-Sinemilli Ocağı’nın merkezi olan Elbistan’ın Kantarma Köyü’nde Alevi inancının toplumsal hafızalarından olan ve Îvik Dede’nin de (İbrahim Bakır) yaşadığı 200 yaşından büyük ev, harap haline rağmen ayakta durmaya çalışıyor. Birçok sanatçının gelerek deyişler topladığı ve müze yapma sözü verdiği bu tarihsel mekanda duvarlar ve taşlar olmasa da, anılar ve erkanlar da hala canlılığını koruyor. GÖRÜNTÜLÜ
-Pir Cemal Şahin, Aleviliğin tam olarak bir doğa inancı olduğunu belirterek “Alevilikte doğanın tüm hareketine ‘Devriye’ denir. Her şey birbirini izler. Her varlaşan ve bedenleşen bitime doğru gider ve bu anlamda her şeyde bir bitim vardır. Ancak bu bitim yeni bir canlıyı var eder. Bu nedenle ölen yok olmamakta ve her ölüm yeniden başka doğuşları var eder” dedi. FOTO
-Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Akbük Şubesi dedelerinden Erdoğan Temiz ile Alevi yerleşkelerine yapılan cami ve yüksek sesle ezan okunmasına ilişkin PİRHA’ya konuştu. Temiz, “Biz nasıl ki havra’ya, sinagog’a, camiye saygı gösteriyorsak onlar da bize saygı göstererek bu tip çalışmalardan vazgeçmelidir. “Benim gönlümde yatan Alevi inancı, Alevi sevgisi o yola duyduğum saygı ve sevgiyi ne yapılırsa yapılsın hiç kimse sökemez. Ben de bir başkasının inancını sökemem” dedi. GÖRÜNTÜLÜ
-Kayseri ilinin Sarız ilçesine bağlı Kırkısrak Köyü’nde yaşayan Alevi yurttaşlar devletin asimilasyon politikalarına rağmen inançlarının gerektirdiği gibi dayanışma ve paylaşma kültürüyle yaşamaya devam ediyor. Köy muhtarı Mehmet Babür; “Sosyalist yapısından dolayı köyümüz sisteme aykırıdır. Aleviliği de farklı bir boyutta, tabulardan uzak yaşayan bir köydür. Çok fazla İlahı değil de insanı öngören daha hakikatçi, realist düşünen bir yapısı vardır” dedi. FOTO
-Dersim’in Nazımiye ilçesine bağlı Harîk (Aşağı Doluca) köyünde bulunan kaplıca 2012 yılında, 300 metre mesafede bulunan ve faaliyetini durdurmuş olan bir mermer ocağının hafriyatının neden olduğu heyelan sonucu toprak altında kaldı. Kaplıca hakkında PİRHA’ya konuşan köylüler, “Kaplıcanın suyu böbrek, idrar yolları, bağırsak ve romatizma hastalıkların iyi geliyordu. Mermer ocağından çıkan molozların belirli bir yere dökülmesi gerekiyordu ama o sahadan uzaklaştırılmadı ve gerçekleşen heyelanla birlikte mermer ocağından çıkan taşlar kaplıcayı yerle bir etti” diye konuştu. GÖRÜNTÜLÜ
Yoruma kapalı.