Türkiye’de 20 Temmuz 2016 tarihinde çıkartılan ve 7 kez uzatılan OHAL kalkıyor. AKP’nin Meclis’e sunduğu yasa tasarısıyla kalıcı hale getirilmeye çalışılan OHAL’den geriye sansür, baskı, işkence, kapatma, cezasızlık yasaları ve hak ihlalleriyle dolu 2 yıl kaldı.
Türkiye’de 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) üzerinden yaklaşık iki yıl geçti. Bugün süresi dolan ve hükümetin kaldırılacağını açıkladığı OHAL’in yerine ise Meclis’e AKP tarafından sunulan yeni tasarı sunuldu. Tasarının yasallaşması durumunda OHAL uygulamaları 3 yıl süreyle kalıcı hale gelecek. 24 ay süren OHAL koşullarında Türkiye’de yaşananlar 1980 ve 1990’lı yıllarla özdeşleştirilirken, yeni düzenleme ise verilen OHAL kaldırma vaadinin yersizliği tartışmalarını başlattı. Peki, Türkiye OHAL koşullarında iki yıl boyunca neler yaşadı?
31 KHK ÇIKARILDI
OHAL’in ilan edildiği 21 Temmuz 2016 tarihinden bu güne kadar 31 adet Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayınlandı. 2016 yılında çıkarılan 12 KHK’nin 5’i 2016 yılı içinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüp kanunlaştırılırken, 2016 yılında görüşülmeyen 7 KHK ile 2017 yılında çıkarılan 18 KHK ve 2018 yılının başında çıkarılan bir KHK, 31 Ocak-13 Şubat 2018 tarihleri arasında TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek kanunlaştırıldı. OHAL kalksa bile bu süreçte getirilen yüzlerce kanun ve maddede yapılan değişiklikler yürürlükte kalacak.
KHK’LERLE CEZASIZLIK RESMİLEŞTİRİLDİ
OHAL KHK’lerinde kişi ve kurumlara yönelik uygulanacak tedbirlerin yanı sıra mevzuat düzenlemeleri de yer aldı. Olağanüstü Hal döneminde yayınlanan KHK’lerde kişilere ve kurumlara yönelik olarak uygulanacak tedbirlerin alınması ve icrası süreçlerine katılmış olanların cezai sorumluluğu olmayacağı genel bir hüküm olarak bütün kararnamelerde yer aldı. Bunun yanı sıra çıkarılan 696 sayılı KHK ile “15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ve aldıkları karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğunun doğmayacağına” şeklinde cezasızlık getirildi.
GÖZALTI SÜRELERİ, AVUKAT GÖRÜŞ YASAĞI…
OHAL ilanı ardından gözaltı süresi 30 güne çıkarıldı. 2016 yılının sonuna kadar uygulanan bu süre 23 Ocak 2017 tarihli 684 sayılı KHK ile maksimum 14 güne indirildi. Gözaltına Alınan Kişilerin Yakınlarının Haberdar Edilmesi Herhangi bir KHK’de belirtilmemiş olmasına rağmen cumhuriyet savcıları tarafından 24 saat haberleşme kısıtlaması keyfi olarak uygulandı. Gözaltında avukata erişim 28 Temmuz 2016 tarihli 668 sayılı KHK ile savcıların gözaltına alınan kişilerin avukatlara erişimini sınırlama yetkisi 5 güne kadar çıkarıldı. Daha sonra 23 Ocak 2017 tarihinde yayınlanan 684 sayılı KHK ile bu süre 24 saate indirildi.
160 BİN KİŞİYE İŞLEM YAPILDI
OHAL’in ilanından bu yana gözaltı işlemine maruz kalan kişi sayısının 160 binin üzerinde tahmin edilirken, İçişleri Bakanlığı verilerine göre 17 Ekim 2016 – 20 Mart 2018 tarihleri arasında yürütülen operasyonlar sonucu 79 bin 301 kişi için gözaltı işlemi uygulandı. Yine aynı tarihler kapsamında bakanlık verileri kapsamında “Örgüt propagandası yapmak, halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk etmek, devlet büyüklerine hakaretlerde bulunmak ve devletin bölünmez bütünlüğüne ve toplumun can güvenliğine kast etmek” iddiasıyla toplam 45 bin 415 sosyal medya hesabı incelenmeye alındı. Tespit edilen 17 bin 89 kişi hakkında işlem uygulandı.
En fazla gözaltı ise Efrin’e yönelik “Zeytin Dalı Operasyonu” kapsamında yapıldı. İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bilgiye göre 20 Ocak 2018 – 26 Şubat 2018 tarihleri arasında operasyonu protesto etme amaçlı yapılan 85 eylem/etkinlik ve 648 sosyal medya paylaşımı 845 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında yayınladıkları bir bildiri nedeniyle Türk Tabipleri Birliği (TTB)Merkez Konseyi’nin 11 üyesi de yer aldı. En son ise HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, DTK Eşbaşkanı Leyla Güven ve DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan da bu operasyonlar kapsamında tutuklandı.
OHAL BOYUNCA 228 BİN KİŞİ TUTUKLANDI
İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) verilerine göre 16 Temmuz 2016 tarihinden 20 Mart 2018 tarihine kadar, OHAL döneminde hakkında tutuklama kararı verilerek tutukevlerine konulan kişi sayısı en az 228 bin 137 kişi oldu. 16 Temmuz 2016 – 31 Aralık 2016 döneminde toplam 83 bin 821 kişi, 1 Ocak – 31 Aralık 2017 döneminde toplam 114 bin 993 kişi, 1 Ocak – 20 Mart 2018 tarihleri arasında ise en az 29 bin 323 kişi hakkında tutuklama kararı verildi. 20 Mart 2018 tarihi itibarıyla ceza ve tutukevlerinde en az 224 bin 974 hükümlü ve tutuklu bulunuyor. Adalet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumları Genel Müdürlüğü’nün bilgilerine göre Türkiye’de 4 Ocak 2018 tarihi itibarıyla 386 ceza infaz kurumu bulunmakta olup toplam kapasitesi 208 bin 830 kişidir.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) de, darbe girişiminin birinci yıldönümünde yayınladığı raporda 169 bin 13 kişi hakkında adli işlem yapıldığı bilgisi paylaşılmıştı.
SİYASETÇİDEN, GAZETECİYE HERKES CEZAEVİNDE
2016’da dönemin HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda HDP’li vekilinde yer aldığı HDP siyasetçileri yanı sıra gazeteciler, insan hakları savunucuları da tutuklandı. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) seçimden iki gün önce yayınladığı rapora göre 28 Nisan – 21 Haziran arasında 361 HDP’li gözaltına alındı. Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç halen tutuklu. DBP’li 99 belediyeye kayyum atanırken 60’dan fazla belediye eşbaşkanı hala tutuklu.
CEZAEVLERİ İŞKENCEHANELERE DÖNÜŞTÜ
Cezaevlerinde ise OHAL daha ağır koşullarda uygulanmaya başladı. Tutuklu ve hükümlüler cezaevlerinde tecrit içerisinde tecrit yaşarken, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit de derinleşerek devam etti. Cezaevlerinde, görüşmelerin teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kaydedilmesi, görevli bulundurulması, görüşmelerin gün ve saatlerinin sınırlandırılması, belgelendirilmesi koşuluyla sadece eşi, ikinci dereceye kadar kan ve birinci derece kayın hısımları ile vasisi veya kayyumu tarafından ziyaret edilebilecek, tutuklular telefonla görüşme hakkından ancak on beş günde bir ve yakınlarıyla sınırlı olarak on dakikayı geçmemek üzere faydalanabilmeleri getirildi. Bunun yanı sıra cezaevlerinde çıplak arama dayatması, işkence, cezaevleri koğuşlarına kamera takılması, ayakta sayım, kelepçeli muayene, tekmil dayatması gibi birçok uygulamamanın yanı sıra yine 696 sayılı KHK ile tek tip dayatması yasalaştırıldı ancak uygulamaya başlanmadı.
BASINA, SANSÜR, KAPATMA VE DAVA
OHAL ilanı ardından birçok medya kuruluşu, gazete televizyon kapatıldı. Aralarında dünyada ilk ve tek kadın haber ajansı olan JINHA’nın da bulunduğu 174 medya ve yayın kuruluşu kapatıldı. BİA Medya Gözlem Raporu’na göre 315 gazeteci, köşe yazarı, yayın sorumlusu veya çizerin, tüm ceza ve tazminat davaları kapsamında 47 ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet hapis, 3 bin 34 yıl yıl 6 ay hapis, 4 milyon 40 bin TL maddi veya manevi tazminat istemiyle yargılandığı belirtildi. Yine aynı raporda 2017 yılının tamamındaysa 31’i Fethullah Gülen Cemaati’ne yakın medya kuruluşlarında, 20’si Kürt
Medyasında çalışan, beşi uluslararası medya temsilcisi toplam 85 gazeteci gözaltına alınmıştı. Darbe girişiminin yaşandığı, OHAL’ın uygulamaya girdiği 2016’da bu sayı 201 idi.
Özgür Gazeteciler İnisiyatifi’nin Temmuz ayı başında yayınladığı rapora göre ise tutuklu gazeteci sayısı 192. Onlarca gazetecinin gözaltına alındığı, tutuklandığı cezalandırıldığı OHAL döneminde Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi ve Gün Matbaa Yayıncılığa kayyum atanarak, tüm çalışanlarını tutuklamıştı.
YARGISIZ İHRAÇLAR
130 binden fazla kişi çıkarılan KHK’lerle kamudaki görevlerinden ihraç edildi. Özel sektörde çalıştırılmayan ihraçlar açlık ile terbiye edilmeye çalışıldı. Kamuda çalışmaya güvenlik soruşturması uygulanmaya başladı. İhraçlara karşı OHAL Komisyonu’na 108 bin 905 başvuru yapıldı. Oluşturulan OHAL komisyonunda 22 Haziran 2018 itibariyle 21 bin 500 dosya incelenirken iade kararı verilen dosyaların sayısı bin 300’de kaldı. İhraçlara karşı her hangi bir yargı yolu gösterilmedi. Daha sonra kurulan OHAL Komisyonu ise 10 yılları bulacak işlem süresi nedeniyle eleştirirken, Avrupa Komisyonu’nun (AK) bir organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de ihraçlara karşı başvuruları kabul etmedi.
PASAPORTLAR İPTAL EDİLDİ
OHAL ile birlikte gazetecilerin, siyasetçilerin pasaportlarına el konulurken, ihraç edilen kamu görevlilerinin ve yakınlarının da pasaportları iptal edildi. Kamu görevlileri için yurt dışına çıkarken çalıştıkları kurumdan belge alma şartı getirilirken, çok sayıda pasaporta da tahdit koyuldu.
ZORLA KAÇIRILMA VE GÖZALTINDA KAYBETME TEKRAR GÜNDEMDE
İHD’ye yapılan başvurulan ve araştırmalar sonucunda 2017’de işkence gördüğün söyleyen 5 bin 268 kişi tespit edilirken, verilere göre çoğu Ankara’da olmak üzere 11 zorla kaçırma ve kaybetme vakası yaşandı. Bu kişilerden 4’ü daha sonra serbest bırakılmış, biri intihar etmişdi. 2018 yılında da bir zorla kaçırarak kaybetme vakası daha yaşanırken, 8 kişinin halen akıbeti bilinmiyor.
AYM KARARLARI UYGULANMADI
Meclis’ten çıkan ilk dört KHK, CHP tarafından iptal talebiyle, AYM’ye götürüldü. AYM ise, geçmiş kararlarını hiçe sayan bir gerekçeyle yetkisizlik kararı aldı. Bunun yanı sıra tutuklu milletvekillerinin durumlarına ilişkin anayasaya aykırı olmadığı yönünde kararlar verdi. Güvenirliğini yitiren AYM’nin kararları uygulanmaz oldu. AYM’nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın başvurularına yönelik olarak “Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine, tutuklanma dolayısıyla ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine” yönelik tahliye talepleri mahkemelerce uygulanmadı. Yargılamaların hızlı tamamlanması gerekçesiyle duruşmaların avukatsız yapılabilmesinin, sanık hakkında verilen hükmün avukatın yokluğunda açıklanabilmesi sağlandı.
ANAYASASIZLIK SÜRECİ
OHAL ardından Anayasa’nın hiçe sayıldığı en iyi örneklerden biri milletvekillerinin yargılanması süreci oldu. HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Demirtaş, bu durumu mahkemede şöyle açıklamıştı: “Bu dava diğer davalardan farklı değil. Bu davanın ayrı görülmesi adil değildir. Anayasanın 83/2 maddesinde ‘Meclis kararı olmadan dokunulmazlıklar kaldırılamaz, tutuklama yapılamaz’ diyor. Sizin elinizde 6718 sayılı kanun var. Benim elimde Anayasa var. Anayasayı esas almanız lazım. Şu an Anayasaya, yasaya ve Meclis İç Tüzüğü’ne aykırı bir işlem söz konusu.” (MA / Berivan Altan)
Yoruma kapalı.