Alevi Haber Ajansi

DAD İstanbul Şubesi’nden ana dilde eğitim talebi ve zorunlu din dersi tepkisi-VİDEO

PİRHA-Okulların açıldığı bugün  zorunlu din dersleri başta olmak üzere eğitimdeki sorunlara dair bir basın açıklaması yapan DAD İstanbul Şubesi, ana dilinde konuşmak, eğitim görmek talebini dile getirirken, “Zorunlu din dersi ile inanca yasak devam ediyor” dedi.  

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) İstanbul Şubesi, Türkiye’de okulların açıldığı ilk gün zorunlu din dersleri başta olmak üzere eğitimdeki sorunlara ilişkin bir basın açıklaması yaptı. İstanbul Gazi Mahallesi’nde bulunan dernek binasında yapılan açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sultangazi ilçe örgütü temsilcileri ile Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) temsilcileri de katıldı.

DAD İstanbul Şubesi Eş Başkanı Ali Şeker Kırmançki yaptığı konuşmasında ana dil üzerindeki baskı ve yasaklara değinerek, kültüre ve inanca sahip çıkma çağrısında bulundu.

Basın metnini ise DAD İstanbul Şubesi Eş Başkanı Dilber Aslan okudu.

“BİZİM İNANÇ ÖNDERİMİZ DEĞİLSİNİZ”

Aslan, “Ana dilinde konuşmak, eğitim görmek zulme tabi, zorunlu din dersi ile inanca yasak devam ediyor. Sınıflar 40 kişilik, öğretmenler atanmamış. İmama yatırım yapan güya laik bir eğitim hedefinizde” dedi.

Açıklamada şunlar kaydedildi:

“Eğitim; öğrenileni davranışa dönüştürme eylemidir demek yanlış olmaz. Bu eğitim ve öğretim yılında Alevi çocukları ve din eğitimi talebi olmayan çocukların artık zorla başkalarının inançlarının davranışını edinmekten kurtulacağını umut etmiştik, öyle olmalıydı. AİHM zorunlu din dersi anayasaya aykırıdır, diye karar vermişti. Bu kararın uygulanmasını, bununla ilgili düzenleme programı beklerken cumhurbaşkanın açıklamasına bakalım:

“Allahsız, Muhammetsiz, Alisiz Alevilik olmaz. Sapkın zevklerin üzerine inşa edilenlerle insanlık olmaz. Milli, manevi değerlerimize, kırmızı çizgilerimize tecavüz eden herkes ayağını denk almalıdır” dedi. Bu ülkenin cumhurbaşkanına 1982 Anayasası bile insanlara neye nasıl inanacakları konusunda çerçeve çizme hakkı tanımamıştır. Ayrıca kendinden farklı inanca sahip olan insanlara ve inancın içeriğine sapkın tanımlaması yapma hakkı da tanımaz. Ayrıca Aleviler inanç çerçevelerini belirleme konusunda size yetki de vermediler. Siz bizim inanç önderimiz değilsiniz.

Sapkınlık konusunda herkes kendi inanç alanını gözden geçirsin. İnsaf diyoruz. Milli ve manevi değerler derken, herkesin maneviyatı kendine, senin inancın neden benim maneviyatım oluyor. Nasıl da aşikar ediyorsunuz bize reva gördüğünüzü. Bizim çizdiğimiz çerçevenin dışına çıkarsanız ayağınızı denk alın diyorsunuz. Ayağımız oldukça denk. Bu tehdidin altında yatan tarihte çok tanık olduğumuz katliamlar hatırlatmasıdır. Merak etmeyin unutmamıza pek fırsat vermiyorsunuz. Aklımızda.

“BUGÜN 12 EYLÜL’Ü ARATAN BİR İSTİBDAT REJİMİ VAR”

Açıkçası siz ne söylediğinizi çok iyi biliyorsunuz. Biz de sizi o düzeyde anladık. Önlemimizi de öyle alıyoruz. 100 yıllık pratikte de tüm iktidarlarınızla katliamımıza ferman dizerken, asimile etmek için her yolu mübah saydınız. 12 Eylül faşist rejimi binlerce evladımızın canına kıydı, asimilasyon kırımı görevini tamamlamak için. Bugün 12 Eylül’’ü aratan istibdat rejimi var.’ Sarayımda keyfimi bozmayın. Bu ülkede eğitimin bir tek amacı olmalı. Sarayıma biat edecek insana ihtiyacım var, onun dışında başka bir sonuç ortaya çıkmamalı.’ Zaten biat edemeyenler de kaçacak yer arayışında.

Bu tavrınız, bu beklentiniz ülkede hak, hukuk, adalet bırakmadı. Yalan, talan, savaş, zulüm ürettiniz. Yoksulluk, yoksunluk ürettiniz. Manevi değer diyorsunuz da, Urfa adliyesi önünde Emine Şenyaşar diye bir kadın var. Her gün adalet diye ellerini Allah’a açıyor, hasta tutsak anneleri var onlar da ellerini Allah’a açıyor. Zulme ortak olanların kulakları sağır. Maneviyatınız sarayın dışına çıkamıyor. Onlara ulaşamıyor. Sizin inanmak, maneviyat diye bir derdiniz yok. Ahlaki değerleri güçlü barındıran maneviyat toplumsal meşru alandır. Lakin maneviyata iktidar ve çıkarcı yaklaşım meşruluğunuzu da sorgulatan bir yerdedir.

Kurduğunuz saray rejiminin devamını sağlayacak, sorgulamayan, düşünmeyen, körü körüne inanan insan yetiştirmek. Bir zamanlar tarif etmiştiniz, ‘uzaya yol yaptık desek taraftarlarımız inanır’ diye. Büyük emek veriyorsunuz. Birkaç bakanlığın bütçesini kullanan Diyanet, zorunlu din dersleri ile okullara yetmedi, Alevi inancının yaşatıldığını gördüğünüz her yere müdahale edip, manevi değer tanımlaması, tehdit, ayak denkleştirme, kırmızı çizgiler.

“ANA DİLDE KONUŞMAK, EĞİTİM GÖRMEK ZULME TABİ”

Sonuç ortada. Ülkede yüzü gülen, yarına umutla bakan insan kızı, insan oğlu bırakmadınız. Ana dilinde konuşmak, eğitim görmek zulme tabi, zorunlu din dersi ile inanca yasak devam ediyor. Sınıflar 40 kişilik, öğretmenler atanmamış. İmama yatırım yapan güya laik bir eğitim hedefinizde. İlk sınıflarda kitabı parasız yapmış ama sırayı, kalemi, tahtayı, bilgisayarı velinin sırtına yüklediniz. Diyanet 4 bakanlık bütçesinde sefa sürüyor. Halk aç, halkın evlatları okuduğu meslekte iş bulamıyor. İş çok deyip yalan ile ‘kağıt toplayıcısı ol nerden iş yok’ diyor sefa sürenler. Durmadan paralı üniversite açıp, ebeveynin üniversiteli iş sahibi olsa bile ömür boyu eğitimine yatırılan parayı karşılayamayacak bir sistem kurdunuz.

Biz Aleviler, Kürtler ve ötekiler için yeniden bir anayasa ve bu seçimde seçimli kurucu meclis olmadan her çözüm tali olacaktır. Eski akılla ve dikta rejimi benzerleri yokluğumuz üzerine plan yapmaya devam etmektedir. Alevi haklarımızı tekrar oyalayan asimilasyon cenderesinden uzak durarak, demokratik bir gelecek için yeni anayasa, seçimli kurucu meclis ve kurucu yurttaşlık fikrinde birleşmeye çağırıyoruz. Başka türlü eşit yurttaşlık fikirleri de altı boş yaklaşımlar olacaktır.”

PİRHA / İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak