PİRHA- 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü dolayısıyla Kazancı Yokuşu’nda bir araya gelen 78’liler Girişimi üyeleri, “Darbeleri engellemenin yolu darbelerle hesaplaşmaktan, darbecilerin yargılanmasından, halkçı bir demokrasinin inşasından geçer. 80’den sonra topluma ve insanlığa karşı suç işleyenleri koruyan politik bir sistem oluşturuldu” dedi.
78’ler Girişimi Derneği, 12 Eylül 1980 darbesinin 42. yıl dönümü dolayısıyla Taksim’deki Kazancı Yokuşu’nda bir araya gelerek protesto eylemi gerçekleştirdi.
Eylemde ‘Halkçı bir demokrasi için darbelerle hesaplaşıyoruz’ yazılı pankart açılırken, sık sık darbe karşıtı sloganlar atıldı.
Eylemde yapılan açıklamayı 78’liler Girişimi Derneği üyesi Osman Zorba okudu.
“TOPLUMSALLIK, YURTTAŞLIK VE HUKUK BİLİNCİ TASFİYE EDİLDİ”
Darbecilerin yaptığı düzenlemelerin ve açtığı kurumların halen yürürlükte olduğunu belirten Zorba, “42 yıldır siyasetçiler bu tekçi esasa itiraz da etmedi. Darbe karşıtlığı üzerine kurulan demokrasi lafızları tamamen şikedir. Üstelik darbe rejimiyle suç ortaklığı şaibesi altında. 1960 ile 1980 arasında ortaya çıkan toplumsallık, yurttaşlık ve hukuk bilinci bir ölçüde ortaya çıktığı nispi demokratik süreç darbe ile tasfiye edildi. Toplum ve devlet siyasal ve askeri zor kullanılarak anti-demokratik, totaliter bir anlayışla yeniden düzenledi. Darbecilerin temel amacı demokratik bir şal altında darbe rejimi kurumlaştırma, Pentagon patentli bir soğuk savaş ürünü, ‘Ulusal Güvenlik Devleti’ni’ yeniden inşa etmekti. Darbeciler bu anlayışın bir sonucu olarak demokrasi ve özgürlük fikirlerinin toplumsallaştığı 1970’li yıllar ve sonlarına doğru toplumun bir kesimini ‘iç düşman’ kabul ettiler. Ve sonra ‘anarşi’, ‘terör’ ve ‘bölücü’ hadiselerine karşı darbe yaptıklarını ilan ettiler” diye konuştu.
“12 EYLÜL SADECE ASKERİ BİR DARBE DEĞİLDİ”
Darbenin ardından Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) yetkilerinin artırıldığını ve sürekli bir iktidar ortağı haline getirildiğine vurgu yapan Osman Zorba, sözlerine şöyle devam etti:
“Sözde sivil hükümetler ise ulusal güvenlik rejimi çerçevesinde iktidarı darbe rejimiyle bölüşmeye rıza gösterdiler. Darbecilerin istisnasız muhalif ya da farklı her kesime karşı uyguladığı ölçüsüz şiddetin yanıtı 1984’den sonra patlak veren ‘Kürdi savaş’ oldu. 12 Eylül projesi sadece askeri darbe değildi; ülkenin ekonomik yapısı, toplumun siyasi tercihleri, düşünce ve davranış kalıpları, yaşam biçimi ve kültürel özellikleri ile oynayan ama ‘yerlilik’ bağları da yerlerde sürünen bir projeydi.”
“DARBELERLE HESAPLAŞMAK, HALKÇI BİR DEMOKRASİNİN İNŞASINDAN GEÇER”
Şiddet nedeniyle Kürtlerin başlattığı mücadelenin daha yükseldiği belirtilen açıklamada, “12 Eylül’ün yargılanmayışının bedeli ise, devlet içinde örgütlenen, devlet adına hareket eden ve topluma karşı cinayet, uyuşturucu ticareti, adam kaçırma, sabotaj, seri suikastlar da dahil suç işleyen Susurluk düzeni ürünü çeteler oldu. Darbeleri engellemenin yolu darbelerle hesaplaşmaktan, darbecilerin yargılanmasından, halkçı bir demokrasinin inşasından geçer. Topluma ve insanlığa karşı suç işleyenleri koruyan bir politik sistem oldu. Bedeli, 15 Temmuz darbe girişimi ve tek adam rejimi oldu, 28 Şubat oldu” denildi.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.