde epeyce konuşuyorlar. Devlet ile olan görüşmeleri ve araya girenleri herkes biliyor, konuşuyor. Bunların belgeleri var. Bu belgeler bizde değil meclis belgelerinde yer alıyor.”
“SEYİT RIZA, İNANCIN, KÜLTÜRÜN YOK SAYILMASINA KARŞIYDI”
Seyit Rıza’nın bir inancı bir kültürü yok sayarak bu inanca mensup kişilere bu işin sonucunun böyle olacağını göstermek için yaşının küçültülerek asıldığını kaydeden Gülüm, “Bir inancın önümüzdeki dönem nasıl bir yere geleceğini nasıl bir yer tutunacağını onlarda görüyor ve biliyordu. Bu nedenle herkes göç ettirildi bu nedenle hepsi darmadağın edildi, bu nedenle hepsi nehir ve suya atıldı. Seyit Rıza’nın yaşı küçültüldü ve oğlunun da yaşı büyütülerek idam edildi. Çünkü Seyit Rıza ve etrafındakilerde silah olmadığını herkes biliyordu. Maalesef o dönem devleti ve ülkeyi idare edenlerin Aleviler ve o kültürün inancı önümüzdeki dönem yeni bir inanç ve kültür olarak karşılarına çıkmaması için yaşattıklarıdır.” ifadelerini kullandı.
“ALEVİLERİN DERSİM İLE YÜZLEŞMESİ KENDİ TARİHLERİ İLE YÜZLEŞMESİDİR”
Alevi kurumlarının ve toplumunun Maraş’ta, Sivas’ta ve Çorum’da yaşanan katliamlarda yaşamını yitirenleri anarken Dersim için yapılan anmalarda bir birlikteliği sağlamadığına vurgu yapan Gülüm, Alevilerin kendi tarihleri ile yüzleşmekten korktukları için Dersim’i anmadıklarını ifade etti. Gül, “Alevilerin Dersim Katliamı ile yüzleşmesi kendi tarihi ile yüzleşmesi anlamına gelir. Dersim’in adından bahsedilir ama o tarih unutularak bahsedilir. Dersim’de Alevi Kızılbaşların yaşadığı ve bütün Alevi Ocaklarının orada olduğunu herkes bilir. Ve kendi ocaklarınında oradan geldiğini herkes bilir ama geldiği yerin tarihinin ne olduğu ile ilgili olan kısmı hep atlanmıştır. Dolayısı ile yüzleşme kısmı bu anlamda yüzyıllardır kafamıza, beynimize, yüreğimize başka bir yerden işletilmiştir. Yüzleşme olmadığı için Dersim’e gidiş bir ziyaret gidişi ocağa gidiş olarak gidilir” dedi.
İSTANBUL/PİRHA
Yoruma kapalı.