PİRHA- Eğitimci Yazar Yusuf Baran Beyi, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kurulması ve cemevleriyle ilgili düzenlemenin Meclis’e getirilmesine tepki gösterdi. Beyi, devletin ve hükümetin ortaklaşarak, Alevileri bölme ve asimilasyona tabi tutma hamlesi olduğunu belirterek, “Bu ülkede demokrasi sorunu halledilmedikçe, ne Aleviler, ne Kürtler, ne yoksul-emekçi Türk-İslamcılar rahat yüzü görebilecek” dedi.
Aleviler, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulduğu duyurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na ve Meclis’te görüşülen torba yasaya karşı ülkenin birçok yerinde sokağa çıkarken, “Eşit yurttaşlık ” taleplerini bir kez daha ifade ettiler.
“ALEVİLER, BU TEHLİKELİ YAPIYA TESLİM OLMAMALIDIRLAR”
Eğitimci Yazar Yusuf Baran Beyi, konuya dair yaptığı değerlendirmede, Alevilerin cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Türk İslam dayatması ve kuşatması altında olduğunu ifade ederek, kurulan başkanlık ile hem Alevi toplumunu bölmek, hem de daha rahat asimilasyona uğratma hedefinin olduğunu aktardı.
Alevilik inancının Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na bağlanma çabası, Aleviliği, bir inanç olarak değil, bir kültür faaliyeti olarak kabul etmenin bir diğer adı olduğunu söyleyen Yusuf Baran Beyi, “Alevilik yol ve erkânına sahip olan ve bu inancın temel taşlarını bilen Aleviler, bu tehlikeli yapıya teslim olmamalıdırlar” dedi.
“ALEVİLİĞİ YOK ETME PROJESİDİR”
Alevileri bölerek bir kısmını “İslam Aleviliği” çatısı altında Müslümanlaştırmak, geri kalan parçayla, daha rahat mücadele ederek onları bertaraf etmek gibi bir tabloyla karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Yazar Yusuf Baran Beyi, şunları dile getirdi:
“Alevi inancını bilenler, bu projenin neyi amaçladığını iyi ve doğru bir şekilde idrak edip, birlik olup, bu projeyi boşa çıkarmaları, Alevi toplumu için elzemdir. Bu yönelme kapsayıcı, oldukça güçlü ve sonuç almayı amaçlayan, devletin AKP ve MHP iktidarları üzerinden sahneye koyduğu bir Aleviliği yok etme projesidir. Burada kimse iyi niyet aramaya kalkmasın. Çünkü bu düşünce kalıpları, Osmanlı’dan Cumhuriyete devredilen devletin kırmızı çizgisidir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin onayı olmasına rağmen, hükümetin din dersinden Alevi çocuklarının muafiyeti kararını hiçe sayması, iktidarın ne denli hukuk tanımaz olduğunun ve Alevilerin haklarını hiçe saydığının bir ispatıdır. Bu son yönelim çok tehlikelidir, Alevilerin işi ciddiye alıp, kararlı bir mücadele sürdürmeleri gerekmektedir.
TÜM KATLİAMLARLA YÜZLEŞİLMELİDİR
İbadethane statüsü olamayan cemevlerini bir başkanlık ve sadaka kültürü ile idare etmeye çalışma girişimini gerçek hiçbir Alevi dedesi ve kurumu kabul edemez. Alevilerin talepleri; eşit yurttaşlık, cemevlerinin ibadethane olarak tanınması ve anayasal güvence altına alınması, zorunlu din dersi uygulamasına son verilmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı lağvedilerek, inançların özgürleştirilmesi, işlenen tüm katliamlarla yüzleşilmesidir. Yani günün deyimiyle, devlet ve hükümet, Alevi toplumuyla helalleşmelidir. Yoksa yapılan bu kötü niyetli girişim, Alevilerin özgün yapısını ortadan kaldırarak, iktidara bağlama amacı taşıdığı besbellidir. Daha önemlisi, Alevileri bölmeyi ve asimilasyona tabi tutmayı içermektedir ilgili karanlık proje.”
“DEVLET, DİNİ İNANÇLARDAN ELİNİ ÇEKMELİ”
Türkiye’de demokrasi sorunu halledilmedikçe hiçbir kesimin rahatlamayacağının altını çizen Yusuf Baran Beyi, “Onun için, yaratılan devlet dini ortadan kardırılmalıdır. Laiklik, kural ve kaideleriyle çağdaş dünyada olduğu gibi uygulanmalıdır. Devlet, dini inançlardan elini çekmeli, dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalı ve bütün inançlar sivil hayata bırakılmalıdır” ifadelerine yer verdi.
PİRHA/MERSİN
Yoruma kapalı.